Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

İslamda Yemİn...

İslamda Yemİn...

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
YEMİN

Sağ el; bereket; güç, kuvvet ve güzel mevki, yaralayıcı; kişinin bir haberi kuvvetlendirmek veya bir işi yapıp yapmamak hususundaki azim ve iddiaya güç vermek için Allah'a kasem ya da boşama ve köle azadı gibi bir şeye bağlamak suretiyle akit etmesi anlamında bir fıkıh terimi

Yemin daha çok Allah'ın isimleri veya zâtî sıfatlarından birisi anılarak yapılan kasem için kullanılır Talâka veya köle âzadına bağlı olanların yemin olup almadığı tartışmalıdır (Kasânî, Bedâiu'sSanâi,III, 2)

Kasem ve hılf kelimeleri arasında nüanslar olmakla birlikte yeminile eş anlamlı olarak kullanılmaktadırlar (Kâsânî, ayer; Lisânu'l Arab, XIII, 462) Türkçe'de bazan yemin yerine and içmektabirinin kullanıldığı görülmektedir

Bu mefhumun, kelimenin anlamı ile irtibatı; yeminin söze güç kuvvet katması ve yeminleşenlerin sağ ellerini birbirlerine vurmalarıdır (Mevsılî, elİhtiyâr, IV, 45)

Yemin, akitlerde ve husûmetlerde sözü te'kid için meşrudur Meşrûtiyeti Kur'ânı Kerîm ve Sünnetle sabittir Kur'ân'ın bir çok sûresi değişik cisimler üzerine yapılan yeminlerle başlar Tin, Şems, Fecr sûreleri bu kabildendir Bakara sûresinin 225 ve Mâide sûresinin 89 âyetinde Allah Teâlâ'nın, yemini lağv sebebiyle kullarını mülahaza etmeyeceği bildirilmektedir Yine Mâide sûresinin 89 âyetinde sorumluluk getiren yeminin mûn'akıde yemini olduğu ifade edilmekte, yeminlere riayet emedilmekte ve yeminini bozanların nasıl keffaret ödeyecekleri beyan edilmektedir Bunların yanısıra; Nahl (16) 38, 92, 94; Âlu İmran (3) 77; Mâide (5) 53, 108; En'am (6) 109; Tevbe (9) 12,13; Nur (24) 53; Fatır (35) 42; Mücâdele (58: 16; Münafıkûn (63) 2; âyetleri de yeminin meşrûtiyetinin Kur'ân'dan delilleridir

Hz Peygamber bir hadisinde ümmetine, babalar ve putlar adına yemin etmemelerini, yemin edeceklerse Allah adına yemin etmelerini ya da hiç yemin etmemelerini emretmiştir (Ahmed b Hanbel, Müsned, II, 7; Tirmizî, Nuzur, 8

Rasûlüllah bizzat kendisi de yemin etmiştir Onun yemin ederken en çok kullandığı tabirlerden birisi: Nefsime veya Muhammed'in nefsine sahip olana yemin ederim ki dir (Örnek olarak bkz İbn Mâce, Keffaret 1; Ahmed b Hanbel, age, IV, 16)

Yemin Çeşitleri

Yeminler önce Allah adına edilenler ve Allah'tan başkası adına edilenler olmak üzere ikiye ayrılırlar Allah adına edilen yeminler de kendi aralarında taksime tabidirler

Allah adına edilen yeminler:

Kasem suretiyle Allah adına yeminler Allahya da İzzet, celal, azametgibi zati sıfatlarının başına ba, va, taharflerinin birisini getirmek suretiyle yapılır (Mevsılî, age, IV, 49, 50; Şirbinî, Muğni'lMuhtaç, IV, 320, 312) Müslümanlar arasında en çok kullanılan yemin yafızları: Vallâhi, billâhi ve tallâhisözcükleridir

Allah'ın isim ve zatî sıfatlarının dışında hiçbir şeye yemin edilmez Hanefilere göre, Nebi, Kur'ân, Kâbe gibi Müslümanlarca kutsal olan varlıklar adına da yemin edilmesi caiz değildir (Kâsânî age, III, 510; Merginânî, elHidâye,II, 72; Mevsıli; IV, 51)

