iltasyazilim
FD Üye
Aşağıdaki Yazı İmamı Rabbani Hazretlerinin 2Cild 67 Mektubunun bir kısmı olup bir miktar kısaltılarak aşağıya kopyalanmıştır:
Islâmın birinci sartı, Allahü teâlâya ve Peygamberine “sallallahü aleyhi ve sellem îmândır Yanî onları sevmek ve sözlerini begenip, kabûl etmekdir Itikâdı düzeltdikden sonra, islâmiyyetin emrlerini yapmak ve yasak etdigi seylerden kaçınmak, yanî ahkâmı islâmiyyeyi yapmak, elbette lâzımdır Bes vakt nemâzı, gevsek ve tenbel olmaksızın, kılmalıdır Tadîli erkân ile kılmalıdır ve cemâat ile kılmalıdır (Müslimân ile kâfiri birbirinden ayıran nemâzdır) Nemâzı dogru ve iyi kılan bir kimse müslimândır Nemâzı dogru kılmıyan veyâ hiç kılmıyan kimsenin müslimânlıgı sübhelidir Bir kimse, nemâzı dogru ve iyi kılınca, islâm ipine yapısmıs olur Çünki, nemâz, islâmın bes sartından ikincisidir Islâmın üçüncü sartı, zekât vermekdir Islâmın dördüncü sartı, Ramezânı serîf ayında hergün oruc tutmakdır Besinci sart, Kâbei muazzamayı hac etmekdir
Islâmın birinci sartı, îmân olup, kalb ile inanmak ve dil ile de söylemekdir Diger dört sart ise, vücûd ile yapılacak ve kalb ile niyyet edilecek ibâdetlerdir Nemâz, bütün ibâdetleri kendisinde toplamısdır ve hepsinden dahâ üstündür Kıyâmetde evvelâ nemâz sorulacakdır Nemâz dogru ise, digerlerinin hesâbı, Allahü teâlânın yardımı ile, kolay geçecekdir
Dinde yapılması yasak edilenlerden, mümkin oldugu kadar sakınmalıdır Allahü teâlânın râzı olmadıgı seyleri, öldürücü zehr bilmelidir Kusûrlarını düsünüp, bunları yapdıgına mahcûb olmalı, utanmalıdır Pismân olup üzülmelidir Hiç günâh yapmamaga karâr vermelidir Bu üzülmege ve karâra (Tevbe etmek) denir Günâhlarını afv etmesi için Allahü teâlâya yalvarmaga (Istigfâr etmek) denirAllahü teâlânın begenmedigi seyleri utanmadan, sıkılmadan söyliyen ve yapan, Allahü teâlâya karsı durmus, inâd etmis olur Bu inâdları,hemen onları islâmiyyetden çıkarır(Rıyâdunnâsıhîn) kitâbının 4kısmı, 2bâbının, 3faslında buyuruyor ki: (Harâmları, büyük günâh ve küçük günâh diye ikiye ayırmıslar ise de, küçük günâhlardan da, büyük günâh gibi kaçınmak, hiçbir günâhı küçümsememek gerekdir Çünki, Allahü teâlâ, intikâm alıcıdır ve ganîdir Istedigini yapmakda hiç kimseden çekinmez Gazabını, düsmanlıgını günâhlar içinde gizlemisdir Küçük sanılan bir günâh, intikâmına, gadabına sebeb olabilir)
(Rıyâdunnâsıhîn) 3bâbı, 1faslında buyuruyor ki: (Küfrden ve bidatden baska günâhlar ikiye ayrılır: Birinci kısm, Allahü teâlâ ile kul arasında olan günâhlardır Içki içmek, nemâz kılmamak ve bunlar gibi Bu günâhların, büyügünden ve küçügünden, çok sakınmalıdır Resûlullah “aleyhisselâm buyurdu ki: (Bir zerrecik yanî çok az bir günâhdan kaçınmak, bütün cin ve insanların ibâdetleri toplamından dahâ iyidir) Günâhların hepsi, Allahü teâlânın emrini yapmamak oldugundan, büyükdür Fekat, bazısı, bazısına göre küçük görünür Meselâ, yabancı kadına sehvetle bakmak, zinâ yapmakdan dahâ küçükdür El ile, ihtiyâcını gidermek, her ikisinden dahâ küçükdür Bir küçük günâhı yapmamak bütün cihânın nâfile ibâdetlerinden dahâ sevâbdır Çünki, nâfile ibâdet yapmak farz degildir Günâhlardan kaçınmak ise, herkese farzdır Büyük günâhlardan kaçınabilmek için, baska çâre yoksa, küçük günâhı islemek câiz olur
