Hz Yusuf ve Kıssası
HzYusuf Peygamberin kıssası
Hazreti Yusuf
Hazreti Yakup, on iki oğlundan en kucuğu olan Yusuf aleyhisselamı
ileride kendisine peygamberlik rutbesi verileceğini bildiği ve onda bu
sebeple ustun meziyetler gorduğu icin daha cok seviyor ve ayrı bir alaka
gosteriyordu
Bir gun Yusuf aleyhisselam babasına dedi ki:
Ey babacığım, ben ruyada on bir yıldız ile Guneş'i ve Ay'ı gordum
Gordum onları ki, bana secde ediyorlar!
Yakub aleyhisselam ise şoyle dedi:
Yavrum! Ruyanı kardeşlerine anlatma, sonra sana bir tuzak kurarlar
Cunku Şeytan insana belli bir duşmandır Ve işte boyle ruyada gorduğun
gibi o yuksek ve parlak Sema varlıklarının sana secde etmeleri misaline
benzer eşsiz bir seciş ile Rabbin seni derleyip toplayıp ayırarak halkın
en şereflilerinin en yuksek makamında bulunan zatların ustunde parlak bir
makama getirecek Yani ruya, istikbalin bir misalini gormektir O misal
aleminde o buyuk buyuk yuksek cisimlerin sana secde eder halde gorunmesi
temsil ve teşbih yoluyla şuna delalet eder ki, ileride Rabbin sana
Peygamberlik verecek ve buyuk buyuk insanları senin emrinde kılacak,
onları sana boyun eğdirecek Ve sana kişide meydana gelen ve meydana geliş
cihetiyle alakası gizli bulunan sozlerin hadisedeki meallerini tayin
etmek, ruya tabir eylemek veya vahiy ve ilahi işaretlerin kolay
anlaşılmayan inceliklerini anlamak veyahut onlardan ileride varacağı
hakikati anlamak ilminden şanlı bir hisse verecek ve binaenaleyh sen de
benim bu soylediklerimin hak olduğuna muttali olacaksın ve kesbi ilimle
değil vehbi ilimle boyle tabirler tefsirler yapıp şan alacaksın Hem sana
hem Yakub Oğullarına nimetini tamamlayacak ki, daha once iki atan ibrahim
ve Ishak'a tamamladığı gibi Rabbin seni boylece peygamberliğe muvaffak
kılmış Dunya ve Ahiret'te tam bir şeref ve şana mazhar kılmıştır Şuphe
yok ki Rabbin bir Alim'dir, bir Hakim'dir Her şeyi bilir, olmuşu da
bilir, olacağı da bilir ve yaptığını ilim ve hikmetle yapar Onun icin
kimin secilmeye layık olduğunu da bilir
İşte ruyanın kısaca tevili bu idi Tafsilatlı olarak tevili ise
ileride meydana gelecek hadiselerdi
Hazreti Yusuf'un ana ve baba kardeşi olan bir kardeşi vardı ki, ismi
Bunyamin idi Diğer on kardeşi ise yalnız baba bir kardeşleri idi Bu on
kardeş de kendileri ile ana ve baba bir kardeş olmayan Hazreti Yusuf ile
Bunyamin'i kendilerinden adeta kardeş saymayarak «Yusuf ve biraderi» diye
tabir ederek onlardan bahsederlerdi
Yusuf aleyhisselamın uvey kardeşleri bir gun toplanıp dediler ki:
Yusuf ve biraderi babamıza bizden daha sevgili, biz ise birbirimizi
cok iyi tutan bir kuvvetiz Doğrusu babamız, belli ki yanılıyor Yusuf'u
oldurun yahut bir yere atın ki, babanızın yuzu size kalsın ve ondan sonra
iyi bir kavim olasınız
İclerinden bir soz sahibi:
Yusuf'u oldurmeyin de bir kuyu dibinde bırakın ki, kafilenin biri
onu bir buluntu olarak bulup alsın Eğer yapacaksanız boyle yapın! dedi
Bu teklifi uygun goren kardeşler, Yakub aleyhisselam'a vardılar ve:
Ey bizim pederimiz! Sen neden Yusuf hakkında bize inanmıyor, onu
bize guvenmiyorsunuz? Cidden biz onun icin ricacıyız ki, yarın onu bizimle
beraber gonder, gezsin, oynasın Şuphesiz biz onu gozetiriz Kendisine bir
şey olmaz! dediler
Yakub aleyhisselam:
Beni, onu goturmeniz her halde mahzun eder Korkarım ki onu kurt yer
de haberiniz olmaz! diye endişesini anlattı Onlar:
Allah'a yemin olsun ki, biz birbirimize bağlı bir kuvvet iken, onu
kurt yerse, boyle bir şey oluverse, biz o durumda cok husran cekeriz, diye
cevap verdiler ve Yusuf aleyhisselamı beraberlerinde goturmeye babalarını
razı ettiler
Bunun uzerine vakta ki, onu goturduler ve kuyunun dibine koymaya karar
verdiler Fakat alemlerin sahibi Allahu Teala, Yusuf aleyhisselama şoyle
vahyetti:
Yemin olsun ki, sen onlara hic farkında değiller iken, bu işlerini
haber vereceksin!
Boylece kardeşleri Yusuf aleyhisselamı kuyunun dibine bıraktılar ve
yatsı vakti ağlayarak babaları Yakup aleyhisselam'ın yanına geldiler,
dediler ki:
Ey pederimiz, biz gittik yarış ediyorduk, Yusuf'u eşyamızın yanında
bırakmıştık Bir de baktık ki, onu kurt yemiş Şimdi biz doğru da soylesek
sen bize inanmazsın Bir de Yusuf aleyhisselamın gomleğinin uzerinde yalan
bir kan getirmişlerdi
Yakub aleyhisselam:
Yok, dedi Nefisleriniz sizleri aldatmış ve bir işe sevketmiş Artık
bir sabrı cemil ve Allah'dır ancak yardımına sığınılacak, sizin bu
soylediklerinize karşı, diye soyledi
Yusuf aleyhisselam bu halde kuyu icerisinde beklerken, oteden bir
kafile gelmiş, kuyuya sucularını gondermişlerdi Sucu geldi, kovasını
kuyunun icine saldı:
A Mujde, bu bir oğlan! diye bağırdı
Kafile Yusuf aleyhisselamı tuttular, ticaret icin gizlediler Sonunda
değersiz bir baha ile onu bir kac dirheme sattılar Hakkında rağbetsiz
davranıyorlardı Onu satın alan kimse ise Mısır Azizi
Yani veziri İtfir idi Kendisinin zurriyeti olmayıp zevcesi Zuleyha
ise bakire bulunuyordu Itfır, Yusuf aleyhisselamı zevcesine getirip:
Buna guzel bak! Umulur ki, bize faydası olacaktır Yahut evlat
ediniriz kendisini, diye soyledi
Yusuf aleyhisselam kemal cağına erdiği zaman Allahu Teala kendisine
hikmet ve peygamberlik ilmi bahşetti O, oyle erişti, derken hanesinde
bulunduğu hanım onun nefsinden murad almak istedi ve kapıları kilitleyip:
Haydi seninim! dedi
Yusuf aleyhisselam ise bu teklif karşısında:
Allah'a sığınırım! Doğrusu o benim efendim, bana guzel baktı Allah
korusun o iyiliğe karşı boyle şey mi olur? Doğrusu zalimler felah bulmaz
Doşeğe hainlik etmek, iyiliğe karşı kotuluk, ihsana nankorluk zulumdur
Senin dediğini yaparsak ikimiz de felah bulmayız
Yusuf aleyhisselamın efendisinin hanımı Zuleyha ise cidden ona
niyetini kurmuş, ona tamamen gonlunu vermiş, butun gayretiyle ona
kavuşmaya azmetmişti Yusuf aleyhisselam da ona kasdedip gitmişti amma
Rabbinin ayetini gormeseydi Hazreti Yusuf hanımın arzusuna muvafakat
etmedi amma bu onun erkeklik his ve kuvvetinin eksikliği gibi tabiatından
bir noksanlık olduğundan dolayı değil, Rabbinin delilini yani bu işin
haram olduğunu, cirkinliğini butun hakikatiyle o anda bile muşahede
ediyordu da kacınıyordu Yoksa bu helal olsa idi, o da ona azmetmiş
gitmişti
Vuslat olmayınca ikisi bir kapıya koştular, Zuleyha Yusuf
aleyhisselamın gomleğini arkasından yırttı Kapının yanında Zuleyha'nın
beyine rastgeldiler ve Zuleyha hemen:
Senin ehline fenalık yapmak isteyenin cezası zindana konulmaktan,
veya elim bir azabdan başka nedir? diye sucu Yusuf aleyhisselamın uzerine
atmaya kalkıştı
Hazreti Yusuf bu itham karşısında:
O kendisi, benim nefsimden arzu almak istedi, diye bunu reddetti
Hadisenin boyle gelişmesinden sonra kimin suclu olup olmadığı
araştırılmaya başlanınca, Zuleyha'nın yakınlarından bir şahid de şoyle
şahidlik etti:
Eğer Yusuf'un gomleği onden yırtılmış ise, Zuleyha doğru soyluyor da
Yusuf yalancılardandır Yok eğer gomlek arkadan yırtılmış ise, Zuleyha
yalan soylemiş de Yusuf doğrulardandır, dedi
Zira odadan once Yusuf aleyhisselam kacmak istemiş, Zuleyha ise onun
gomleğini arkadan tutarak cekiştirmiş ve cıkmasını onlemek istemiş idi Bu
cekişme sırasında da gomlek yırtılmıştı
Aziz baktı ki Yusuf aleyhisselamın gomleği arkasından yırtılmış:
Anlaşıldı, dedi O, siz kadınların hilenizden, her halde sizin
hileniz cok buyuk Yusuf, sakın bundan hic bahsetme, sen de kadın,
gunahına istiğfar et Cidden sen buyuk gunahkarlardan oldun! diye soyledi
Fakat şehirde bir takım kadınlar da:
Aziz'in karısı, delikanlısının nefsinden murad istiyormuş, ona
aşkından yureğinin zarı catlamış, kadın besbelli cıldırmış diye konuşmaya
başladılar
Zuleyha kadınların bu gizliden gizliye yaptıkları dedikodularını
işittiği zaman, onlara davetci gonderdi ve kendileri icin dayalı doşeli
bir sofra hazırladı Kadınların her birinin eline de birer bıcak verdi
Beri taraftan da Yusuf aleyhisselam'a:
Cık karşılarına! dedi
Kadınlar Yusuf aleyhisselamı o guzelik icerisinde gorur gormez cok
buyuttuler, ona hayran hayran bakacağız diye ellerini doğradılar ve:
Haşa, dediler Allah icin bu bir insan değil, apacık bir guzel
Melek!