İmam Şâfiî, İmam Mâlik ve İmam Ahmed b Hanbel'e göre Kur'ân, Kur'ân âyetleri ve Mushaf adına edilen yeminler mûteberdir Bozulması halinde keffareti gerektirir (İbn Kudâme, elMuğnî, XI,194,195) Hanbelîlere göre Kâbe ve diğer yaratıklar adına yemin etmek caiz değilse de, Peygamber adına yemin etmek caizdir Bozulması keffareti gerektirir (İbn Kudâme, age, XI, 210)

Yeminin mûteber olması için mutlaka arapça olması şart değildir Diğer dillerle de yemin edilebilir Kaynaklar farsça bazı tabirlerle yemin edilebileceğine işaret etmişlerdir (bkz Merginânî, age, II, 74; Fetâve'lKâdihan, II, 7; elFetâve'lHindîye, II, 57)

Buna göre Türkçe'de kullanılan yemin ederim, kasem ederim, and içerimgibi sözler de yemin sayılır Ancak mukaddesâtım adına, şerefim üzerine and içerimgibi sözlerin yemin olmaması gerekir Çünkü Allah'ın adı veya sıfatları adına yapılmamıştır Merginânî, hangi sözlerle yemin edip edilemeyeceğinin örfe bağlı olduğunu söylemektedir (Merginânî, age, ay) Bu sözcükler bugün ülkemizde bazı ortamlarda yemin için mâruf hale gelmişlerse de yaygın bir örf saymak mümkün değildir

Bunların dışında, kişinin mübah olan bir şeyi kendisine haram kılması veya birşeyi yaptığı ya da yapmadığı takdirde, yahudi, hristiyan vs olacağını yemin kasdıyla söylemesi de bir yemindir (Merginânî, age, II, 74; Mevsilî, age, IV, 52, 53)

İmam Şâfiî, İmam Mâlik ve Ahmed b Hanbel'den nakledilen bir görüşe göre bu tür sözler yemin sayılmaz, dolayısıyla bozulması durumunda keffaret gerekmez (İbn Kudâme, a,ge, XI, 199, 200; Şirbinî, Muğni'lMuhtâc, IV, 324; Vehbe ezZühaylî, elFıkhu'lİslâmî ve Edilletühû, III, 344)

Allah adı anılarak edilen yeminler ğamûs, lağv ve mün'akıde olmak üzere üç çeşittir;

Ğamûs yemin

Ğamûs yemin; geçmişteki veya bu zamandaki bir olayın ilgili olarak, bile bile yalan yere yemin,etmektir Mesela bir kimsenin, borcunu ödemediğini bildiği halde ödedim diye veya hâli hazırda cebinde parası olduğu halde parasının olmadığını söyleyerek yemin etmesi birer ğamûs yeminidir Böyle bir yemin büyük bir günahtır Allah (cc) lu İmran sresinin 77 âyetinde; Allah'a karşı verdikleri sözü ve yeminlerini az bir paraya satanlara gelince; işte bunların ahirette bir nasibi yoktur Allah kıyamet günü onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır Onlar için elem verici bir azap vardırbuyurmaktadır Eş'as bin Kays'ın bildirdiğine göre, bu âyet kendisine ait bir kuyuda amcasının oğlunun hak iddia etmesi ve onun beyyine getirmediğini takdirde amcası oğlunun yalan yere yemin edebileceğini söylemesi üzerine nazil olmuştur (Ebû Dâvud, Sünen, Eymân, 1; İbn Kudâme, age, XII, 122) Hz Peygamber (sav) bir çok hadisinde yalan yere başkasının malını almak için yemin etmenin Allah'a ortak koşmak, adam öldürmek, anaya babaya isyan etmek gibi büyük günahlardan olduğunu, böyle yemin edenlerin Cennet'in mahrum olup, Cehennem'i hak ettiklerini, dolayısıyla oradaki yerlerine hazırlananları gerektiğini haber vermektedir (bkz Buhârî, Eyman, 16, 18, elMürteddin, 1; Müslim, İman, 220, 221; Ebu Dâvud, Eyman, 1 ; Tirmizî, Büyü, 42; İbn Mâce, Ahkâm, 7; Ahmed b Hanbel, I, 379, 442, V 211, 212; Zeylâî, Nasbu'rRâye, III, 292, 293)

