Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

İnsan Kavramı Üzerine Düşünceler

İnsan Kavramı Üzerine Düşünceler

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
İnsanlık tarihinden itibaren “insan kavramımefhûmu üstünde değişik görüşler ortaya atılmıştır Feylesoflar, söz konusu kavram üzerinde farklı alanlara yönlendirilmiş çağrışımlardan yola çıkarak birçok us elde etmişlerdir Bu hususta bilhassa de insanın insan hayatındaki yeri insanın insana olan konumu ve duruşu gibi konulara daha çok kafa yorulmuştur Düşünürler, us adamları insanı, ara sıra eksik ve negatif yönleri ile nitelendirerek farklı alanlara yönlendirilmiş çıkarımlardan bulunmuşlar bazen de insan kavramı yüceltilerek nitelendirilmiştir
Bu noktada insanın çok eski zamanlarından, uygarlık öncesinden yola çıkarak Thomas Hobbes, “Homo homini lupus yani “İnsan, insanın kurdudur Şeklinde bir söz söylemiştir İngiliz düşünür Hobbes, bu sözüyle insanın uygarlık öncesindeki yırtıcılığından yola çıkmıştır Ancak, Hobbes, insanın kendi hayatına farklı alanlara yönlendirilmiş müeyyideleri bulunan kanunlar koyması ile bu kurt olma halinden kurtulduğunu da dile getirmiştir Esasen İngiliz us adamı Thomas Hobbes, bu sözünün temelinde insanın insanı yediği düşünülen dönemler yatırmaktadır İnsanın insan ile olan ilişkisi konusunda Emanuel Swedenborg ise “İnsan, insanın celladıdır demiştir İsveçli filozof Swedenborg, insanın insana durumunu cellatlık olarak nitelendirir ve cehennemin yeryüzünde olduğuna dikkat çeker Bu noktada Jean Paul Sartre da “Cehennem bizim çevremizdeki insanlardır diyerek Swedenborg ile paralel bir us beyan etmiştir

Sartre, varoluşçu felsefeyi iliklerine kadar yaşamış bir düşünür olarak cehennemi insanın yarattığını dile getirmiştir Bu fikirlerin yanı sıra Baruch Spinoza ise “Homo homini Deus yani “İnsan, insanın Tanrı ’sıdır sözü ile öbür bir noktaya dikkat çekmiştir Spinoza, bu sözü ile insanın kendi kendisini her açıdan doyurduğuna, sürekli bir başkalaşım içinde olduğuna ve bu değişimin de sürekli daha ileri yönde olduğuna göze çarpan etmiştir Nitekim, dünya insan fikirleri ile kalıcı bir ilerleme içerisindedir İnsanlık bilimsel ve teknolojik açıdan bir türlü doyum noktasına ulaşmadan, kesintisiz bir adım ileriye taşınmaktadır Bu metamorfoz kimi süre olumsuz kimi süre da olumlu sonuçlanmaktadır Bu durumun en dikkat çeken örneklerinden biri de sürekli artan savaş teknolojisidir Ademoğlu kadar üretilen ve insanlığa katiyen kapanmayacak bir yara bırakan atom bombası bunun en büyük örneğidir Hiroşimaya atılan atom bombası insanın insana olan kötülüğünün dikkat çeken örneklerinden biridir Bunun yanı sıra günümüzde de kimi vakit korkunç kimi zaman da heybetli bir şekilde ilerleyen ve çarçabuk tüketilen teknoloji insanın sıkça işine yarayarak büyük kolaylıklar sağlamaktadır

