iftar sofrası

iftar sofrası 1549062758 1549062758 iftarsofrasi5c54d2700d72fiftarsofrasi5c54d2700d72f http:imgsabahcomtrim20080920542281AC3E35C043B93B2C5Br Padişahların ''garip menülü'' iftar sofrası 1549062758 1549062758 iftarsofrasi5c54d2705e4f9iftarsofrasi5c54d2705e4f9 http:imgsabahcomtri3spgif 1549062758 1549062758 iftarsofrasi5c54d2705e4f9iftarsofrasi5c54d2705e4f9 http:imgsabahcomtri3spgif 1549062758 1549062758 iftarsofrasi5c54d2705e4f9iftarsofrasi5c54d2705e4f9 http:imgsabahcomtri3spgif Osmanlı padişahlarının, saraylarda birbirinden garip menülerle donatılmış iftar sofralarında su yerine ''hoşaf ve şerbet'' içildiği, et ve balık pişirirken mutlaka ''tarçın'' kullanılıyordu Zengin Osmanlı mutfağında iftar sofralarındaki padişahlara özel hazırlanan menülere büyük yük veriliyordu Saray mutfaklarında halkın tükettiği bulgur yerine ''pirinç'', nehir ve kahvelere tatlandırıcı olarak kullanılan balpekmez yerine ''şeker'', esmer ekmek ve yufka yerine ''beyaz mayalı ekmek'' çeşitlerinin tüketildiği, iftar mönüsünde su yerine şerbet ve hoşafın içildiği kaydedildi Koyun ve kuzu etinin tercih edildiğini saray mutfağındaki diğer unsurlar ise şöyle: ''Ekmeğe fazla önem verilirdi 'Has beyaz ekmek', 'en has beyaz ekmek', 'sıradan ekmek' gibi çeşitlere ayrılıyor ve saraydaki hiyerarşik yapıya kadar dağıtılırdı Sultan en has ekmeği yerdi En çok sevilen sebze patlıcandı Ancak patlıcan da Anadolu değil Çin kökenli bir sebzeydi Fasulye, patates, hindi, kakao, darı, bir takım kabak çeşitleri Amerika kıtasının keşfinden sonradan yani 15 yüzyıldan sonra Osmanlı mutfağına girdi Bamyanın özel bir yeri vardı'' Sarayın iftar mönüsünde, misk ve gül suyundan helva, keten helva, bademli helva gibi yedi, sekiz çeşit helvanın yer aldığını; 19 yüzyılda saray mutfağında et ve balık pişirilirken tarçın kullanılıyordu MUTFAĞIN DEMİRBAŞI ''KORUK SUYU' Olgunlaşmamış üzümden yapılan ''koruk suyu''nun saray mutfağının demirbaşı olarak nitelendiğini gösteren araştırmacılar, tencere yemeklerinin koruk, limon suyu, nar ekşisi, soğan ve çeşitli baharatlarla tatlandırıldığını açıklama ettiler Yemeklerin tekrar tekrar tuzsuz tereyağı ile pişirildiği; domatesin, 18 yüz yıl sonu Osmanlı mutfağına ''yabani'' olarak girdiği, sonradan aşılanarak bugün domatesin ortaya çıktığı belirtildi Ilk halinin ''kiraz domates'' boyutunda olduğunu ifade eden uzmanlar bu konuda şu bilgiyi veriyor: ''Domates yeşilken tüketilirdi Dolması, çorbası, zeytinyağlısı yapılırdı Kırmızıya döndüğünde de çöpe atılırdı Şiş kebap bugünkü gibi demir şişte yapılmazdı Şiş olarak defne dalı veya patlıcan sapı kullanılırdı Sıcaklıkla birlikte bunların aromaları ete geçer Sultanın yemeğini önce çeşni tadıcı tadar daha sonra padişah yerdi Yemekler sahanda gelirdi Bugün bizim bildiğimiz asma yaprağından sarmalar Osmanlı'da fındık kestanesi yaprağının sürgünlerinden, beygir kestanesi yaprağından, ayva yaprağından, fasulye yaprağından yapılırdı'' PADİŞAHLARIN FARKLI DAMAK ZEVKLERİ Araştırmalara göre, Fatih Sultan Mehmet'in en fazla karides, tavuk ve balıktı; pişirilen yemeklerde en çok yumurta kullanılıyordu ''Örneğin, tavuk kızartmasında, özel lapa ve peynirli pidede en fazla harcanan yumurtaydı Fatih'in padişah sofrasında yenen etler koyun, tavuk, kaz, baş, paça ve işkembeydi Sarayda en fazla yenen sebzeler pırasa, lahana ve ıspanaktı'' II Abdülhamid'in en fazla sevdiği yemek ise ''soğanlı yumurta'' idi Araştırmacılara tarafından, II Abdülhamid, soğanlı yumurtayı en iyi yapan kişiyi ödüllendiriyordu Soğanlı yumurtanın yapılması ve pişirilmesinin çok büyük bir beceri gerektirdiğini ve üç buçuk saatte pişirildiğini anlatan araştırmacılara göre, ''Abdülhamit sade yemekleri seviyordu En çok sevdiği yemek yemek yoğurt ve çılbır (yoğurtlu yumurta) idi'' Keza, her padişahın, her ramazanda her 10 yeniçeriye bir büyük tepsi olmak üzere baklava yaptırdığı ve her tepsiyi iki yeniçerinin saraydan alarak yeniçeri ocağına getirdiği kaydedildi