iltasyazilim
FD Üye
İnsan Yaptığının Karşılığını Görür
Allahü teâlâ, emirleri ve yasakları yapabilecek dek insanlara ihtiyâr, seçme hakkı ve güç vermiştir Kalbin atması ile insanın yürümesi elbette başka diğer hareketlerdir Kalbin atması insanın elinde değildir Fakat insan, isterse yürür, istemezse yürümez Allahü teâlâ, kerîm olduğu, merhameti fazla olduğu için, güçleri yetişmeyen şeyleri insanlara emretmemiştir Yapabilecekleri şeyleri istemiştir Bekara sûresinin son âyetinde meâlen; (Allahü teâlâ kullarına, yapabilecekleri şeyleri emretmiştir) buyuruldu
İnsanın bir işi gerçekleştirmek istemesi için, önce bu işi görerek, işiterek, düşünerek hâtırlaması, kalbine gelmesi lâzımdır İnsan, kalbine gelen bir şeyi yapmak ister veyâ istemez Bir kimse, herhangi bir şeyi kendisi için yararlı bulur ve gerçekleştirmek ister, bir başkası da, o şeyi kendisi için lüzûmsuz görür ve gerçekleştirmek istemez Elin titremesi, insanın dilemesi ile değildir Eli yukarı kaldırmak ise, insanın istemesi ve dilemesi iledir Ahkâf sûresinin 14 âyetinde meâlen; (Yapmış oldukları iyiliklerin karşılığını görürler) buyuruldu
Kehf sûresinin 29 âyetinde meâlen; (İsteyen inanır, isteyen inanmaz Biz, zâlimler yani inanmayanlar için ateş hazırladık) buyuruldu Nahl sûresinin 33 âyetinde meâlen; (Allahü teâlâ onlara zulmetmedi Onlar inkâr ederek ve günâh işleyerek kendilerine zulmettiler) buyuruldu
İnsanlarda ihtiyâr etmek, seçmek kuvveti bulunmasaydı, Allahü teâlâ bu âyeti kerîmede; (Onlar, kendilerine zulmeyledi) buyurmazdı
Insanlar, irâde yani tercih sâhibidir, düşüncelerinde ve hareketlerinde hürdürler Fakat, düşünceleri ve işleri, bir sebebe bağlıdır Bu sebepler ise, insanı bağımsızlık olmaktan çıkarmaz Çünkü insânlar, bu sebepler olmadan da, irâde sâhibidirler, nedensiz olarak da irâde eder ve yaparlar Sebepler varken, insan istemezse, iş fazla zamân olmaz İnsan bir işi yapıp yapmamayı irâde etmeden önce, bu işi zihninde düşünür, tartışır Hangi taraf ağır gelirse, onu irâde eder Meselâ bir satıcı, malını, ençok para veren müşteriye satar Bu alıcı, malı satıcıdan zor kullanarak alamaz Fakat satıcı, elindeki malı, çok para veren adama satmaya mecbûr gibidir Biri çıkıp da, az para verene satamazsın diyerek satıcıyı kızdırırsa, başka fikirler ve yeni tartışmalarla, buna satmaya da mecbûr olabilir
Irk, kendi irâdeleri ile kaderdeki işleri yapmaya başlarlar Allahü teâlâ da bunları irâde ettikten daha sonra, iş meydâna kazanç İşte kaderdeki işler, kazâ hâline yani meydana gelince, insanların irâdesi bundan böyle bunu değiştiremez, saâdet veyâ facia geri dönemez Yasîn sûresindeki; (Onların önlerine ve arkalarına set çektik Gözlerini perdeledik Artık görmezler) meâlindeki âyeti kerîme ile Bekara sûresinin baş tarafındaki; (Allahü teâlâ onların kalblerini mühürledi Kulaklarını ve gözlerini perdeledi) meâlindeki âyeti kerîme, bu hâli haber vermektedir
Bu âyeti kerîmeler gösteriyor fakat, kendilerini herhangi bir sûretle, Allahü teâlâya sevdirenler himâye edilir ve dahâ çok hidâyete kavuşturulur Gadabı ilâhîye sebeb olanlar da, kötü işlerinde terk edilirler O Kadar nâzik ve ince işler, bu sevgiye veyâ gadaba sebep olabilir Bunun için, insanın Allahü teâlâya karşısında çok açıkgöz olması lâzımdır Kaderde yer alan işler, kazâ hâline gelmeden önce, insan dış etkilerin baskıları aşağı kalsa bile, irâde ve ihtiyârı yani tercihi elindedir
Sonuç olarak Allahü teâlâ, gönderdiği dinler ile, insanlara iyi, fena işleri ve bunlara karşılık olan ni ’metlerini ve azâblarını bildirmiştir Keza kulların irâdelerine sebepler hâzırlamakla berâber insanların zihinlerinde, onları iyi ve fena yollara sevk edebilen ve birbiri ile tartışmakta, çekişmekte bulunan sebepler, fikirler de yaratmıştır Dolayısı ile insân, Allahü teâlânın bildirdiği ve zihinde yarattığı sebeplerin çatışmasından, iyilik tarafı ağır basarsa, iyi tarafı, kötülük tarafı ağır basarsa kötü tarafı irâde eder ve yapar *