Bunun uzerine Zuleyha:
İşte bu gorduğunuz, hakkında beni kotulediğinizdir Yemin ederim ki,
ben bunun nefsinden murad istedim de o temiz bir fikirle bundan kacındı
Yine yemin ederim ki, eğer emrimi yerine getirmezse mutlak zindana
atılacak ve mutlak, muhakkak zelillerden olacaktır! dedi
Bu durum karşısında Yusuf aleyhisselam:
Ey Rabbim! Zindan bana bunların davet ettikleri işten daha sevimli,
eğer sen benden bu kadınların tuzaklarını uzaklaştırmazsan, ben onların
sevdasına duşerim ve cahillerden olurum, diye niyaz etti
Bunun uzerine Allahu Teala duasını kabul buyurdu da, o kadınların
tuzaklarını bertaraf etti Hakikat o, oyle işitici, oyle bilicidir
Sonra bu kadar delilleri gordukleri halde, Aziz ve adamlarına şu
goruş galip geldi:
Her halukarda Yusuf'u bir muddet zindana atsınlar!
Yusuf aleyhisselam ile beraber zindana iki delikanlı daha girmişti
Birisi:
Ben kendimi ruyada goruyorum ki, şarap sıkıyorum, dedi
Diğeri de:
Ben ruyada kendimi goruyorum ki, başımın uzerinde ekmek goturuyorum,
onu da kuşlar yiyor, dedi ve bize bunların tabirini haber ver! Cunku biz
seni mahsUllerden olarak goruyoruz, diye soylediler
Hazreti Yusuf dedi ki:
Size rızıklanacağınız bir yiyecek gelecek de, her halde o gelmezden
once ben size bunun tabirini haber vermiş bulunurum Bu, bana Rabbimin
oğrettiklerindendir Cunku ben, Allah'a inanmayan ve hep ahireti inkar
edenlerden ibaret bulunan bir kavmin milletini bıraktım Atalarım İbrahim
ve İshak ve Yakub'un milletine uydum Bizim Allah'a hic bir şeyi ortak
koşmamız olmaz Bu bize ve insanlara Allah'ın bir fazlıdır Lakin
insanların ekserisi şukretmezler
Ey benim, zindan arkadaşlarım, değişik bir cek ilahlar mı hayırlıdır,
yoksa hepsine galip ve kahhar olan bir Allah mı? Sizin Allah'dan başka
taptıklarınız bir takım kuru isimlerden ibarettir ki, onları siz ve
atalarınız takmışınızdır Yoksa, Allah, onlara oyle bir saltanat
indirmemiştir Hukum ancak Allah'ındır O, size kendisinden başkasına
tapmamanızı emretti Doğru ve sabit din budur Lakin insanların coğu
bilmezler
Ey benim zindan arkadaşlarım! Gelelim ruyanıza: Biriniz efendisine
yine şarap sunacak, diğeri de asılacak, kuşlar başından yiyecek, işte
fetvasını istediğiniz emir hallolundu
Bir de bunlardan, kurtulacağını zannettiğine, Efendinin yanında beni
an, diye soyledi O kimseye de Şeytan, efendisine soylemeyi unutturdu da
Yusuf aleyhisselam senelerce zindanda kaldı
Fakat Allahu Teala kurtuluşunu murad ettiği zaman da bakın nasıl bir
sebep yarattı:
Bir gun hukumdar:
Ben ruyada goruyorum ki, yedi semiz inek, bunları yedi zayıf yiyor
ve yedi yeşil başaklı, diğer yeri de kuru Ey efendiler, siz ruya tabir
ediyorsanız, bana ruyamı halledin! dedi
Toplanan heyet dediler ki:
Ruya dediğin demet demet hayallerdir Biz ise hayallerin tevilini
bilmiyoruz!
Bu sırada Yusuf aleyhisselamın zindanda ruyasını tabir ettiği kurtulan
kimse, nice zaman gectikten sonra Hazreti Yusuf'u hatırladı da:
Ben, size onun tevilini haber veririm, beni gonderin! dedi Sonra
zindanda Yusuf aleyhisselama gelerek:
Yusuf! Ey Sıddik! Bize şunu hallet: Yedi semiz inek, bunları yedi
zayıf yiyor ve yedi yedi başaklı, diğer yedi de kuru Umit ederim ki, o
insanlara cevab ile donerim, gerektir ki, senin de kadrini bilirler, dedi
Hazreti Yusuf cevaben dedi ki:
Yedi sene mutad olduğu uzere mahsul ekeceksiniz, bictiklerinizi
başağında bırakınız, biraz yiyeceğinizden başka tabi Sonra onun
arkasından yedi kurak sene gelecek, once biriktirdiklerinizi yiyip
goturecek, biraz saklayacağınızdan başka tabi Sonra onun arkasından bir
yıl gelecek ki, halk onda sıkıntıdan kurtulacak, sıkıp sağacak!
Yusuf aleyhisselamın bu tabirini duyan hukumdar: Getirin bana onu!
dedi
Bunun uzerine zindandan cıkarmak icin kendisine adam gelince, Hazreti
Yusuf:
Haydi, efendine don de sor ona: O ellerini doğrayan kadınların
maksadları neymiş? Şuphe yok ki, Rabbim onların hilelerini bilicidir,
dedi
Melik de o kadınlara:
Derdiniz ne idi ki, o vakit Yusuf'un nefsinden murad almaya
kalktınız? dedi Onlar:
Haşa, dediler Allah icin biz onun aleyhinde bir fenalık bilmiyoruz
Azizin karısı Zuleyha da:
Şimdi hak ortaya cıktı Onun nefsinden ben murad almak istedim O
ise şuphesiz doğrulardandır Bu işte şunun icin ki, bilsin, hakikaten ben,
ona gıyabında hıyanet etmedim ve hakikaten Allah hainlerin hilecini
muvaffakiyete erdirmez, dedi
Yusuf Aleyhisselam buyurdu:
Ben, nefsimi temize cıkarmıyorum Cunku nefis cidden kotuluğu
emreden bir kumandandır Ancak Rabbimin rahmetiyle muamele ettiği
mustesna Cunku Rabbimin mağfiret ve rahmeti cok buyuktur! dedi
Hak boyle acığa iyice cıktıktan sonra hukumdar da:
Getirin onu bana ki, kendime hass kılayım, kendim icin tahsis
edeyim! dedi
Bunun uzerine vakta ki Yusuf aleyhisselam ile konuştu ve:
Sen bu gun, nezdimizde cidden bir mevki sahibisin, eminsin! dedi
Hazreti Yusuf da:
Beni arz hazineleri uzerine memur tayin et Cunku ben iyi korur, iyi
bilirim, dedi
İşte bu şekilde Hazreti Yusuf Allahu Teala'nın lutfuyla Mısır'da makam
tutup, şanlı bir emniyetle hazinelerin başına gecmiş oluyordu
Bir de Yusuf aleyhisselamın kardeşleri cıkageldiler ve yanına
girdiler Hazreti Yusuf derhal onları tanıdı Onlar ise kendisini
tanımıyorlardı Hazreti Yusuf'un kardeşleri de onun daha once hukumdara
haber verdiği kıtlık seneleri zuhur ettiği zaman zahire icin her taraftan
gelip muracaat edenler gibi ona muracaat etmişlerdi, işte goruşme bu
esnada olmuştu Hazreti Yusuf kardeşlerini butun hazırlıklarıyla techiz
etti ve tam uğurlayacağı sırada:
Bana, sizin babanızdan olan bir kardeşi getirin Goruyorsunuz ya
ben, olceği tam olcuyorum ve ben misafirperverlerin en faydalısıyım Eğer
onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size bir kile zahire yok ve
bana yaklaşmayın, dedi
Hazreti Yusuf'un istediği Bunyamin idi ve onlar da bundan soz
edildiğini anlamışlardı
Onlar da cevaben dediler ki:
Her halde onun icin babasından izin almaya calışacağız, babası
bırakmak istemez ama her halde biz onu yanından almaya muvaffak oluruz
Hazreti Yusuf kendi uşaklarına da:
Onların sermayelerini de yuklerinin icine koyuverin Belki
ailelerine dondukleri zaman bu ayrıca yapılan ihsanı anlarlar da yine
gelirler, dedi
Bu şekilde Hazreti Yusuf'un kardeşleri babaları Yakub aleyhisselam'a
donduler ve:
Ey pederimiz! Bizden olcek menedildi Bu defa kardeşimiz Bunyamin'i
bizimle beraber gonder ki olcup alalım Her halde biz onu muhafaza ederiz,
dediler
Hazreti Yakub:
Hic ben onu size inanır, guvenir miyim? Bundan once onun kardeşi
Yusuf'u emanet ettiğim gibi artık size guvenir miyim? O zaman «koruruz»
demiştiniz, hani ne oldu? Ancak en hayırlı muhafız Allah'dır ve en buyuk
rahmet sahibidir, dedi
Derken Hazreti Yakub'un oğulları yuklerini actılar, baktılar ki
sermayeleri de kendilerine iade edilmiş! Bunun uzerine:
Ey pederimiz! Daha ne isteriz? İşte sermayemiz de bize geri
verilmiş Yine ailemize erzak getiririz, kardeşimiz Bunyamin'i de muhafaza
eder, hem onun icin de bir deve yuku fazla alırız ki bu az bir şey
dediler
Yakub aleyhisselam:
Onu, asla sizinle beraber gondermem Ta ki Allah'dan bana bir misak
veresiniz, Allah'a yemin edesiniz Onu her halU karda bana getireceksiniz
Her taraftan cevrilip caresiz kalsanız dahi, dedi
Onlar da Allah'dan misaklarını verip onun uzerine yemin ettiler
Hazreti Yakub:
Allah soylediklerimize karşı vekil! dedi ve devamla, ey yavrularım!
