Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

İslamın demokrasiye bakış açısı nedir? (ISLAM TIM)

İslamın demokrasiye bakış açısı nedir? (ISLAM TIM)

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Günümüz tartışma konuları arasında, İslam ve demokrasi konusunun, muhtelif platformlarda öne çıktığı gözlemlenmektedir Açıkça belirtmek gerekirse, İslam ve demokrasi mukayesesinin, çok sağlıklı yapıldığını ifade etmek oldukça zordur

Böyle bir mevzunun en başında, İslam’ın, insanların dünya ve ahiret mutluluğunu hedefleyen ilahi kaynaklı bir din, demokrasinin ise, insanların kendi akıl, irade ve bilgi birikimine dayalı olarak ortaya çıkardıkları bir yönetim biçimi olduğunu vurgulamak gerekir

Bu vurguyu yapmanın ana hedefi, bu iki kavramın, birbirinin zıddı veya birbirinin alternatifi ya da birbiriyle tamamen uyuşan unsurlar gibi takdim etme gayretlerinin doğru olmadığını belirtmektir

Bu yüzden, İslam’ı, bir din olarak kendi kulvarında, demokrasiyi de bir yönetim şekli olarak kendi kulvarında değerlendirmek gerekir Bunu yaparken, sadece kavramlara takılıp kalmadan, bu kavramların muhtevasını, objektif bir bakış açısıyla karşılaştırmak zarureti vardır

Bu noktada, İslam ilahiyatçılarının büyük bir kısmınca kabul edilen en önemli husus şudur: Kur’an tarafından, adı açıkça belirtilen ve insanlara emredilen herhangi bir yönetim biçimi mevcut değildir Ancak, hem Kur’an’da, hem de Hz Peygamber’in uygulamalarında, yöneten ve yönetilenlerin sorumluluklarını öğreten evrensel prensipler vardır

Dünyanın herhangi bir bölgesinde, dönemin ihtiyaçlarına, insanlarının kültürel yapısına, oluşan siyasi şartlara, zamanın ve coğrafyanın getirdiği imkan ve zorunluluklara göre, yönetim modeli geliştirilebilir

Demokrasinin en belirleyici ve vazgeçilmez unsurlarından biri, halkın yönetime katılması ve kendi hür iradesiyle yöneticileri seçmesidir Dikkatle incelendiği zaman, Hz Peygamber’in, İslam’ın en iyi uygulayıcısı sıfatıyla, kelime olarak, kabul etmek, razı olmak, anlamına gelen BEY’AT müessesesini çalıştırdığı görülür Bey’at, günümüz seçim uygulamalarındaki oy kullanma karşılığı olarak, kısaca “halkın yöneticiye bağlılığını belirtmek için reyini ortaya koyması şeklinde tanımlanabilir Bey’at, “kadın ve erkeğin, yöneticiye karşı görev ve sorumluluğu kabul etmek üzere yaptığı bir sözleşme olarak da tarif edilir (1)

Hz Peygamber’in başlattığı bey’at uygulaması bazı yapısal değişikliklere uğrayarak Osmanlı dönemine kadar devam etmiştir

Bu yönüyle bakıldığı zaman, yöneticileri belirleme metodu konusunda İslam öğretisinin, bugünkü demokratik seçim uygulamaları ile çok önemli bir paralellik gösterdiği anlaşılmaktadır Bu benzerlik, her ferdin kendi reyini hür iradesiyle belirtmesi konusunda da mevcuttur

Çünkü, zorbalıkla ve kılıç zoruyla alınan bey'at geçerli değildir Hz Ömer : Bir kimse, müslümanlara danışmadan, ister kendisi başkan olmaya, ister başkasını başkanlığa geçirmeğe kalkışırsa (vazgeçmediği taktirde) onu öldürmelisiniz(2) demiştir

Toplumun huzurunu bozmaya yönelik, zorbalığa ve haksızlığa dayanan her türlü girişimin bertaraf edilmesi, İslam dininin herkese yüklediği sorumluluklardan sadece birisidir

Yöneticilerle ilgili olarak İslam’ın öngördüğü en önemli değerler, insanlar arasında, eşitliğin, adaletin ve ferdi hukuk dokunulmazlığının sağlanmasıdır Şayet demokrasi, toplumları yönlendiren bir sistem değil de, insanların temel hak ve hürriyetlerini teminat altına alan ve halkın taleplerini karşılamayı taahhüt eden bir yönetim biçimi ise, bu hususta da İslam ve demokrasi arasında herhangi bir problemden bahsetmek anlamsızdır