Hanefi, Hanbelî ve Malikilere göre ğamûs yemininden dolayı keffaret yoktur Yemin eden kişi Allah'tan af dilemeli, tevbe istiğfar etmelidir Çünkü bu yemin Allah'a karşı büyük bir cür'ettir, onu hafife almaktır; böyle büyük bir günahın keffaretle giderilmesi mümkün değildir Hz Peygamber (sav) bir hadisinde beş şeyden dolayı keffaret olmadığım söylemiş ve kişinin uymak zorunda olduğu yemini bunlardan saymıştır (Şevkânî, Neylü'lEvtar, VIII, 264) Buradaki kefaretin olmayışından maksat, bu yeminin günahını kefaretin silemeyeceğidir Kâsanî (v 5871191) tevbe ve istiğfarın, ğamûs yemininin keffareti olduğunu söylemektedir (Kâsânî, age, III,15) Şâfiîlere göre bu yeminden dolayı keffaret gerekir (Merginânî, age, II, 72; İbn Kudâme, XI, 178; Şirbinî, age, IV; 325)

Lağv Yemin

Lağ yemini Hanefilere göreyanlışlıkla edilen, yani sahibinin söylediği sözün hakikat dışı olduğu halde, doğru olduğunu zannederek ettiği yemindir Bu yemin de hem geçmiş ve hem de şimdiki zamanla ilgili olabilir Meselâ borcunu ödemediği halde, ödediğini zannederek, veya cebinde para olduğu halde olmadığını zannederek yemin eden kişinin ettiği yemin, lağv yemindir (Kâsânî, ageIII, 17; Merginânî, age, II, 72; Mevsılî, age, IV, 46) Hanefîlerin bu anlayışı bir çok sahabe ve tabiinden nakledilmiştir (bkz Zeylâi, Nasbu'rRâye, III, 293)

Şâfiîlere göre lağv yemini, konuşma esnasında kasıt olmadan insanın ağzından çıkan hayır vallahi, evet vallahigibi yeminlerdir (Şirbinî, age, IV, 324, 325) Lağv yemininin bu şekildeki izahı Hz Âişe tarafından Hz Peygamber'den nakledilmiştir (Buhârî, Eyman,15; Ebû Dâvud, Eyman, 6)

Hz Peygamber'den lağv yemini için başka izahlar da rivâyet edilmiştir Meselâ bir hadiste: Âtıcıların yemini lağvdır, onun için keffaret yokturbuyurmuştur (Heytemî, Mecmua'zZevaid, IV, 185)

Alimler kendi anladıkları lağv yemininden dolayı günah ve keffaret olmadığında hemfikirdirler Çünkü Allah (cc) lağv yemininden dolayı kulunun muaheze edilmeyeceğini bildirmiştir (Mâide, 589)

Şâfiiler, Hanefilerin lağv yemini dedikleri yeminleri bu grup içinde kabul etmedikleri için, doğru zannedilerek edilen yeminlerden dolayı da kefaretin gerekli olduğu kanaatindedirler

Mün'akıde yemini

Mün'akide yemini bir şeyi yapmak veya yapmamak için edilen yemindir Bu yemin gelecek ile ilgilidir Bir kimsenin yarın falan yere gideceğineveya falan kişiyle bir daha konuşmayacağınayemin etmesi bu kabildendir

Mün'akide yemini kendi arasında, mürsel, muvakkat ve fevr olmak üzere üçe ayrılır

1 Mürsel yemin: Bir fiili yapıp yapmamayı zamana bağlamadan edilen yemindir Meselâ, bir işi yapacağına yemin eden ama bunu zamana bağlamayan kişinin ettiği yemin mürseldir Ölüm anına kadar ettiği şeyi yapıp yemininden kurtulabilir Belirli bir sürenin geçmesi ile yemini bozmuş sayılmaz

Bu yemine mutlak yeminde denilir

2 Muvakkat yemin: Bir zamana bağlı olarak edilen yemindir Bu yemin, filin bağlandığı zamanla kayıtlıdır Zamanın dolması ile yeminin hükmü sona erer Meselâ bir meyveyi üç gün yetmeyeceğine yemin eden kişi, üç gün dolduktan sonra o meyveyi yese yeminini bozmuş sayılmaz