Her günâhı yapdıkdan sonra tevbe ve (istigfâr etmek) de farzdır Her günâhın tevbesi kabûl olur (Kimyâi seâdet)de buyuruyor ki: (Sartlarına uygun yapılan tevbe, muhakkak kabûl olur Tevbenin kabûl edileceginde sübhe etmemelidir Tevbenin sartlarına uygun olmasında sübhe etmelidir) Tevbe edilmiyen herhangi bir günâhdan Allahü teâlâ intikâm alabilir Çünki, Allahü teâlânın gadabı, günâhlar içinde saklıdır Allahü teâlâ pek kuvvetli, herkese gâlib ve intikâm alıcıdır Yüzbin sene ibâdet eden makbûl bir kulunu, bir günâh için, sonsuz olarak red edebilir ve hiçbirseyden çekinmez Bunu Kur’ânı kerîm bildiriyor ve ikiyüzbin sene itâat eden iblîsin seytânın, kibr edip, secde etmedigi için, ebedî melûn oldugunu, haber veriyor Yeryüzünde halîfesi olan, Âdem aleyhisselâmın oglunu, bir adam öldürdügü için, ebedî tard eyledi Mûsâ “aleyhisselâm zemânında, Bel’am bin Bâûrâ (Ismi azam)ı biliyordu Her düâsı kabûl olurdu Ilmi ve bâdeti, o derecede
idi ki, sözlerini yazıp istifâde etmek için, ikibin kisi hokka, kalem ile yanında bulunurdu Bu Belam, Allahü teâlânın bir harâmına, az bir meyl etdigi için, îmânsız gitdi (Onun gibiler köpek gibidir) diye dillerde kaldı Kârûn, Mûsâ aleyhisselâmın akrabâsı idi Mûsâ “aleyhisselâm buna hayr düâ edip ve kimyâ ilmi ögretip, o kadar zengin olmusdu ki, yalnız hazînelerinin anahtarlarını kırk katır tasırdı Birkaç kurus zekât vermedigi için, bütün malı ile birlikde, yer altına sokuldu
Salebe, sahâbe arasında çok zâhid idi Çok ibâdet ederdi Câmiden çıkmazdı Bir kerre sözünde durmadıgı için, sahâbîlik serefine kavusamadı, îmânsız gitdi Peygamber efendimize “sallallahü aleyhi ve sellem onun için düâ etmemesi emr olundu Allahü teâlâ, nice kimselerden, bir günâh sebebi ile, böyle intikâm almısdır
O hâlde, her müminin günâh islemekden çok korkması lâzımdır Ufak bir günâh isledikde tevbe, istigfâr etmesi, yalvarması lâzımdır(Rıyâdunnâsıhîn) 2kısm, 2bâbı, 1faslda diyor ki, (Tevbe ve istigfâr kalb ile, dil ile ve günâh isliyen a’zâ ile birlikde olmalıdır Kalb pismân olmalı
Dil, düâ etmeli, yalvarmalı Azâ da günâhdan çekilmelidir) Birçok âyeti kerîmede (Beni çok zikr edin) ve (Izâ câe) sûresinde (Bana istigfâr edin Düâlarınızı kabûl ederim, günâhlarınızı afv ederim) buyuruldu Görülüyor ki, Allahü teâlâ, çok istigfâr edilmesini emr ediyor Bunun için, Muhammed Masûm hazretleri, 2cild, 80ci mektûbunda (Bu emre uyarak, her nemâzdan sonra yetmis kerre istigfâr ediyorum Yanî, (Estagfirullah) diyorum Siz de bunu çok okuyunuz! Herbirini söylerken manâsını (Beni afv et Allahım) olarak düsünmelidir Okuyanı ve yanındakileri, derdlerden, sıkıntılardan, hastalıklardan kurtarır Çok kimse, okudu Fâidesi hep görüldü) buyurdu Yatarken, sag tarafa yatıp, bir Eûzü ve Besmele, bir Âyetelkürsî, üç Ihlâs, bir Fâtiha, bir Kuleûzüler, bir (tevekkeltü alellah lâ havle velâ kuvvete illâ billah) oku Büyüklerimiz, cinleri def’ için, bu kelimei temcîdi okurdu Sonra, bir istigfâr düâsı yanî, (Estagfirullâhel’azîm, ellezî lâ ilâhe illâ hüv el hayyel kayyûme ve etûbü ileyh), bir Allahümmagfirlî ve livâlideyye ve lil mü’minîne vel mü’minât) ve bir salevâtı serîfe ve bir (Allahümme rabbenâ âtinâ fiddünyâ haseneten ve filâhıreti haseneten ve kınâ azâbennâr birahmetike yâ Erhamerrâhimîn) ve üç veyâ on veyâ kırk yâhud yetmis kerre istigfâr ve bir kelimei tevhîd okuyup uyumalıdır Bütün gece okuyup uykusuz kalmamalıdır
Hastaya sifâ için, yetmis istigfâr okumalı, temâm olunca, bası üzerine üfürmeli ve kısa bir düâ etmelidir Düâların ve istigfârın kabûl olması için, nemâzları kılmak ve harâmlardan sakınmak ve abdestli okumak lâzımdır Istigfârı ve düâları abdestli okumak müstehabdır Ey büyüklerin büyügü Allahım! Muhammed aleyhisselâmın haber verdigi gibi, Sana inanıyorum Beni kabûl et! Beni afv et! Muhammed aleyhisselâm,Seni bize haber vermeseydi, bu noksan aklımızla, kendimiz bulmak, Seni tanımak serefine kavusamazdık Hayvanlardan asagı olur, Cehennemin atesinde yanmak, cezâmız olurdu Ey büyük Peygamber! Senin bizim üzerimizdeki hakkın sonsuzdur Bizi, Allahımızı tanımakla sereflendirdin Müslimân olmak seâdetine kavusdurdun Sonsuz yanmak azâbından kurtardın Bunun için, benden sana sonsuz selâmlar, sonsuz düâlar olsun! Allahım! Bu büyük Peygamberi bize tanıtan, analarımıza, babalarımıza ve hocalarımıza ve Ehli sünnet kitâblarını yazanlara ve yayanlara rahmet eyle yâ Rabbî! Âmîn
