iltasyazilim
FD Üye
Kur’ânı Kerim’in muhtelif âyetlerinde, Allah’a imanın ardından ahirete iman emredilir (Bk Bakara 262, Tevbe 945 vb) Onun bir cüz’ü olan yeniden dirilme hatırlatılır (Bk Teğâbün 647) Sarsıcı sahneleriyle hesap gününe işaret edilir (Bk Maide 54) Çünkü imanın aslı gayba inanmaktır
Ancak insan gördüğüne kanmaya daha yatkındır Ne kadar ikna edici delillerle izah edilse, görmediğinden şüphelenir Ya da onu çabucak unutuverir Bu sebepledir ki, Kur’ânı Kerim’de ahiret sahneleri farklı yönleriyle sık sık tasvir edilir Eğer akledip düşünürse; her insan şüphelerini giderecek derinlikte örnekleri orada bulabilir Yakîn ve itminan kapısını aralayabilir
Bakara sûresinde verilen misaller bu manada bir fırsat sunuyor önümüze; kendini bilme, Rabbini tanıma adına ufkumuzu açıyor Münkirlere cevap olacak netlikte, imanı tezyid edecek zenginlikte ve hesap bilincini tahkim edecek kuvvetteki bu ayetler, bir bakıma hayatımıza çeki düzen veriyor:
“Allah kendisine mülk verdi diye (şımarıp) Rabbi hakkında İbrahim’le tartışanı görmedin mi? İbrahim; “Benim Rabbim O’dur ki, yaşatır ve öldürür demişti (Bunun üzerine o) “Ben de yaşatır, öldürürüm dedi İbrahim; “Allah güneşi doğudan getirir, sen de onu batıdan getir deyince, kafir şaşırıp kaldı Allah, zalimleri hidayete erdirmez
Yahut şu kimse gibisini (görmedin mi) ki, duvarları çatıları üstüne yığılmış (alt üst olmuş) ıssız bir kasabaya uğrayınca: “Ölümünden sonra Allah bunları nasıl diriltir? demişti Bunun üzerine Allah onu öldürüp yüz sene bıraktı; sonra tekrar diriltti “Ne kadar kaldın? dedi “Bir gün yahut daha az dedi Allah ona; “Hayır, yüz sene kaldın Yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamıştır Eşeğine de bak Seni insanlara bir ibret kılalım diye (yüz sene ölü tuttuk, sonra tekrar dirilttik) şimdi sen kemiklere bak, onları nasıl düzenliyor dedi Durum kendisince anlaşılınca; “Şimdi iyice biliyorum ki, Allah her şeye kadirdir dedi
İbrahim Rabbine; “Ey Rabbim! Ölüyü nasıl dirilttiğini bana göster demişti Rabbi ona; “Yoksa inanmadın mı? dedi İbrahim; “Hayır, inandım Fakat kalbimin mutmain olması için (görmek istedim) dedi Bunun üzerine Allah; “Öyleyse dört tane kuş yakala, onları yanına al, sonra (kesip parçala), her dağın başına onlardan bir parça koy Sonra da onları kendine çağır Koşarak sana gelirler Bil ki, Allah azizdir, hakimdir buyurdu (2258260)
Ba’s ü ba’de’lmevti de içine alan ahiretin manası; öbür dünya, ölümden sonra başlayacak ebedî hayat demek Bu, ilk etapta zihinlerde uzaklık intibaı bırakıyor Halbuki o, zannedildiği kadar uzakta değildir Bir adım sonrası ahiret hayatı olabilir
Ancak Li hikmetin bir sır perdesi onu insandan gizlemekte ve mayasında bulunan hasletleri gün yüzüne çıkarmaktadır Şüpheyi davet etmekte, unutkanlığa kapı açmakta, itminan talebine muhtaç kılmaktadır
Yeniden dirilme, ölümle başlayan ahiret hayatının bir aşaması; kabirdeki beklemeden sonra, uyanış ve yeniden var oluşun ilk safhasıdır Nice hikmetlerin tecelli edeceği o günde, herkes varacağı son durağın işaretini üzerinde bulacak Mazhariyetler ve mahrumiyetler orada başlayacak
İnzar ve teşvik için, o günkü olacaklara dair bazı ip uçları ayet ve hadislerde verilmiş ve bu yönüyle diriliş günü, zihinleri hep meşgul etmiştir Konumuzu teşkil eden ayeti kerimeler üç ayrı kişiliğin yeniden dirilişe dair sual ve taleplerini örnek veriyor
Birinci misal; Allah’ın kendisine verdiği ile şımaran bir insan Haddini aşan ve kendince çürümüş kemiklerin yeniden diriltilmesini muhal gören bir düşüncesiz