Belirli bir süre içinde bir şeye yapmaya yemin eden kişi o kişi ön gördüğü süre içinde yaparsa yemininden kurtulmuş olur O süre içinde yapmazsa, daha sonra yapsa bile yeminini bozmuştur; keffaret ödemesi gerekir Şayet yemin eden kişi süre dolmadan ölürse, Ebû Hanife ve Muhammed'e göre yeminini bozmuş olmaz Ebû Yusuf'a göre bozmuş olur

Bu yemine mukayyed yeminde denilir

3 Fevr yemin: Bir sebebe bağlı olarak edilen yemindir Başka deyişle; kendisi ile gelecek değil şimdiki zaman kasdedildiğine karineler bulunan yemindir Bir soruya cevap verirken edilen yemin bu kabildendir Meselâ yemek yiyenlerin yanlarına gelen birisine buyur yedemelerine karşılık onun vallahi yememdemesi fevr yeminidir Gelecekle değil o anla ilgilidir Dolayısıyla daha sonra bir şey yemesi ile yeminini bozmuş olmaz (Tahânevî, Keşşafu Istılahâti'lFünûn, II, 1549, 1550; Muhammed Ravas Kal'acî, Hamid Sadık Kuneybî, Mu'cemu Lüğâti'lFukahâ, 514)

Mün'akide yemininde yeminin gereğini yapmaya berr, yapmamaya bârr, yemini bozmaya hins, bozana da hânis denilir Bu türden bir yeminin gereğini yapan kişi yemininden kurtulmuş olur Yemininde hânis olan kişiye ise keffaret gerekir Yeminde aslolan ona sadakat göstermektir Ancak bu, yemin edilen şeyin dinî hükmüne göre farklılık gösterebilir Onun için yemine sadakat gösterme konusunu alimler beş grupta ele almışlardır:

1 Uyulması vacip olan yeminler: Farz olan bir ibadeti yapmak veya masum bir insanı ölümden kurtarmak, ya da bir haramı terk etmek için yapılan yeminleri yerine getirmek farzdır Çünkü Hz Peygamber (sav) Âllah'a itaat etmek üzere yemin eden kişi itaat etsinbuyurmuştur Bu kabilden olan bir yeminin gereğini yerine getirmeyen kişi günahkar olmuştur; tevbe ve istiğfar etmesi icab eder, ayrıca yemin keffareti ödemesi gerekir

2 Edilmesi haram, uyulmaması cevap olan yeminler:

Bir farzı terk etmek veya bir haramı işlemek için yemin etmek haram bir yemindir, bozulması farzdır Dolayısıyla, meselâ ana babası ile konuşmamaya yemin eden kişi, onlarla konuşacak, yani yeminini bozacak ama yemin keffareti ödeyecektir Ayrıca haram birşeyi yapmaya yemin ettiği için tevbe istiğfar edecektir Hz Peygamber; Bir şeye yemin edip de, başkasını daha hayırlı gören kişi yemininden dolayı keffaret ödesin, sonra da o hayırlı olan şeyi yapsınbuyurmuştur (Nesâî, Eyman, 41; Ebû Dâvud, Eyman, 12)

Bir başka hadiste de şöyle buyurulmuştur: Rabbe isyanda, sılayı rahmi kesmekte ve mâlik olmadığın şeyde sana yemin de, nezir de yoktur(Ebû Davud Eyman, 12; Nesâi, Eyman, 17; İbn Mâce, Keffaret, 8; Ahmed b Hanbel, II, 185, 202)

Şâ'bî'ye göre haram bir fiili işlemek üzere yemin eden kişi yeminini bozar, yani o haramı işlemez Ayrıca keffaret ödemesine de gerek yoktur Çünkü Hz Peygamber kişinin haramı işlememesinin yeminine keffaret olduğunu söylemiştir (Ebû Davud, Eyman, 12)

Hanefiler mün'akide yemininden dolayı kulların sorumlu tutulacağı bildiren âyetin zahirine dayanmaktadırlar (Mâide, 89)

3 Uyulması mendup olan yeminler: Bir maslahata müteallik olan yeminlerdir

Yapılması mendup olan bir fiili işlemek için edilen bir yemine uymak da menduptur Böyle bir yeminin bozulması mekruhtur, keffaret gerekir