Ikinci kısm günâhlar, kullar arasındadır ki, bunlara tevbe etmek için, o kulu hosnûd etmek, râzı etmek de lâzımdır)
(Kimyâi seâdet) kitâbında buyuruyor ki, hadîsi serîfde buyuruldu ki: (Gizli yapılan günâhın tevbesini gizli yapınız! Âsikâre yapılan günâhın tevbesini âsikâre yapınız! Günâhınızı bilenlere, tevbenizi duyurunuz!)
O hâlde islâm dînine inanmıyanlar, müslimânlara sıkıntı verenler öldükden sonra, bunlar için, (Belki tevbe etmisdir, irtidâddan vaz geçmisdir) demek bosdur Bunların zulm yapan azâlarının iyilik yapması, dili ile düâ etmesi ve mazlûmları hosnûd edecek vasıyyetde bulunmaları lâzımdır Böyle tevbe etmiyen mürtedlerin ölülerine hüsni zan edilmez
Müslimânlardan, dogru yoldan ayrılanlara, (Bid’at sâhibi) denir Dogru yol, Muhammed “sallallahü aleyhi ve sellemin ve Onun dört halîfesinin “aleyhimürrıdvân yoludur Abdülkâdir Geylânî “kuddise sirruh (Gunye) kitâbında buyuruyor ki: (Yetmisiki bid’at yolunun esâsı, dokuz fırkadır ki, hâricî, sîî, mutezile, mürcie, müsebbihe, cehmiyye, dırâriyye, neccâriyye ve kilâbiyyedir Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem ve Çihâr yâri güzînin “aleyhimürrıdvân zemânında bunların hiçbiri yokdu Bunların meydâna çıkması, ayrı ayrı yollara ayrılması, Eshâbı kirâmın ve Tâbi’îni ızâmın ve Fükahâi seb’anın “rıdvânullahi aleyhim ecma’în ölümlerinden senelerce sonra idi) (Fükahâi seb’a), yedi büyük âlim demekdir Buhârî muhtasarı olan (Tecrîdi sarîh) tercemesi, 1cild, 34sahîfesinde diyor ki, (Medînei münevverenin bu yedi âlimi, Saîd ibni Müseyyib, Kâsım bin Muhammed bin Ebî Bekri Sıddîk, UrvetebnizZübeyr, HâricetebniZeyd, Ebû SelemetebniAbdürrahmân bin Avf, Ubeydüllah ibni Utbe ve Ebû Eyyûb Süleymân “radıyallahü anhüm idi)
Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: (Benden sonra müslimânlar arasında çok ayrılık olacakdır O zemânlarda yasıyanlar benim yoluma ve Hulefâi râsidînin “aleyhimürrıdvân yoluna yapıssın! Sonradan meydâna çıkan, moda olan seylerden kaçınsın! Çünki, dinde yenilik, reform yapmak dogru yoldan çıkmakdır Benden sonra, dinde yapılacak degisikliklerin hepsi dinsizlikdir) Bu hadîsi serîf gösteriyor ki, Peygamberimizden “sallallahü aleyhi ve sellem ve Hulefâi râsidînden sonra, dinde meydâna çıkarılan bu bozuk mezhebler, kıymetsizdir Bunlara güvenilmez Allahü teâlâya çok sükr edelim ki, bizi, Cehennemden kurtulan (Ehli sünnet velcemâat) fırkasından eyledi Cehenneme gidecek olan yetmisiki bid’at fırkasından etmedi Onların bozuk itikâdlarına kapılmakdan muhâfaza buyurdu ve ba’zı kimseleri Allahlık derecesine çıkaran, Sen yaratdın, senden din isteriz diyenlerden eylemedi Insan kendi isini, hareketini kendi yaratıyor diyenlerden de eylemedi Cennetde Allahü teâlâyı görmege inanmıyanlardan da etmedi Hâlbuki bu görmek, dünyâ ve âhıret ni’metlerinin en büyügüdür Su iki fırkadan da etmedi ki, insanların en iyisinin “sallallahü aleyhi ve sellem Eshâbına dil uzatarak, onları incitiyor Bu din büyüklerini fenâ sanıyor Onları, birbirine düsman idi, düsmanlıklarını ve kinlerini gizliyerek iki yüzlülükle geçiniyorlardı biliyorlar Hâlbuki, Allahü teâlâ, Kur’ânı kerîmde, Eshâbı kirâmın “aleyhimürrıdvân birbirlerini her zemân sevdiklerini bildiriyor Bu iki fırka, Kur’ânı kerîme inanmamıs oluyor Aralarında kin ve düsmanlık vardır diyorlar Allahü teâlâ akl ve insâf