Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

ilk osmanlının fetihlerinin neden leri

ilk osmanlının fetihlerinin neden leri

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
birincil osmanlının fetihlerinin neden leri


Fetihler;
1280: Ertuğrul beyin ölümü ve Osman Gazinin beyliğin başına geçmesi
1288: Karacahisarın alınması
1298: Yenişehir ve Yarhisarın alınması
1301: Osman Gazinin Baphasom (Koyunhisar) zaferi
1304: Türklere karşı Bizans hizmetinde Katılanlar: Menteşe Türkmenlerinin Efesi fethi
1308: Açık Fikirli Türkmenlerinin Birgiyi fethi, Son Selçuklu Sultanı II Mesutun ölümü ve Türkiye Selçuklu Devletinin sonu
1313: Saruhan Türkmenlerinin Manisayı fethi, Bizansta iç savaşın patlaması
132426: BursadaOsmanlı fetihleri (6 Nisan), Osman Gazinin ölümü ve Orhan Beyin tahta çıkışı
1327: Bursada ik Osmanlı gümüş parasının basılması
1331: Osmanlıların İzniki fethi
1332: İzmir Beyi Umurun birincil Balkan seferi
1333: Gemlikin alınması ve Orhanın III Andronikosa karşısında Pelekonon (Maltepe) zaferi
1337: İzmitte Osmanlı fetihleri
1344: Haçlıların İzmir limanını alması
1345: Osmanlıların Karesi Beyliğini Osmanlı topraklarına katması, Umur Beyin Balkanlara son seferi
1346: Orhanın VI John Kantakuzenin kızı ile evlenmesi
1352: Orhanın Cenovalılara kapatilasyonlar vermesi, Süleyman Beyin Çimpeyi fethi, Trakyada Osmanlı fetihlerinin başlaması
135356: Cenovalılarla Venedikliler aralarında savaş
1354: Osmanlıların Ankara ve Geliboluyu fethi (2 Mart)
1357: Süleyman Beyin ölümü, OsmanlıBizans antlaşması
1359: Sultan Muratın tahta çıkışı, Anadoluda Osmanlılara karşısında ayaklanma
136365: Bulgaristanın güneyinde ve Trakyada Osmanlı fetihleri, Filibenin fethi
1364: Bizans ile Bulgaristan arasında savaş, Sırp Sındığı savaşı ve zaferi
1366: Papanın Osmanlılara aleyhinde Haçlı seferini ilan etmesi
1371: Sırp Prenslerine aleyhinde Çirmen Savaşıda Osmanlı zaferi (26 Eylül)
137580: Osmanlıların Germiyan ve Hamidili beyliklerini Osmanlı topraklarına katması
1383: Osmanlılar Seresde (19 Eylül)
1385: Osmanlıların Sofyayı fethi
1386: Osmanlılar Nişte, KuzeyAnadoluda Amasya bölgesinde Osmanlı müdehalesi
1387: Osmanlıların Selaniki fethi, Karamanlılara karşısında zaferi
1388: Sırp, Bosna ve Bukgar ittifakı, Plaşnikte Osmanlı yenilgisi (27 Ağustos), KuzeyBulgaristanda Osmanlı fethi
1389: Kosava savaşı I Muratın şehit olması, I Bayezıdın tahta çıkışı
138990: Batı Anadoluda Beyazıdin fetihleri, Menteşe, Aydınlatılmış, Saruhan, Germiyan ve Hamidili Beyliklerinin sonu


Osmanlının Fetih Nedenleri ve Yöntemleri;

Fetih denilince bir kısım araştırmacılar, Osmanlının diyar diyar gezip beldeler almasını işgal ile karıştırıyorlar Benzeri fethedilen topraklar, rahatlık ve saadet içinde bahtiyar yaşar dururken, Osmanlı göre zulme boğuluyorlarmış gibi Oysa medeniyet o topraklara Osmanlı Adaletiyle girmişti

14 yüzyılın başlarında bir uç beyliği olarak faaliyet göstermeye başlayan Osmanlıların, kısa bir süre içerisinde Avrupanın dinç krallarına ve imparatorlarına karşısında manâlı basanlar kazanan güçlü bir siyasi şiddet haline dönüşmesi, defalarca ilgi çeken bir konu olmuştur

