iltasyazilim
FD Üye
İslam dininin uygun görmediği felsefe, mazideki felsefi görüşlerden çok, bu asrın gündemine oturan yanlış hayat telakkileridir Bunların sonu, genellikle küfre, dinsizliğe çıkmaktadır Felsefe kelimesi bu kâinatı manayı ismiyleinceleyen, yani yaratıcıyı hiç dikkate almadan sadece eserlere nazar eden fen bilimleriolarak kullanılmaktadır
Bu anlamdaki felsefeye karşı çıkılması, insanların sadece akli ilimlerle uğraşıp, kendilerini ve bu âlemi sahipsiz telakki etmeleri, Allah'ı ve ahireti hiç hatırlamadan sadece dünyaya çalışmaları sebebiyledir
Bediüzzaman, Münazarat isimli eserinde, dini ilimlerle fen ilimleri iki ayrı kanada benzetmiş, talebenin himmetinin bu iki kanat ile pervaz edeceği,uçacağı, yükseleceği vurgulamıştır Lemaatisimli eserinde ise din ilimleri gözün siyah kısmına, fen bilgileri ise beyaz kısmına benzetmiş, her ikisinin birlikteliğiyle gözün görev yapabileceğine ama asıl gören kısmın gözün siyahı olduğuna dikkat çekmiştir Nuru akıl kalpten gelir diyerek, imanın mahalli olan kalbi ihmal ederek sadece akılla iştigal etmenin insanı karanlıkta bırakacağına dikkat çekilmiştir
İşte karşı çıkılan felsefe, sadece aklı esas alan tek kanatlı ve nursuz felsefedir Yoksa, hiç bir Müslümanın, fen bilimlerine karşı çıktığı düşünülemez Zira, onun en mümtaz özelliklerinden biri, kâinatı ve ondaki hadiseleri Allah'ın varlığına, birliğine, sıfatlarının sonsuzluğuna delil olarak görmesi ve davasının izah ve ispatında bu fenni gerçeklerden azami derecede faydalanmasıdır
İnsanlar madde ile fazla uğraşmaları sonucu maneviyattan uzaklaşmışlar, hayatı sadece dünya hayatı olarak görmeye, insanın gayesini de refah içinde rahat yaşamaşeklinde belirlemişlerdir Bu ise, insanları dinden uzaklaştırmış, dünyaya bağlamış ve sefahate yönlendirmiştir
Olayları vahiy eksenli olarak gören ve izah eden peygamberlerle, sadece aklı esas alan felsefeciler arasındaki fikri mücadele tarih boyunca devam etmiştir Ancak, günümüzün fen ve teknoloji asrında mazideki manada bir felsefe değil, aklın ürünü olan fen bilimlerini her konuda yeterli görme manasına bir felsefe söz konusudur Bu asrın fikir tartışmaları, Milattan önceki felsefi akımlarınkinden çok farklıdır Bu asırda dinden uzak kalmış bir kısım bilim adamları, tabiatı ve maddeyi, maneviyatı inkâr için birer alet olarak kullanma yoluna gitmişler, dine karşı adeta bir savaş açmışlardır Kendi köşesinde, felsefi görüşünü dile getirmekle yetinen felsefecilerle bu asrın inançsız bilim adamları birbirinden çok farklıdır Dolayısıyla, felsefenin o asırlardaki manası ile bu asırdaki manası da birbirinden çok uzaktır
Yakın tarihe kadar, komünist ülkelerde ateizm, evrim ve materyalizm akımları ders kitaplarına alınmış ve dinsiz bir gençlik yetişmesine titizlikle çalışılmıştır Gelişmiş ülkelerde ise teknolojideki baş döndürücü ilerleme sonucu, menfaat, madde ve sefahattoplum hayatında hükmetmeye başlamış, bunun sonucu da yine sefih ve dinsiz bir neslin yetişmesi olmuştur Bütün bunlar insanların vahiyden uzaklaşıp kendi akıllarının mahsulü olan batıl görüşlere sapmalarısonucu ortaya çıkmıştır
Buna göre bir Müslüman, gerçekte imansızlığı ve dinsizliği hedef alan felsefeye karşıdır; din ile barışık olan felsefeye hiç bir Müslüman karşı olmaz
Bu anlamdaki felsefeye karşı çıkılması, insanların sadece akli ilimlerle uğraşıp, kendilerini ve bu âlemi sahipsiz telakki etmeleri, Allah'ı ve ahireti hiç hatırlamadan sadece dünyaya çalışmaları sebebiyledir
Bediüzzaman, Münazarat isimli eserinde, dini ilimlerle fen ilimleri iki ayrı kanada benzetmiş, talebenin himmetinin bu iki kanat ile pervaz edeceği,uçacağı, yükseleceği vurgulamıştır Lemaatisimli eserinde ise din ilimleri gözün siyah kısmına, fen bilgileri ise beyaz kısmına benzetmiş, her ikisinin birlikteliğiyle gözün görev yapabileceğine ama asıl gören kısmın gözün siyahı olduğuna dikkat çekmiştir Nuru akıl kalpten gelir diyerek, imanın mahalli olan kalbi ihmal ederek sadece akılla iştigal etmenin insanı karanlıkta bırakacağına dikkat çekilmiştir
İşte karşı çıkılan felsefe, sadece aklı esas alan tek kanatlı ve nursuz felsefedir Yoksa, hiç bir Müslümanın, fen bilimlerine karşı çıktığı düşünülemez Zira, onun en mümtaz özelliklerinden biri, kâinatı ve ondaki hadiseleri Allah'ın varlığına, birliğine, sıfatlarının sonsuzluğuna delil olarak görmesi ve davasının izah ve ispatında bu fenni gerçeklerden azami derecede faydalanmasıdır
İnsanlar madde ile fazla uğraşmaları sonucu maneviyattan uzaklaşmışlar, hayatı sadece dünya hayatı olarak görmeye, insanın gayesini de refah içinde rahat yaşamaşeklinde belirlemişlerdir Bu ise, insanları dinden uzaklaştırmış, dünyaya bağlamış ve sefahate yönlendirmiştir
Olayları vahiy eksenli olarak gören ve izah eden peygamberlerle, sadece aklı esas alan felsefeciler arasındaki fikri mücadele tarih boyunca devam etmiştir Ancak, günümüzün fen ve teknoloji asrında mazideki manada bir felsefe değil, aklın ürünü olan fen bilimlerini her konuda yeterli görme manasına bir felsefe söz konusudur Bu asrın fikir tartışmaları, Milattan önceki felsefi akımlarınkinden çok farklıdır Bu asırda dinden uzak kalmış bir kısım bilim adamları, tabiatı ve maddeyi, maneviyatı inkâr için birer alet olarak kullanma yoluna gitmişler, dine karşı adeta bir savaş açmışlardır Kendi köşesinde, felsefi görüşünü dile getirmekle yetinen felsefecilerle bu asrın inançsız bilim adamları birbirinden çok farklıdır Dolayısıyla, felsefenin o asırlardaki manası ile bu asırdaki manası da birbirinden çok uzaktır
Yakın tarihe kadar, komünist ülkelerde ateizm, evrim ve materyalizm akımları ders kitaplarına alınmış ve dinsiz bir gençlik yetişmesine titizlikle çalışılmıştır Gelişmiş ülkelerde ise teknolojideki baş döndürücü ilerleme sonucu, menfaat, madde ve sefahattoplum hayatında hükmetmeye başlamış, bunun sonucu da yine sefih ve dinsiz bir neslin yetişmesi olmuştur Bütün bunlar insanların vahiyden uzaklaşıp kendi akıllarının mahsulü olan batıl görüşlere sapmalarısonucu ortaya çıkmıştır
Buna göre bir Müslüman, gerçekte imansızlığı ve dinsizliği hedef alan felsefeye karşıdır; din ile barışık olan felsefeye hiç bir Müslüman karşı olmaz