İslam medeniyetinde eğitim kurumlarının oluşumu
Eğitim ve oğretim, İslamiyetin doğuşundan itibaren Muslumanların onemle uzerinde durdukları bir alan olmuştur Zira İslam'a gore Allah Teala hem yaratıcı hem de terbiye edici, dir Din ve dinin kuralları başlı başına bir eğitim sureci olup İslam’ın ilk emri de “Oku!ile başlamıştır Peygamberlik, bir eğitim ve oğretim muessesesidir Dolayısıyla Sevgili Peygamberimiz toplumu bilgilendirmek ve eğitmekle gorevli bir oğretmen idi
Sevgili Peygamberimiz , Mekke Doneminde (610622) yıllarında “insanlara İslamiyeti oğretebilmek icin bazı sahabelerin evleri, Kabe avlusu, pazar ve panayır yerleri gibi uygun olan her mekanı kullanmaya calışmıştır Hicret'ten sonra Medine'de ilk yaptığı işlerden biri Peygamber Mescidi’ni (Mescidi Nebi) yaptırmasıydı Mescidin bir bolumunu eğitim, oğretim calışmalarına ayırdı Okuma yazma oğretmek, Kur'an ayetlerini ezberletmek ve acıklamakla gorevli eğitimciler burada dersler verdiler
Efendimiz (sav) Mescidi'nin yanındaki Suffe orneğinde olduğu gibi islam dunyasında camiler, yuzyıllar boyu ibadetin yanında eğitim oğretim mekanları olarak da hizmet verme ozelliğini sahip oldu Camilerde tefsir, kıraat, hadis, fıkıh gibi dini bilimlerin yanında edebiyat, tıp, astronomi ve matematik bilimleri de oğretilmiştir Kur'anı Kerim, ilim alanında uzmanlar yetiştirilmesi zorunluluğundan bahseder Bu, aynı zamanda uzmanlığa saygı ve medeniyete verilen değerin bir sonucudur
Abbasi Halifesi Me'mun'un eğitim ve oğretim kurumlarının gelişmesinde Bağdat'ta kurduğu Beytu'leHikme'nin onemli bir rolu olmuştur Bu zamanda Beytul Hikme'de hem dini hem de fen bilimleri alanında eğitim ve oğretim yapılmaya başlandı Halıle Me'mun Beytu’l Hikme’nin bunyesinde buyuk bir kutuphane oluşturdu Buraya Bizans, Hindistan ve 'İran gibi ulkelerden cok sayıda kitap getirdi Musluman alimler Yunanca Sanskritce ve Farscaya ait bu eserleri Arapcaya tercume edildi
islam dunyasında toplumsal gelişmeye paralel olarak eğitim oğretim calışmalarını daha planlı ve kapsamlı yurutmek amacıyla medreseler kurulmuştur Bugunku universitelere benzeyen medreselerin kurumsal olarak ilk kez Selcuklu Sultanı Alparslan doneminde kurulduğu bilinmektedir Sultan Alparslan'ın veziri Nizamulmulk, Nişabur ve Bağdat'ta iki medrese kurmuş v0 bunlara Nizamiye Medreseleri denilmektedir Alparslan'dan once Gazneli Mahmut Gazne'de kardeşi Emir Nasır, Nişabur'da medrese benzeri eğitim kurumları kurmuşlarsa da bunlar medreseler kadar sistemli olmamıştır
Selcuklular doneminde medreseler yaygınlaşmaya başlamış ve Anadolu'nun bircok şehrinde medreseler yapılmıştır Tokat ve Niksar'daki Yağıbasan medreseleri, Konya'daki Karatay, ince Minare ve Sırcalı Medreseleri, Sivas ve Erzurum'daki Cifte Minareli Medreseleri buna ornek verebiliriz)
Medreseler, Osmanlılar Doneminde en parlak devrini yaşamıştır Fatih Sultan Mehmet doneminde İstanbul'da yapılan Sahnı Seman medreseleri ile Kanuni Sultan Suleyman doneminde yapılan Suleymaniye Medreseleri bu donemin en buyuk medreselerindendir
İslam medeniyetinin temelini oluşturan medreselerde hem dini bilimler hem fen bilimleri hem de dil ve edebiyat oğretilmekteydi Bu kurumlar kısa surede İslam dunyasının hemen her tarafına yayıldı Medreseler oldukca kapsamlı muesseselerdi Bunyesinde dershaneler, oğrenci yurtları, mescitler, uygulama hastaneleri, hamamlar, mutfaklar ve kutuphaneler mevcuttu
Osmanlı Devleti de kitap ve kutuphanelere buyuk bir onem vermiştir Başta İstanbul olmak uzere Bosna'dan Bursa'ya, Bursa'dan Bağdat'a kadar Osmanlı şehirlerinin hemen hepsinde padişahlar, ust duzey yoneticiler, bunların hanımları, bilginler ve hayırsever Muslumanlar tarafından cok sayıda kutuphane kurulmuştur Bu kutuphanelerin kitap ve diğer ihtiyaclarının karşılanması icin yine cok sayıda vakıf oluşturulmuştur
Netice olarak, Medine'den başlayarak Şam, Buhara, Semerkant, Halep, Musul, İsfehan, Nişabur, Herat Merv, Rey, Bağdat, Kahire, daha sonra Konya ve İstanbul, İslam medeniyetinin buyuk şehirleşme ve gelişme ornekleri olmuştur Bu şehirler, tarihte medeniyetin en onemli yonleri olan bilimi, felsefeyi ve sanatı temsil etmişlerdir