4 Mübah olan yeminler:

Mübah olan bir işi yapmak veya yapmamak, ya da doğru olan bir haber üzerine yemin etmek mübahtır Böyle bir yeminin bozulması efdaldir Bozulursa keffaret gerekir

5 Mekruh olan yeminler:

Mekruh olan bir fiili işlemek veya mendubu terketmek için yemin etmek mekruhtur Alış veriş esnasında yemin etmek de mekruhtur Böyle bir yeminin bozulup keffaret ödenmesi efdaldir Yemine sadakat ise mekruhtur (Kâsânî, age, III, 17, 18; İbn Kudâme, el Muğnî, II, 167; Necati YenielHüseyin Kayapınar, Süneni Ebû Davud Terceme ve Şerhi, XII, 236)

Hanefî ve Malikilere göre unutarak, hataen, ikrah yoluyla ve yemin kasdı olmadan edilen yeminler mûteberdir Çünkü yukarıda işaret edilen ayet mutlaktır Yeminin kasda dayanıp dayanmaması konusunda bir kayıt mevcut değildir Ayrıca Hz Peygamber (sav) bir hadisinde; yemin, talak ve nikahın ciddisinin de, ciddi sanıldığını haber vermişlerdir (Ebu Davud, Talak; 9; Tirmizi, Talak, 9; İbn Mâce, Talak, 13; Kâsânî, age, III,18; Vehbe ezZühaylî, elFıkhu'lİslâmî ve Edilletuhû, III, 367)

Şâfiî ve Hanbelîlere göre yeminini unutarak bozan kişi, yemininde hânis sayılmaz Dolayısıyla kendisine keffaret icab etmez Delilleri, kulların hataen yaptıklarından dolayı günah olmadığını bildiren ayetle (Ahzab, 5) Müslümanların hatâen, unutarak ve ikrah yoluyla işlediklerinden dolayı sorumlu tutulmayacaklarını bildiren hadistir (İbn Mâce, Talak, 16)

İkrah yoluyla yeminini bozan kişi, Ebû Hanife ve Mâlik'e göre keffaret öder; Ahmed b Hanbel 'e göre ödemez İmam Şâfiî'den ise bu konuda iki ayrı görüş nakledilmiştir (İbn Kudâme, age, XI, 177, 178)

Yemin edildikten sonra hemen peşinden inşallahdenilirse, bozulması halinde keffaret gerekmez Çünkü Hz Peygamber (sav) Yemin edip de istisna eden (İnşallah diyen) isterse, döner,isterse yemini bozmadan terk ederbuyurmuştur (Ebû Davud, Eyman, 9; Nesâî, Eyman,18; Ahmed b Hanbel, II, 6, 49) Ancak bu hükmün geçerliliği yeminle inşallahdemenin arasında konuşulmamasına veya konuşacak kadar susulmamasına bağlıdır

İbn Kudame'nin bildirdiğine göre inşallahdenildiğinde kefaretin gerekmeyeceğinde dön mezhep müttefiktir (İbn Kudâme, age, XI, 227)

Yemin Keffareti

Mü'akide yemininin hangi türünden olursa olsun bozulması, keffareti gerektirir Normalde keffaret yemin bozulduktan sonra ödenir Yemin bozulduktan sonra ödenen kefaretin mûteber olduğu konusunda ulema arasında hiç bir ihtilaf yoktur Ancak önce kefaretin ödenip sonra yeminin bozulması durumunda bu kefaretin yeterli olup olmayacağı tanışmalıdır Hanefilere göre, keffaret ister malla, ister oruçla ödensin mutlaka yemin bozulduktan sonra ödenmelidir Bozulmadan önce ödenmesi caiz değildir Şafiilere göre keffaret malla ödenecekse yemin bozulmadan önce de ödenebilir Hanbelî ve Mâlikîlere göre kefaretin ister malla ister oruçla, yemin bozulmadan önce de sonra da ödenmesi caizdir

Yemin edilmeden önce keffaret ödenip daha sonra yemin edilmesi ve bozulması durumunda bu keffaret mûteber değildir Bu konuda hiçbir görüş ayrılığı yoktur (Kâsânî, age, III,18; İbn Kudâme, age, XI, 223226; Şevkânî, Neylü'lEvtar VIII, 268, 269; Necati YenielHüseyin Kayapınar, age, XII, 237, 138)