Allahü teâlâ, emirleri ve yasakları yapabilecek dek insanlara ihtiyâr, seçme hakkı ve güç vermiştir Kalbin atması ile insanın yürümesi elbette başka diğer hareketlerdir Kalbin atması insanın elinde değildir Fakat insan, isterse yürür, istemezse yürümez Allahü teâlâ, kerîm olduğu, merhameti fazla olduğu için, güçleri yetişmeyen şeyleri insanlara emretmemiştir Yapabilecekleri şeyleri istemiştir Bekara sûresinin son âyetinde meâlen; (Allahü teâlâ kullarına, yapabilecekleri şeyleri emretmiştir) buyuruldu
İnsanın bir işi gerçekleştirmek istemesi için, önce bu işi görerek, işiterek, düşünerek hâtırlaması, kalbine gelmesi lâzımdır İnsan, kalbine gelen bir şeyi yapmak ister veyâ istemez Bir kimse, herhangi bir şeyi kendisi için yararlı bulur ve gerçekleştirmek ister, bir başkası da, o şeyi kendisi için lüzûmsuz görür ve gerçekleştirmek istemez Elin titremesi, insanın dilemesi ile değildir Eli yukarı kaldırmak ise, insanın istemesi ve dilemesi iledir Ahkâf sûresinin 14 âyetinde meâlen; (Yapmış oldukları iyiliklerin karşılığını görürler) buyuruldu
Kehf sûresinin 29 âyetinde meâlen; (İsteyen inanır, isteyen inanmaz Biz, zâlimler yani inanmayanlar için ateş hazırladık) buyuruldu Nahl sûresinin 33 âyetinde meâlen; (Allahü teâlâ onlara zulmetmedi Onlar inkâr ederek ve günâh işleyerek kendilerine zulmettiler) buyuruldu
İnsanlarda ihtiyâr etmek, seçmek kuvveti bulunmasaydı, Allahü teâlâ bu âyeti kerîmede; (Onlar, kendilerine zulmeyledi) buyurmazdı
Insanlar, irâde yani tercih sâhibidir, düşüncelerinde ve hareketlerinde hürdürler Fakat, düşünceleri ve işleri, bir sebebe bağlıdır Bu sebepler ise, insanı bağımsızlık olmaktan çıkarmaz Çünkü insânlar, bu sebepler olmadan da, irâde sâhibidirler, nedensiz olarak da irâde eder ve yaparlar Sebepler varken, insan istemezse, iş fazla zamân olmaz İnsan bir işi yapıp yapmamayı irâde etmeden önce, bu işi zihninde düşünür, tartışır Hangi taraf ağır gelirse, onu irâde eder Meselâ bir satıcı, malını, ençok para veren müşteriye satar Bu alıcı, malı satıcıdan zor kullanarak alamaz Fakat satıcı, elindeki malı, çok para veren adama satmaya mecbûr gibidir Biri çıkıp da, az para verene satamazsın diyerek satıcıyı kızdırırsa, başka fikirler ve yeni tartışmalarla, buna satmaya da mecbûr olabilir
Irk, kendi irâdeleri ile kaderdeki işleri yapmaya başlarlar Allahü teâlâ da bunları irâde ettikten daha sonra, iş meydâna kazanç İşte kaderdeki işler, kazâ hâline yani meydana gelince, insanların irâdesi bundan böyle bunu değiştiremez, saâdet veyâ facia geri dönemez Yasîn sûresindeki; (Onların önlerine ve arkalarına set çektik Gözlerini perdeledik Artık görmezler) meâlindeki âyeti kerîme ile Bekara sûresinin baş tarafındaki; (Allahü teâlâ onların kalblerini mühürledi Kulaklarını ve gözlerini perdeledi) meâlindeki âyeti kerîme, bu hâli haber vermektedir
Bu âyeti kerîmeler gösteriyor fakat, kendilerini herhangi bir sûretle, Allahü teâlâya sevdirenler himâye edilir ve dahâ çok hidâyete kavuşturulur Gadabı ilâhîye sebeb olanlar da, kötü işlerinde terk edilirler O Kadar nâzik ve ince işler, bu sevgiye veyâ gadaba sebep olabilir Bunun için, insanın Allahü teâlâya karşısında çok açıkgöz olması lâzımdır Kaderde yer alan işler, kazâ hâline gelmeden önce, insan dış etkilerin baskıları aşağı kalsa bile, irâde ve ihtiyârı yani tercihi elindedir
Sonuç olarak Allahü teâlâ, gönderdiği dinler ile, insanlara iyi, fena işleri ve bunlara karşılık olan ni ’metlerini ve azâblarını bildirmiştir Keza kulların irâdelerine sebepler hâzırlamakla berâber insanların zihinlerinde, onları iyi ve fena yollara sevk edebilen ve birbiri ile tartışmakta, çekişmekte bulunan sebepler, fikirler de yaratmıştır Dolayısı ile insân, Allahü teâlânın bildirdiği ve zihinde yarattığı sebeplerin çatışmasından, iyilik tarafı ağır basarsa, iyi tarafı, kötülük tarafı ağır basarsa kötü tarafı irâde eder ve yapar *