“Benim Rabbim diriltir ve öldürür diyen İbrahim (as) ile tartışıyor “Gözünle gördün mü?diyor Bir kişiyi affedip, diğerini cezalandırmakla; “bak ben de öldürdüm ve (sanki affettiğimi) dirilttim diyor Tefsirlerde verilen bilgiler muvacehesinde şunu diyebiliriz: Nemrut, mutlak manada öldürüp diriltme iddiasında değildir Belki şunu demektedir Burada muktedir olan benim, sadece benim dediğim olur İşte buğzı ilâhîyi celb eden de budur
Hz İbrahim; “Rabbim hayat bahşederek diriltir, ruhları kabz ederek öldürür deyip de, tartışmayı onun mugalataya çektiği sahada sürdürmüyor Bilakis onu başka bir vadiye, “sanki diyerek iddiada bulunamayacağı bir alana davet ediyor
“Rabbim güneşi doğudan getirir, haydi sen de batıdan getir deyince, kafir şaşırıp kalıyor Buna verecek bir cevap bulamıyor
Gerçek şu ki, ölüm ve dirimde nice hikmetler var ve bunlarla mü’minlerin imanı, inkarcıların hüsranı artar
İkinci misal; harap olmuş bir beldeyi görünce, “Ölümünden sonra Allah bunları nasıl diriltir? diyen bir insan, tefsirlerdeki rivayetlere nazaran bir peygamber
Elmalılı Hamdi merhum der ki; “Allah’ın rahmetinden ümidini kesmemekle mükellef olan mü’min, bu misale bakarak iman kulpuna yeniden şevkle sarılmalı Daha çok sabır ve salat ile istiane etmeli Ümitsizliğe benzeyecek fevrî çıkışlardan sakınmalıdır
Bu misalden anlaşılan şudur; ölüm ve uyku kardeştir; kısa hatıralar bırakıp giderler Bazen öyle olur ki, uzun fasılalardan sonra hayatı dokuyan anlar birbiriyle irtibat kurabilir; maziyi, hali ve istikbali insan bir anda hissedebilir Nitekim örnek verilen kişi de bu noktadan sonra a’lemü diyor Artık gayet iyi biliyorum ki, Allah her şeye kadirdir
Demek ki, ilimde ihlas ile yakîni talep edenin ufku açılıyor Bir fikri sâbite takılıp kalmaktan kurtuluyor Gönlü genişliyor
Üçüncü misal; Hz İbrahim’in Allah’tan ölüleri nasıl dirilttiğini kendisine göstermesi talebini anlatıyor Bu örnekte, boğazlanacak hayvanların kuşlardan seçilmesi, hayatın da böyle gelip geçici olduğuna, bir gün elden uçup gideceğine işaret sayılabilir
Rûhu’lBeyân’da denilmiştir ki: “Dört kuştan maksat, insan çamurunu oluşturan anâsırı erbaa (toprak, su, ateş ve hava) dan doğmuş dört sıfattır Kuşların kesilmesi, tüylerinin yolunup parçalara ayrılıp birbirine karıştırılarak dağ başlarına atılması, bunların temsil ettiği kötü sıfatların mürşidi kamil eliyle imha edilmesine işarettir Çünkü dinin özü, bu tür kötü sıfatların terbiyesini gerektirir
İçimizi ferahlatan bu misallerden sonra inancımız kuvvet buluyor Bir daha inanıyoruz ki; O’nun için ikinci yaratma da, ilk yaratma gibidir Ve Allah’ın bir şeyi yaratması “kün emrine bağlıdır Bununla birlikte O, bazı fiilleri sebeplere bağlamıştır Demek ki, hikmeti izzetine, izzeti de hikmetine mani değildir
Nitekim esbâba tam tevessül edilse dahi, eğer O dilemezse hiçbir şey olmaz Şayet dilerse, hiçbir sebebe bağlı olmaksızın ölüleri diriltir Çünkü O, izzetini tamamen sebeplere bağlamamıştır
Burada duasına mukabil Hz İbrahim’e yeniden dirilmenin mahiyeti bildirilmemiş, sadece maddî bir misalle konu izah edilmiştir Çünkü insanın kapasitesi ba’s ü ba’de’lmevtin künhünü idrakten acizdir
Kur’ânı Kerim belli aralıklarla kendini tarif eder Mü’minler hakkında şifa ve rahmet menşei olduğu gibi, zalimler için hüsran kaynağı (Bk: İsra 1782) olduğunu bildirir
Konumuzu teşkil eden ayetlerdeki misaller de öyle; hüsni kabulle okuyanın hayatını çekip çeviriyor İnancına, uzuvlarına hükmedecek derece kuvvet veriyor