versin ve dogru yolu göstersin! Yine sükrler olsun ki, bizleri, Allahü teâlâya madde ve cism diyen, Onu zemânlı, mekânlı bilenlerden, yaratanı, mahlûklarına benzetenlerden etmedi ve paraya, mevkıa, rütbeye, râhata kavusmak, keyf sürmek için, dinlerini satan, ecdâdının mukaddesâtını ayaklar altına alan (Mürted)lerden, ahmaklardan eylemedi Sunu da iyi bilmek lâzımdır ki, idâreciler, cemıyyetleri idâre edenler, rûh gibidir, cân gibidir Millet, yanî bütün insanlar da, cesed, beden gibidir Rûh iyi ise, beden de sâlih, iyi olur Rûh bozuk ise, beden de bozuk olur O hâlde, âmirlerin iyi olmalarına, milleti idâre için, islâm düsmanı olmıyanların seçilmesine çalısmak, herkesin iyiligine çalısmak olur Herhangi bir kimseyi ıslâh etmege çalısmak, ona islâmiyyeti bildirmekle olur Her ne yolla olursa olsun, milleti idâre edeceklerin müslimân olmalarına çalısmak lâzımdır Müslimân oldukdan sonra, onlara, (Ehli sünnet velcemâat) itikâdını bildirmelidir Bozuk fikrlerin ortadan kalkmasına çalısmalıdır Bunları yapmak nasîb olan bir kimse, Peygamberlerin “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât vârisi olur Insanları herseye kavusduran, ancak Allahü teâlâdır
Mecelle)nin 39maddesinde, (Zemânın degismesi ile, âdete dayanan hükmler degisebilir) diyor Fekat, (Nass) ile bildirilmis olan ahkâm hiçbir zemân degismez Her âdet, delîli ser’î olamaz Bir âdetden hükm çıkarılabilmesi için, bu âdetin Nasslara muhâlif olmaması ve sâlih müslimânlar arasında Selefden gelmis olması lâzımdır Harâm isliyenler çogalır, harâmlar âdet hâline gelirse, yine halâl olmazlar Küfr alâmetleri de âdet olur, müslimânlar arasına yayılırsa, islâm âdeti olmaz Küfr alâmeti olmakdan çıkmazlar Mubâh olan âdetlerde ve fen bilgilerinde zemâna uyulur Teknikde ilerliyenlere ayak uydurulur Din bilgilerinde, ibâdetlerde zemâna uyulmaz Îmân bilgileri, din bilgileri zemânla degismez Bunları degisdirmek, zemâna uydurmak istiyenler, Ehli sünnetden ayrılır, kâfir veyâ sapık olurlar
ÇOK MÜHIM TENBÎH
Erkek olsun, kadın olsun, her insanın, her sözünde, her isinde, Allahü teâlânın emrlerine, yanî farzlara ve yasak etdiklerine harâmlara uyması lâzımdır Bir farzın yapılmasına, bir harâmdan sakınmaga ehemmiyyet vermiyenin îmânı gider, kâfir olur Kâfir olarak ölen kimse, kabrde azâb çeker Âhıretde Cehenneme gider Cehennemde sonsuz yanar Afv edilmesine, Cehennemden çıkmasına imkân ve ihtimâl yokdur Kâfir olmak çok kolaydır Her sözde, her isde kâfir olmak ihtimâli çokdur Küfrden kurtulmak da çok kolaydır Küfrün sebebi bilinmese dahî, hergün bir kerre istigfâr etse, yanî (Estagfirullah) dese, muhakkak afv olur, yanî, (Yâ Rabbî! Bilerek veyâ bilmiyerek küfre sebeb olan bir söz söyledim veyâ is yapdım ise, nâdim oldum, pismân oldum Beni afv et) diyerek tevbe etse, Allahü teâlâya yalvarsa, muhakkak afv olur Cehenneme gitmekden kurtulur Cehennemde sonsuz yanmamak için, hergün muhakkak tevbe ve istigfâr etmelidir Bu tevbeden dahâ mühim bir vazîfe yokdur Kul hakkı bulunan günâhlara tevbe ederken, bu hakları ödemek ve terk edilmis nemâzlara tevbe ederken, farzları kazâ etmek lâzımdır
Kaynak : Tam İlmihal Seadeti Ebediyye
Islâmın birinci sartı, Allahü teâlâya ve Peygamberine “sallallahü aleyhi ve sellem îmândır Yanî onları sevmek ve sözlerini begenip, kabûl etmekdir Itikâdı düzeltdikden sonra, islâmiyyetin emrlerini yapmak ve yasak etdigi seylerden kaçınmak, yanî ahkâmı islâmiyyeyi yapmak, elbette lâzımdır Bes vakt nemâzı, gevsek ve tenbel olmaksızın, kılmalıdır Tadîli erkân ile kılmalıdır ve cemâat ile kılmalıdır (Müslimân ile kâfiri birbirinden ayıran nemâzdır) Nemâzı dogru ve iyi kılan bir kimse müslimândır Nemâzı dogru kılmıyan veyâ hiç kılmıyan kimsenin müslimânlıgı sübhelidir Bir kimse, nemâzı dogru ve iyi kılınca, islâm ipine yapısmıs olur Çünki, nemâz, islâmın bes sartından ikincisidir Islâmın üçüncü sartı, zekât vermekdir Islâmın dördüncü sartı, Ramezânı serîf ayında hergün oruc tutmakdır Besinci sart, Kâbei muazzamayı hac etmekdir