Bir kapıdan girmeyin de ayrı ayrı kapılardan girin Bununla beraber ne
yapsam, sizden hic bir şeyde Allah'ın takdir ettiğini defedemem Hukum
ancak Allah'ındır Ben O'na tevekkul ettim O'nun icin butun tevekkul
sahipleri Allah'a tevekkul etmelidir, diye soyledi
Hazreti Yakub'un evlatları babalarının emrettiği yerden Mısır'a
girdiler Oradan şehre girmeleri onlardan Allah'ın takdirlerinden hic bir
şeyi defetmiyordu Ancak Hazreti Yakub'un nefsindeki bir haceti kaza
etmişti Yani sadece onun duşunduğu bir tedbir yerine gelmişti Yoksa
ileride onların başına gelecek olanlardan hic birine mani olmamıştı
Kardeşleri, Yusuf aleyhisselamın huzuruna girdikleri zaman:
İşte emrettiğin biraderimizi, getirdik! diye Bunyamin'i takdim
ettiler O da:
İyi ettiniz, isabet eylediniz, onu nezdimde bulacaksınız! dedi,
kendilerine ikram etti
Sonra onlara bir ziyafet verdi ve ikişer ikişer sofraya oturttu
Bunyamin ise tek kaldı Tek kalınca da:
Şimdi kardeşim Yusuf sağ olsaydı o da beni beraberinde oturturdu,
dedi ve ağladı
Yusuf aleyhisselam da:
Biraderiniz tek kaldı, dedi ve onu yanına alıp kendi sofrasına
oturttu
Sonra yine her ikisine ayrı ayrı birer yatak odası tahsis etti
Bunun ikincisi yok, binaenaleyh bu da benim yanımda olsun, diyerek
kendi odasına goturdu, koklaya koklaya yanında yatırdı
Sabah oldu Yusuf aleyhisselam Bunyamin'e evladı olup olmadığını
sordu, o da:
On oğlum var, hepsinin isimlerini kaybolan kardeşim Yusuf'un
isminden muştak olarak koydum, diye cevap verdi Bunun uzerine Hazreti
Yusuf:
O kaybolan kardeşine karşılık olarak ben kardeşin olsam hoşuna gider
mi? dedi Bunyamin de:
Senin gibi bir kardeşi kim bulabilir? Amma ne care ki sen Yakub ve
Rahil'den doğmuş değilsin! diye icini cekti
O zaman Hazreti Yusuf ağladı, kalkıp kardeşinin boynuna sarıldı ve
kendinin hakiki huviyetini tanıttı da:
Ben, ben cidden senin o kaybolan kardeşinim Bu itibarla artık
aldırma kardeşlerinin gecmişte yaptıklarına ve bu defa da benim
adamlarımın yapması kararlaştırılan muameleye gucenme, mahzun olma ve bu
anlattıklarımı kimseye sezdirme, duymamış gibi ol, diye tenbih etti ve
macerayı anlattı
Hazreti Yusuf daha sonra kardeşlerini butun hazırlıkları ile donattığı
vakit, su kabını kardeşi Bunyamin'in yuku icerisine koydu Sonra da
adamlarından birisi bağırdı
Ey kervan! Siz her hal de hırsızlık etmişsiniz
Bunun uzerine Hazreti Yusuf'un kardeşleri bu cağıranlara donup:
Ne arıyorsunuz siz? dediler
Onlar da:
Hukumdarın su kabını, olceğini arıyoruz Onu getirene bir deve yuku
bahşiş var ve ben onun verileceğine dair kefilim, diye biri cevap veriyor
Fakat onlar:
Allah'a yemin olsun ki, size muhakkak malUmdur ki biz arzda fesad
cıkarmak icin gelmedik, hırsız da değiliz! dediler Hazreti Yusuf'un
adamları:
Şimdi yalancı cıkarsanız cezası nedir? diye sordular Onlar da:
Cezası, kimin yukunde cıkarsa işte, o onun cezasıdır Biz nankorlere
boyle ceza veririz, dediler
Bunun uzerine Bunyamin'in yukunden once diğer kardeşlerinin yukleri
aranmaya başlandı, sonra Hazreti Yusuf o kaybı Bunyamin'in yuku
icerisinden cıkardı
İşte Hazreti Allah, Yusuf aleyhisselam icin boyle bir tedbir
yapmıştı Hukumdarın ceza kanununda Yusuf aleyhisselam kardeşini ancak bu
şekilde bir yolla atabilmesi mumkundu
Bunyamin'in kardeşleri, kaybın onun yukunde cıkması uzerine:
Eğer o calmış bulunuyorsa, bundan evvel onun kardeşi Yusuf da
calmıştı, dediler
Bundan kastettikleri ise şu idi ki, Yusuf aleyhisselamın anasının
babası bir puta tutkunmuş, Hazreti Yusuf cocukken anasının emriyle o putu
gizlice almış ve kırmış idi
Hazreti Yusuf bu ithamdan acılık hissetmedi değil, fakat icinde
gizledi, sabretti ve onların kusurlarına bakmadı da kendi kendine:
Siz fena bir mevkidesiniz Bu duştuğunuz durumdan dolayı mahcub
oldunuz Bu bakımdan boyle bir anda hiddetle ağzınızdan kacırdığınız bu
lafınıza tahammul gerekir, isnad ettiğiniz vasıfları da Allah bilicidir
Ben ve kardeşim Bunyamin biliyoruz, Allahu Teala da biliyor ki, hakikat
sizin dediğiniz gibi değil, bizden hırsızlık sadır olmamıştır O halde
sizin asılsız sozunuzden nicin alınayım? diye soylendi
Bunyamin'in kardeşleri hiddeti ve şaşkınlığı bir an bırakıp şefaat ve
rica yoluna dokulerek ellerinden aldırdıkları kardeşlerini kurtarmak icin
kendilerini fedaya razı olarak:
Ey şanlı Aziz! dediler, emin ol ki bunun buyuk bir ihtiyar babası
var, onun icin yerine birimizi al Cunku biz seni ihsan sahiplerinden
goruyoruz
Fakat:
Allah saklasın; eşyamızı yanında bulduğumuz kimseden başkasını
alıkoymamızdan Cunku oyle yaparsak biz, haddi aşanlardan oluruz! cevabını
aldılar ve caresiz kaldılar
Umitlerini kesince, fısıldayarak cekildiler ve buyukleri dedi ki:
Babanızın aleyhinizde Allah uzerine misak, yemin almış olduğunu, bundan
once Yusuf hakkında işlediğiniz sucu bilmiyor musunuz? Artık ben buradan
ayrılmam, ta babam bana izin verinceye veya Allahu Teala hakkımda bir
hukum tayin edinceye kadar ki, o hukum sahiplerinin en hayırlısıdır Siz
donun babanıza deyin ki:
Ey bizim babamız! İnan oğlun Bunyamin hırsızlık etti Biz ancak
bildiğimize şahidlik ediyoruz Yoksa gaybın hafızları değiliz Hem
bulunduğumuz şehre, sor, hem icinde geldiğimiz kervana Emin ol ki, biz
cidden doğru soyluyoruz
Bunyamin'in kardeşleri gelip babaları Yakub aleyhisselama
kararlaştırdıkları şekilde soylediler amma hazreti Yakub:
Yok, size nefsiniz bir iş yaptırmış Artık, sabrı cemil yakındır
ki, Allah bana hepsini bir getire Hakikat bu ki, O, bilici ve
hukmedicidir, dedi ve onlardan yuz cevirip:
Ey kederim Yusuf! diye gamlanmaya başladı ve gozlerine ak duşup
cihanı gormez oldu
Artık uzuntusunden yutkunuyor, yutkunuyordu Bu durumu gorenler:
Allah'a yemin olsun ki, hala Yusuf'u anıp duruyorsun! Nihayet gamdan
eriyeceksin veya helak olanlara karışacaksın, dediler Hazreti Yakub:
Ben, dedi, dolgunluğumu, huznumu ancak Allahu Teala'ya şikayet
ederim ve Allah'dan sizin bilemiyeceğiniz şeyler bilirim Ey oğullarım
haydi gidiniz de, Yusuf ile kardeşinden bir haber almak icin butun
hislerinizle calışınız, araştırınız Allah'ın darlıkları aşacak, sıkılmış