Okuduğumuz ayetler; “Şüpheyi bırak; gördüğüne kanma! diyor insana “Hazırlığını inandığına göre yap! İmanla dirileceğin bir hayat kur kendine
ALINTIDIR
Ancak insan gördüğüne kanmaya daha yatkındır Ne kadar ikna edici delillerle izah edilse, görmediğinden şüphelenir Ya da onu çabucak unutuverir Bu sebepledir ki, Kur’ânı Kerim’de ahiret sahneleri farklı yönleriyle sık sık tasvir edilir Eğer akledip düşünürse; her insan şüphelerini giderecek derinlikte örnekleri orada bulabilir Yakîn ve itminan kapısını aralayabilir
Bakara sûresinde verilen misaller bu manada bir fırsat sunuyor önümüze; kendini bilme, Rabbini tanıma adına ufkumuzu açıyor Münkirlere cevap olacak netlikte, imanı tezyid edecek zenginlikte ve hesap bilincini tahkim edecek kuvvetteki bu ayetler, bir bakıma hayatımıza çeki düzen veriyor:
“Allah kendisine mülk verdi diye (şımarıp) Rabbi hakkında İbrahim’le tartışanı görmedin mi? İbrahim; “Benim Rabbim O’dur ki, yaşatır ve öldürür demişti (Bunun üzerine o) “Ben de yaşatır, öldürürüm dedi İbrahim; “Allah güneşi doğudan getirir, sen de onu batıdan getir deyince, kafir şaşırıp kaldı Allah, zalimleri hidayete erdirmez
Yahut şu kimse gibisini (görmedin mi) ki, duvarları çatıları üstüne yığılmış (alt üst olmuş) ıssız bir kasabaya uğrayınca: “Ölümünden sonra Allah bunları nasıl diriltir? demişti Bunun üzerine Allah onu öldürüp yüz sene bıraktı; sonra tekrar diriltti “Ne kadar kaldın? dedi “Bir gün yahut daha az dedi Allah ona; “Hayır, yüz sene kaldın Yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamıştır Eşeğine de bak Seni insanlara bir ibret kılalım diye (yüz sene ölü tuttuk, sonra tekrar dirilttik) şimdi sen kemiklere bak, onları nasıl düzenliyor dedi Durum kendisince anlaşılınca; “Şimdi iyice biliyorum ki, Allah her şeye kadirdir dedi
İbrahim Rabbine; “Ey Rabbim! Ölüyü nasıl dirilttiğini bana göster demişti Rabbi ona; “Yoksa inanmadın mı? dedi İbrahim; “Hayır, inandım Fakat kalbimin mutmain olması için (görmek istedim) dedi Bunun üzerine Allah; “Öyleyse dört tane kuş yakala, onları yanına al, sonra (kesip parçala), her dağın başına onlardan bir parça koy Sonra da onları kendine çağır Koşarak sana gelirler Bil ki, Allah azizdir, hakimdir buyurdu (2258260)
Ba’s ü ba’de’lmevti de içine alan ahiretin manası; öbür dünya, ölümden sonra başlayacak ebedî hayat demek Bu, ilk etapta zihinlerde uzaklık intibaı bırakıyor Halbuki o, zannedildiği kadar uzakta değildir Bir adım sonrası ahiret hayatı olabilir
Ancak Li hikmetin bir sır perdesi onu insandan gizlemekte ve mayasında bulunan hasletleri gün yüzüne çıkarmaktadır Şüpheyi davet etmekte, unutkanlığa kapı açmakta, itminan talebine muhtaç kılmaktadır
Yeniden dirilme, ölümle başlayan ahiret hayatının bir aşaması; kabirdeki beklemeden sonra, uyanış ve yeniden var oluşun ilk safhasıdır Nice hikmetlerin tecelli edeceği o günde, herkes varacağı son durağın işaretini üzerinde bulacak Mazhariyetler ve mahrumiyetler orada başlayacak
İnzar ve teşvik için, o günkü olacaklara dair bazı ip uçları ayet ve hadislerde verilmiş ve bu yönüyle diriliş günü, zihinleri hep meşgul etmiştir Konumuzu teşkil eden ayeti kerimeler üç ayrı kişiliğin yeniden dirilişe dair sual ve taleplerini örnek veriyor
Birinci misal; Allah’ın kendisine verdiği ile şımaran bir insan Haddini aşan ve kendince çürümüş kemiklerin yeniden diriltilmesini muhal gören bir düşüncesiz
