İslam’dan haberi olmayanlar
Fetret Ehli denilen İslam’dan haberi olmayan, tebliğ ulaşmamış insanların durumu zaman zaman zihinleri kurcalayan bir konudur. Dünya’nın uzak bir köşesinde ilkel bir kavimde yaşayan veya bulunduğu toplumda İslami hiç bir konu yada bilgi ile karşılaşma imkanı olmamış bir insanın durumu nedir?
Doğduğumuz aile, ülke, coğrafya sebebiyle biz şanslıyızda diğerleri daha en baştan kaybetmiş durumda mı?
İslam’dan haberi olmayanlar hayatlarında hiç namaz kılmadıkları, oruç tutmadıkları, Kuran okumadıkları yada kelime-i şehadet getirmedikleri için cehennemlik mi?
Toplumumuzdaki bireylerin çoğunluğu İslamı evrensel bir din olarak değilde toplumsal bir kültür gibi yaşadıkları için bu sorulara genelde pek mantıklı cevaplar veremezler. Hatta sanki bu coğrafyada doğmak kendi seçim yada başarılarıymış gibi Kuran’dan habersiz insanları cehennemlik ilan edenler bile var.
İşin daha trajikomik tarafı ise kendisini Müslüman sayan insanların büyük çoğunluğu istedikleri an Kuran’a ulaşabilecekleri halde malesef Kuran bilgileri afrikanın ortasında ilkel bir kabilede yaşayan insandan daha fazla değildir. İslam olarak bildikleri atalarından öğrendikleri ritüeller ve kulaktan duyma bilgilerdir. Biz Müslümanız derler ama neden Kuran ile yönetilmiyoruz diye bir dertleri olmaz. Bu konuda İslam’ın en iyi yaşandığı ülke hangisi? başlıklı makalemizi de okumanızı tavsiye ederim.
Tebliğ ulaşmayan insanlar :
Acaba bilipte yapmayan, görüpte öğrenmeyenin mi durumu daha kötü yoksa buna imkanı olmadığı için ulaşamayanın durumu mu daha kötü?
Allah kimseye taşıyacağından fazla yük yüklemem dediğine göre burada kaybeden sadece bu coğrafyanın Müslüman görünümlüleri oluyor.
Yazımıza İslam’dan haberi olmayanlar diye başladık ki toplumun geneli için anlaşılır olsun. Gerçekte dünyanın neresinde olursa olsun, hatta en ilkel kabilelerde bile İslam’dan haberi olmayan tek bir insan yok. Ancak Kuran’dan habersiz insanlar olabilir.
Bilindiği gibi İslam Kuran ile başlamış değil Hz. Adem‘den beri hak din İslam.
Şura 13: ”O: ‘Dini dosdoğru ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin’ diye dinden Nuh’a buyurduğunu, sana vahyettiğimizi ve İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya buyurduğumuzu sizin için de bir şeriat kıldı. Müşrikleri kendisine çağırdığın şey onlara ağır geldi. Allah dilediğini kendine seçer ve gönülden yöneleni kendine iletir.”
Zümer 65: ”Andolsun, sana ve senden öncekilere vahyolundu (ki): “Eğer şirk koşacak olursan, şüphesiz amellerin boşa çıkacak ve elbette sen, hüsrana uğrayanlardan olacaksın.”
Toplumun genelinin yaptığı gibi İslam denince sadece belli gün ve zamanlarda yapılan ritüelleri anlarsak o zaman Kuran’a aykırı bir şekilde İslamı sadece kendimize has zannederiz. Elbette Kuran’ın emrettiği ritüeller Müslümanlar tarafından yerine getirilmek zorunda ama İslam bunlarında ötesinde çok daha kapsayıcı bir tanımdır.
Daha önce Yahudi ve Hristiyanlarda özel bir topluluk olduklarını ve hak dinin kendilerine has olduğunu iddia etmişlerdi.
Bakara 111: ”Dediler ki: “Yahudi veya hristiyan olmayan hiç kimse kesin olarak cennete giremez.” Bu, onların kendi kuruntularıdır. De ki: “Eğer doğru sözlüyseniz, kesin kanıtınızı getirin.”
Bakara 112: ”Hayır, kim iyilikte bulunarak kendisini Allah’a teslim ederse, artık onun Rabbi katında ecri vardır. Onlar için korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.”
Maide 18: ” Yahudi ve Hristiyanlar: “Biz Allah’ın çocuklarıyız ve sevdikleriyiz” dedi. De ki: “Peki, ne diye sizi günahlarınızdan dolayı azablandırıyor? Hayır, siz O’nun yarattığından birer beşersiniz. O, dilediğini bağışlar, dilediğini azaplandırır. Göklerin, yerin ve bunların arasındakilerin tümünün mülkü Allah’ındır. Son varış O’nadır.”