sinelere nefes aldırıp ferahlık verecek lutuf ve rahmetinden umitsizliğe
kapılmayın
Bunun uzerine Hazreti Yusuf'un huzuruna geldiler ve :
Ey şanlı Vezir! Bize ve ailemize gucluk bulaştı, pek muhim olmayan
bir sermaye ile geldik, yine bize tam olcu ver ve bize tasadduk buyur
Cunku Allah, tasadduk edenlere mukafatını verir, dediler
Hazreti Yusuf kardeşlerinin halinde kemale doğru bir değişiklik ve
uyanış hissetmiş ve artık onlara kendisini tanıtma zamanının geldiğini
anlamıştı Binaenaleyh onlara:
Siz, biliyor musunuz? Cahilliğiniz zamanında Yusuf'a ve kardeşine ne
yaptınız? diye sordu
Bu beklenmedik tanıtma karşısında hayrete duşen kardeşleri :
A, a, sen, sen Yusuf musun? dediler Hazreti Yusuf :
Ben, Yusuf'um, bu da kardeşim Allah bize lutfuyla nimetler ihsan
buyurdu Hakikat bu ki, her kim Allah'dan korkar ve sabrederse her halde
Allah, muhsinlerin ecrini zayi etmez! dedi
Kardeşleri :
Allah'a yemin olsun ki, Allah seni bize ustun kıldı Biz doğrusu
buyuk suc işlemiş idik, dediler Hazreti Yusuf :
Size karşı bugun bir tekdir yoktur Allah, sizi mağfireti De
bağışlar O, erhamurrahimin'dir Şimdi siz benim şu gomleğimi goturun de
babamın yuzune bırakın, gozu acılır ve butun taallukaunızla toplanıp gelin
bana, diyerek onlara karşı kendi hakkını da afvetmiş oluyordu
Yakub Oğullarının kafilesi Mısır'dan ayrılıp Kenan iline doğru yola
cıktığı zaman Hazreti Yakub :
Ben cidden Yusuf'un kokusunu duyuyorum, inanın bana Beni bunak
yerine koymasaydınız, bana bunaklık isnad etmeseydiniz Yusuf'a olan
hasretimi ve huznumu manasız bulmayıp takdir etseydiniz, bu sozume
inanırdınız! diye haber verdi
Fakat o gafil insanlar :
Allah'a yemin olsun ki, sen cidden o eski şaşkınlığında devam
ediyorsun! diyerek hala «Yusuf!» diye sayıklamasını kınadılar Ancak ne
zaman ki hakikaten kervan gelip mujdeci Yusuf aleyhisselamın gomleğini
babasının yuzune bırakıverdi, hemen Hazreti Yakub'un gozleri acılıverdi
de:
Ben size, Allah'dan sizin bilemeyeceklerinizi bilirim, demedim mi?
Şimdi anladınız mı Allah, ne buyuk ve Peygamberlik ne hakikattir! dedi
O vakit gelmiş olan oğulları hepsi birden:
Ey bizim babamız, bizim gunahlarımız icin mağfiret talebiyle dua
eer Biz hakikaten suclu idik Şimdi ise cok pişman olduk! dediler
Bununla beraber Yakub aleyhisselam hemen dua eermedi de : Yakında
sizin icin Rabbime dua ederim Şuphe yok ki, O'dur, O, ancak mağfiret
edici ve rahmet edici, dedi
Hazreti Yakub bu suretle kendi afvını işaret etmekle beraber Allah'dan
istiğfarını seher vakti veya Cuma gecesi gibi bir kabul vaktini gozettiği
icin ve daha doğrusu Hazreti Yusuf'la onları helallaştırıncaya veya onun
afvını anlayıncaya kadar tehir etmişti Cunku mazlumun afn mağfiretin
şartıdır
Yakub aleyhisselam ve hanedanı; Hazreti Yusuf'un istediği gibi Mısır'a
hareket edip yanına vardılar Hazreti' Yusuf ve hukumdar yanlarında dort
bin asker ve devlet adamı ve butun Mısır ahalisi ile onları karşılamaya
cıkmışlardı Hazreti Yakub karşıdan Yehuda'ya dayanarak yuruyordu
Karşılamaya gelen ahaliye ve atlıların ihtişam ve kalabalığına karşıdan
bakıp : Ey Yehuda, şu gelen Mısır'ın Firavunu mu? diye sordu, O da:
Hayır, oğlun! diye cevap verdi
Yaklaştıklarında Hazreti Yusuf'tan evvel Yakub aleyhisselam selam
verdi de:
Selam sana, ey huzunleri gideren! dedi
Hazreti Yusuf ebeveynini kucakladı, boyunlarına sarılıp bağrına
basarak hususi yerinde istirahat ettirdi Bu karşılayış yerinde oluyordu
Daha sonra:inşaallah, hepiniz emniyet icerisinde Mısır'a giriniz, dedi Boylece
Mısır'a girdiler ve annesiyle babasını kendisinin bir taht gibi olan
yuksek koşkunun uzerine cıkıp izzet ve ikramda bulundu Hazreti Yusuf icin
anne, babası ve kardeşleri Allah'a şukrolması icin secdeye kapandılar,
işte o zaman Yusuf aleyhisselam:
Ey babacığım, işte bu onceden gorduğum ve senin tabirini yaptığın
ruyamın tevili! Onu Rabbim hakikaten hak kıldı, Bana lutuf ve ihsan
eyledi Cunku beni zindandan kurtardı ve sizi sahadan getirdi Benimle
kardeşlerimin arasını Şeytan durtuşturdukten sonra boyle oldu Yani
benimle kardeşlerim arasında gecen ve kaale alınmaması lazım gelen macera
ne benden ne de onlardan değil, aramızı bozmak icin Şeytanın durtmesinden
kandırmasından idi Fakat kardeşlerin arasına Şeytanın sokulması ne buyuk
bir bela idi Eğer Allah'ın ihsanı yetişmese idi, ne fenalıklar olmazdı
Binaenaleyh boyle bir beladan sonra Rabbimin bu ihsanları ne buyuk
ihsandır Hakikaten Rabbim dilediği emir icin tedbiri ne guzel, ne hoş, ne
incedir Hakikaten O, ancak O'dur hikmet ve ilim sahibi
Ey Rabbim, sen bana mulkten bir nasib verdin ve hadiselerin tevilinden
bana bir ilim oğrettin Gokleri ve yeri yaratan Rabbim! Benim dunya ve
ahirette velim sensin, beni muslim olarak al ve beni salihler zumresine
ilhak buyur!
Hazreti Yusuf babasının elinden tutup hazineleri gezdirmiş, altın,
gumuş, cevherler, elbise, silah vesaire hazinelerini dolaştıktan sonra
yazı yazılacak kırtasiye hazinesine vardıkları zaman, Hazreti Yakub : Ey
oğlum, bunlar dururken şu sekiz merhalelik mesafeden bana bir mektub
yazmadın ha! Bu ne ilişiksizlik? demiş Hazreti Yusuf da:
Bana Cebrail oyle emretti! diye cevap vermiş Babası:
Peki iyi amma neye sormadın, sen ona benden daha ustunsun? demiş ve
boylece tekrar sual etmişti Bunun uzerine Hazreti Cebrail:
Sen, korkarım ki Yusuf'u kurt yer, dediğinden dolayı Allahu Teala
bana oyle emretti ve «Benden korksa idin» buyurdu, diye cevap verdi
Hazreti Yakub oğlu Hazreti Yusuf ile beraber yirmi dort sene yaşamış,
sonra vefat etmiş ve Şam tarafında babası ishak aleyhisselamın yanına
defnolunmasım vasiyet etmiş, Hazreti Yusuf da bizzat kendisi gidip
babasını oraya defnedip geri donmuş, sonra da Mısır'da yirmi uc sene daha
yaşamıştı
HzYusuf Peygamberin kıssası
Hazreti Yusuf
Hazreti Yakup, on iki oğlundan en kucuğu olan Yusuf aleyhisselamı
ileride kendisine peygamberlik rutbesi verileceğini bildiği ve onda bu
sebeple ustun meziyetler gorduğu icin daha cok seviyor ve ayrı bir alaka
gosteriyordu
Bir gun Yusuf aleyhisselam babasına dedi ki:
Ey babacığım, ben ruyada on bir yıldız ile Guneş'i ve Ay'ı gordum
Gordum onları ki, bana secde ediyorlar!
Yakub aleyhisselam ise şoyle dedi:
Yavrum! Ruyanı kardeşlerine anlatma, sonra sana bir tuzak kurarlar
Cunku Şeytan insana belli bir duşmandır Ve işte boyle ruyada gorduğun
gibi o yuksek ve parlak Sema varlıklarının sana secde etmeleri misaline
benzer eşsiz bir seciş ile Rabbin seni derleyip toplayıp ayırarak halkın
en şereflilerinin en yuksek makamında bulunan zatların ustunde parlak bir
makama getirecek Yani ruya, istikbalin bir misalini gormektir O misal
aleminde o buyuk buyuk yuksek cisimlerin sana secde eder halde gorunmesi
temsil ve teşbih yoluyla şuna delalet eder ki, ileride Rabbin sana
Peygamberlik verecek ve buyuk buyuk insanları senin emrinde kılacak,
onları sana boyun eğdirecek Ve sana kişide meydana gelen ve meydana geliş
cihetiyle alakası gizli bulunan sozlerin hadisedeki meallerini tayin
etmek, ruya tabir eylemek veya vahiy ve ilahi işaretlerin kolay
anlaşılmayan inceliklerini anlamak veyahut onlardan ileride varacağı
hakikati anlamak ilminden şanlı bir hisse verecek ve binaenaleyh sen de
benim bu soylediklerimin hak olduğuna muttali olacaksın ve kesbi ilimle
değil vehbi ilimle boyle tabirler tefsirler yapıp şan alacaksın Hem sana
hem Yakub Oğullarına nimetini tamamlayacak ki, daha once iki atan ibrahim
ve Ishak'a tamamladığı gibi Rabbin seni boylece peygamberliğe muvaffak
kılmış Dunya ve Ahiret'te tam bir şeref ve şana mazhar kılmıştır Şuphe
yok ki Rabbin bir Alim'dir, bir Hakim'dir Her şeyi bilir, olmuşu da
bilir, olacağı da bilir ve yaptığını ilim ve hikmetle yapar Onun icin
kimin secilmeye layık olduğunu da bilir
İşte ruyanın kısaca tevili bu idi Tafsilatlı olarak tevili ise
ileride meydana gelecek hadiselerdi
Hazreti Yusuf'un ana ve baba kardeşi olan bir kardeşi vardı ki, ismi
Bunyamin idi Diğer on kardeşi ise yalnız baba bir kardeşleri idi Bu on
kardeş de kendileri ile ana ve baba bir kardeş olmayan Hazreti Yusuf ile
Bunyamin'i kendilerinden adeta kardeş saymayarak «Yusuf ve biraderi» diye
tabir ederek onlardan bahsederlerdi
Yusuf aleyhisselamın uvey kardeşleri bir gun toplanıp dediler ki:
Yusuf ve biraderi babamıza bizden daha sevgili, biz ise birbirimizi
cok iyi tutan bir kuvvetiz Doğrusu babamız, belli ki yanılıyor Yusuf'u
oldurun yahut bir yere atın ki, babanızın yuzu size kalsın ve ondan sonra
iyi bir kavim olasınız
İclerinden bir soz sahibi:
Yusuf'u oldurmeyin de bir kuyu dibinde bırakın ki, kafilenin biri
onu bir buluntu olarak bulup alsın Eğer yapacaksanız boyle yapın! dedi
Bu teklifi uygun goren kardeşler, Yakub aleyhisselam'a vardılar ve:
Ey bizim pederimiz! Sen neden Yusuf hakkında bize inanmıyor, onu
bize guvenmiyorsunuz? Cidden biz onun icin ricacıyız ki, yarın onu bizimle
beraber gonder, gezsin, oynasın Şuphesiz biz onu gozetiriz Kendisine bir
şey olmaz! dediler
Yakub aleyhisselam:
Beni, onu goturmeniz her halde mahzun eder Korkarım ki onu kurt yer
de haberiniz olmaz! diye endişesini anlattı Onlar:
Allah'a yemin olsun ki, biz birbirimize bağlı bir kuvvet iken, onu
kurt yerse, boyle bir şey oluverse, biz o durumda cok husran cekeriz, diye
cevap verdiler ve Yusuf aleyhisselamı beraberlerinde goturmeye babalarını
razı ettiler
Bunun uzerine vakta ki, onu goturduler ve kuyunun dibine koymaya karar
verdiler Fakat alemlerin sahibi Allahu Teala, Yusuf aleyhisselama şoyle
vahyetti:
Yemin olsun ki, sen onlara hic farkında değiller iken, bu işlerini
haber vereceksin!
Boylece kardeşleri Yusuf aleyhisselamı kuyunun dibine bıraktılar ve
yatsı vakti ağlayarak babaları Yakup aleyhisselam'ın yanına geldiler,
dediler ki:
Ey pederimiz, biz gittik yarış ediyorduk, Yusuf'u eşyamızın yanında
bırakmıştık Bir de baktık ki, onu kurt yemiş Şimdi biz doğru da soylesek
sen bize inanmazsın Bir de Yusuf aleyhisselamın gomleğinin uzerinde yalan
bir kan getirmişlerdi
Yakub aleyhisselam:
Yok, dedi Nefisleriniz sizleri aldatmış ve bir işe sevketmiş Artık
bir sabrı cemil ve Allah'dır ancak yardımına sığınılacak, sizin bu
soylediklerinize karşı, diye soyledi
Yusuf aleyhisselam bu halde kuyu icerisinde beklerken, oteden bir
kafile gelmiş, kuyuya sucularını gondermişlerdi Sucu geldi, kovasını
kuyunun icine saldı:
A Mujde, bu bir oğlan! diye bağırdı
Kafile Yusuf aleyhisselamı tuttular, ticaret icin gizlediler Sonunda
değersiz bir baha ile onu bir kac dirheme sattılar Hakkında rağbetsiz
davranıyorlardı Onu satın alan kimse ise Mısır Azizi
Yani veziri İtfir idi Kendisinin zurriyeti olmayıp zevcesi Zuleyha
ise bakire bulunuyordu Itfır, Yusuf aleyhisselamı zevcesine getirip:
Buna guzel bak! Umulur ki, bize faydası olacaktır Yahut evlat
ediniriz kendisini, diye soyledi
Yusuf aleyhisselam kemal cağına erdiği zaman Allahu Teala kendisine
hikmet ve peygamberlik ilmi bahşetti O, oyle erişti, derken hanesinde
bulunduğu hanım onun nefsinden murad almak istedi ve kapıları kilitleyip:
Haydi seninim! dedi
Yusuf aleyhisselam ise bu teklif karşısında:
Allah'a sığınırım! Doğrusu o benim efendim, bana guzel baktı Allah
korusun o iyiliğe karşı boyle şey mi olur? Doğrusu zalimler felah bulmaz
Doşeğe hainlik etmek, iyiliğe karşı kotuluk, ihsana nankorluk zulumdur
Senin dediğini yaparsak ikimiz de felah bulmayız
Yusuf aleyhisselamın efendisinin hanımı Zuleyha ise cidden ona
niyetini kurmuş, ona tamamen gonlunu vermiş, butun gayretiyle ona
kavuşmaya azmetmişti Yusuf aleyhisselam da ona kasdedip gitmişti amma
Rabbinin ayetini gormeseydi Hazreti Yusuf hanımın arzusuna muvafakat
etmedi amma bu onun erkeklik his ve kuvvetinin eksikliği gibi tabiatından
bir noksanlık olduğundan dolayı değil, Rabbinin delilini yani bu işin
haram olduğunu, cirkinliğini butun hakikatiyle o anda bile muşahede
ediyordu da kacınıyordu Yoksa bu helal olsa idi, o da ona azmetmiş
gitmişti
Vuslat olmayınca ikisi bir kapıya koştular, Zuleyha Yusuf
aleyhisselamın gomleğini arkasından yırttı Kapının yanında Zuleyha'nın
beyine rastgeldiler ve Zuleyha hemen:
Senin ehline fenalık yapmak isteyenin cezası zindana konulmaktan,
veya elim bir azabdan başka nedir? diye sucu Yusuf aleyhisselamın uzerine
atmaya kalkıştı
Hazreti Yusuf bu itham karşısında:
O kendisi, benim nefsimden arzu almak istedi, diye bunu reddetti
Hadisenin boyle gelişmesinden sonra kimin suclu olup olmadığı
araştırılmaya başlanınca, Zuleyha'nın yakınlarından bir şahid de şoyle
şahidlik etti:
Eğer Yusuf'un gomleği onden yırtılmış ise, Zuleyha doğru soyluyor da
Yusuf yalancılardandır Yok eğer gomlek arkadan yırtılmış ise, Zuleyha
yalan soylemiş de Yusuf doğrulardandır, dedi
Zira odadan once Yusuf aleyhisselam kacmak istemiş, Zuleyha ise onun
gomleğini arkadan tutarak cekiştirmiş ve cıkmasını onlemek istemiş idi Bu
cekişme sırasında da gomlek yırtılmıştı
Aziz baktı ki Yusuf aleyhisselamın gomleği arkasından yırtılmış:
Anlaşıldı, dedi O, siz kadınların hilenizden, her halde sizin
hileniz cok buyuk Yusuf, sakın bundan hic bahsetme, sen de kadın,
gunahına istiğfar et Cidden sen buyuk gunahkarlardan oldun! diye soyledi
Fakat şehirde bir takım kadınlar da:
Aziz'in karısı, delikanlısının nefsinden murad istiyormuş, ona
aşkından yureğinin zarı catlamış, kadın besbelli cıldırmış diye konuşmaya
başladılar
Zuleyha kadınların bu gizliden gizliye yaptıkları dedikodularını
işittiği zaman, onlara davetci gonderdi ve kendileri icin dayalı doşeli
bir sofra hazırladı Kadınların her birinin eline de birer bıcak verdi
Beri taraftan da Yusuf aleyhisselam'a:
Cık karşılarına! dedi
Kadınlar Yusuf aleyhisselamı o guzelik icerisinde gorur gormez cok
buyuttuler, ona hayran hayran bakacağız diye ellerini doğradılar ve:
Haşa, dediler Allah icin bu bir insan değil, apacık bir guzel
Melek!
