iltasyazilim
FD Üye
Dünya üzerinde, Allah'a inanmadığı halde bolluk ve nimet içinde yaşayan, bereketli topraklar, sağlıklı çocuklar sahibi olan, uzun ömür sürmüş ve halende sürmekte bulunan birçok insan vardır Bu insanlar sahip olduklarıyla Allah'ı razı etmek yerine şımarmakta, bunlarla Rabbinin rızasını aramak yerine, Allah'tan uzaklaşmaktadırlar Her geçen gün küfürleri artan ve durmadan günah toplayan bu insanlar, sahip olduklarının kendileri için hayır olduğunu zannederler Oysa, Allah Kuran'da bu insanlara verdiği nimetlerin ve tanıdığı sürenin hikmetini ve sırlarını şu ayetlerle açıklamaktadır:
Onların malları ve evlatları seni imrendirmesin; Allah bunlarla, ancak onları dünyada azablandırmak ve canlarının onlar inkar içindeyken zorluk içinde çıkmasını istiyor (Tevbe Suresi, 85)
O küfre sapanlar, kendilerine tanıdığımız süreyi sakın kendileri için hayırlı sanmasınlar, biz onlara, ancak günahları daha da artsın, diye süre vermekteyiz Onlar için aşağılatıcı bir azab vardır(Ali İmran Suresi, 178)
Artık sen onları, belli bir süreye kadar kendi gafletleri içinde bırak Onlar sanıyorlar mı ki, kendilerine verdiğimiz mal ve çocuklarla Biz onların hayırlarına koşuyoruz (veya yardım ediyoruz)? Hayır, onlar şuurunda değiller (Mü'minun Suresi, 5456)
Ayetlerde açıklandığı gibi söz konusu insanların sahip oldukları nimetler onlar için hayır değildir Onlara tanınan süre günahlarının daha da artması içindir Vakitleri dolduğunda ise ne malları, ne çocukları, ne makamları onları acı bir azaptan kurtaramaz Nitekim, Allah Meryem Suresi'nde daha önceki insan nesillerinde de varlık ve bolluk içinde yaşayan, ancak bu nimetlerin kendilerini azaptan kurtaramadığı kavimlerin durumunu bildirmiştir:
Onlardan önce nice insan nesillerini yıkıma uğrattık, onlar mal (giyim, kuşam ve tefriş) bakımından da, gösteriş bakımından da daha güzeldiler (Meryem Suresi, 74)
Aynı ayetin devamında ise, bu insanlara süre tanınmasının sırrı şöyle açıklanmıştır:
De ki: Kim sapıklık içindeyse, Rahman (olan Allah), ona süre tanıdıkça tanır; kendilerine va'dedileni ya azabı veya kıyamet saatini gördükleri zaman artık kimin yeri (makam, mevki) daha kötü, kimin askeri gücü daha zayıfmış, öğreneceklerdir (Meryem Suresi, 75)
Allah, sonsuz adaletli ve merhametlidir Herşeyi bir hikmet ve hayır ile yaratır ve her insan yaptığının karşılığını eksiksiz olarak alır Bunu bilen müminler, çevrelerinde gerçekleşen her olaya Allah'ın yarattığı hikmet ve hayrı görmek niyetiyle bakarlar Aksi takdirde, insanlar gerçeklerden uzak, aldatıcı bir dünya yaşarlar
ALLAH'IN İNKAR EDENLERE HEMEN AZAP VERMEMESİNİN SIRLARI
Allah'ın Kuran'da bildirdiği sırlardan biri, insanların yaptıkları kötülüklerin karşılığını hemen almamaları, her karşılığın belli bir vakte kadar ertelenmesidir Allah bunu ayetlerinde şöyle bildirir:
Eğer Allah, kazandıkları dolayısıyla insanları (azab ile) yakalayıverecek olsaydı, (yerin) sırtı üzerinde hiçbir canlıyı bırakmazdı, ancak onları, adı konulmuş bir süreye kadar ertelemektedir Sonunda ecelleri geldiği zaman, artık şüphesiz Allah kendi kullarını görendir (Fatır Suresi, 45)
Senin Rabbin rahmet sahibi (ve) bağışlayıcıdır Eğer, kazandıklarından dolayı onları (azabla) yakalasaydı, şüphesiz onlara azabı (bir an önce) çabuklaştırırdı Hayır, onlar için bir buluşma zamanı vardır, onun dışında asla başka bir sığınak bulamayacaklardır (Kehf Suresi, 58)
birçok insan yaptığı kötülüğün karşılığını hemen almayınca, kötülüklerin karşılıksız kalabileceğini zanneder Hatta bu nedenden dolayı tevbe etmez, pişmanlık duymaz ve tavrını düzeltmez, karşılıksız kalacağını sandığı için azgınlığını daha da artırır Akılsız olduğu için bunun gelecek olan azabını daha da dayanılmaz yapacağını hesap edemez Allah, bu konuda şöyle bir ayet bildirmiştir:
O küfre sapanlar, kendilerine tanıdığımız süreyi sakın kendileri için hayırlı sanmasınlar, biz onlara, ancak günahları daha da artsın, diye süre vermekteyiz Onlar için aşağılatıcı bir azab vardır (Ali İmran Suresi, 178)
Bu, Allah'ın insanları denemek için yarattığı bir ertelemedir Oysa, her insanın yaptıklarının karşılığını alması için Allah katında belirlenmiş bir süre vardır O süre geldiğinde ne bir an öne alınır, ne bir an ertelenir Allah, herkesin karşılığını mutlaka alacağını ayetlerinde şöyle açıklar:
Eğer Rabbinden geçmiş bir söz ve adı konulmuş (belirlenmiş) bir süre (ecel) olmasaydı muhakkak (yıkım azabı) kaçınılmaz olurdu (Taha Suresi, 129)