Islâmın birinci sartı, îmân olup, kalb ile inanmak ve dil ile de söylemekdir Diger dört sart ise, vücûd ile yapılacak ve kalb ile niyyet edilecek ibâdetlerdir Nemâz, bütün ibâdetleri kendisinde toplamısdır ve hepsinden dahâ üstündür Kıyâmetde evvelâ nemâz sorulacakdır Nemâz dogru ise, digerlerinin hesâbı, Allahü teâlânın yardımı ile, kolay geçecekdir
Dinde yapılması yasak edilenlerden, mümkin oldugu kadar sakınmalıdır Allahü teâlânın râzı olmadıgı seyleri, öldürücü zehr bilmelidir Kusûrlarını düsünüp, bunları yapdıgına mahcûb olmalı, utanmalıdır Pismân olup üzülmelidir Hiç günâh yapmamaga karâr vermelidir Bu üzülmege ve karâra (Tevbe etmek) denir Günâhlarını afv etmesi için Allahü teâlâya yalvarmaga (Istigfâr etmek) denirAllahü teâlânın begenmedigi seyleri utanmadan, sıkılmadan söyliyen ve yapan, Allahü teâlâya karsı durmus, inâd etmis olur Bu inâdları,hemen onları islâmiyyetden çıkarır(Rıyâdunnâsıhîn) kitâbının 4kısmı, 2bâbının, 3faslında buyuruyor ki: (Harâmları, büyük günâh ve küçük günâh diye ikiye ayırmıslar ise de, küçük günâhlardan da, büyük günâh gibi kaçınmak, hiçbir günâhı küçümsememek gerekdir Çünki, Allahü teâlâ, intikâm alıcıdır ve ganîdir Istedigini yapmakda hiç kimseden çekinmez Gazabını, düsmanlıgını günâhlar içinde gizlemisdir Küçük sanılan bir günâh, intikâmına, gadabına sebeb olabilir)
(Rıyâdunnâsıhîn) 3bâbı, 1faslında buyuruyor ki: (Küfrden ve bidatden baska günâhlar ikiye ayrılır: Birinci kısm, Allahü teâlâ ile kul arasında olan günâhlardır Içki içmek, nemâz kılmamak ve bunlar gibi Bu günâhların, büyügünden ve küçügünden, çok sakınmalıdır Resûlullah “aleyhisselâm buyurdu ki: (Bir zerrecik yanî çok az bir günâhdan kaçınmak, bütün cin ve insanların ibâdetleri toplamından dahâ iyidir) Günâhların hepsi, Allahü teâlânın emrini yapmamak oldugundan, büyükdür Fekat, bazısı, bazısına göre küçük görünür Meselâ, yabancı kadına sehvetle bakmak, zinâ yapmakdan dahâ küçükdür El ile, ihtiyâcını gidermek, her ikisinden dahâ küçükdür Bir küçük günâhı yapmamak bütün cihânın nâfile ibâdetlerinden dahâ sevâbdır Çünki, nâfile ibâdet yapmak farz degildir Günâhlardan kaçınmak ise, herkese farzdır Büyük günâhlardan kaçınabilmek için, baska çâre yoksa, küçük günâhı islemek câiz olur
Her günâhı yapdıkdan sonra tevbe ve (istigfâr etmek) de farzdır Her günâhın tevbesi kabûl olur (Kimyâi seâdet)de buyuruyor ki: (Sartlarına uygun yapılan tevbe, muhakkak kabûl olur Tevbenin kabûl edileceginde sübhe etmemelidir Tevbenin sartlarına uygun olmasında sübhe etmelidir) Tevbe edilmiyen herhangi bir günâhdan Allahü teâlâ intikâm alabilir Çünki, Allahü teâlânın gadabı, günâhlar içinde saklıdır Allahü teâlâ pek kuvvetli, herkese gâlib ve intikâm alıcıdır Yüzbin sene ibâdet eden makbûl bir kulunu, bir günâh için, sonsuz olarak red edebilir ve hiçbirseyden çekinmez Bunu Kur’ânı kerîm bildiriyor ve ikiyüzbin sene itâat eden iblîsin seytânın, kibr edip, secde etmedigi için, ebedî melûn oldugunu, haber veriyor Yeryüzünde halîfesi olan, Âdem aleyhisselâmın oglunu, bir adam öldürdügü için, ebedî tard eyledi Mûsâ “aleyhisselâm zemânında, Bel’am bin Bâûrâ (Ismi azam)ı biliyordu Her düâsı kabûl olurdu Ilmi ve bâdeti, o derecede
