İnsan Felsefesi Ne Demektir ?
İnsan ve insanlık sorununu konu edinen felsefe
İnsan felsefesi, insanbilimin deneyden cıkardığı veriler ustunde duşunen ve insanın varlık yapısıyla varlık butunu icindeki yerini araştıran felsefedir Bilimsel alanda yapılan ilk deneyler, ozellikle W Kohler ve Pavlov’un hayvanlar uzerinde yaptıkları deneysel calışmalar, insanla hayvan arasında sadece bir derece farkı bulunduğunu meydana koyuyordu Bu calışmalar Darwin kuramına dayanıyorlardı Metafizik felsefe, Alman duşunuru Max Scheler’le bunu bir nitelik farkına donuşturmeye calıştı Scheler, insanda bulunup da hayvanda bulunmayan bu niteliğe geist adını veriyor ve onu saf bir etkinlik olarak tanımlıyordu: Duşunceruh insanla başlamıştır, insandan once yoktu ki insanı meydana getirsin Madde insandan once de vardı, insana ozgu bir şey değildir ki insanı meydana getirsin İnsana ozgu olan ve insandan başka hicbir varlıkta bulunmayan, bundan oturu de insanı meydana getiren tek şey geist’tir Scheler, geist’in ne olduğunu acıklamak icin metafizik felsefeye ozgu bulanık bir tanım verir: Geist: us’u, ide bilincini, kendiliğindenliğe yonelen bir algıyı ve heyecan etkinliklerini kapsayan bir ilke’dir İnsanlaşmayı sağlayan geist, evrimsel bir gelişme sonunda meydana gelmiş değildir Cunku evrimsel gelişme doğaya uygun bir doğrultuda yol alır, oysa geist doğaya karşıt bir yapıdır Ama bu karşıtlık, bir kavga anlamında değildir doğayla geist arasında, geist’in ustalıkla duzenlediği bir ilgi vardır ki bu ilgi geist’in yararına işler Geist, doğayla catışmadan doğayı yener Geist bir zeka gucu de değildir, zeka geist’in kapsadığı pek geniş alanın kucuk bir parcasıdır Hayvansal beyin sonsuza kadar gelişerek insan zekasını aşsa da geist’i doğuramaz Cunku geist, hayvansal bir gelişme (eşdeyişle ozdeksel bir gelişme) değil, ozdeksel gelişmelerin pek ozel olarak birbirlerini etkilemeleri sonunda beliren ve belirmesi pek ozel koşullara bağlı olan bir duzen atkıdır Geist, bir ozdek olmadığı gibi, bir ruh da değildir Cunku biz butun ruhsal olayları nesne haline getirip inceleyebiliriz Ama geistimizi (başka bir geistimiz olmadığından) nesne haline getirip inceleyemeyiz Alman duşunuru Arnold Gehlen, Max Scheler’in bu metafiziğini yaşambilim alanına aktarmıştır Gehlen, Hollandalı bilgin Louis Bolk’un gecikme kuramını geliştirerek, insanın butun hayvanlar arasında en gec gelişen varlık olduğunu ve bircok eksiklikler taşıdığını, sonuc olarak da bu eksiklikleri tamamlamak yeteneğini oluşturarak insanlaştığını ileri surmuştur Gehlen’e gore de insanla hayvan arasında, bir derece farkı değil bir nitelik farkı vardır İnsanda bir hayvanlık vardır ama insan denilen varlık bu hayvanlığın sınırını aştıktan sonra başlar Hayvanın her orgeni, cevreye uymanın sonucudur; insanınsa hicbir orgeni cevreye uymaz Orneğin devekuşu step icin, şempanze maymunu orman icin yapılmıştır; insansa her yerde yaşayabilir Buz cağı hayvanlarının hepsi tuyludur, buz cağı insanı tuylu değildir İnsan, buz cağı hayvanının kurkunu yuzup kendi sırtına gecirmesini becererek buz cağında da yaşamıştır İnsanın yaşamı, hayvan yaşamı gibi cevresine uymakla değil, tersine, cevresini kendisine uydurmakla gercekleşir Beyin ve el, insanı butun durumlar karşısında ozgur kılmıştır İnsan cevresinin koşullarını değiştirebilir, doğayla savaşabilir, doğayı yenebilir Hayvan aletsiz yaşayabildiği halde insan aletsiz yaşayamaz Bu demektir ki insan, doğayla değil, kulturle bağlantılı halindedir Kultur, zekayla değiştirilebilen bir doğa, yeniden ve insana gore yapılan bir doğadır Alman duşunuru Nicolai Hartmann da insanbilimini varlıkbilimsel temellere dayamıştır Hartmann, doğrudan doğruya, insan başarılarını inceler Harmann’a gore bu başarılar, (kendi deyişiyle insan fenomenleri) teknik, sanat, ahlak, din vb ile gercekleşir İnsanı insan eden bu başarılarıdır Bu başarılar, insanla hayvan arasında, bir derece farkının değil bir nitelik farkının varlığını tanıtlar Bunu gormek icin insan, butunsel bir varlık olarak ele alınmalıdır İnsanda, butunsel olarak, hicbir hayvanlık yoktur; nasıl ki hayvanda da butunsel olarak hicbir insanlık yoktur