Eğitim ve oğretim, İslamiyetin doğuşundan itibaren Muslumanların onemle uzerinde durdukları bir alan olmuştur Zira İslam'a gore Allah Teala hem yaratıcı hem de terbiye edici, dir Din ve dinin kuralları başlı başına bir eğitim sureci olup İslam’ın ilk emri de “Oku!ile başlamıştır Peygamberlik, bir eğitim ve oğretim muessesesidir Dolayısıyla Sevgili Peygamberimiz toplumu bilgilendirmek ve eğitmekle gorevli bir oğretmen idi
Sevgili Peygamberimiz , Mekke Doneminde (610622) yıllarında “insanlara İslamiyeti oğretebilmek icin bazı sahabelerin evleri, Kabe avlusu, pazar ve panayır yerleri gibi uygun olan her mekanı kullanmaya calışmıştır Hicret'ten sonra Medine'de ilk yaptığı işlerden biri Peygamber Mescidi’ni (Mescidi Nebi) yaptırmasıydı Mescidin bir bolumunu eğitim, oğretim calışmalarına ayırdı Okuma yazma oğretmek, Kur'an ayetlerini ezberletmek ve acıklamakla gorevli eğitimciler burada dersler verdiler
Efendimiz (sav) Mescidi'nin yanındaki Suffe orneğinde olduğu gibi islam dunyasında camiler, yuzyıllar boyu ibadetin yanında eğitim oğretim mekanları olarak da hizmet verme ozelliğini sahip oldu Camilerde tefsir, kıraat, hadis, fıkıh gibi dini bilimlerin yanında edebiyat, tıp, astronomi ve matematik bilimleri de oğretilmiştir Kur'anı Kerim, ilim alanında uzmanlar yetiştirilmesi zorunluluğundan bahseder Bu, aynı zamanda uzmanlığa saygı ve medeniyete verilen değerin bir sonucudur
Abbasi Halifesi Me'mun'un eğitim ve oğretim kurumlarının gelişmesinde Bağdat'ta kurduğu Beytu'leHikme'nin onemli bir rolu olmuştur Bu zamanda Beytul Hikme'de hem dini hem de fen bilimleri alanında eğitim ve oğretim yapılmaya başlandı Halıle Me'mun Beytu’l Hikme’nin bunyesinde buyuk bir kutuphane oluşturdu Buraya Bizans, Hindistan ve 'İran gibi ulkelerden cok sayıda kitap getirdi Musluman alimler Yunanca Sanskritce ve Farscaya ait bu eserleri Arapcaya tercume edildi
islam dunyasında toplumsal gelişmeye paralel olarak eğitim oğretim calışmalarını daha planlı ve kapsamlı yurutmek amacıyla medreseler kurulmuştur Bugunku universitelere benzeyen medreselerin kurumsal olarak ilk kez Selcuklu Sultanı Alparslan doneminde kurulduğu bilinmektedir Sultan Alparslan'ın veziri Nizamulmulk, Nişabur ve Bağdat'ta iki medrese kurmuş v0 bunlara Nizamiye Medreseleri denilmektedir Alparslan'dan once Gazneli Mahmut Gazne'de kardeşi Emir Nasır, Nişabur'da medrese benzeri eğitim kurumları kurmuşlarsa da bunlar medreseler kadar sistemli olmamıştır
Selcuklular doneminde medreseler yaygınlaşmaya başlamış ve Anadolu'nun bircok şehrinde medreseler yapılmıştır Tokat ve Niksar'daki Yağıbasan medreseleri, Konya'daki Karatay, ince Minare ve Sırcalı Medreseleri, Sivas ve Erzurum'daki Cifte Minareli Medreseleri buna ornek verebiliriz)
Medreseler, Osmanlılar Doneminde en parlak devrini yaşamıştır Fatih Sultan Mehmet doneminde İstanbul'da yapılan Sahnı Seman medreseleri ile Kanuni Sultan Suleyman doneminde yapılan Suleymaniye Medreseleri bu donemin en buyuk medreselerindendir
İslam medeniyetinin temelini oluşturan medreselerde hem dini bilimler hem fen bilimleri hem de dil ve edebiyat oğretilmekteydi Bu kurumlar kısa surede İslam dunyasının hemen her tarafına yayıldı Medreseler oldukca kapsamlı muesseselerdi Bunyesinde dershaneler, oğrenci yurtları, mescitler, uygulama hastaneleri, hamamlar, mutfaklar ve kutuphaneler mevcuttu
Osmanlı Devleti de kitap ve kutuphanelere buyuk bir onem vermiştir Başta İstanbul olmak uzere Bosna'dan Bursa'ya, Bursa'dan Bağdat'a kadar Osmanlı şehirlerinin hemen hepsinde padişahlar, ust duzey yoneticiler, bunların hanımları, bilginler ve hayırsever Muslumanlar tarafından cok sayıda kutuphane kurulmuştur Bu kutuphanelerin kitap ve diğer ihtiyaclarının karşılanması icin yine cok sayıda vakıf oluşturulmuştur
Netice olarak, Medine'den başlayarak Şam, Buhara, Semerkant, Halep, Musul, İsfehan, Nişabur, Herat Merv, Rey, Bağdat, Kahire, daha sonra Konya ve İstanbul, İslam medeniyetinin buyuk şehirleşme ve gelişme ornekleri olmuştur Bu şehirler, tarihte medeniyetin en onemli yonleri olan bilimi, felsefeyi ve sanatı temsil etmişlerdir