idi ki, sözlerini yazıp istifâde etmek için, ikibin kisi hokka, kalem ile yanında bulunurdu Bu Belam, Allahü teâlânın bir harâmına, az bir meyl etdigi için, îmânsız gitdi (Onun gibiler köpek gibidir) diye dillerde kaldı Kârûn, Mûsâ aleyhisselâmın akrabâsı idi Mûsâ “aleyhisselâm buna hayr düâ edip ve kimyâ ilmi ögretip, o kadar zengin olmusdu ki, yalnız hazînelerinin anahtarlarını kırk katır tasırdı Birkaç kurus zekât vermedigi için, bütün malı ile birlikde, yer altına sokuldu
Salebe, sahâbe arasında çok zâhid idi Çok ibâdet ederdi Câmiden çıkmazdı Bir kerre sözünde durmadıgı için, sahâbîlik serefine kavusamadı, îmânsız gitdi Peygamber efendimize “sallallahü aleyhi ve sellem onun için düâ etmemesi emr olundu Allahü teâlâ, nice kimselerden, bir günâh sebebi ile, böyle intikâm almısdır
O hâlde, her müminin günâh islemekden çok korkması lâzımdır Ufak bir günâh isledikde tevbe, istigfâr etmesi, yalvarması lâzımdır(Rıyâdunnâsıhîn) 2kısm, 2bâbı, 1faslda diyor ki, (Tevbe ve istigfâr kalb ile, dil ile ve günâh isliyen a’zâ ile birlikde olmalıdır Kalb pismân olmalı
Dil, düâ etmeli, yalvarmalı Azâ da günâhdan çekilmelidir) Birçok âyeti kerîmede (Beni çok zikr edin) ve (Izâ câe) sûresinde (Bana istigfâr edin Düâlarınızı kabûl ederim, günâhlarınızı afv ederim) buyuruldu Görülüyor ki, Allahü teâlâ, çok istigfâr edilmesini emr ediyor Bunun için, Muhammed Masûm hazretleri, 2cild, 80ci mektûbunda (Bu emre uyarak, her nemâzdan sonra yetmis kerre istigfâr ediyorum Yanî, (Estagfirullah) diyorum Siz de bunu çok okuyunuz! Herbirini söylerken manâsını (Beni afv et Allahım) olarak düsünmelidir Okuyanı ve yanındakileri, derdlerden, sıkıntılardan, hastalıklardan kurtarır Çok kimse, okudu Fâidesi hep görüldü) buyurdu Yatarken, sag tarafa yatıp, bir Eûzü ve Besmele, bir Âyetelkürsî, üç Ihlâs, bir Fâtiha, bir Kuleûzüler, bir (tevekkeltü alellah lâ havle velâ kuvvete illâ billah) oku Büyüklerimiz, cinleri def’ için, bu kelimei temcîdi okurdu Sonra, bir istigfâr düâsı yanî, (Estagfirullâhel’azîm, ellezî lâ ilâhe illâ hüv el hayyel kayyûme ve etûbü ileyh), bir Allahümmagfirlî ve livâlideyye ve lil mü’minîne vel mü’minât) ve bir salevâtı serîfe ve bir (Allahümme rabbenâ âtinâ fiddünyâ haseneten ve filâhıreti haseneten ve kınâ azâbennâr birahmetike yâ Erhamerrâhimîn) ve üç veyâ on veyâ kırk yâhud yetmis kerre istigfâr ve bir kelimei tevhîd okuyup uyumalıdır Bütün gece okuyup uykusuz kalmamalıdır
Hastaya sifâ için, yetmis istigfâr okumalı, temâm olunca, bası üzerine üfürmeli ve kısa bir düâ etmelidir Düâların ve istigfârın kabûl olması için, nemâzları kılmak ve harâmlardan sakınmak ve abdestli okumak lâzımdır Istigfârı ve düâları abdestli okumak müstehabdır Ey büyüklerin büyügü Allahım! Muhammed aleyhisselâmın haber verdigi gibi, Sana inanıyorum Beni kabûl et! Beni afv et! Muhammed aleyhisselâm,Seni bize haber vermeseydi, bu noksan aklımızla, kendimiz bulmak, Seni tanımak serefine kavusamazdık Hayvanlardan asagı olur, Cehennemin atesinde yanmak, cezâmız olurdu Ey büyük Peygamber! Senin bizim üzerimizdeki hakkın sonsuzdur Bizi, Allahımızı tanımakla sereflendirdin Müslimân olmak seâdetine kavusdurdun Sonsuz yanmak azâbından kurtardın Bunun için, benden sana sonsuz selâmlar, sonsuz düâlar olsun! Allahım! Bu büyük Peygamberi bize tanıtan, analarımıza, babalarımıza ve hocalarımıza ve Ehli sünnet kitâblarını yazanlara ve yayanlara rahmet eyle yâ Rabbî! Âmîn
Ikinci kısm günâhlar, kullar arasındadır ki, bunlara tevbe etmek için, o kulu hosnûd etmek, râzı etmek de lâzımdır)
(Kimyâi seâdet) kitâbında buyuruyor ki, hadîsi serîfde buyuruldu ki: (Gizli yapılan günâhın tevbesini gizli yapınız! Âsikâre yapılan günâhın tevbesini âsikâre yapınız! Günâhınızı bilenlere, tevbenizi duyurunuz!)
