iltasyazilim
FD Üye
Ilk Türk Matbaası
ilk türk matbaacısı
ilk türk basımcı
türkiyede birincil matbaa
ilk matbaanın kuruluşu
Birincil Türk Matbaası
Türkiye'de basımcılık tarihi Osmanlı Devleti dönemine uzanır
Sultan 2 Beyazıt'ın 1492 yılında topraklarına kabul ettiği engizisyondan kaçan Yahudiler, tipografya tekniğini beraberlerinde getirmişlerdi Osmanlı'ya gelişlerinden anında bir sene sonradan, David ve Samuel ibn Nahmias kardeşler 1493 yılında İstanbul'da birincil basımevini (matbaayı) kurdular Kendilerine Tevrat ve dini kitaplar basma izni verilmişti Bu sebepten yalnızca Tevrat, dua ve din tarihi kitapları basılmıştır Bu tarihten sonra çeşitli kereler basımevi açma girişiminde yer alan Osmanlı'nın İslam tebaasından kişilere daima aleyhinde çıkılmış, Kuran'ın daha önce olduğu gibi mutlaka elle yazılması gereğini bildiren bu kişiler zamanın manâlı kişileri olan hattatlar tarafından kışkırtılmış ve himaye görmüşlerdir
Osmanlı topraklarında çalışan birincil matbaadan 234 yıl sonradan Osmanlı'nın İslam tebaasından olan İbrahim Müteferrika, Lale Devri olarak bilinen dönemde, 1727 yılında matbaasını kurmuştur Matbaasında basılan birincil kitap Kitabı Lügatı Vankulu'dur (Vankulu Sözlüğü) Müteferrika yaşamı her tarafında 23 cilt halinde 17 eser basmıştır Fakat kitapların maliyetlerinin ve buna tabi olarak fiyatlarının fazla yüksek olması matbaacılığın yaygınlaşmasını engellemiştir
Mütefferikanın ölümünden sonra basımevi ara sıra uyuşuk kalsa da çalışmaya devam etmiştir Matbaanın başına 1754 yılında İbrahim ve Ahmet Beyler, 1783 yılından daha sonra Beylikçi Raşid Mehmed Efendi ve Vakanüvis Vasıf Efendi geçmişlerdir
1769 yılında Abdurrahman Efendi, Mühendishane Matbaası'nı kurmuştur Daha Sonra Üsküdar Matbaası (1802) ve ardından Takvimhanei Amire adında bir basımevi daha açıldı (1831) Bu sırada Mısırda Kavalalı Mehmet Ali Paşa, Bulak Matbaasını kurdu (1822)
1'tan daha sonra matbaacılıkta hızlı bir gelişme görüldü, Encümeni Dâniş (Bilim Akademisi), Cemiyeti İslamiyei Osmaniye, Cemiyeti Tedrisiyei İslamiye gibi yayın çalışması da olan kurumların, yeni okulların açılmasıyla ders kitabı gereksiniminin artmasının ve Tercümanı Ahval, Tarifi Efkâr, Mecmuai Fünun gibi kendi özel basımevlerini kuran gazete ve dergilerin bu gelişmede belirgin etkisi oldu Basımcılığın tez gelişmeye başlaması, devlet denetimini de birlikte getirdi Önceleri izne alt olmaksızın açılan özel basımevlerinin, 1856'da çıkarılan bir iradeyle, bastıkları kitapları Takvimhane Nezareti'ne bildirmeleri ve gelirleri üzerinden vergi26 Ocak 1857 tarihli birincil Basımevi Nizamnamesi'yle basımevi açma Zaptiye Nezareti'nin iznine bağlandı Kitap basımı da Meclisi Maarif'in evvelden incelemesi ve onayıyla yapılacaktı 23 Ocak 1888'de çıkarılan Matbaa Nizamnamesi ise matbaacılık üzerindeki sansürü koruyor, hem basımevlerinin denetime her an hazır olması, kapıların kilitli olmaması, bitişik binalara herhangi bir biçimde açılmaması gibi hükümler getiriyordu
1833 yılında ülkede 54 matbaa (15i litografi), 1948 yılında 509 basımevi ve 1983 yılında 3537 basımevi bulunmaktaydı 2007 yılında 6000 civarında basımevi bulunmaktadır
Günümüzdeki
Günümüzde Türk matbaacılığı teknolojik gelişmeleri çok yakında izleyerek Avrupadaki emsalleriyle aynı kalitede ürünler üretebilmektedir *