Atatürk Üniversitesi Fen Yazınsal Fakültesi Tarih Bölümü Öğret im üyesi Yrd Doç Dr Bilgehan Pamuk konuyla lgili araştımasında:

Şüphesiz ancak bu hususta, bilhassa kısa bir zamanda elde edilen başarıların birtakım tesadüfi olaylara alt olduğu düşüncesi taşıyanlar olmuşsa da, Osmanlıların sistematik bir şekilde dilekçe ettikleri politikalar neticesinde başarılar elde ettikleri bir vakıadır Buna kadar Osmanlıların dönemin kuvvetli devletleri arasında yer almasında, kuruluş safhasından itibaren özenle uyguladıkları siyasi yaklaşımlar ve fetih politikasının önemli katkısının olduğu görülmektedir

Osmanlılar, yalnızca çağın bir gereğidir diye fetihlerde bulunmamışlardı Stratejik akıl esastı Buna kadar sistemli bir şekilde hareket edilir, ele geçirilecek yerlerden ne gibi kazançların olabileceği en ince ayrıntısına kadar tahkik edildikten sonra, fetih düşünülmeye başlanırdı Bu anlama doğrultusunda fetihler, iki safhada gerçekleştirilmiştir Ilk safha, daha ziyade bir ön hazırlık yada bir nevi alıştırma devresi olmuştur

Alınması düşünülen yerler üzerinde genel bir egemenlik kurulur, bölge halkı ile aracısız irtibata geçilir ve Osmanlı yönetimi benimsetilmeye çalışılırdı Mevcut idareyle de iyi ilişkiler tesisine gayret edilir ve himaye aşağıda oldukları onlara kabul ettirilirdi Sonuç itibariyle bu ilk safhada Osmanlılar, yerel yönetimle bir nevi müttefiklik ilişkisi kurarlardı

Osmanlı fakat bu vesile ile bir genel bağımsızlık tesisinden daha sonra, belirli hakimiyeti temin etmek üzere ikinci safhaya geçebilirdi Fetih siyasetinin bu merhalesinde ise genel bağımsızlık resmileşmiş olan bölgenin arazi tahrirleri yapılarak nüfus ve kazanç durumları tespit edilirdi Devletin esas unsurlarından olan timar sisteminin uygulanmasıyla da bölgenin aracısız kontrolü gerçekleştirilirdi Böylelikle elde edilen topraklarda doğrudan doğruya Osmanlı idaresi baskın kılınır ve bu sistem tamamen en topluluk mesken merkezlerinden, en tenha köylere dek yayılan bir ağ ile alan rahatlıkla yoklama edilirdi Tahrirler neticesinde hazırlanan devlete ait kayıtlarla, fetih işlenmiş olur, bundan sonradan orası Halil İnalcıkın da ifade ettiği üzere, hakiki manada bir Osmanlı Memleketi olarak kabul edilirdi

Osmanlı, fetih siyasetinin birincil basamağında, civardaki efendiler ve tekfurlarla bir cins müttefiklik ilişkisi tesis ederdi İttifaklık kurulan devlet veya beylik, fiziki açıdan desteklendiği gibi muhtemel bir düşman saldırısı karşısında korunmaya da alınırdı Düşman tehlikesiyle karşı karşıya kalanların Osmanlılardan destek başvurusunda bulunmaları üstüne derhal harekete geçilirdi Başlangıçta eşit şartlarda oluşturulan ittifaklık, bu yardım ricaları ile mahiyetini kaybederek, koruyankorunan yani bir tür himaye ilişkisine dönerdi Öyle oysa tahta kimin geçeceği deha Osmanlı Sultanının verdiği karar doğrultusunda oluyordu

Osmanlı himayesindeki beylerin ve devletlerin hamilerine aleyhinde birtakım mükellefiyetleri de olurdu Öncelikli olarak oğullarından bir veya birkaçını, Osmanlı sarayına gönderirlerdi Osmanlıların savaşa girme durumlarında askerî yardımda bulunurlar ve yılda belirtilmiş miktarda haraç öderlerdi

Osmanlı kuvvetleri, takviye maksadıyla geldikleri mahallerdeki stratejik öneme sahip kalelere yerleşirlerdi İlerleyen süre içerisinde ise stratejik mevkisi önemli olan, oysa asker yerleştirilme imkanı bulunamayan hisar veya kaleler, sultanın özel emri ile yıktırılırdı Osmanlının bu stil hareketinde, buralarda fazladan askerî birlik bulundurmamak ve belki de en önemlisi, buraların mümkün bir direniş merkezi olarak kullanılmasını alıkoymak taktiği yatar Bu sağduyulu yaklaşımlar sonucunda, bölgeye yavaş yavaş yerleşir ve müteakibinde kalelerde görevli personel için civardaki köyler timar olarak devir edilirdi

giderken, Osmanlı idaresine geçişte mahallî unsurlardan istifade edinilmesi de dilekçe edilen siyaset gereğiydi Gereksinim doğrultusunda istihdam olunan yerel kuvvetler, ana Osmanlı kuvvetlerinin bulunmadığı kalelerde muhafaza hizmetinde bulunurlardı Bütün bu tatbikat neticesinde, artık fethin son merhalesine yani Osmanlı idarî yapısının bilfiil bölgeye kullanım edilmesi safhasına geçilebilirdi Osmanlı, idarî yapılanma sürecinde bölgenin sınırlarını belirledikten sonra, yeni toprakların idaresini bir veya birkaç sancak beyine tevcih ederdi Ele geçirilen yerler, devlete bağlı askerî ve idarî bir birim haline getirilirdi Bu idarî birimin teşkiliyle, kadı ve subaşılar bölgeye gönderilirdi

Kısa bir süre daha sonra da, fethin son kısmını tamamlamak ve bölgenin doğrudan kontrolünü tedarik maksadıyla tahrir uygulaması uygulama edilirdi Bu son tatbikat ile bölgenin nüfus ve kazanç kaynakları resmi kayıtlara geçirilerek idarî ve malî birimleri oluşturulup, bölgenin Osmanlı kurumları ile bütünleşmesi sağlanırdı

Osmanlı toplumu, askerîler ve reaya denilen temelde iki tabakadan teşekkül ediyordu Hükümdarın otoritesini temsilci; devlet kademesinde idarî, malî, askerî, güvenlik ve eğitim gibi alanlarda görevli bulunanlar, askerî derslik olarak tanımlanmıştı

Reaya sınıfı ise fiili üretimde yer alan ve vergi veren kesimdi Keza Osmanlı toplum yapısı içerisinde doğrusu askerî olmamalarına karşılık, devlet hizmetinde bulunmalarından nedeniyle birtakım yükümlülüklerden muaf olan, yarı askerî statüde bir tabaka da mevcuttu Bu sisteme tarafından Osmanlı, yeni fethettiği bölgelerde de, ekseriyetle Hristiyan sipahiler istihdam ederek bunların cemiyet içerisinde askerî bir statü elde etmelerini sağlardı Böylelikle eski statüleri kendilerine verilen askerlerin Osmanlı yönetimine aleyhinde muhtemel bir direniş ya da isyan teşebbüsünün önüne geçilmiş olunurdu

Ama, Osmanlı, bu yeni fethettiği yerlerdeki yerli askerî unsurların tüm imtiyazlarını ve feodal haklarını kaldırırdı Fakat kendi bünyesinde hizmet vermeleri şartıyla bu sınıf mensuplarına, birtakım öbürçalıklar tanırdı Kendi askerî derslik üyelerine tanıdığı vergi muafiyeti gayri Müslim askerî sınıf üyelerine de bahşetmesi onlar için ön manâlı ayrıcalıklar arasında sayılırdı Timar sistemine dahil edilen asker, itaat ve sadakatini devam ettirdiği sürece, statüsünü koruyabilirdi

Osmanlı fetih siyasetinin muvaffakiyetinde şımartma çok manâlı bir yere sahiptir Onlar, fethettikleri ya da fethedecekleri bölge ahalisine aleyhinde fevkalade bir müsamaha ile yaklaşmayı, kendilerine düstur edinmişlerdi Devletin, toleranslı tutumunu, himayesini kabul edenler içinde bilhassa köylü ahaliden yanlamasına samimiyetle kullanması, Osmanlının fetihle elde etmek istediği neticeden kaynaklanmaktaydı