İnsan ve insanlık sorununu konu edinen felsefe
İnsan felsefesi, insanbilimin deneyden cıkardığı veriler ustunde duşunen ve insanın varlık yapısıyla varlık butunu icindeki yerini araştıran felsefedir Bilimsel alanda yapılan ilk deneyler, ozellikle W Kohler ve Pavlov’un hayvanlar uzerinde yaptıkları deneysel calışmalar, insanla hayvan arasında sadece bir derece farkı bulunduğunu meydana koyuyordu Bu calışmalar Darwin kuramına dayanıyorlardı Metafizik felsefe, Alman duşunuru Max Scheler’le bunu bir nitelik farkına donuşturmeye calıştı Scheler, insanda bulunup da hayvanda bulunmayan bu niteliğe geist adını veriyor ve onu saf bir etkinlik olarak tanımlıyordu: Duşunceruh insanla başlamıştır, insandan once yoktu ki insanı meydana getirsin Madde insandan once de vardı, insana ozgu bir şey değildir ki insanı meydana getirsin İnsana ozgu olan ve insandan başka hicbir varlıkta bulunmayan, bundan oturu de insanı meydana getiren tek şey geist’tir Scheler, geist’in ne olduğunu acıklamak icin metafizik felsefeye ozgu bulanık bir tanım verir: Geist: us’u, ide bilincini, kendiliğindenliğe yonelen bir algıyı ve heyecan etkinliklerini kapsayan bir ilke’dir İnsanlaşmayı sağlayan geist, evrimsel bir gelişme sonunda meydana gelmiş değildir Cunku evrimsel gelişme doğaya uygun bir doğrultuda yol alır, oysa geist doğaya karşıt bir yapıdır Ama bu karşıtlık, bir kavga anlamında değildir doğayla geist arasında, geist’in ustalıkla duzenlediği bir ilgi vardır ki bu ilgi geist’in yararına işler Geist, doğayla catışmadan doğayı yener Geist bir zeka gucu de değildir, zeka geist’in kapsadığı pek geniş alanın kucuk bir parcasıdır Hayvansal beyin sonsuza kadar gelişerek insan zekasını aşsa da geist’i doğuramaz Cunku geist, hayvansal bir gelişme (eşdeyişle ozdeksel bir gelişme) değil, ozdeksel gelişmelerin pek ozel olarak birbirlerini etkilemeleri sonunda beliren ve belirmesi pek ozel koşullara bağlı olan bir duzen atkıdır Geist, bir ozdek olmadığı gibi, bir ruh da değildir Cunku biz butun ruhsal olayları nesne haline getirip inceleyebiliriz Ama geistimizi (başka bir geistimiz olmadığından) nesne haline getirip inceleyemeyiz Alman duşunuru Arnold Gehlen, Max Scheler’in bu metafiziğini yaşambilim alanına aktarmıştır Gehlen, Hollandalı bilgin Louis Bolk’un gecikme kuramını geliştirerek, insanın butun hayvanlar arasında en gec gelişen varlık olduğunu ve bircok eksiklikler taşıdığını, sonuc olarak da bu eksiklikleri tamamlamak yeteneğini oluşturarak insanlaştığını ileri surmuştur Gehlen’e gore de insanla hayvan arasında, bir derece farkı değil bir nitelik farkı vardır İnsanda bir hayvanlık vardır ama insan denilen varlık bu hayvanlığın sınırını aştıktan sonra başlar Hayvanın her orgeni, cevreye uymanın sonucudur; insanınsa hicbir orgeni cevreye uymaz Orneğin devekuşu step icin, şempanze maymunu orman icin yapılmıştır; insansa her yerde yaşayabilir Buz cağı hayvanlarının hepsi tuyludur, buz cağı insanı tuylu değildir İnsan, buz cağı hayvanının kurkunu yuzup kendi sırtına gecirmesini becererek buz cağında da yaşamıştır İnsanın yaşamı, hayvan yaşamı gibi cevresine uymakla değil, tersine, cevresini kendisine uydurmakla gercekleşir Beyin ve el, insanı butun durumlar karşısında ozgur kılmıştır İnsan cevresinin koşullarını değiştirebilir, doğayla savaşabilir, doğayı yenebilir Hayvan aletsiz yaşayabildiği halde insan aletsiz yaşayamaz Bu demektir ki insan, doğayla değil, kulturle bağlantılı halindedir Kultur, zekayla değiştirilebilen bir doğa, yeniden ve insana gore yapılan bir doğadır Alman duşunuru Nicolai Hartmann da insanbilimini varlıkbilimsel temellere dayamıştır Hartmann, doğrudan doğruya, insan başarılarını inceler Harmann’a gore bu başarılar, (kendi deyişiyle insan fenomenleri) teknik, sanat, ahlak, din vb ile gercekleşir İnsanı insan eden bu başarılarıdır Bu başarılar, insanla hayvan arasında, bir derece farkının değil bir nitelik farkının varlığını tanıtlar Bunu gormek icin insan, butunsel bir varlık olarak ele alınmalıdır İnsanda, butunsel olarak, hicbir hayvanlık yoktur; nasıl ki hayvanda da butunsel olarak hicbir insanlık yoktur