Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.
Çatışma kaçınılmazdır. Kıymetli olan çatışmayı nasıl yönettiğimiz ve adil bir şekide nasıl savaş ettiğimizdir. Bu uğraş için muhtaçlığımız olan en kıymetli şey dimağımızın akıllı kısmını mümkün olduğu kadar etkin tutmak olacaktır.
Beynimizi iki kısıma ayıracak olursak;
1. kısımı; mütemadi güncellenen, üst dimağ “akıllı beynimiz”
2. kısım; onbinlerce yıldır hiç değişmemiş, hiç evrim geçirmemiş, “ilkel beynimiz”dir.
Çatışmaya bizi en çok sürükleyen taraf “ilkel beynimiz”dir. İlkel beynimiz, kendini muhafazaya yönelik olarak, düşünmeden ,aç gözlü, saldırgan ve kuşkucu bir yapıya sahip olabilir.
Dimağımızın bu ilkel kısmı aslında bizim hayatta kalmamızı sağlayan, süratli çalışan kısmıdır. Savaş ya da kaç reaksiyonlarımızı harekete geçirir.
Akıllı beynimiz; mantık yürütür, huzuru korur, akıllı ol, pişman olacağın şeyler yapma diyerek, bir sonraki adımı ve olacakları düşünerek hareket etmemizi sağlar.
İlkel dimağımızda olan evvel kendini koru mantığı, bizi hoşgörü penceresinden çok çabuk çıkarabilir. Meğer çatışmaları kazan-kazan stiliyle ele alma yeteneğine sahibiz. Çatışmayı yönetmek ve adil bir halde uğraş etmek için en yeterli fırsatımız birbirimizi hoşgörü penceresinde tutmakla olacaktır. Bunun içinse akıllı beynimizi daima çevrimiçi tutmamız gerekecektir.
Uzun müracaatlardan sonra bile kararınızı verme vadeniz bir an olacaktır. Bu kararın yanlışsız olanını yalnız akıllı aklımızın yardımıyla verebiliriz.
Pekala bu “akıllı” olan aklımızı nasıl canlı tutacağız?
Gözlerini kullan. İlkel dimağın panzehiri olarak güvenlik ve samimiyeti iletmek için kullanılabilir. (Yüz yüze yahut gözgöze bakmadığınız mekanlarda metin yahut ileti yoluyla savaşmayın) bu benim çok üzerinde durduğum bir husus. Partnerinizle sessizce birbirinizin gözüne 3 dk bakın ( ne hissettiniz? vakit nasıl geçti? Notlar alın) birinci başta güçlükle gelsede farklı hissedeceksiniz, bana inancın.
Bir mevzuya sadık kalın. Hengamede bir mevzudan başkasına atladığınızda sis perdeleri oluşur. İlkel aklımız müdafaaya makbul, uyarılır ve savaşa hazırlanır.
Vücut lisanı. Vücudunuzu nasıl kullandığınızdan emin olun. Ani hareketler ilkel aklımızı harekete geçirir ve savaşa hazırlar.
Kendinizin farkına varın ve gereken düzenlemeleri yapın. Derin nefesler alın kendinizin ve partnerinizin ne düşündüğüne ne hissettiğine odaklanın. Bunun için değişik düzenleme araçları kullanabilirsiniz.”Şu andan sonraki 10 dakika- 10 gün sonra söylediğim laf yahut karşılık için ne düşüneceğim? Ne hissedeceğim? Sayının değeri yok.” Değerli olan düşünerek akıllı beynimizden yardım talep etmek ve onu hususa dahil etmek.
Ses tonunuza dikkat edin. Konuşmanızda patlamalar, titremeler ve dalgalanmalar varsa hoşgörü penceresinden dışarı çıkmaya yaklaştınız demektir.
Öfkemiz güzel hissettirebilir lakin bize düzgün hizmet etmiyor. Umumide hoşgörü penceresinin dışına çıkmamıza sebep oluyor. Orada kalabilmek için kendinizi düzenlemeye başlarken eşinize bunu iletin. Bu denli insan arasından birbirinizi seçtiğinizi ve onu olduğu üzere sevebildiğinizi hatırlatın. Gözleriniz, sesiniz ve vücut lisanınız sizi desteklesin.
Beynimizi iki kısıma ayıracak olursak;
1. kısımı; mütemadi güncellenen, üst dimağ “akıllı beynimiz”
2. kısım; onbinlerce yıldır hiç değişmemiş, hiç evrim geçirmemiş, “ilkel beynimiz”dir.
Çatışmaya bizi en çok sürükleyen taraf “ilkel beynimiz”dir. İlkel beynimiz, kendini muhafazaya yönelik olarak, düşünmeden ,aç gözlü, saldırgan ve kuşkucu bir yapıya sahip olabilir.
Dimağımızın bu ilkel kısmı aslında bizim hayatta kalmamızı sağlayan, süratli çalışan kısmıdır. Savaş ya da kaç reaksiyonlarımızı harekete geçirir.
Akıllı beynimiz; mantık yürütür, huzuru korur, akıllı ol, pişman olacağın şeyler yapma diyerek, bir sonraki adımı ve olacakları düşünerek hareket etmemizi sağlar.
İlkel dimağımızda olan evvel kendini koru mantığı, bizi hoşgörü penceresinden çok çabuk çıkarabilir. Meğer çatışmaları kazan-kazan stiliyle ele alma yeteneğine sahibiz. Çatışmayı yönetmek ve adil bir halde uğraş etmek için en yeterli fırsatımız birbirimizi hoşgörü penceresinde tutmakla olacaktır. Bunun içinse akıllı beynimizi daima çevrimiçi tutmamız gerekecektir.
Uzun müracaatlardan sonra bile kararınızı verme vadeniz bir an olacaktır. Bu kararın yanlışsız olanını yalnız akıllı aklımızın yardımıyla verebiliriz.
Pekala bu “akıllı” olan aklımızı nasıl canlı tutacağız?
Gözlerini kullan. İlkel dimağın panzehiri olarak güvenlik ve samimiyeti iletmek için kullanılabilir. (Yüz yüze yahut gözgöze bakmadığınız mekanlarda metin yahut ileti yoluyla savaşmayın) bu benim çok üzerinde durduğum bir husus. Partnerinizle sessizce birbirinizin gözüne 3 dk bakın ( ne hissettiniz? vakit nasıl geçti? Notlar alın) birinci başta güçlükle gelsede farklı hissedeceksiniz, bana inancın.
Bir mevzuya sadık kalın. Hengamede bir mevzudan başkasına atladığınızda sis perdeleri oluşur. İlkel aklımız müdafaaya makbul, uyarılır ve savaşa hazırlanır.
Vücut lisanı. Vücudunuzu nasıl kullandığınızdan emin olun. Ani hareketler ilkel aklımızı harekete geçirir ve savaşa hazırlar.
Kendinizin farkına varın ve gereken düzenlemeleri yapın. Derin nefesler alın kendinizin ve partnerinizin ne düşündüğüne ne hissettiğine odaklanın. Bunun için değişik düzenleme araçları kullanabilirsiniz.”Şu andan sonraki 10 dakika- 10 gün sonra söylediğim laf yahut karşılık için ne düşüneceğim? Ne hissedeceğim? Sayının değeri yok.” Değerli olan düşünerek akıllı beynimizden yardım talep etmek ve onu hususa dahil etmek.
Ses tonunuza dikkat edin. Konuşmanızda patlamalar, titremeler ve dalgalanmalar varsa hoşgörü penceresinden dışarı çıkmaya yaklaştınız demektir.
Öfkemiz güzel hissettirebilir lakin bize düzgün hizmet etmiyor. Umumide hoşgörü penceresinin dışına çıkmamıza sebep oluyor. Orada kalabilmek için kendinizi düzenlemeye başlarken eşinize bunu iletin. Bu denli insan arasından birbirinizi seçtiğinizi ve onu olduğu üzere sevebildiğinizi hatırlatın. Gözleriniz, sesiniz ve vücut lisanınız sizi desteklesin.