Bakara 135: ”Dediler ki: “Yahudi veya Hristiyan olun ki hidayete eresiniz.” De ki: “Hayır, (doğru yol) Hanif (muvahhid) olan İbrahim’in dini(dir); O müşriklerden değildi.”
Dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın her insan tek olan Allah’ın varlığını tanıyacak kapasitededir. Birden fazla Tanrı kavramının yanlış olduğunu biraz mantığını çalıştıran her insan kolayca anlar. Çoktanrıcılık en başta tanrı kavramına terstir. Paganist batıl dinlerdeki gibi sadece belli alanlarda yetkili olan, doğuran, ölen, cezalandırılan, birbirleriyle savaşan bir varlık Tanrı olamaz. Birden fazla tanrı olsaydı birine iman edip öbürünü reddeden kafir mi, mümin mi olurdu? Cennet kimin cehennem kimin olurdu? Biri bu benim kulum cennete girsin derken öbürü olmaz bana inanmadı onu cehenneme atacam mı diyecek? Hadi ahiret inançları da yok diyelim farklı tanrılara inanan iki taraf savaştığında ölenlerden kim kafir kim değil? Günümüzde özellikle hinduizm ve benzeri dinlerde insanların taptıkları gerçekte cin ve şeytanlardır.
Ne kadar ilkel bir toplumda da yaşasa iyi niyetli bir insan bunların yanlış olduğunu anlar çünkü zaten mantığa terstir.
İşte İslam en başta bu batıl dinleri reddetmekle başlar. Kendi akıl yürütmesi ile putların değersiz nesneler olduğunu anlayan Hz. İbrahim bunun en güzel örneklerindendir. Kuran’da hanif tabiri ile özellikle ondan örnek verilerek İslamın mantığı ve evrenselliği vurgulanmaktadır.
Yalnız dikkat edelim bu durum yanlış anlaşılmasın. Sadece Allah var demekle iman olmaz. Biz Kuran’nın muhatapları olduğumuza göre onda emredilen namaz, oruç, zekat, hac, örtünme gibi kuralları yerine getirmek zorundayız. Çünkü biz enam 19. ayette belirtildiği gibi ”Kuran’nın eriştiği kişiler” kapsamındayız.
Enam 19: ”De ki: “Şahitlik bakımından hangi şey daha büyüktür?” De ki: “Allah benimle sizin aranızda şahittir. İşte bu Kur’an bana, onunla sizi ve eriştiği herkesi uyarayım diye vahyolundu. Gerçekten siz mi Allah ile beraber başka ilâhlar olduğuna şahitlik ediyorsunuz?” De ki: “Ben şahitlik etmem.” De ki: “O, ancak tek bir ilâhtır ve şüphesiz ben sizin Allah’a ortak koştuğunuz şeylerden uzağım.”
Peki neden bütün insanlara dini anlamda her şey eşit oranda verilmedi?
En başta böyle idi yani insanlar tek bir ümmeti ama daha sonra ayrışmaya başladılar.
Yunus 19: ”İnsanlar tek ümmetti ancak sonradan ayrılığa düştüler. Eğer Rabbin bir kelime geçmiş olmasaydı aralarında ayrılığa düştükleri şeylerde kesin hüküm verilirdi.”
Daha sonrakilerin suçu ne diye bir şey gelebilir aklınıza. Yukardada açıkladığım gibi insan doğası zaten böyle kalmaya müsait değildi. Günümüzde bile aynı görüşten olduğunu iddia eden insanların bile biraz ayrıntılı baktığınızda aslında çok farklı görüşlere sahip olduğunu birbirleriyle anlaşamadıklarını görürsünüz. Allah her insan bünyesine doğruyu bulma kapasitesini koyarak zaten adaleti sağlamış durumda. Bazı teferruatlar dışında şirke bulaşmamış tek tanrı inancına sahip insanlar dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın gerçekte tek bir ümmet gibidirler.
Evet insanlara verilenler farklı seviyelerde ama yargı eşit. Azdan az çoktan çok sorulacak. Nasıl ki doğada milyonlarca canlı çeşidi var ise insanlarda da kültür ve yaşam böyle. Allah tek düzeliği, sıradanlığı sevmiyor. O çeşit ve sanat seviyor. Sonuçta imanın yolu çok basit ve apaçık ortada yeterki bulmak isteyen olsun.
Bakara 62: ”Şüphesiz, iman edenler, yahudiler, hristiyanlar ve sabiilerden kim Allah’a ve ahiret gününe iman eder ve salih amellerde bulunursa, artık onların Allah katında ecirleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.”
Fetret Ehli denilen İslam’dan haberi olmayan, tebliğ ulaşmamış insanların durumu zaman zaman zihinleri kurcalayan bir konudur. Dünya’nın uzak bir köşesinde ilkel bir kavimde yaşayan veya bulunduğu toplumda İslami hiç bir konu yada bilgi ile karşılaşma imkanı olmamış bir insanın durumu nedir?
Doğduğumuz aile, ülke, coğrafya sebebiyle biz şanslıyızda diğerleri daha en baştan kaybetmiş durumda mı?
İslam’dan haberi olmayanlar hayatlarında hiç namaz kılmadıkları, oruç tutmadıkları, Kuran okumadıkları yada kelime-i şehadet getirmedikleri için cehennemlik mi?
Toplumumuzdaki bireylerin çoğunluğu İslamı evrensel bir din olarak değilde toplumsal bir kültür gibi yaşadıkları için bu sorulara genelde pek mantıklı cevaplar veremezler. Hatta sanki bu coğrafyada doğmak kendi seçim yada başarılarıymış gibi Kuran’dan habersiz insanları cehennemlik ilan edenler bile var.
İşin daha trajikomik tarafı ise kendisini Müslüman sayan insanların büyük çoğunluğu istedikleri an Kuran’a ulaşabilecekleri halde malesef Kuran bilgileri afrikanın ortasında ilkel bir kabilede yaşayan insandan daha fazla değildir. İslam olarak bildikleri atalarından öğrendikleri ritüeller ve kulaktan duyma bilgilerdir. Biz Müslümanız derler ama neden Kuran ile yönetilmiyoruz diye bir dertleri olmaz. Bu konuda İslam’ın en iyi yaşandığı ülke hangisi? başlıklı makalemizi de okumanızı tavsiye ederim.
Tebliğ ulaşmayan insanlar :
Acaba bilipte yapmayan, görüpte öğrenmeyenin mi durumu daha kötü yoksa buna imkanı olmadığı için ulaşamayanın durumu mu daha kötü?
Allah kimseye taşıyacağından fazla yük yüklemem dediğine göre burada kaybeden sadece bu coğrafyanın Müslüman görünümlüleri oluyor.
Yazımıza İslam’dan haberi olmayanlar diye başladık ki toplumun geneli için anlaşılır olsun. Gerçekte dünyanın neresinde olursa olsun, hatta en ilkel kabilelerde bile İslam’dan haberi olmayan tek bir insan yok. Ancak Kuran’dan habersiz insanlar olabilir.
Bilindiği gibi İslam Kuran ile başlamış değil Hz. Adem‘den beri hak din İslam.
Şura 13: ”O: ‘Dini dosdoğru ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin’ diye dinden Nuh’a buyurduğunu, sana vahyettiğimizi ve İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya buyurduğumuzu sizin için de bir şeriat kıldı. Müşrikleri kendisine çağırdığın şey onlara ağır geldi. Allah dilediğini kendine seçer ve gönülden yöneleni kendine iletir.”
Zümer 65: ”Andolsun, sana ve senden öncekilere vahyolundu (ki): “Eğer şirk koşacak olursan, şüphesiz amellerin boşa çıkacak ve elbette sen, hüsrana uğrayanlardan olacaksın.”
Toplumun genelinin yaptığı gibi İslam denince sadece belli gün ve zamanlarda yapılan ritüelleri anlarsak o zaman Kuran’a aykırı bir şekilde İslamı sadece kendimize has zannederiz. Elbette Kuran’ın emrettiği ritüeller Müslümanlar tarafından yerine getirilmek zorunda ama İslam bunlarında ötesinde çok daha kapsayıcı bir tanımdır.
Daha önce Yahudi ve Hristiyanlarda özel bir topluluk olduklarını ve hak dinin kendilerine has olduğunu iddia etmişlerdi.
Bakara 111: ”Dediler ki: “Yahudi veya hristiyan olmayan hiç kimse kesin olarak cennete giremez.” Bu, onların kendi kuruntularıdır. De ki: “Eğer doğru sözlüyseniz, kesin kanıtınızı getirin.”
Bakara 112: ”Hayır, kim iyilikte bulunarak kendisini Allah’a teslim ederse, artık onun Rabbi katında ecri vardır. Onlar için korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.”
Maide 18: ” Yahudi ve Hristiyanlar: “Biz Allah’ın çocuklarıyız ve sevdikleriyiz” dedi. De ki: “Peki, ne diye sizi günahlarınızdan dolayı azablandırıyor? Hayır, siz O’nun yarattığından birer beşersiniz. O, dilediğini bağışlar, dilediğini azaplandırır. Göklerin, yerin ve bunların arasındakilerin tümünün mülkü Allah’ındır. Son varış O’nadır.”
Bakara 135: ”Dediler ki: “Yahudi veya Hristiyan olun ki hidayete eresiniz.” De ki: “Hayır, (doğru yol) Hanif (muvahhid) olan İbrahim’in dini(dir); O müşriklerden değildi.”
Dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın her insan tek olan Allah’ın varlığını tanıyacak kapasitededir. Birden fazla Tanrı kavramının yanlış olduğunu biraz mantığını çalıştıran her insan kolayca anlar. Çoktanrıcılık en başta tanrı kavramına terstir. Paganist batıl dinlerdeki gibi sadece belli alanlarda yetkili olan, doğuran, ölen, cezalandırılan, birbirleriyle savaşan bir varlık Tanrı olamaz. Birden fazla tanrı olsaydı birine iman edip öbürünü reddeden kafir mi, mümin mi olurdu? Cennet kimin cehennem kimin olurdu? Biri bu benim kulum cennete girsin derken öbürü olmaz bana inanmadı onu cehenneme atacam mı diyecek? Hadi ahiret inançları da yok diyelim farklı tanrılara inanan iki taraf savaştığında ölenlerden kim kafir kim değil? Günümüzde özellikle hinduizm ve benzeri dinlerde insanların taptıkları gerçekte cin ve şeytanlardır.
Ne kadar ilkel bir toplumda da yaşasa iyi niyetli bir insan bunların yanlış olduğunu anlar çünkü zaten mantığa terstir.
İşte İslam en başta bu batıl dinleri reddetmekle başlar. Kendi akıl yürütmesi ile putların değersiz nesneler olduğunu anlayan Hz. İbrahim bunun en güzel örneklerindendir. Kuran’da hanif tabiri ile özellikle ondan örnek verilerek İslamın mantığı ve evrenselliği vurgulanmaktadır.
Yalnız dikkat edelim bu durum yanlış anlaşılmasın. Sadece Allah var demekle iman olmaz. Biz Kuran’nın muhatapları olduğumuza göre onda emredilen namaz, oruç, zekat, hac, örtünme gibi kuralları yerine getirmek zorundayız. Çünkü biz enam 19. ayette belirtildiği gibi ”Kuran’nın eriştiği kişiler” kapsamındayız.
Enam 19: ”De ki: “Şahitlik bakımından hangi şey daha büyüktür?” De ki: “Allah benimle sizin aranızda şahittir. İşte bu Kur’an bana, onunla sizi ve eriştiği herkesi uyarayım diye vahyolundu. Gerçekten siz mi Allah ile beraber başka ilâhlar olduğuna şahitlik ediyorsunuz?” De ki: “Ben şahitlik etmem.” De ki: “O, ancak tek bir ilâhtır ve şüphesiz ben sizin Allah’a ortak koştuğunuz şeylerden uzağım.”
Peki neden bütün insanlara dini anlamda her şey eşit oranda verilmedi?
En başta böyle idi yani insanlar tek bir ümmeti ama daha sonra ayrışmaya başladılar.
Yunus 19: ”İnsanlar tek ümmetti ancak sonradan ayrılığa düştüler. Eğer Rabbin bir kelime geçmiş olmasaydı aralarında ayrılığa düştükleri şeylerde kesin hüküm verilirdi.”
Daha sonrakilerin suçu ne diye bir şey gelebilir aklınıza. Yukardada açıkladığım gibi insan doğası zaten böyle kalmaya müsait değildi. Günümüzde bile aynı görüşten olduğunu iddia eden insanların bile biraz ayrıntılı baktığınızda aslında çok farklı görüşlere sahip olduğunu birbirleriyle anlaşamadıklarını görürsünüz. Allah her insan bünyesine doğruyu bulma kapasitesini koyarak zaten adaleti sağlamış durumda. Bazı teferruatlar dışında şirke bulaşmamış tek tanrı inancına sahip insanlar dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın gerçekte tek bir ümmet gibidirler.
Evet insanlara verilenler farklı seviyelerde ama yargı eşit. Azdan az çoktan çok sorulacak. Nasıl ki doğada milyonlarca canlı çeşidi var ise insanlarda da kültür ve yaşam böyle. Allah tek düzeliği, sıradanlığı sevmiyor. O çeşit ve sanat seviyor. Sonuçta imanın yolu çok basit ve apaçık ortada yeterki bulmak isteyen olsun.
Bakara 62: ”Şüphesiz, iman edenler, yahudiler, hristiyanlar ve sabiilerden kim Allah’a ve ahiret gününe iman eder ve salih amellerde bulunursa, artık onların Allah katında ecirleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.”