Çünkü, bu hakların korunması bakımından, ikisi arasında bir aykırılık söz konusu değildir Hatta İslam, bir taraftan ferdi hukukun korunmasını emrederken, diğer taraftan da toplumsal hassasiyetlere atıfta bulunur ve içtimâî ruhun canlı tutulmasını ister Bu yüzden, fertlere yüklenen her sorumluluğun, toplumsal hayata bakan bir yönü vardır

Demokratik yönetim biçimiyle idare edilen ülkelerde, toplum tarafından seçilen ve yine toplum adına karar mekanizması olarak işleyen meclis de, üzerinde durulması gereken en önemli müesseselerden biridir Bunun İslam literatüründeki tam karşılığı, danışma kurulu olarak tercüme edebileceğimiz, ŞÛRÂ müessesesidir

Yapılması planlanan işlerin, istişâre sonucunda karara bağlanması gerektiği konusunu, Kur’an iki farklı âyette şu şekilde açıklar:

“Onları affet; bağışlanmaları için dua et; iş hakkında onlara danış (3)

“Onların işleri, aralarında danışma iledir (4)

Demokrasinin vasıfları arasında zikredilen çoğulculuk prensibi, Kur’an’da bu âyetlerle formülleştirilmiştir Çünkü fertler arası istişare, çoğulculuğun en önemli göstergelerindendir İlk âyette geçen “iş hakkında onlara danış ifadesi, İslam âlimlerince bir tavsiye değil, yerine getirilmesi zorunlu bir emir olarak telakki edilmiştir (5)

Yine, İslam’ın benimsediği idari yapı, danışma (meşveret) üzerine kurulması gerektiğinden hareketle, “herhangi bir şahsın diktatörlüğüne dayanan otokrasiden; kendisinde ilâhî bir sıfat olduğu iddiasıyla ortaya çıkan kişinin idaresine dayanan teokrasiden; üstün azınlık sınıfının hâkimiyetine dayanan oligarşiden; kişilerin heva ve heveslerine göre idare ettiği demagojiden ayrılır (6)

İslâm'daki istişâre sistemi çoğunluk veya azınlık farkı gözetilmeksizin imkan dahilinde herkesin görüşünü almayı gerektirmekte, ancak, görüşler içinde tercihe şayan olanın, parmak hesabıyla değil, derin ve tarafsız aklî araştırma neticesi tesbit edilmiş olanın tatbik mecburiyetini içermektedir (7)

Özellikle Hz Peygamber ve ondan sonra idarecilik yapan halifeler, istişareye ciddi manada önem vermişler, Kur’an’daki “iş hakkında onlara danış emrinin en önde gelen uygulayıcıları olmuşlardır Bundan dolayı İbn Teymiyye: “İdareciler istişâreden muaf olamazlar Çünkü Allah onu peygamberine emretmiştir der (8)

Hz Peygamber’in sahabeyle istişaresinde dikkati çeken hususlardan biri; herhangi bir karara vardığı zaman, bu kararının Kur’an’ın bir emri mi yoksa kendi düşüncesiyle aldığı bir karar mı olduğunun, kendisine sorulmasıdır Kur’an emri olursa, bağlayıcılık ifade ettiği için o emir yerine getirilir, ancak Hz Peygamber’in kendi kararı olursa, bu karar üzerinde sahabe kendi görüşlerini ona aktarırlardı Bedir harbinden sonra alınan esirlerin, hangi şartlarla serbest bırakılacağı, namaza davetin (ezanın) nasıl uygulanacağı, Hendek harbinde Medine’nin nasıl savunulması gerektiği gibi konular, Hz Peygamber’in istişare anlayışının en çarpıcı örnekleridir

İstişâre ederken göz önünde bulundurulması gereken en önemli noktalardan biri, kime veya kimlere danışılacağı konusudur Abbasi yöneticilerinden Me'mun’un, oğluna nasihat ederken, istişâre konusunda söyledikleri, bu hususa ışık tutar Der ki: “Şüphen olan işlerde, tecrübe sahibi, gayretli ve şefkatli ihtiyarların görüşlerine başvur Çünkü onlar, çok şey görüp geçirmişler, zamanın inişliçıkışlı, ikballihezimetli olaylarına şahit olmuşlardır Onların sözü acı da olsa kabul ve tahammül et Danışma kuruluna korkak, hırslı, kendini beğenmiş, yalancı ve inatçı kişileri alma (9)