O hâlde islâm dînine inanmıyanlar, müslimânlara sıkıntı verenler öldükden sonra, bunlar için, (Belki tevbe etmisdir, irtidâddan vaz geçmisdir) demek bosdur Bunların zulm yapan azâlarının iyilik yapması, dili ile düâ etmesi ve mazlûmları hosnûd edecek vasıyyetde bulunmaları lâzımdır Böyle tevbe etmiyen mürtedlerin ölülerine hüsni zan edilmez
Müslimânlardan, dogru yoldan ayrılanlara, (Bid’at sâhibi) denir Dogru yol, Muhammed “sallallahü aleyhi ve sellemin ve Onun dört halîfesinin “aleyhimürrıdvân yoludur Abdülkâdir Geylânî “kuddise sirruh (Gunye) kitâbında buyuruyor ki: (Yetmisiki bid’at yolunun esâsı, dokuz fırkadır ki, hâricî, sîî, mutezile, mürcie, müsebbihe, cehmiyye, dırâriyye, neccâriyye ve kilâbiyyedir Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem ve Çihâr yâri güzînin “aleyhimürrıdvân zemânında bunların hiçbiri yokdu Bunların meydâna çıkması, ayrı ayrı yollara ayrılması, Eshâbı kirâmın ve Tâbi’îni ızâmın ve Fükahâi seb’anın “rıdvânullahi aleyhim ecma’în ölümlerinden senelerce sonra idi) (Fükahâi seb’a), yedi büyük âlim demekdir Buhârî muhtasarı olan (Tecrîdi sarîh) tercemesi, 1cild, 34sahîfesinde diyor ki, (Medînei münevverenin bu yedi âlimi, Saîd ibni Müseyyib, Kâsım bin Muhammed bin Ebî Bekri Sıddîk, UrvetebnizZübeyr, HâricetebniZeyd, Ebû SelemetebniAbdürrahmân bin Avf, Ubeydüllah ibni Utbe ve Ebû Eyyûb Süleymân “radıyallahü anhüm idi)
Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: (Benden sonra müslimânlar arasında çok ayrılık olacakdır O zemânlarda yasıyanlar benim yoluma ve Hulefâi râsidînin “aleyhimürrıdvân yoluna yapıssın! Sonradan meydâna çıkan, moda olan seylerden kaçınsın! Çünki, dinde yenilik, reform yapmak dogru yoldan çıkmakdır Benden sonra, dinde yapılacak degisikliklerin hepsi dinsizlikdir) Bu hadîsi serîf gösteriyor ki, Peygamberimizden “sallallahü aleyhi ve sellem ve Hulefâi râsidînden sonra, dinde meydâna çıkarılan bu bozuk mezhebler, kıymetsizdir Bunlara güvenilmez Allahü teâlâya çok sükr edelim ki, bizi, Cehennemden kurtulan (Ehli sünnet velcemâat) fırkasından eyledi Cehenneme gidecek olan yetmisiki bid’at fırkasından etmedi Onların bozuk itikâdlarına kapılmakdan muhâfaza buyurdu ve ba’zı kimseleri Allahlık derecesine çıkaran, Sen yaratdın, senden din isteriz diyenlerden eylemedi Insan kendi isini, hareketini kendi yaratıyor diyenlerden de eylemedi Cennetde Allahü teâlâyı görmege inanmıyanlardan da etmedi Hâlbuki bu görmek, dünyâ ve âhıret ni’metlerinin en büyügüdür Su iki fırkadan da etmedi ki, insanların en iyisinin “sallallahü aleyhi ve sellem Eshâbına dil uzatarak, onları incitiyor Bu din büyüklerini fenâ sanıyor Onları, birbirine düsman idi, düsmanlıklarını ve kinlerini gizliyerek iki yüzlülükle geçiniyorlardı biliyorlar Hâlbuki, Allahü teâlâ, Kur’ânı kerîmde, Eshâbı kirâmın “aleyhimürrıdvân birbirlerini her zemân sevdiklerini bildiriyor Bu iki fırka, Kur’ânı kerîme inanmamıs oluyor Aralarında kin ve düsmanlık vardır diyorlar Allahü teâlâ akl ve insâf versin ve dogru yolu göstersin! Yine sükrler olsun ki, bizleri, Allahü teâlâya madde ve cism diyen, Onu zemânlı, mekânlı bilenlerden, yaratanı, mahlûklarına benzetenlerden etmedi ve paraya, mevkıa, rütbeye, râhata kavusmak, keyf sürmek için, dinlerini satan, ecdâdının mukaddesâtını ayaklar altına alan (Mürted)lerden, ahmaklardan eylemedi Sunu da iyi bilmek lâzımdır ki, idâreciler, cemıyyetleri idâre edenler, rûh gibidir, cân gibidir Millet, yanî bütün insanlar da, cesed, beden gibidir Rûh iyi ise, beden de sâlih, iyi olur Rûh bozuk ise, beden de bozuk olur O hâlde, âmirlerin iyi olmalarına, milleti idâre için, islâm düsmanı olmıyanların seçilmesine çalısmak, herkesin iyiligine çalısmak olur Herhangi bir kimseyi ıslâh etmege çalısmak, ona islâmiyyeti bildirmekle olur Her ne yolla olursa olsun, milleti idâre edeceklerin müslimân olmalarına çalısmak lâzımdır Müslimân oldukdan sonra, onlara, (Ehli sünnet velcemâat) itikâdını bildirmelidir Bozuk fikrlerin ortadan kalkmasına çalısmalıdır Bunları yapmak nasîb olan bir kimse, Peygamberlerin “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât vârisi olur Insanları herseye kavusduran, ancak Allahü teâlâdır
Mecelle)nin 39maddesinde, (Zemânın degismesi ile, âdete dayanan hükmler degisebilir) diyor Fekat, (Nass) ile bildirilmis olan ahkâm hiçbir zemân degismez Her âdet, delîli ser’î olamaz Bir âdetden hükm çıkarılabilmesi için, bu âdetin Nasslara muhâlif olmaması ve sâlih müslimânlar arasında Selefden gelmis olması lâzımdır Harâm isliyenler çogalır, harâmlar âdet hâline gelirse, yine halâl olmazlar Küfr alâmetleri de âdet olur, müslimânlar arasına yayılırsa, islâm âdeti olmaz Küfr alâmeti olmakdan çıkmazlar Mubâh olan âdetlerde ve fen bilgilerinde zemâna uyulur Teknikde ilerliyenlere ayak uydurulur Din bilgilerinde, ibâdetlerde zemâna uyulmaz Îmân bilgileri, din bilgileri zemânla degismez Bunları degisdirmek, zemâna uydurmak istiyenler, Ehli sünnetden ayrılır, kâfir veyâ sapık olurlar
ÇOK MÜHIM TENBÎH
Erkek olsun, kadın olsun, her insanın, her sözünde, her isinde, Allahü teâlânın emrlerine, yanî farzlara ve yasak etdiklerine harâmlara uyması lâzımdır Bir farzın yapılmasına, bir harâmdan sakınmaga ehemmiyyet vermiyenin îmânı gider, kâfir olur Kâfir olarak ölen kimse, kabrde azâb çeker Âhıretde Cehenneme gider Cehennemde sonsuz yanar Afv edilmesine, Cehennemden çıkmasına imkân ve ihtimâl yokdur Kâfir olmak çok kolaydır Her sözde, her isde kâfir olmak ihtimâli çokdur Küfrden kurtulmak da çok kolaydır Küfrün sebebi bilinmese dahî, hergün bir kerre istigfâr etse, yanî (Estagfirullah) dese, muhakkak afv olur, yanî, (Yâ Rabbî! Bilerek veyâ bilmiyerek küfre sebeb olan bir söz söyledim veyâ is yapdım ise, nâdim oldum, pismân oldum Beni afv et) diyerek tevbe etse, Allahü teâlâya yalvarsa, muhakkak afv olur Cehenneme gitmekden kurtulur Cehennemde sonsuz yanmamak için, hergün muhakkak tevbe ve istigfâr etmelidir Bu tevbeden dahâ mühim bir vazîfe yokdur Kul hakkı bulunan günâhlara tevbe ederken, bu hakları ödemek ve terk edilmis nemâzlara tevbe ederken, farzları kazâ etmek lâzımdır
Kaynak : Tam İlmihal Seadeti Ebediyye