Bunun uzerine Zuleyha:
İşte bu gorduğunuz, hakkında beni kotulediğinizdir Yemin ederim ki,
ben bunun nefsinden murad istedim de o temiz bir fikirle bundan kacındı
Yine yemin ederim ki, eğer emrimi yerine getirmezse mutlak zindana
atılacak ve mutlak, muhakkak zelillerden olacaktır! dedi
Bu durum karşısında Yusuf aleyhisselam:
Ey Rabbim! Zindan bana bunların davet ettikleri işten daha sevimli,
eğer sen benden bu kadınların tuzaklarını uzaklaştırmazsan, ben onların
sevdasına duşerim ve cahillerden olurum, diye niyaz etti
Bunun uzerine Allahu Teala duasını kabul buyurdu da, o kadınların
tuzaklarını bertaraf etti Hakikat o, oyle işitici, oyle bilicidir
Sonra bu kadar delilleri gordukleri halde, Aziz ve adamlarına şu
goruş galip geldi:
Her halukarda Yusuf'u bir muddet zindana atsınlar!
Yusuf aleyhisselam ile beraber zindana iki delikanlı daha girmişti
Birisi:
Ben kendimi ruyada goruyorum ki, şarap sıkıyorum, dedi
Diğeri de:
Ben ruyada kendimi goruyorum ki, başımın uzerinde ekmek goturuyorum,
onu da kuşlar yiyor, dedi ve bize bunların tabirini haber ver! Cunku biz
seni mahsUllerden olarak goruyoruz, diye soylediler
Hazreti Yusuf dedi ki:
Size rızıklanacağınız bir yiyecek gelecek de, her halde o gelmezden
once ben size bunun tabirini haber vermiş bulunurum Bu, bana Rabbimin
oğrettiklerindendir Cunku ben, Allah'a inanmayan ve hep ahireti inkar
edenlerden ibaret bulunan bir kavmin milletini bıraktım Atalarım İbrahim
ve İshak ve Yakub'un milletine uydum Bizim Allah'a hic bir şeyi ortak
koşmamız olmaz Bu bize ve insanlara Allah'ın bir fazlıdır Lakin
insanların ekserisi şukretmezler
Ey benim, zindan arkadaşlarım, değişik bir cek ilahlar mı hayırlıdır,
yoksa hepsine galip ve kahhar olan bir Allah mı? Sizin Allah'dan başka
taptıklarınız bir takım kuru isimlerden ibarettir ki, onları siz ve
atalarınız takmışınızdır Yoksa, Allah, onlara oyle bir saltanat
indirmemiştir Hukum ancak Allah'ındır O, size kendisinden başkasına
tapmamanızı emretti Doğru ve sabit din budur Lakin insanların coğu
bilmezler
Ey benim zindan arkadaşlarım! Gelelim ruyanıza: Biriniz efendisine
yine şarap sunacak, diğeri de asılacak, kuşlar başından yiyecek, işte
fetvasını istediğiniz emir hallolundu
Bir de bunlardan, kurtulacağını zannettiğine, Efendinin yanında beni
an, diye soyledi O kimseye de Şeytan, efendisine soylemeyi unutturdu da
Yusuf aleyhisselam senelerce zindanda kaldı
Fakat Allahu Teala kurtuluşunu murad ettiği zaman da bakın nasıl bir
sebep yarattı:
Bir gun hukumdar:
Ben ruyada goruyorum ki, yedi semiz inek, bunları yedi zayıf yiyor
ve yedi yeşil başaklı, diğer yeri de kuru Ey efendiler, siz ruya tabir
ediyorsanız, bana ruyamı halledin! dedi
Toplanan heyet dediler ki:
Ruya dediğin demet demet hayallerdir Biz ise hayallerin tevilini
bilmiyoruz!
Bu sırada Yusuf aleyhisselamın zindanda ruyasını tabir ettiği kurtulan
kimse, nice zaman gectikten sonra Hazreti Yusuf'u hatırladı da:
Ben, size onun tevilini haber veririm, beni gonderin! dedi Sonra
zindanda Yusuf aleyhisselama gelerek:
Yusuf! Ey Sıddik! Bize şunu hallet: Yedi semiz inek, bunları yedi
zayıf yiyor ve yedi yedi başaklı, diğer yedi de kuru Umit ederim ki, o
insanlara cevab ile donerim, gerektir ki, senin de kadrini bilirler, dedi
Hazreti Yusuf cevaben dedi ki:
Yedi sene mutad olduğu uzere mahsul ekeceksiniz, bictiklerinizi
başağında bırakınız, biraz yiyeceğinizden başka tabi Sonra onun
arkasından yedi kurak sene gelecek, once biriktirdiklerinizi yiyip
goturecek, biraz saklayacağınızdan başka tabi Sonra onun arkasından bir
yıl gelecek ki, halk onda sıkıntıdan kurtulacak, sıkıp sağacak!
Yusuf aleyhisselamın bu tabirini duyan hukumdar: Getirin bana onu!
dedi
Bunun uzerine zindandan cıkarmak icin kendisine adam gelince, Hazreti
Yusuf:
Haydi, efendine don de sor ona: O ellerini doğrayan kadınların
maksadları neymiş? Şuphe yok ki, Rabbim onların hilelerini bilicidir,
dedi
Melik de o kadınlara:
Derdiniz ne idi ki, o vakit Yusuf'un nefsinden murad almaya
kalktınız? dedi Onlar:
Haşa, dediler Allah icin biz onun aleyhinde bir fenalık bilmiyoruz
Azizin karısı Zuleyha da:
Şimdi hak ortaya cıktı Onun nefsinden ben murad almak istedim O
ise şuphesiz doğrulardandır Bu işte şunun icin ki, bilsin, hakikaten ben,
ona gıyabında hıyanet etmedim ve hakikaten Allah hainlerin hilecini
muvaffakiyete erdirmez, dedi
Yusuf Aleyhisselam buyurdu:
Ben, nefsimi temize cıkarmıyorum Cunku nefis cidden kotuluğu
emreden bir kumandandır Ancak Rabbimin rahmetiyle muamele ettiği
mustesna Cunku Rabbimin mağfiret ve rahmeti cok buyuktur! dedi
Hak boyle acığa iyice cıktıktan sonra hukumdar da:
Getirin onu bana ki, kendime hass kılayım, kendim icin tahsis
edeyim! dedi
Bunun uzerine vakta ki Yusuf aleyhisselam ile konuştu ve:
Sen bu gun, nezdimizde cidden bir mevki sahibisin, eminsin! dedi
Hazreti Yusuf da:
Beni arz hazineleri uzerine memur tayin et Cunku ben iyi korur, iyi
bilirim, dedi
İşte bu şekilde Hazreti Yusuf Allahu Teala'nın lutfuyla Mısır'da makam
tutup, şanlı bir emniyetle hazinelerin başına gecmiş oluyordu
Bir de Yusuf aleyhisselamın kardeşleri cıkageldiler ve yanına
girdiler Hazreti Yusuf derhal onları tanıdı Onlar ise kendisini
tanımıyorlardı Hazreti Yusuf'un kardeşleri de onun daha once hukumdara
haber verdiği kıtlık seneleri zuhur ettiği zaman zahire icin her taraftan
gelip muracaat edenler gibi ona muracaat etmişlerdi, işte goruşme bu
esnada olmuştu Hazreti Yusuf kardeşlerini butun hazırlıklarıyla techiz
etti ve tam uğurlayacağı sırada:
Bana, sizin babanızdan olan bir kardeşi getirin Goruyorsunuz ya
ben, olceği tam olcuyorum ve ben misafirperverlerin en faydalısıyım Eğer
onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size bir kile zahire yok ve
bana yaklaşmayın, dedi
Hazreti Yusuf'un istediği Bunyamin idi ve onlar da bundan soz
edildiğini anlamışlardı
Onlar da cevaben dediler ki:
Her halde onun icin babasından izin almaya calışacağız, babası
bırakmak istemez ama her halde biz onu yanından almaya muvaffak oluruz
Hazreti Yusuf kendi uşaklarına da:
Onların sermayelerini de yuklerinin icine koyuverin Belki
ailelerine dondukleri zaman bu ayrıca yapılan ihsanı anlarlar da yine
gelirler, dedi
Bu şekilde Hazreti Yusuf'un kardeşleri babaları Yakub aleyhisselam'a
donduler ve:
Ey pederimiz! Bizden olcek menedildi Bu defa kardeşimiz Bunyamin'i
bizimle beraber gonder ki olcup alalım Her halde biz onu muhafaza ederiz,
dediler
Hazreti Yakub:
Hic ben onu size inanır, guvenir miyim? Bundan once onun kardeşi
Yusuf'u emanet ettiğim gibi artık size guvenir miyim? O zaman «koruruz»
demiştiniz, hani ne oldu? Ancak en hayırlı muhafız Allah'dır ve en buyuk
rahmet sahibidir, dedi
Derken Hazreti Yakub'un oğulları yuklerini actılar, baktılar ki
sermayeleri de kendilerine iade edilmiş! Bunun uzerine:
Ey pederimiz! Daha ne isteriz? İşte sermayemiz de bize geri
verilmiş Yine ailemize erzak getiririz, kardeşimiz Bunyamin'i de muhafaza
eder, hem onun icin de bir deve yuku fazla alırız ki bu az bir şey
dediler
Yakub aleyhisselam:
Onu, asla sizinle beraber gondermem Ta ki Allah'dan bana bir misak
veresiniz, Allah'a yemin edesiniz Onu her halU karda bana getireceksiniz
Her taraftan cevrilip caresiz kalsanız dahi, dedi
Onlar da Allah'dan misaklarını verip onun uzerine yemin ettiler
Hazreti Yakub:
Allah soylediklerimize karşı vekil! dedi ve devamla, ey yavrularım!