ilk türk matbaacısı
ilk türk basımcı
türkiyede birincil matbaa
ilk matbaanın kuruluşu
Birincil Türk Matbaası
Türkiye'de basımcılık tarihi Osmanlı Devleti dönemine uzanır
Sultan 2 Beyazıt'ın 1492 yılında topraklarına kabul ettiği engizisyondan kaçan Yahudiler, tipografya tekniğini beraberlerinde getirmişlerdi Osmanlı'ya gelişlerinden anında bir sene sonradan, David ve Samuel ibn Nahmias kardeşler 1493 yılında İstanbul'da birincil basımevini (matbaayı) kurdular Kendilerine Tevrat ve dini kitaplar basma izni verilmişti Bu sebepten yalnızca Tevrat, dua ve din tarihi kitapları basılmıştır Bu tarihten sonra çeşitli kereler basımevi açma girişiminde yer alan Osmanlı'nın İslam tebaasından kişilere daima aleyhinde çıkılmış, Kuran'ın daha önce olduğu gibi mutlaka elle yazılması gereğini bildiren bu kişiler zamanın manâlı kişileri olan hattatlar tarafından kışkırtılmış ve himaye görmüşlerdir
Osmanlı topraklarında çalışan birincil matbaadan 234 yıl sonradan Osmanlı'nın İslam tebaasından olan İbrahim Müteferrika, Lale Devri olarak bilinen dönemde, 1727 yılında matbaasını kurmuştur Matbaasında basılan birincil kitap Kitabı Lügatı Vankulu'dur (Vankulu Sözlüğü) Müteferrika yaşamı her tarafında 23 cilt halinde 17 eser basmıştır Fakat kitapların maliyetlerinin ve buna tabi olarak fiyatlarının fazla yüksek olması matbaacılığın yaygınlaşmasını engellemiştir
Mütefferikanın ölümünden sonra basımevi ara sıra uyuşuk kalsa da çalışmaya devam etmiştir Matbaanın başına 1754 yılında İbrahim ve Ahmet Beyler, 1783 yılından daha sonra Beylikçi Raşid Mehmed Efendi ve Vakanüvis Vasıf Efendi geçmişlerdir
1769 yılında Abdurrahman Efendi, Mühendishane Matbaası'nı kurmuştur Daha Sonra Üsküdar Matbaası (1802) ve ardından Takvimhanei Amire adında bir basımevi daha açıldı (1831) Bu sırada Mısırda Kavalalı Mehmet Ali Paşa, Bulak Matbaasını kurdu (1822)
1'tan daha sonra matbaacılıkta hızlı bir gelişme görüldü, Encümeni Dâniş (Bilim Akademisi), Cemiyeti İslamiyei Osmaniye, Cemiyeti Tedrisiyei İslamiye gibi yayın çalışması da olan kurumların, yeni okulların açılmasıyla ders kitabı gereksiniminin artmasının ve Tercümanı Ahval, Tarifi Efkâr, Mecmuai Fünun gibi kendi özel basımevlerini kuran gazete ve dergilerin bu gelişmede belirgin etkisi oldu Basımcılığın tez gelişmeye başlaması, devlet denetimini de birlikte getirdi Önceleri izne alt olmaksızın açılan özel basımevlerinin, 1856'da çıkarılan bir iradeyle, bastıkları kitapları Takvimhane Nezareti'ne bildirmeleri ve gelirleri üzerinden vergi26 Ocak 1857 tarihli birincil Basımevi Nizamnamesi'yle basımevi açma Zaptiye Nezareti'nin iznine bağlandı Kitap basımı da Meclisi Maarif'in evvelden incelemesi ve onayıyla yapılacaktı 23 Ocak 1888'de çıkarılan Matbaa Nizamnamesi ise matbaacılık üzerindeki sansürü koruyor, hem basımevlerinin denetime her an hazır olması, kapıların kilitli olmaması, bitişik binalara herhangi bir biçimde açılmaması gibi hükümler getiriyordu
1833 yılında ülkede 54 matbaa (15i litografi), 1948 yılında 509 basımevi ve 1983 yılında 3537 basımevi bulunmaktaydı 2007 yılında 6000 civarında basımevi bulunmaktadır
Günümüzdeki
Günümüzde Türk matbaacılığı teknolojik gelişmeleri çok yakında izleyerek Avrupadaki emsalleriyle aynı kalitede ürünler üretebilmektedir *