Tüm insanlık dünden bugüne silsile olarak anlam üretmeye devam etmektedir.Dil bu anlamların sembolleşmiş halidir.Anlamlar sembollere aktarılır ve kültür yaratılır ;kültür nesilden nesile iletilir.Küçük yaştan itibaren bu anlamların içine doğarız , anlamlar dünyasında büyürüz.Bir çift ayakkabıya bir parfüme veya bir olaya anlamlar yüklenir.Bu anlamlar sayesinde sözsüz bir iletişim sağlarız .Örneğin ; giydiğimiz çok şık bir takım elbise bizim gelirimizi ve statümüzü temsil edebilir.Para anlamlar dünyası için oluşturulmuş bir değerdir.Aslına bakarsanız bir kağıt parçasından öte olmayan “para” anlam atfettiğimizde değerlenir.
Her çağın bir nevrozu vardır ve her çağda bununla başa çıkmak için kendi psikoterapisine ihtiyaç duymuştur. Günümüzdeki anlamlar dünyasındaki boşluk varoluşsal bir boşluktur. Kuşkusuz insan sonlu bir varlıktır ve özgürlüğü sınırlıdır. Özgürlük sorumsuzluk değildir Hatta bence özgürlük ve sorumluluk aynı ölçüde önemlidir.İnsanların yaşadıkları anlam boşlukları bugünkü psikolojik rahatsızlıkların temelini oluşturur.Anlamsızlık “neden buradayız” “hayat çok anlamsız!” sorularını açığa çıkarır ve bu sorulara bireylerin kendilerini tatmin edecek bir cevap bulamadıklarında ortaya çıkar.İnsan öz itibariyle duruma bakabilseydi bütün bu düşünceleri benimsemezdi .Psikoloji bilimi insanı anlamayı temsil etse de , birey kişilik ve öz itibariyle tahmin edilemez ve her an değişip gelişme gösteren tek varlıktır.İnsan varoluşunun temel özelliklerinden biri de koşulların üstüne çıkabilme , bunların ötesine geçebilme yetisidir.Bir makinenin bir robotun hareketleri öngörülebilir.Bunun ötesinde insan ruhunun mekanizmaları ya da dinamik güçlerini tahmin etmeye çalışabiliriz fakat insan ruhtan öte bir şeydir.Çok ağır psikoz hastanın bile en derindeki çekirdeğine psikoz dokunamayabilir.İyileştirilmesi imkansız psikotik bir birey yararlılığını kaybedebilir ancak insan olma çekirdeğini koruyacaktır.İnsan nihai anlamda kendini belirleyen tek varlıktır içindeki potansiyelinde her türlü güç mevcuttur.İyilik ve kötülük koşullarda değil karalarımıza bağlıdır.Belli bir durumda aslolan en iyisini yapmaktır.Amerikan kültürünün tekrar tekrar bireylere mutlu olmayı emretmesi o kültürün bir özelliğidir.Ama mutluluk aranmaz,ortaya çıkarılması gerekir.Örneğin ;Bir insanın gülmesini istiyorsanız ona “gül” diye emretmeniz işe yaramaz .Ona bir fıkra anlatmanız gerekir gerçek bir kahkaha kesinlikle emirle elde edilemez.
Bir bireyin anlam arayışı başarılı olduktan sonra mutlu kılmakla kalmaz, ona, acıyla başa çıkabilme yetisi kazandırır. Anlam yönelimi gecikmişse ve sonuç olarak anlık haz arayışı durumu egemen olur. Aslına bakılırsa çağımızın vebası uyuşturucu bu tür bir anlam arayışının sonucu, insanları bir haz bağımlısı yaratıyor. Anlamsızlık duygusunun nedeni aşırı basitleştirme de olsa ,insanların yaşamalarını sağlayacak çok şeyi bulmalarına karşın ,uğruna yaşayacakları bir şeyin olmayışı bugünün depresyonu haline geliyor.İnsanlar araçlara sahipler ama amaçları yok.Kendi anlamsızlıklarının içine değer yönelimlerini yeni nesillere aktararak yeni bir nesli zehirleyerek büyümelerini sağlıyorlar.