Yemin keffareti; gücü yeterse bir köle azad etmek veya on fakiri sabahlı akşamlı doyurmak ya da on fakiri alışılmış biçimde giydirmektir Kişi bu üçü arasında muhayyerdir Ama bunlara gücü yetmezse,peşi peşine üç gün oruç tutar Orucun arası hayız dahil hiç bir özür sebebiyle kesilmez, kesilmesi halinde yeniden başlanmalıdır Yemin kefaretinin gereği ve bu şekilde ödeneceği Kur'ânı Kerîm'le sabittir Ve âyet gayet nettir (Bkz Maide, 589) Onun için konu ile ilgili görüş farklılığı yoktur

2 Allah'tan Başkaları Adına edilen Yeminler

Allah'tan başkaları adına edilen yeminler iki kısımdır:

a Babalar, anneler, melekler vs gibi Allah'tan başka varlıklar adına edilen yeminler: Bu şekilde yemin etmenin caiz olmadığını, Hz Peygamber'in böyle yemin etmeyi men ettiğini yukarıda belirtmiştik Böyle sözlerle yemin etmek caiz olmadığına göre, buna yemin demek de doğru değildir

b Bir şarta bağlanarak edilen yeminler: Bu gruptaki yeminleri de iki kısımda ele almak mümkündür:

ba İbadet ve taat cinsinden bir şeye bağlananlar: Meselâ bir kimse şu işi yaparsam üç gün oruç tutayımdese, bu bir bakıma yemindir Çünkü o işi yapmaktan nefsini menetmek maksadıyla o sözü söylemiştir Bir başka açıdan da nezir (adak)tır Çünkü bir ibadeti yapmayı, bir şarta bağlamıştır Bu târz bir ifadenin nezir olarak değerlendirilmesi daha isabettir (Kasânî, III, 21)

bb İbadet ve taate bağlanmayıp, talak veya köle azadına bağlanan yeminler: Bir kimse karısının boş olmasını veya kölesinin hür olmasını bir şartın tahukkukuna bağlarsa, talakla veya köle azadı ile yemin etmiş sayılır Böyle yeminlere tâliki talak da denir Böyle sözlerin yemin olarak değerlendirilmesi kişiyi bir fiili yapmaya teşvik veya yapmaktan men etme konusunda kuvvet vermesinden dolayıdır (Ö Nasuhi Bilmen, Hukukî İslâmiyye ve İstıhâhâtı Fıkhıyye Kamusu, II, 232)

Bu maddede söz konusu edilen şartın tahukkuku halinde şayet adamın maksadı kendisini bir işi yapmaya teşvik veya yapmaktan menetmek değil de karısını boşamak veya kölesini azad etmekse, şartın vukuu halinde karısı boş veya kölesi azad olmuş olur Bu konuda ulema arasında her hangi bir görüş ayrılığı tesbit edilmemiştir Çünkü bu yemin değil, talakı veya itakı şarta bağlamaktır Ama eğer kişinin maksadı, karısını boşamak değil de, kendisini bir işi yapmaya veya yapmamaya zorlamak ise hüküm nedir? İşte bu konuda bazı değişik görüşler vardır Konuyu bir örnekle anlatalım: İçki müptelası olan bir kimse içkiyi bırakmak ve nefsini bu işe mecbur etmek maksadıyla Bir daha içki içersem karım boş olsunveya bir daha içersem şart olsundese ve daha sonra yeminini bozsa yani içki içse bu durumda ne uygulanacaktır? Bu konuda üç görüş vardır:

1 Bu söz tamamen geçersizdir; ne talaktır ne de yemindir Çünkü ne Allah'ın istediği bir şekilde karı boşama, ne de bir yemin etmedir O halde böyle bir söz söyleyen ve sonra bozan kişinin karısı boş olmaz, kendisine yemin keffareti de gerekmez Bu görüş Hz Ali'ye nisbet edilmektedir Zahirîler ve bazı Mâlikîler de bu görüştedir