İslam dünyasının, batı kaynaklı olarak geliştirilen birçok müessese üzerinde ortak bir noktaya varamadığı açıktır Demokrasi de bunlardan bir tanesidir Hiçbir bilimsel ve akli temele dayanmadan kimileri, demokrasinin İslam’la tamamen çeliştiğini anlatırken, kimileri de ikisi arasında tam bir uyumun varlığını anlatmaya çalışmaktadır

Fertlerin ve toplumların mutluluğuna katkıda bulunma gayesi ve arzusu olan herkes için, en makul olan şey, kavram kompleksine kapılmadan din olarak İslam’ın evrensel değerlerinden, idari bir mekanizma olarak da demokrasinin öngördüğü temel hak ve özgürlüklerden yararlanmanın yollarını aramaktır

Adı ne olursa olsun, insanların huzur ve mutluluğu için yürütülen çabalara İslam’ın herhangi bir itirazı söz konusu değildir

“Demokrasinin benimsenmesi Batı’yı “meşrulaştırma değil, gerçek bir yeniden keşif olarak görülebilir Batılı demokrasi ile İslam, yöntemde bazı farklılıklar gösterse bile, gayelerindeki benzerlikler dikkate alınarak birbirinden istifade edebilirler Tabii bu istifade, Hasan Turabi’nin ifadesiyle söyleyecek olursak, eğer Batılılar, demokrasinin “Müslüman bir çocuk doğurmasına müsaade ede(bili)rlerse gerçekleşebilir Çünkü hala Batı’da birçok kişi için “islami demokrasi kavramı lanetli olarak görülmektedir (10)

Netice itibariyle, İslam prensiplerinin demokrasinin öngörüleriyle tamamen uyum içerisinde olduğu iddia edilemez Ancak eğer dinden bağımsız düşünürsek, yönetim biçimleri içerisinde İslam’ın genel hükümleriyle en kolay uyumlu hale getirilebilecek yönetim biçimi yine demokrasidir

Bu arada İslam düşünürlerinin bu konuda bir çözüm arayışı içerisinde oldukları da bir gerçektir Zira demokrasi, kaçınılmaz olarak müslümanların içerisinde bulundukları ve kendisinden etkilendikleri bir sistemdir Konumlarının İslam’a uygunluğunu her zaman sorgulamak zorunda olan müslümanlar, kendilerini kaçınılmaz olarak etkisinde bulundukları demokrasi karşısında çözüm arayışı mecburiyetinde bulmuşlardır

Kur’an verilerine uygun olarak yapılan tartışmalar, demokrasiye bir karşıtlık değil, yeniden tanımlanan demokrasiye taraftarlık şeklinde kendini göstermektedir
Dünyada birbirinden farklı birçok demokrasi tanımı ve uygulaması vardır İslam dünyası, bu durum karşısında, bir yandan İslam’ı doğru anlamak ve doğru yorumlamak, diğer yandan da demokrasiyi bu yorum içinde tanımlamak zorundadır Böyle bir yol, İslâm ve demokrasinin buluştuğu bir orta noktanın oluşmasına katkıda bulunabilir

(1) Yusuf Kerimoğlu, İslam Ansiklopedisi, Şamil Yayınevi, bey’at md
(2) Muhammed Ravvas Ka'laci, Mevsûatu fıkh Ömer b elHattâb, 14011981, 103
(3) Ali İmran : 3159
(4) Şûrâ : 9538
(5) Fahreddin erRâzî, Mefâtihu'lGayb, Kahire 193462, IX, 76; Nevevi, Şerhu'l Müslim, Kahire 134749192930, IV, 76
(6) İzzüddin etTemîmî, eşŞûrâ beyne'lEsâle ve'lMuâsıra, Amman 14051985, s 2728
(7) Ma'ruf edDevâlibî, İslâm'da Devlet ve İktidar (trc Mehmed S Hatipoğlu), İstanbul 1985, s 55
(8) İbn Teymiyye, esSiyâsetü'ş Şer'iyye (Mecmû'u Fetâva içinde), Riyad 138186, XXVIIl, 386, 387
(9) Mefail Hızlı, İslam Ansiklopedisi, Şamil Yayınları, istişare md
(10) bkz Mevlüt UYANIK, İslam ve Demokrasi, Muhammed Abid elCabiri Örneği

Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız
 
858,497Konular
981,907Mesajlar
29,934Kullanıcılar
Üst Alt