İBB'den Hayri Baraçlı'nın öğrencilerine adrese teslim 16.6 Milyonluk ihale

Murat Ağırel'in yazısından alıntı

Birleşmiş Milletler'in özel bir kurumu, 1946 yılında 44 ülkenin takviyesi ile kuruldu. Bir öteki ismi Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü.

Artık size UNESCO'nun 2004 yılında yarattığı bir programdan ve İBB'de yaşananlardan bahsedeceğim.

UNESCO Yaratıcı Kentler Ağı Programı (UNESCO Creative Cities Network), UNESCO tarafından 2004 yılında yaratıldı. Çeşitli bölgelerden, farklı gelir düzeyleri, kapasite ve nüfusa sahip kentleri yaratıcı sanayiler alanında çalışmak üzere bir ortaya getiren bir teşebbüs.

Yaratıcı Kentler Ağı, kentler tarafından kendi yetenek ve güçlerini yönlendirecekleri yaratıcı sanayi kesimi tercihlerine nazaran seçilebilecek yedi tema etrafında şekillendirildi. Bu temalar edebiyat, sinema, müzik, zanaat ve halk sanatları, tasarım, gastronomi ve medya sanatları olarak belirlendi. Hâlihazırda, Yaratıcı Kentler Ağı'nın 72 ülkeden 180 üyesi bulunuyor. 





İstanbul, UNESCO Yaratıcı Kentler Ağı'na, 2016 Ekim-2017 Nisan Kadir Topbaş'ın Danışmanı, İstanbul Turizm Atölyesi Yöneticisi Tülin Ersöz'ün de yürütücülüğünde bir müracaat gerçekleştirdi. Ekim 2017'de İstanbul UNESCO ve Yaratıcı Kentler Ağı'na üye kentlerin oybirliği ile İstanbul, ağa kabul edilerek UNESCO Tasarım Kenti unvanını (UNESCO City of Design) almıştır.

İstanbul UNESCO Tasarım Kenti unvanına adaylık müracaat evrakında unvan alındıktan sonraki birinci 4 yıl içinde gerçekleştirmeyi hedeflediği programlar şu formda tanımlandı:

1- Tüm İstanbul'un yaratıcı kent aktörlerinin temsil edildiği 1 Yönetişim Sistemi kurulması: İstanbul Yaratıcı Kent Platformu

2- Usta  & Dizayncı Etkileşimi Programı

3- İstanbul'un Yaratıcı Belleğinin Arşivlendiği bir Dokümantasyon Programı

4- İstanbul Tasarım ve İnovasyon Merkezinin kurulması ve çalışma prensiplerinin kurgulanması



Buraya kadar her şey olağan.

İşler tam bu noktadan sonra karışıyor.

Nasıl mı?

O devir İstanbul Büyükşehir Belediyesi Lideri olan Kadir Topbaş, Ekim ortalarında istifa etti yahut ettirildi. İstifasından kısa bir müddet sonra Ekim ayında İstanbul'un adaylık başvurusu kabul edildi. İstanbul UNESCO Tasarım Kenti unvanı aldı. 



Birebir duyuruda Hatay'ın gastronomi, Kütahya'nın ise zanaat ve halk sanatları kısmında UNESCO Yaratıcı Kent unvanlarını aldığı duyuruldu. Gaziantep ise daha evvel gastronomi kenti unvanını almıştı. Gaziantep bu süreçte gastronomide marka kent kıymetini arttıran başarılı işler yaptı.

Unvanın geri alınması üzere bir şey yok. İstanbul ise bu unvanı aldı almasına lakin tabiri caizse proje meyyit doğdu. Topbaş'ın istifasıyla İBB idaresi tarafından birçok projesi iptal edildi yahut değersizleştirildi. Tıpkı şey UNESCO Tasarım Şehri'nin de başına geldi ve maalesef böylesine milletlerarası değere sahip bir muvaffakiyet İstanbul halkına bile direkt duyurulmadı. Zira Topbaş devri silinmek isteniyordu.

Alışık olmadığımız derecede 2017 Kasım ayında bu muvaffakiyete imza atan İBB'nin kendi öz işçisi, unvanın ve kapsamındaki çalışmaların idaresinden el çektirildi.

Bu Projenin idaresi İBB Kentsel Tasarım Müdürlüğü tekrar İBB iştiraki BİMTAŞ'a "Unesco Tasarım Kenti İstanbul Projesi Hizmet Alım İşi''ni 12 Milyon 100 Bin TL karşılığında ihale edildi. (2018/425322)

Gelelim sorunun bam teline…

BİMTAŞ 10. ayda almış olduğu bu işi 11 ayda (2018/572919 ihale numarası ile) İNFOLOJİ Kurumsal Danışmanlık isimli firmaya ihale ediyor. İhale adrese teslim yapılıyor. O denli ki 4734 sayılı ihale kanunun 3-G unsuru uygulanıyor. İhale detaylarında bir türlü anlayamadığım bilgiler mevcut.