Bir kapıdan girmeyin de ayrı ayrı kapılardan girin Bununla beraber ne
yapsam, sizden hic bir şeyde Allah'ın takdir ettiğini defedemem Hukum
ancak Allah'ındır Ben O'na tevekkul ettim O'nun icin butun tevekkul
sahipleri Allah'a tevekkul etmelidir, diye soyledi
Hazreti Yakub'un evlatları babalarının emrettiği yerden Mısır'a
girdiler Oradan şehre girmeleri onlardan Allah'ın takdirlerinden hic bir
şeyi defetmiyordu Ancak Hazreti Yakub'un nefsindeki bir haceti kaza
etmişti Yani sadece onun duşunduğu bir tedbir yerine gelmişti Yoksa
ileride onların başına gelecek olanlardan hic birine mani olmamıştı
Kardeşleri, Yusuf aleyhisselamın huzuruna girdikleri zaman:
İşte emrettiğin biraderimizi, getirdik! diye Bunyamin'i takdim
ettiler O da:
İyi ettiniz, isabet eylediniz, onu nezdimde bulacaksınız! dedi,
kendilerine ikram etti
Sonra onlara bir ziyafet verdi ve ikişer ikişer sofraya oturttu
Bunyamin ise tek kaldı Tek kalınca da:
Şimdi kardeşim Yusuf sağ olsaydı o da beni beraberinde oturturdu,
dedi ve ağladı
Yusuf aleyhisselam da:
Biraderiniz tek kaldı, dedi ve onu yanına alıp kendi sofrasına
oturttu
Sonra yine her ikisine ayrı ayrı birer yatak odası tahsis etti
Bunun ikincisi yok, binaenaleyh bu da benim yanımda olsun, diyerek
kendi odasına goturdu, koklaya koklaya yanında yatırdı
Sabah oldu Yusuf aleyhisselam Bunyamin'e evladı olup olmadığını
sordu, o da:
On oğlum var, hepsinin isimlerini kaybolan kardeşim Yusuf'un
isminden muştak olarak koydum, diye cevap verdi Bunun uzerine Hazreti
Yusuf:
O kaybolan kardeşine karşılık olarak ben kardeşin olsam hoşuna gider
mi? dedi Bunyamin de:
Senin gibi bir kardeşi kim bulabilir? Amma ne care ki sen Yakub ve
Rahil'den doğmuş değilsin! diye icini cekti
O zaman Hazreti Yusuf ağladı, kalkıp kardeşinin boynuna sarıldı ve
kendinin hakiki huviyetini tanıttı da:
Ben, ben cidden senin o kaybolan kardeşinim Bu itibarla artık
aldırma kardeşlerinin gecmişte yaptıklarına ve bu defa da benim
adamlarımın yapması kararlaştırılan muameleye gucenme, mahzun olma ve bu
anlattıklarımı kimseye sezdirme, duymamış gibi ol, diye tenbih etti ve
macerayı anlattı
Hazreti Yusuf daha sonra kardeşlerini butun hazırlıkları ile donattığı
vakit, su kabını kardeşi Bunyamin'in yuku icerisine koydu Sonra da
adamlarından birisi bağırdı
Ey kervan! Siz her hal de hırsızlık etmişsiniz
Bunun uzerine Hazreti Yusuf'un kardeşleri bu cağıranlara donup:
Ne arıyorsunuz siz? dediler
Onlar da:
Hukumdarın su kabını, olceğini arıyoruz Onu getirene bir deve yuku
bahşiş var ve ben onun verileceğine dair kefilim, diye biri cevap veriyor
Fakat onlar:
Allah'a yemin olsun ki, size muhakkak malUmdur ki biz arzda fesad
cıkarmak icin gelmedik, hırsız da değiliz! dediler Hazreti Yusuf'un
adamları:
Şimdi yalancı cıkarsanız cezası nedir? diye sordular Onlar da:
Cezası, kimin yukunde cıkarsa işte, o onun cezasıdır Biz nankorlere
boyle ceza veririz, dediler
Bunun uzerine Bunyamin'in yukunden once diğer kardeşlerinin yukleri
aranmaya başlandı, sonra Hazreti Yusuf o kaybı Bunyamin'in yuku
icerisinden cıkardı
İşte Hazreti Allah, Yusuf aleyhisselam icin boyle bir tedbir
yapmıştı Hukumdarın ceza kanununda Yusuf aleyhisselam kardeşini ancak bu
şekilde bir yolla atabilmesi mumkundu
Bunyamin'in kardeşleri, kaybın onun yukunde cıkması uzerine:
Eğer o calmış bulunuyorsa, bundan evvel onun kardeşi Yusuf da
calmıştı, dediler
Bundan kastettikleri ise şu idi ki, Yusuf aleyhisselamın anasının
babası bir puta tutkunmuş, Hazreti Yusuf cocukken anasının emriyle o putu
gizlice almış ve kırmış idi
Hazreti Yusuf bu ithamdan acılık hissetmedi değil, fakat icinde
gizledi, sabretti ve onların kusurlarına bakmadı da kendi kendine:
Siz fena bir mevkidesiniz Bu duştuğunuz durumdan dolayı mahcub
oldunuz Bu bakımdan boyle bir anda hiddetle ağzınızdan kacırdığınız bu
lafınıza tahammul gerekir, isnad ettiğiniz vasıfları da Allah bilicidir
Ben ve kardeşim Bunyamin biliyoruz, Allahu Teala da biliyor ki, hakikat
sizin dediğiniz gibi değil, bizden hırsızlık sadır olmamıştır O halde
sizin asılsız sozunuzden nicin alınayım? diye soylendi
Bunyamin'in kardeşleri hiddeti ve şaşkınlığı bir an bırakıp şefaat ve
rica yoluna dokulerek ellerinden aldırdıkları kardeşlerini kurtarmak icin
kendilerini fedaya razı olarak:
Ey şanlı Aziz! dediler, emin ol ki bunun buyuk bir ihtiyar babası
var, onun icin yerine birimizi al Cunku biz seni ihsan sahiplerinden
goruyoruz
Fakat:
Allah saklasın; eşyamızı yanında bulduğumuz kimseden başkasını
alıkoymamızdan Cunku oyle yaparsak biz, haddi aşanlardan oluruz! cevabını
aldılar ve caresiz kaldılar
Umitlerini kesince, fısıldayarak cekildiler ve buyukleri dedi ki:
Babanızın aleyhinizde Allah uzerine misak, yemin almış olduğunu, bundan
once Yusuf hakkında işlediğiniz sucu bilmiyor musunuz? Artık ben buradan
ayrılmam, ta babam bana izin verinceye veya Allahu Teala hakkımda bir
hukum tayin edinceye kadar ki, o hukum sahiplerinin en hayırlısıdır Siz
donun babanıza deyin ki:
Ey bizim babamız! İnan oğlun Bunyamin hırsızlık etti Biz ancak
bildiğimize şahidlik ediyoruz Yoksa gaybın hafızları değiliz Hem
bulunduğumuz şehre, sor, hem icinde geldiğimiz kervana Emin ol ki, biz
cidden doğru soyluyoruz
Bunyamin'in kardeşleri gelip babaları Yakub aleyhisselama
kararlaştırdıkları şekilde soylediler amma hazreti Yakub:
Yok, size nefsiniz bir iş yaptırmış Artık, sabrı cemil yakındır
ki, Allah bana hepsini bir getire Hakikat bu ki, O, bilici ve
hukmedicidir, dedi ve onlardan yuz cevirip:
Ey kederim Yusuf! diye gamlanmaya başladı ve gozlerine ak duşup
cihanı gormez oldu
Artık uzuntusunden yutkunuyor, yutkunuyordu Bu durumu gorenler:
Allah'a yemin olsun ki, hala Yusuf'u anıp duruyorsun! Nihayet gamdan
eriyeceksin veya helak olanlara karışacaksın, dediler Hazreti Yakub:
Ben, dedi, dolgunluğumu, huznumu ancak Allahu Teala'ya şikayet
ederim ve Allah'dan sizin bilemiyeceğiniz şeyler bilirim Ey oğullarım