“Benim Rabbim diriltir ve öldürür diyen İbrahim (as) ile tartışıyor “Gözünle gördün mü?diyor Bir kişiyi affedip, diğerini cezalandırmakla; “bak ben de öldürdüm ve (sanki affettiğimi) dirilttim diyor Tefsirlerde verilen bilgiler muvacehesinde şunu diyebiliriz: Nemrut, mutlak manada öldürüp diriltme iddiasında değildir Belki şunu demektedir Burada muktedir olan benim, sadece benim dediğim olur İşte buğzı ilâhîyi celb eden de budur
Hz İbrahim; “Rabbim hayat bahşederek diriltir, ruhları kabz ederek öldürür deyip de, tartışmayı onun mugalataya çektiği sahada sürdürmüyor Bilakis onu başka bir vadiye, “sanki diyerek iddiada bulunamayacağı bir alana davet ediyor
“Rabbim güneşi doğudan getirir, haydi sen de batıdan getir deyince, kafir şaşırıp kalıyor Buna verecek bir cevap bulamıyor
Gerçek şu ki, ölüm ve dirimde nice hikmetler var ve bunlarla mü’minlerin imanı, inkarcıların hüsranı artar
İkinci misal; harap olmuş bir beldeyi görünce, “Ölümünden sonra Allah bunları nasıl diriltir? diyen bir insan, tefsirlerdeki rivayetlere nazaran bir peygamber
Elmalılı Hamdi merhum der ki; “Allah’ın rahmetinden ümidini kesmemekle mükellef olan mü’min, bu misale bakarak iman kulpuna yeniden şevkle sarılmalı Daha çok sabır ve salat ile istiane etmeli Ümitsizliğe benzeyecek fevrî çıkışlardan sakınmalıdır
Bu misalden anlaşılan şudur; ölüm ve uyku kardeştir; kısa hatıralar bırakıp giderler Bazen öyle olur ki, uzun fasılalardan sonra hayatı dokuyan anlar birbiriyle irtibat kurabilir; maziyi, hali ve istikbali insan bir anda hissedebilir Nitekim örnek verilen kişi de bu noktadan sonra a’lemü diyor Artık gayet iyi biliyorum ki, Allah her şeye kadirdir
Demek ki, ilimde ihlas ile yakîni talep edenin ufku açılıyor Bir fikri sâbite takılıp kalmaktan kurtuluyor Gönlü genişliyor
Üçüncü misal; Hz İbrahim’in Allah’tan ölüleri nasıl dirilttiğini kendisine göstermesi talebini anlatıyor Bu örnekte, boğazlanacak hayvanların kuşlardan seçilmesi, hayatın da böyle gelip geçici olduğuna, bir gün elden uçup gideceğine işaret sayılabilir
Rûhu’lBeyân’da denilmiştir ki: “Dört kuştan maksat, insan çamurunu oluşturan anâsırı erbaa (toprak, su, ateş ve hava) dan doğmuş dört sıfattır Kuşların kesilmesi, tüylerinin yolunup parçalara ayrılıp birbirine karıştırılarak dağ başlarına atılması, bunların temsil ettiği kötü sıfatların mürşidi kamil eliyle imha edilmesine işarettir Çünkü dinin özü, bu tür kötü sıfatların terbiyesini gerektirir
İçimizi ferahlatan bu misallerden sonra inancımız kuvvet buluyor Bir daha inanıyoruz ki; O’nun için ikinci yaratma da, ilk yaratma gibidir Ve Allah’ın bir şeyi yaratması “kün emrine bağlıdır Bununla birlikte O, bazı fiilleri sebeplere bağlamıştır Demek ki, hikmeti izzetine, izzeti de hikmetine mani değildir
Nitekim esbâba tam tevessül edilse dahi, eğer O dilemezse hiçbir şey olmaz Şayet dilerse, hiçbir sebebe bağlı olmaksızın ölüleri diriltir Çünkü O, izzetini tamamen sebeplere bağlamamıştır
Burada duasına mukabil Hz İbrahim’e yeniden dirilmenin mahiyeti bildirilmemiş, sadece maddî bir misalle konu izah edilmiştir Çünkü insanın kapasitesi ba’s ü ba’de’lmevtin künhünü idrakten acizdir
Kur’ânı Kerim belli aralıklarla kendini tarif eder Mü’minler hakkında şifa ve rahmet menşei olduğu gibi, zalimler için hüsran kaynağı (Bk: İsra 1782) olduğunu bildirir
Konumuzu teşkil eden ayetlerdeki misaller de öyle; hüsni kabulle okuyanın hayatını çekip çeviriyor İnancına, uzuvlarına hükmedecek derece kuvvet veriyor
Okuduğumuz ayetler; “Şüpheyi bırak; gördüğüne kanma! diyor insana “Hazırlığını inandığına göre yap! İmanla dirileceğin bir hayat kur kendine
ALINTIDIR