2 Böyle bir söz söyleyen kişi yemin etmiş ve yeminini bozmuştur Çünkü adamın maksadı karısını boşamak değil, kendisini içki içmekten men etmektir Dolayısıyla kişi ettiği yemini bozduğu için kendisine yemin keffareti icabeder; karısı boş olmaz Hanbelîlerden İbn Teymiye ve İbn Kayyim elCevziyye bu görüştedir (İbn Teymiye elFetava'lKübra, 15, Beyrut, II, 110; İbn Kayyim elCevziyye, İlâmu'lMuvakkîn, IV, 17 vd)

3 Talak veya köle azadının bir şarta bağlanması ve şartın tahakkuku halinde, karı boş veya köle hür olur Yukarıdaki misalimizde, adam içki içtiği zaman karısı boş olmuş olur Dört mezhebin görüşü bu istikamettedir (Kâsânî, age, III, 21 vd; Merginânî, age, II, 250 vd; Mevsılî, age, III,140 vd; İbn Kudâme, age, VIII, 335, 336; Ö Nasuhî Bilmen, age, II, 232; vd; Zühaylî, age, III, 388 vd)

Yeminin Hâkim Kararına Etkisi

Davacı, mahkemede davasını isbat edemezse, davalıya yemin teklif etme hakkına sahiptir Yemin onun kendi fiili veya başkasının fiili hakkında olumlu veya olumsuz yönde olabilir; Allah'a yemin olsun ki, satmadım yahut satın almadım yahut da sattım veya satın aldımdemek gibi Çünkü insan kendi durumunu ve fiillerini başkalarından daha iyi bilir Bu yüzden onun yemini anlaşmazlığı sona erdiren bir delil sayılır

İbn Abbas (ra)'den rivâyete göre Hz Peygamber (sas) bir adamayemin teklif etti ve ona şöyle dedi: De ki, kendisinden başka hiçbir ilah olmayan Allah'a yemin ederim ki, davacının bende hiç bir hakkı yokturYine Eş'as b Kays'dan rivâyet edilmiştir O şöyle dedi: Kindeli bir şahısla Hadramutlu birisi Yemen'deki bir toprak için Hz Peygamber'in önünde hasımlaştılar Hadramutlu hasımının babasının kendi toprağını gasbettiğini ve halen bu toprağın hasmının elinde bulunduğunu iddia etti Hz Peygamber davacıya delilini sordu O, Delilim yok, fakat yemin ederim ki, o toprağın babası tarafından gasbedildiğini bilmiyordedi Bunun üzerine Kindeliye yemin teklif edildi (Ebû Davud nakletti)

İslâm hukukçuları mahkemedeki yeminde yedi şartın bulunması gerektiğini belirtirler Bunlar şöylece sıralanabilir:

1 Yemin edenin buluğ çağına gelmiş olması, temyiz kudretini hâiz bulunması ve iradesinin hür olması;

2 Davalının, davacının hakkını inkâr etmesi;

3 Hasımın hâkimden yemin talep etmesi ve hakimin yemin edecek olana teklifte bulunması;

4 Yemin şahsa bağlı olup, yeminde vekâlet kabul edilmez Yemin, yemin edecek olanın zimmeti ve dini ile bağlantılı olduğu için veli veya vekil bu hakkı kullanamaz

5 Hadler gibi Allah'a ait haklarla ilgili olmaması gerekir

6 İkrar caiz olan haklarla ilgili olması Hadisi şerifte Delil davacıya, yemin ise davalıya aittirbuyurulur İkrar caiz olmayan haklar konusunda yemin geçerli olmaz

7 İsbat için delil olmaması veya mevcut delillerin yetersiz bulunması

Mahkemedeki yeminlerin çeşitleri:

1 Şâhidin yemini: Bu, şâhidin, şehadetten önce doğru söyleyeceğine dair yaptığı yemindir Günümüzde, şahidin tezkiyesi yerine geçmek üzere başvurulan bir yoldur Malikiler, Zeydiyye, Zâhiriye, İbn Ebî Leyld ve İbnü'lKayyim, devrin bozulması ve dinî duyguların zayıflaması sebebiyle bu yemine cevaz vermişlerdir İslâm hukukçularının çoğunluğu ise şahid yeminine karşıdır (Vehbe ezZühaylî, elFıkhu'l İslâmî ve Edilletuhû, VI, 600):

3 Davacının yemini: Hanefiler dışında diğer çoğunluk hukukçulara göre, kendisinden töhmeti kaldırmak için davacı da yemin edebilir Bu yemin, hakkını isbat veya aleyhindeki yemini reddetmek için de olabilir

İslâm hukukçularının çoğunluğu bir şahid ve davaya verilecek yemin delilleri ile hüküm verilebileceğini söylerken Hanefîler, âyetlerde iki şahidin öngörüldüğünü, bu olmadığı takdirde, davalıya yemin teklif etme hükmünün hadisle sabit bulunduğu görüşünü benimser (İbn Rüşd, Bidâyetü'lMüctehid, III, 456, 459)

Yemin ancak hâkimin veya naibin huzurunda onların teklifi ile geçerli olur Mahkeme dışındaki yemin veya yeminden kaçınma muteber değildir Çünkü, yemin husumeti kesmek için söz konusu olur Yemin hasmın talebi üzerine verilir Ancak beş yerde hâkim re'sen yemin teklifi eder:

1 Bir kimse bir mirastan alacak veya bir mal dava edip de isbat ederse, hâkim başka hukukî yollarla bu hakkı düşüren bir muamelenin olmadığı konusunda davacıya yemin teklif eder

2 Bir malı dava edip kendisine ait olduğunu isbat eden kimseye hâkim malın onun mülkünden başka bir muamele ile çıkmadığıkonusunda yemin teklif eder

3 Müşteri, malı ayıp sebebiyle reddederse, ayıba razı olmadığı konusunda yemin teklif eder

4 Hakim şüf'a hakkı sebebiyle bu hakkı daha önce düşürmediği konusunda yemin teklif eder

5 Kocası kayıp olan bir kadının lehine nafaka ile hükmedilince hâkim, evliliğin devam ettiği, nafaka olmadığı ve onun yanında mal bırakmadığı, konusunda yemin teklif eder

Kendisine yemin teklif edilen kimse, yemin ederse dava konusunda hak kazanır Yeminden kaçınırsa dava konusu şeyi kaybetmiş olur

Kaynak: Şamil İslam Ansiklopedisi

 

Similar threads

Allah'tan başkaları adına edilen yeminler iki kısımdır: a Babalar, anneler, melekler vs gibi Allah'tan başka varlıklar adına edilen yeminler: Bu şekilde yemin etmenin caiz olmadığını, Hz Peygamber'in böyle yemin etmeyi men ettiğini yukarıda belirtmiştik Böyle sözlerle yemin etmek caiz...
Cevaplar
0
Görüntüleme
70
Yeminler a) Mahiyeti Sözlükte “kuvvet, sağ taraf, sağ el, ant, kasem ve benzeri mânalara gelen yemin dinî kullanımda, “bir kimsenin bir işi yapıp yapmaması veya bir olayın doğru olup olmaması konusundaki söylediği sözünü Allah’ın adını veya sıfatını zikrederek kuvvetlendirmesini ifade eden...
Cevaplar
0
Görüntüleme
90
Kur'ânı Kerîm'de: Allah sizi yeminlerinizdeki lağvden dolayı sorumlu tutmaz Fakat kalblerinizin azmettiği yeminler yüzünden muaheze eder Bunun da keffâreti ailenize yedirmekte olduğunuzun orta (derece) sinden on yoksulu doyurmak, ya onları giydirmek, yahud bir köle azâd etmektir Fakat kim...
Cevaplar
0
Görüntüleme
77
Yemin Nedir? Yemin, lügatte, kuvvet manasına gelir. Dindeki manası ise, bir işi yapmak veya yapmamak hususunda iddiayı kuvvetlendirmek için ya Allah'a kasem edilerek veya talak (boşanma) gibi birşey'e bağlayarak yapılan akid demektir. Mesela: "Vallahi filan işi yaptım veya yapmadım" şeklinde...
Cevaplar
0
Görüntüleme
161
İslami manadaki yemin, genellikle Allah adına yapılır Bu da “Vallahi, Billahi gibi ifadelerin söylenmesiyle olur Fakat bu arada başta Kur’anı Kerim ve Kabe olmak üzere mukaddesler üzerine yapılan yeminler de yemin mefhumuna girer ve bunlar üzerine yapılan yeminler geçerlidir Yeminler çok kere...
Cevaplar
0
Görüntüleme
109
858,464Konular
981,136Mesajlar
29,532Kullanıcılar
Üst Alt