haydi gidiniz de, Yusuf ile kardeşinden bir haber almak icin butun
hislerinizle calışınız, araştırınız Allah'ın darlıkları aşacak, sıkılmış
sinelere nefes aldırıp ferahlık verecek lutuf ve rahmetinden umitsizliğe
kapılmayın
Bunun uzerine Hazreti Yusuf'un huzuruna geldiler ve :
Ey şanlı Vezir! Bize ve ailemize gucluk bulaştı, pek muhim olmayan
bir sermaye ile geldik, yine bize tam olcu ver ve bize tasadduk buyur
Cunku Allah, tasadduk edenlere mukafatını verir, dediler
Hazreti Yusuf kardeşlerinin halinde kemale doğru bir değişiklik ve
uyanış hissetmiş ve artık onlara kendisini tanıtma zamanının geldiğini
anlamıştı Binaenaleyh onlara:
Siz, biliyor musunuz? Cahilliğiniz zamanında Yusuf'a ve kardeşine ne
yaptınız? diye sordu
Bu beklenmedik tanıtma karşısında hayrete duşen kardeşleri :
A, a, sen, sen Yusuf musun? dediler Hazreti Yusuf :
Ben, Yusuf'um, bu da kardeşim Allah bize lutfuyla nimetler ihsan
buyurdu Hakikat bu ki, her kim Allah'dan korkar ve sabrederse her halde
Allah, muhsinlerin ecrini zayi etmez! dedi
Kardeşleri :
Allah'a yemin olsun ki, Allah seni bize ustun kıldı Biz doğrusu
buyuk suc işlemiş idik, dediler Hazreti Yusuf :
Size karşı bugun bir tekdir yoktur Allah, sizi mağfireti De
bağışlar O, erhamurrahimin'dir Şimdi siz benim şu gomleğimi goturun de
babamın yuzune bırakın, gozu acılır ve butun taallukaunızla toplanıp gelin
bana, diyerek onlara karşı kendi hakkını da afvetmiş oluyordu
Yakub Oğullarının kafilesi Mısır'dan ayrılıp Kenan iline doğru yola
cıktığı zaman Hazreti Yakub :
Ben cidden Yusuf'un kokusunu duyuyorum, inanın bana Beni bunak
yerine koymasaydınız, bana bunaklık isnad etmeseydiniz Yusuf'a olan
hasretimi ve huznumu manasız bulmayıp takdir etseydiniz, bu sozume
inanırdınız! diye haber verdi
Fakat o gafil insanlar :
Allah'a yemin olsun ki, sen cidden o eski şaşkınlığında devam
ediyorsun! diyerek hala «Yusuf!» diye sayıklamasını kınadılar Ancak ne
zaman ki hakikaten kervan gelip mujdeci Yusuf aleyhisselamın gomleğini
babasının yuzune bırakıverdi, hemen Hazreti Yakub'un gozleri acılıverdi
de:
Ben size, Allah'dan sizin bilemeyeceklerinizi bilirim, demedim mi?
Şimdi anladınız mı Allah, ne buyuk ve Peygamberlik ne hakikattir! dedi
O vakit gelmiş olan oğulları hepsi birden:
Ey bizim babamız, bizim gunahlarımız icin mağfiret talebiyle dua
eer Biz hakikaten suclu idik Şimdi ise cok pişman olduk! dediler
Bununla beraber Yakub aleyhisselam hemen dua eermedi de : Yakında
sizin icin Rabbime dua ederim Şuphe yok ki, O'dur, O, ancak mağfiret
edici ve rahmet edici, dedi
Hazreti Yakub bu suretle kendi afvını işaret etmekle beraber Allah'dan
istiğfarını seher vakti veya Cuma gecesi gibi bir kabul vaktini gozettiği
icin ve daha doğrusu Hazreti Yusuf'la onları helallaştırıncaya veya onun
afvını anlayıncaya kadar tehir etmişti Cunku mazlumun afn mağfiretin
şartıdır
Yakub aleyhisselam ve hanedanı; Hazreti Yusuf'un istediği gibi Mısır'a
hareket edip yanına vardılar Hazreti' Yusuf ve hukumdar yanlarında dort
bin asker ve devlet adamı ve butun Mısır ahalisi ile onları karşılamaya
cıkmışlardı Hazreti Yakub karşıdan Yehuda'ya dayanarak yuruyordu
Karşılamaya gelen ahaliye ve atlıların ihtişam ve kalabalığına karşıdan
bakıp : Ey Yehuda, şu gelen Mısır'ın Firavunu mu? diye sordu, O da:
Hayır, oğlun! diye cevap verdi
Yaklaştıklarında Hazreti Yusuf'tan evvel Yakub aleyhisselam selam
verdi de:
Selam sana, ey huzunleri gideren! dedi
Hazreti Yusuf ebeveynini kucakladı, boyunlarına sarılıp bağrına
basarak hususi yerinde istirahat ettirdi Bu karşılayış yerinde oluyordu
Daha sonra:inşaallah, hepiniz emniyet icerisinde Mısır'a giriniz, dedi Boylece
Mısır'a girdiler ve annesiyle babasını kendisinin bir taht gibi olan
yuksek koşkunun uzerine cıkıp izzet ve ikramda bulundu Hazreti Yusuf icin
anne, babası ve kardeşleri Allah'a şukrolması icin secdeye kapandılar,
işte o zaman Yusuf aleyhisselam:
Ey babacığım, işte bu onceden gorduğum ve senin tabirini yaptığın
ruyamın tevili! Onu Rabbim hakikaten hak kıldı, Bana lutuf ve ihsan
eyledi Cunku beni zindandan kurtardı ve sizi sahadan getirdi Benimle
kardeşlerimin arasını Şeytan durtuşturdukten sonra boyle oldu Yani
benimle kardeşlerim arasında gecen ve kaale alınmaması lazım gelen macera
ne benden ne de onlardan değil, aramızı bozmak icin Şeytanın durtmesinden
kandırmasından idi Fakat kardeşlerin arasına Şeytanın sokulması ne buyuk
bir bela idi Eğer Allah'ın ihsanı yetişmese idi, ne fenalıklar olmazdı
Binaenaleyh boyle bir beladan sonra Rabbimin bu ihsanları ne buyuk
ihsandır Hakikaten Rabbim dilediği emir icin tedbiri ne guzel, ne hoş, ne
incedir Hakikaten O, ancak O'dur hikmet ve ilim sahibi
Ey Rabbim, sen bana mulkten bir nasib verdin ve hadiselerin tevilinden
bana bir ilim oğrettin Gokleri ve yeri yaratan Rabbim! Benim dunya ve
ahirette velim sensin, beni muslim olarak al ve beni salihler zumresine
ilhak buyur!
Hazreti Yusuf babasının elinden tutup hazineleri gezdirmiş, altın,
gumuş, cevherler, elbise, silah vesaire hazinelerini dolaştıktan sonra
yazı yazılacak kırtasiye hazinesine vardıkları zaman, Hazreti Yakub : Ey
oğlum, bunlar dururken şu sekiz merhalelik mesafeden bana bir mektub
yazmadın ha! Bu ne ilişiksizlik? demiş Hazreti Yusuf da:
Bana Cebrail oyle emretti! diye cevap vermiş Babası:
Peki iyi amma neye sormadın, sen ona benden daha ustunsun? demiş ve
boylece tekrar sual etmişti Bunun uzerine Hazreti Cebrail:
Sen, korkarım ki Yusuf'u kurt yer, dediğinden dolayı Allahu Teala
bana oyle emretti ve «Benden korksa idin» buyurdu, diye cevap verdi
Hazreti Yakub oğlu Hazreti Yusuf ile beraber yirmi dort sene yaşamış,
sonra vefat etmiş ve Şam tarafında babası ishak aleyhisselamın yanına
defnolunmasım vasiyet etmiş, Hazreti Yusuf da bizzat kendisi gidip
babasını oraya defnedip geri donmuş, sonra da Mısır'da yirmi uc sene daha
yaşamıştı