Spinoza ’nın sözünden yola çıkarak insan ayrıca iyiyi hem de kötüyü kendisine yaşatarak hareket etmektedir Spinoza ’nın bu sözüne paralel olarak savaş ve barışma kavramlarını da insanın insana olan konumu kapsamına alabiliriz Barıştırma kavramı savaşın bir sonucu olarak varlığını korumaktadır Yani insan yine kendi dünyasını kendisi yaratmaktadır Jean Paul Sartre ’ın yanı sıra varoluşçuluğun bir diğer simgesi olan Nietzsche ise bu duruma bambaşka bir açıdan bakmaktadır Nietzsche, bir üstün insan yaratma uğraşından bahsetmektedir Laf konusu üstün insan fiziki yaşamdan arınarak iyiyi amaçlamanın da ötesinde nesnel bir mertebeye ulaşarak kendini tamamlamalıdır Üstün insan kavramına İslam dünyasında da varlığını duyurmaktadır Tasavvufta yer alan kamil, olgun insan fikri de bu açıdan insanın dünyadan arınmasına örnek olarak gösterilebilir Tasavvuftaki fenâ yani benliği yok etme fikri bu açıdan maddeden kurtulma ve üstün insanı bulma noktasında koskocaman bir hafıza olarak sayılmaktadır
Filozoflar, bu şekilde insan kavramı üzerinden değişik fikirler temellendirerek insanlığa sunmuşlardır İnsan kavramı bu şekilde kimi süre paradoksal çıkmazlara sürüklenmiş kimi zamanda bu gibi akıl bollukları ile çeşitli şekillerde çelişkiler ile geliştirilmiştir
Kaynakça:
Birsel Salâh, Şiir ve Ceza, Nisan Yayınları, 3 Basım, Ekim 1993
Timuçin Afşar, Ahlaksızlık Üstüne Kendimle Konuşmalar, Bulut Yayınları, 2 Baskı, Mayıs 2010
 

Similar threads

Toplumsal bir hakikat olan din, insanların ruhunda ama çoğu hareketliliğin kaynağıdır Dini inanç güdüsüyle millet iyi ve kötünün yani sevap ve günahın ölçülerini belirleyebilmektedir Dinin varlığı sayesinde bireyler yaşanan hayatın ötesinde bir hayatı özümser Bir dine emrindeki olan bireyler...
Cevaplar
0
Görüntüleme
179
İngiliz biyolog Charles Darwin tarafından 1859 yılında kalem alınan Tiplerin Kökeni isimli kitapta evrim ve doğal seçilim süreci anlatılmaktadır. Bu teoriyi ele alan ve her gün yeni fosillerle karşılaşan bilim insanları, çağdaş insanın da bir evrim geçirdiği fikrini ortaya attılar. Homo sapiens...
Cevaplar
0
Görüntüleme
116
Din felsefesi, dini, dinin temellerini ve dinle ilgili pek çok konuyu ele alan bir disiplindir İlkel toplumlardan günümüze baktığımızda din başta politeizm (çoktanrıcılık) olarak karşımıza çıkmaktadır Hatta felsefe tarihinde Antik Yunan’ın çok tanrıcılık özelliği felsefenin ortaya çıkmasında...
Cevaplar
0
Görüntüleme
164
Bir küme bilim insanı, çağdaş insan DNA'sı ile soyu tükenmiş atalarımızın DNA'sını karşılaştırarak çağdaş insanı özgün ve eşsiz kılan şeyin ne olduğunu tespit edebilmek için bir araştırma gerçekleştirdi. Çalışmada 40 bin - 50 bin yıl evvel yaşamış neandertaller ve denisovalılara ilişkin fosil...
Cevaplar
0
Görüntüleme
54
Bugünkü insana aynı özellikler bildiren birincil insansı canlıların, bundan milyonlarca sene önce nasıl ve ne şekilde ortaya çıktığı sorusu, çağımızda bile hâlen açıklığa kavuşturulamamıştır İnsanoğlunun birincil atalarından kalma kemiklerin gün ışığına çıkarılışı, XX yüzyılda, Asya, Avrupa...
Cevaplar
0
Görüntüleme
158
858,474Konular
981,210Mesajlar
29,546Kullanıcılar
akifsoysal9Son üye
Üst Alt