Osmanlı idaresinin, Gayri Müslim ahalinin dini kavrayış ve ibadetlerini ifa konusundaki benzersiz yaklaşımı da fetihlerin kalıcı olmasını etkilemiştir Din ve vicdan hürriyeti bilinen halk müziği, Osmanlı idaresine karşısında sempati beslemiştir Osmanlının din ve halk ayrımı yapmaksızın ahalinin can, mal ve ırzlarını korumayı kendisi için meşruiyet şartı yapması onun hakimiyetini ayrıca daimi kılmış keza de yaymıştır

Merkezi yöneticilik, fetihleri teşvik etmek için Rumeli deki yelken direği beylerine aleyhinde oldukça davranırdı İç işlerinde manâlı yetkileri bulunan yelken direği beyleri, dış ilişkilerde ve savaş durumunda Osmanlıya bütün bir sadakatle hareket ederlerdi Hükümet göre epeyce haysiyet görebilen uç beyleri bulundukları mahaldeki halkın refahını ve emniyetini muhafaza etmeye en fazla çaba gösterirlerdi

Yeni fethedilen yerlerde yalnızca tutku yaklaşımı ile daimi olunamayacağından, sistemli bir iskân politikası da kullanım edilirdi Osmanlılar, lüzum Anadolu ve gerekse Rumelideki topraklan üzerinde yaşamış ahaliyi, aslî siyasetleri uyarınca istihdam ederlerdi Nitekim Anadolu ve Rumelideki ırk karşılıklı olarak yer değiştirilerek iskân edilirlerdi Başvuru sırasında yer değiştirecek ahalinin genelde rızası aranırdı İskân dahilinde sevk edilecekler içerisinde öncelik, gitmeye gönüllü olanlara tanınırdı Somurtkan durumlarda hükümet kendi insiyatifini kullanarak toplu göçler yaptırırdı Fakat gönüllülerin tatmin edici olmadığı durumlarda açığı kapatmak için hükümet, gitmesi gerekli olanları saptama ederdi

Yeni fethedilen yerlerin abâd edilmesi gayesiyle gönderilenlere, ikâmetgâh mahallerinde geniş imkanlar sağlanırdı Böylelikle lüzum Anadolu ve gerekse Rumeli den toplu göç ettirilenler, yeni yerleştikleri yerlerin ihyasına çalışırlardı

Anlaşıldığı üzere, Osmanlı nın fetih anlayışı içerisinde tedricilik yani aşama aşama, sindire sindire ve ihtiyatlı hareket esastı Ani bir zapt ya da yerleşme mevzu iddia değildir Devletin kuruluş safhasından itibaren bu anlayış içerisinde hareket edilmiştir Nitekim Osman Gazi nin Karacahisarı fethi, uygun bir misaldir: Osman Gazi, Karacahisar tekfuru ile fetih siyasetinin stratejisi uyarınca ilk olarak müttefiklik tesis etmiş akabinde Karcahisarın tamamını Osmanlı topraklarına dahil etmişti Burada ani ve fevri hareket edilmeksizin oldukça sistematik bir siyaset peşine düşüp takip edilmiştir Sultan I Bayezid, klasik anlamda dilekçe edilen fetih siyasetine riayet etmediği, ani ve ön çalışmasız fetihlerde bulunduğundan ötürü eleştiri edilmiştir

neticede söylenebilir ki Osmanlı fetihlerini; yalnız yetenekli kumandanlar, askerî kahramanlıklar ve bazı tesadüflerin eseri saymak ve sadece askerî mahiyette kalmış bir işgal ve istila hareketi olarak ölçmek sıhhatli bir zihin olmayacaktır Osmanlılar, görüldüğü üzere fethettikleri memleketlere epeyce sistemli bir tarzda yerleşmişlerdir Bu hususta oldukça muhafazakar davranan hükümet; dinî müesseselerin tesisinde, içtimai tabakaların belirlenmesinde, idarî yapının teşkilinde yani fethedilen bölgenin tam bir Osmanlı yurdu haline getirilmesinde oldukça itinalı ve bir yöntem takip etmiştir Osmanlının bu siyaseti, onların uzun yıllar fazla geniş bir coğrafyada yegâne dominant unsur olarak kabul edilmelerini sağladığı gibi, günümüzde bile o eski yerlerdeki müsbet tesirini devam ettiren en belirleyici amil olmuştur *
 
858,497Konular
981,963Mesajlar
29,963Kullanıcılar
Üst Alt