İhale yapılmış fakat ihale sonucunda alan firma ile kontrat yapılmış. Birebir ihale içerisinde öteki bir firma ile de mukavele yapılmış. İnfoloji Kurumsal Danışmanlık ve yeniden sahibi ve adresleri tıpkı olan İnfo Fuarcılık isimli firma ile…

Birebir gün tıpkı saatte 8.7 milyon TL ve 7.8 milyon TL olmak üzere toplamda ise 16.6 milyon TL bedel ile iki mukavele yapılıyor. 



Yeniden BİMTAŞ, bir gün sonra yeniden tıpkı ihale unsurlarını kullanarak birebir bahis başlığı ile bir ihale daha düzenliyor ve bu işi de (2018/574965 ihale numarası ile) Organik İnsan Kaynakları Ltd. Şti'ne 2.7 milyon TL'ye veriyor.

İhaleyi alan firmaya Beşiktaş Kent Sınırları vapur iskelesi üzerinde kira ödemeyecekleri bir de ofis veriliyor. Proje Müracaat Şurasına ise mevzuyla alakasız isimlere maaş bağlanıyor. Edebiyatçı bile var müracaat konseyinde o derece alakasız isimler(!).

Artık asıl konu ise şu.

Üstte isimlerini verdiğim firmalar ile ilgili daha evvel iki yazı yazdım.

İnfoloji Fuarcılık, İnfoloji kurumsal Danışmanlık, İnfoloji Teknoloji isimli firmaların sahibi Muhammed Atilla Sevim.

Organik İnsan Kaynakları isimli firmanın sahibi Atakan Genç.

İkisi İBB eski Genel Sekreteri Hayri Baraçlı'nın öğrencileri. Hatta Atakan Genç, Baraçlı'nın eşi ve kardeşi ile birlikte yeniden sahibi olduğu Abe Medya, Organik İnsan Kaynakları isimli firmalarının olduğu adreste faaliyet gösteren Stratejik Kurumsal isimli firmada iştirak yaptı.

Stratejik Kurumsal isimli firmanın ortakları Hanife Baraçlı, Abidin Cüneyt Baraçlı, Sait Sağlam, Zekeriya Yüksel ve Atakan Genç.

Hanife Baraçlı, Hayri Baraçlı'nın eşi. Abidin Cüneyt Baraçlı ise Hayri Baraçlı'nın kardeşi, AKP Vilayet Başkanlığı Disiplin Heyetinde görevli!

Sayın Hayri Baraçlı'nın öğrencileri muvaffakiyetten muvaffakiyete koşmuş. Tesadüf olsa gerek! Bilhassa Baraçlı'nın İBB'deki vazife aldıktan sonraki muvaffakiyetleri takdire şayan. 



ABE Medya 2013-2019 tarihleri ortasında İBB iştiraklerinden 16 ihale almış toplam bedel ise 12.4 milyon TL.

Organik İnsan Kaynakları, 2012-2019 tarihleri ortasında 33 ihale almış ve toplamı 42 milyon TL.

İnfo Fuarcılık ise 2016-2018 tarihleri ortasında 9 ihale almış, toplamı 8 milyon TL.

İnfoloji Kurumsal Danışmanlık da 2013-2018 tarihleri ortasında 31 ihale almış, toplamı 35 Milyon TL.

İnfoloji Teknoloji 2017 yılında 1 ihale almış 135 bin TL bedelinde.

Pekala ortadan geçen 2 yıl içerisinde proje ne mi oldu?

Lüks otellerde yüksek bütçeli birer ikişer günlük çalıştaylar 31 Mart öncesinde acil halde gereğince duyurulamayan yüksek bütçeli bir memleketler arası tasarım tepesi (İstanbul Design Summit) yapıldı. Haliç Kongre Merkezi'nde yapıldı bu tepe. İştirakçi sayısının çok çok az olduğu bilgisini öğrendim.

Proje çalışmaları hakkında uzmanlar ile konuştum. Projenin başarısız bir biçimde yürütüldüğünü, başarısızlık nedenleri olarak da öncelikle, İstanbul'a bu unvanı kazandıran, İBB'nin kendi öz işçisi takımın tasarım kentinin idaresinden el çektirilmesi olduğunu söylediler. İkinci en büyük yanılgı, böylesine kapsamlı, multi-disipliner ve yer yer akademik bir çerçeveye sahip bir işin idaresinin deneyim sahibi olmayan yalnızca ahbap çavuş ilgisi var olan bir PR ve tertip şirketine bırakılmasıyla bu başarısızlığın pekiştirildiğini bildirdiler. 



Böylesine kıymetli bir unvan bir tertip şirketi tarafından değil gerçek uzman ellerde İstanbul'a paha katacak biçimde yönetilmeli. Bu unvanı İstanbul'a İBB'nin kendi çalışanı kazandırdı ve yeniden kendi işçisi içerisinden yapılacak AR&GE çalışmaları ile İstanbul kentine yakışır halde yönetilmeli.

Böylelikle…

Şimdiye kadar boş yere harcanan milyonlarca lira yerine İstanbul'un kaynakları heba edilmemiş olur.

Kaynak Yeniçağ