Onlara bir süre tanıyorum Hiç şüphesiz benim düzenim (cezalandırmam) sapasağlamdır (Araf Suresi, 183)
Kuran ı Kerimdeki sırlar
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız
Tarihten damlalar
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız
Onların malları ve evlatları seni imrendirmesin; Allah bunlarla, ancak onları dünyada azablandırmak ve canlarının onlar inkar içindeyken zorluk içinde çıkmasını istiyor (Tevbe Suresi, 85)
O küfre sapanlar, kendilerine tanıdığımız süreyi sakın kendileri için hayırlı sanmasınlar, biz onlara, ancak günahları daha da artsın, diye süre vermekteyiz Onlar için aşağılatıcı bir azab vardır(Ali İmran Suresi, 178)
Artık sen onları, belli bir süreye kadar kendi gafletleri içinde bırak Onlar sanıyorlar mı ki, kendilerine verdiğimiz mal ve çocuklarla Biz onların hayırlarına koşuyoruz (veya yardım ediyoruz)? Hayır, onlar şuurunda değiller (Mü'minun Suresi, 5456)
Ayetlerde açıklandığı gibi söz konusu insanların sahip oldukları nimetler onlar için hayır değildir Onlara tanınan süre günahlarının daha da artması içindir Vakitleri dolduğunda ise ne malları, ne çocukları, ne makamları onları acı bir azaptan kurtaramaz Nitekim, Allah Meryem Suresi'nde daha önceki insan nesillerinde de varlık ve bolluk içinde yaşayan, ancak bu nimetlerin kendilerini azaptan kurtaramadığı kavimlerin durumunu bildirmiştir:
Onlardan önce nice insan nesillerini yıkıma uğrattık, onlar mal (giyim, kuşam ve tefriş) bakımından da, gösteriş bakımından da daha güzeldiler (Meryem Suresi, 74)
Aynı ayetin devamında ise, bu insanlara süre tanınmasının sırrı şöyle açıklanmıştır:
De ki: Kim sapıklık içindeyse, Rahman (olan Allah), ona süre tanıdıkça tanır; kendilerine va'dedileni ya azabı veya kıyamet saatini gördükleri zaman artık kimin yeri (makam, mevki) daha kötü, kimin askeri gücü daha zayıfmış, öğreneceklerdir (Meryem Suresi, 75)
Allah, sonsuz adaletli ve merhametlidir Herşeyi bir hikmet ve hayır ile yaratır ve her insan yaptığının karşılığını eksiksiz olarak alır Bunu bilen müminler, çevrelerinde gerçekleşen her olaya Allah'ın yarattığı hikmet ve hayrı görmek niyetiyle bakarlar Aksi takdirde, insanlar gerçeklerden uzak, aldatıcı bir dünya yaşarlar
ALLAH'IN İNKAR EDENLERE HEMEN AZAP VERMEMESİNİN SIRLARI
Allah'ın Kuran'da bildirdiği sırlardan biri, insanların yaptıkları kötülüklerin karşılığını hemen almamaları, her karşılığın belli bir vakte kadar ertelenmesidir Allah bunu ayetlerinde şöyle bildirir:
Eğer Allah, kazandıkları dolayısıyla insanları (azab ile) yakalayıverecek olsaydı, (yerin) sırtı üzerinde hiçbir canlıyı bırakmazdı, ancak onları, adı konulmuş bir süreye kadar ertelemektedir Sonunda ecelleri geldiği zaman, artık şüphesiz Allah kendi kullarını görendir (Fatır Suresi, 45)
Senin Rabbin rahmet sahibi (ve) bağışlayıcıdır Eğer, kazandıklarından dolayı onları (azabla) yakalasaydı, şüphesiz onlara azabı (bir an önce) çabuklaştırırdı Hayır, onlar için bir buluşma zamanı vardır, onun dışında asla başka bir sığınak bulamayacaklardır (Kehf Suresi, 58)
birçok insan yaptığı kötülüğün karşılığını hemen almayınca, kötülüklerin karşılıksız kalabileceğini zanneder Hatta bu nedenden dolayı tevbe etmez, pişmanlık duymaz ve tavrını düzeltmez, karşılıksız kalacağını sandığı için azgınlığını daha da artırır Akılsız olduğu için bunun gelecek olan azabını daha da dayanılmaz yapacağını hesap edemez Allah, bu konuda şöyle bir ayet bildirmiştir:
O küfre sapanlar, kendilerine tanıdığımız süreyi sakın kendileri için hayırlı sanmasınlar, biz onlara, ancak günahları daha da artsın, diye süre vermekteyiz Onlar için aşağılatıcı bir azab vardır (Ali İmran Suresi, 178)
Bu, Allah'ın insanları denemek için yarattığı bir ertelemedir Oysa, her insanın yaptıklarının karşılığını alması için Allah katında belirlenmiş bir süre vardır O süre geldiğinde ne bir an öne alınır, ne bir an ertelenir Allah, herkesin karşılığını mutlaka alacağını ayetlerinde şöyle açıklar:
Eğer Rabbinden geçmiş bir söz ve adı konulmuş (belirlenmiş) bir süre (ecel) olmasaydı muhakkak (yıkım azabı) kaçınılmaz olurdu (Taha Suresi, 129)
Onlara bir süre tanıyorum Hiç şüphesiz benim düzenim (cezalandırmam) sapasağlamdır (Araf Suresi, 183)
Kuran ı Kerimdeki sırlar
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız
Tarihten damlalar
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız