iltasyazilim
FD Üye
Hz Peygamber elbette bu kınamaların muhatabı değildir Onun o ifadeleri, gıyabında yapılan dedikodular değil doğrudan Hz Aişe’ye karşı bir eş olarak yapılması gereken en nazik ifadelerdir Büyük bir teselli barındırmaktadır: “Eğer böyle bir şey yoksa Allah mutlaka seni temize çıkarır sözü kadar, “eğer böyle bir şey varsa tövbe et! sözü de Hz Peygamberin tavrını göstermesi açısından o kadar teselli vericidir
a) Hz Peygamber eşinin masum olduğunu düşünüyordu ve buna kesin kanaati de vardı Bu işin bir iftira kampanyası ve bir bühtan olduğunu da biliyor olabilirdi Nitekim Hz Aişe’ye söylediği “Eğer böyle bir şey yoksa Allah mutlaka seni temize çıkarır şeklindeki sözleri onun bu kanaatinin bir tezahürü gibi görünmektedir
Ancak insanları tatmin etmek için olduğu kadar, ilahî hikmet ve hüküm açısından da elle tutulur bir kanıtın olmasını bekliyordu Hz Aişe’ye söylediği ikinci cümlesi olan “eğer böyle bir şey varsa tövbe et! manasına gelen ifadesi ise, bu delili beklemesinin zorunluluğundan kaynaklanıyordu
Bir eşin, hele peygamber olan, şanı dünyaya yayılan maddimanevi bir reis olan bir eşin, böyle ayyuka çıkmış bir hadise karşısında eşine karşı bu kadar nezaket göstermesi ayrıca onun bir peygamber olduğunun göstergesidir
b) Allah bu hadiseden dolayı Hz Peygamberi de, Hz Aişe’yi de imtihan etmiştir Hz Peygamber uzun sayılacak bir süre boyunca eşi karşısında nezaketini bozmamıştır Hz Aişe ise masum olmasına rağmen kendisini anlatacak durumda değildir, elinde herkese anlatarak masumiyetini ispat edecek kanıtları yoktur, zaten olamaz da
Bu açıdan bakıldığı zaman, şayet Hz Aişe’ye efendimizin bazı sözleri veya tavırları ağır gelmişse, bu da onun kendi imtihanıdır
Bu imtihandan ikisinin de –konunun çok ağır olmasına rağmen tertemiz bir şekilde çıkmaları, Allah’ın özel bir lütfudur
c) Şunu da açıkça belirtelim ki, Hz Peygamberin eşinin masumiyeti hakkında bir kanaate sahip olması, onun imtihan olmadığı anlamına da gelmez Çünkü;
1) Kanaatler yüzde yüz değil, galibi zan denilen yüzde 9099 da olabilir Geriye kalan yüzde bir de olsa imtihan için yeterli bir durumdur
2) Hz Peygamberin Hz Ali ve ardından da evin hizmetçisine bu konuyu sorması, yüzde bir de olsa böyle bir tereddüdün söz konusu olduğunu gösterir Ancak cariyenin Hz Aişe hakkında çok olumlu şeyler söylemesi, Hz Peygamberin kanaatini müspet anlamda yüzde 99 nispetinde pekiştirmiş olabilir
3) Hz Peygamberin bu kanaati yüzde yüz dahi olsa ki kuvvete muhtemeldir yine de işin imtihan boyutunu ortadan kaldırmaz Çünkü Kendisinin, bu işin yüzde yüz iftira olduğunu bilmesi, dışarıdaki insanlara gözle görülen somut bir delil bulması anlamına gelmez İnsanlara somut bir delil sunamamaktan kaynaklanan bir imtihan, bir keder, bir sıkıntı ve bir sabır testi, hem kendisi hem de Hz Aişe için söz konusudur
4) “Siz ey müminler, bu dedikoduyu daha işitir işitmez, mümin erkekler ve mümin kadınlar olarak birbiriniz hakkında iyi zan besleyip: ‘Hâşa, bu besbelli bir iftiradan başka bir şey değildir!’ demeniz gerekmez miydi? (Nur, 2412) mealindeki ayette kullanılan sözcükler dikkatle seçilmiş, Hz Peygamberi dışarıda bırakacak bir misyona sahiptir Çünkü;
“Mümin erkekler, tabiri Hz Peygamberi kapsamaz Kur’an’da Hz Peygambere değil, ona iman edenlere mümin denilir
“Mümin erkekler ve mümin kadınlar olarak birbiriniz hakkında iyi zan besleyip ifadesinde yer alan “birbiriniz hakkında ifadesi de Resulullah’ı dışlamaktadır Çünkü, “birbiriniz ifadesi müminlerin kendi aralarındaki dedikodularına işaret etmektedir Hz Peygamberin böyle bir şey yapmadığı bilinmektedir
“İyi zan beslemek ifadesinde de Hz Peygamber dahil olmaz Çünkü, yukarıda ifade edildiği gibi, o, zaten böyle bir zanna sahipti Fakat unutmayalım ki, “zannın kapsam alanı “yüzde yüzün altındadır
İlave bilgi için tıklayınız:
Peygamberimiz (asv)'in ifk (iftira) hadisesi ile alakalı Hz Aişe'ya söylediğini nasıl anlamalıyız?
Allahu Teala'nın hakkında ayet indirerek masum olduğunu bildirdiği olay nasıl olmuştur?
Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet
a) Hz Peygamber eşinin masum olduğunu düşünüyordu ve buna kesin kanaati de vardı Bu işin bir iftira kampanyası ve bir bühtan olduğunu da biliyor olabilirdi Nitekim Hz Aişe’ye söylediği “Eğer böyle bir şey yoksa Allah mutlaka seni temize çıkarır şeklindeki sözleri onun bu kanaatinin bir tezahürü gibi görünmektedir
Ancak insanları tatmin etmek için olduğu kadar, ilahî hikmet ve hüküm açısından da elle tutulur bir kanıtın olmasını bekliyordu Hz Aişe’ye söylediği ikinci cümlesi olan “eğer böyle bir şey varsa tövbe et! manasına gelen ifadesi ise, bu delili beklemesinin zorunluluğundan kaynaklanıyordu
Bir eşin, hele peygamber olan, şanı dünyaya yayılan maddimanevi bir reis olan bir eşin, böyle ayyuka çıkmış bir hadise karşısında eşine karşı bu kadar nezaket göstermesi ayrıca onun bir peygamber olduğunun göstergesidir
b) Allah bu hadiseden dolayı Hz Peygamberi de, Hz Aişe’yi de imtihan etmiştir Hz Peygamber uzun sayılacak bir süre boyunca eşi karşısında nezaketini bozmamıştır Hz Aişe ise masum olmasına rağmen kendisini anlatacak durumda değildir, elinde herkese anlatarak masumiyetini ispat edecek kanıtları yoktur, zaten olamaz da
Bu açıdan bakıldığı zaman, şayet Hz Aişe’ye efendimizin bazı sözleri veya tavırları ağır gelmişse, bu da onun kendi imtihanıdır
Bu imtihandan ikisinin de –konunun çok ağır olmasına rağmen tertemiz bir şekilde çıkmaları, Allah’ın özel bir lütfudur
c) Şunu da açıkça belirtelim ki, Hz Peygamberin eşinin masumiyeti hakkında bir kanaate sahip olması, onun imtihan olmadığı anlamına da gelmez Çünkü;
1) Kanaatler yüzde yüz değil, galibi zan denilen yüzde 9099 da olabilir Geriye kalan yüzde bir de olsa imtihan için yeterli bir durumdur
2) Hz Peygamberin Hz Ali ve ardından da evin hizmetçisine bu konuyu sorması, yüzde bir de olsa böyle bir tereddüdün söz konusu olduğunu gösterir Ancak cariyenin Hz Aişe hakkında çok olumlu şeyler söylemesi, Hz Peygamberin kanaatini müspet anlamda yüzde 99 nispetinde pekiştirmiş olabilir
3) Hz Peygamberin bu kanaati yüzde yüz dahi olsa ki kuvvete muhtemeldir yine de işin imtihan boyutunu ortadan kaldırmaz Çünkü Kendisinin, bu işin yüzde yüz iftira olduğunu bilmesi, dışarıdaki insanlara gözle görülen somut bir delil bulması anlamına gelmez İnsanlara somut bir delil sunamamaktan kaynaklanan bir imtihan, bir keder, bir sıkıntı ve bir sabır testi, hem kendisi hem de Hz Aişe için söz konusudur
4) “Siz ey müminler, bu dedikoduyu daha işitir işitmez, mümin erkekler ve mümin kadınlar olarak birbiriniz hakkında iyi zan besleyip: ‘Hâşa, bu besbelli bir iftiradan başka bir şey değildir!’ demeniz gerekmez miydi? (Nur, 2412) mealindeki ayette kullanılan sözcükler dikkatle seçilmiş, Hz Peygamberi dışarıda bırakacak bir misyona sahiptir Çünkü;
“Mümin erkekler, tabiri Hz Peygamberi kapsamaz Kur’an’da Hz Peygambere değil, ona iman edenlere mümin denilir
“Mümin erkekler ve mümin kadınlar olarak birbiriniz hakkında iyi zan besleyip ifadesinde yer alan “birbiriniz hakkında ifadesi de Resulullah’ı dışlamaktadır Çünkü, “birbiriniz ifadesi müminlerin kendi aralarındaki dedikodularına işaret etmektedir Hz Peygamberin böyle bir şey yapmadığı bilinmektedir
“İyi zan beslemek ifadesinde de Hz Peygamber dahil olmaz Çünkü, yukarıda ifade edildiği gibi, o, zaten böyle bir zanna sahipti Fakat unutmayalım ki, “zannın kapsam alanı “yüzde yüzün altındadır
İlave bilgi için tıklayınız:
Peygamberimiz (asv)'in ifk (iftira) hadisesi ile alakalı Hz Aişe'ya söylediğini nasıl anlamalıyız?
Allahu Teala'nın hakkında ayet indirerek masum olduğunu bildirdiği olay nasıl olmuştur?
Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet