adanali
FD Üye
- Katılım
- Eki 20, 2019
- Mesajlar
- 2,792
- Etkileşim
- 0
- Puan
- 36
- Yaş
- 36
- Konum
- Adana
- Web sitesi
- bilgilihocam.com
- F-D Coin
- 69
İslamiyet Öncesi Türk Toplumlarında Kadının Önemi Nedir? Türk Toplumlarında Kadının Önemi nasıldır? Eski türk toplumlarında kadınlara büyük önem verildiğine dair genel bir kanı vardır. Bazı Türk destanlarında kadınlar kainatın yaratılışına sebep olan ilham kaynağı olarak görülmüştür. İlk Türk hakanı Teoman’a isyan eden oğlu Mete, babasına karşı askerlerinin sadakatini tespit etmek için, askerlerin eşlerine ve nişanlılarını hedef noktasına koyup ok atmalarını emretmiştir. Emirlerine karşı gelen askerleri idam etmiştir.
İslamiyet Öncesi Türk Toplumlarında Kadının Önemi
Eski Türklerde ülkenin birinci hanımı ünvanını alan Hatunlar şölenlerde kurultaylarda ve tapınma ibadetlerinde hakanın hemen yanında yer alması Türk toplumlarının kadına ne kadar önem verdiğini göstermektedir. Eski Türk toplumlarında çıkarılan fermanlarda hakan ile hatun emrediyor şeklinde fermanlara başlanması, yönetimde kadınların Hakan’ın ortağı olduğunu gösteriyor. Yönetimde hakana ortak olan kadına Türkan adı verilirdi. Kadın ve erkek arasındaki eşitlik alt tabakada da görülmekteydi. Asya Hun devletinde kadınlar ata binip, ok atar, güreşir ve savaşlara katılırdı.
İlk Türk devletlerinde kadın sosyal hayata aktif olarak katılırdı. Türk kadınları bu günden itibaren iffet ve namuslarına son derece düşkün hayat sürmüşlerdir. Eski türklerde zina ve fuhuş gibi olaylar çok nadir yaşanırdı. Zina toplumda nefretle karşılanırdı. Zina yapan kadın ve erkek ortaya çıktığında hemen cezası kesilir idam edilirdi. Arap seyyahu İbn Fazlan eseri seyahatnamede bu lonuyla ilgili ilginç bilgiler verir. İbn Fazlan’ın gözlemlerine göre; Bulgar Türkleri, kadın-erkek hep beraber nehre girip çırılçıplak yıkanırlardı. Bu şekilde yıkanırken bile zina etmezlerdi.
Zina Bulgar Türklerine göre dünyada işlenebilecek en büyük suçtur. Zina edenin mevki ve statüsü ne olursa olsun yere çakılan dört kazığa el ve ayakları bağlanır, boyundan itibaren iki parçaya ayrıldıktan sonra parçalar ağaca asılırdı. Zina olayına Oğuz boyları da çok sert karşı gelmişlerdir. Oğuzlar, kadınlarının en mahrem yerlerini yabancıların görmesinden endişe etmezler kadının örtünüp de başkalarına müsaade etmesinden daha iyi olduğunu düşünürlerdir.
Yakut inancına göre kadın doğum yapacağı anda yardımına koşan doğum tanrısı Ayzıt’ın hoşgörü ile karşılanmaz. Namusunu korumamış olan kadınların yardımına asla gidilmezdi. Göktürk devletinde fuhuş ve zina neredeyse hiç görülmedi. Evli bir kadına tecavüz etmenin cezası direk idamdı. Bir genç kıza tecavüzün suçu ise genç kız evlenmeyi kabul etmediği taktirde tecavüz eden idam edilirdi. Göktürk efsanelerine göre Türkler baba aile düzenine sahiptir. Ailede statü esası değil velayet esasına dayanan baba hukuku geçerlidir. Göktürk aileleri ataerkil aile olmayıp baba otoriter kişi değil yardımcı rolündedir. Kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olduğu pederi (ne ataerkil, ne anaerkil) aile tipindedir.
Erkek ve kadın ailede eşittir. Bu yüzden evde hem erkeğin hem de kadının ayrı ayrı mabudu bulunurdu. Erkeğin mabuduna od ata, kadınınkine od ana denirdi. Aile içinde erkek evlatları kızlara göre daha öncelikliydi. Göktürk devletinde oğul soy ağacının kütüğünü, erkek kardel ise o ağacın yaprağını ifade eder. Erkeklerin ayrıcalıklı olmasının tek sebebi soyun erkekle devam ediyor olması değildi. Fakir düşen babaya bakmak erkeğe aittir. Bu yüzden erkek çocuklar kız çocuklara göre daha el üstünde tutulmuştur.
Göktürk aile tipinde geniş aile tipi daha yaygın bulunmakla birlikte küçük aile tipi de görülmekteydi. Her evlilik yeni bir aileyi doğurmaktaydı. Yeni aile ayrı bir eve çıkar ve yeni bir dünya kurulurdu. Evlenen erkekler baba sağken babanın malından hissesine düşen mirası pay olarak alırdı. Kızlar da yumuş adı verilen çeyiz getirirlerdi. Gelin ve güveyi malları bir araya getirerek bir ev sahibi olurlardı. Baba muhtaç duruma düştüğü zaman oğlunun malının beşte birini alma hakkına sahipti.
Türk ailelerinde evliliğe kutsal bir olay gözüyle bakılırdı. Türkçe’de izdivaç evlenmek anlamına gelirdi. Evlenmek ise ev ve bark sahibi olmak demektir. Eski Türkler de mabedin karşılığı barktır. Ev kelimesi mukaddes anlamında bark ile anılırdı. Bu da Türklerin ev ve ondan türeyen evlenmeye ne kadar kutsal bir anlam yüklediklerini göstermektedir. Güvey tarafı evlenmek için kızın velisine kalın adı verilen başlık parası verirdi. Ölen erkek kardeşin dul kalan hanımıyla veya çocuksuz olan genç üvey anneyle evlenme adeti vardı.
Türkler tarih boyunca kadınlara hep saygılı davranmışlardır. Zamanla bakabilecekleri kadar eş almışlardır. Oğuz kağan destanında Oğuz’un üç amcası üç kızıyla evlenmiştir. İlk eş hiçbir zaman değer ve itibar kaybetmemiştir. Kumaların çocukları da onun çocuğu sayılırdı. Eski Türk toplumlarında kadın ailede söz sahibi olduğu kadar siyasi ve ekonomi anlamında da söz sahiydi. Devlet yönetiminde söz sahibi olan kadınlar kılıcı iyi kullanır, ata biner güreşler yapardı. Türk atasözlerinde birinci zenginliği sağlık, ikinci zenginliği ise kadın olarak tarif etmişlerdir. Bu sözden Türklerin kadınlara ne kadar önem verdiğini bir kere daha anlayabiliyoruz. Türk erkekleri bir kadınla evlendikleri zaman ikinci bir kadınla evlenmezlerdi.
İslamiyet Öncesi Türk Toplumlarında Kadının Önemi Hun Türkleri döneminden bu yana kadın erkek ayrımı yapılmadı. Hun Türkleri kadını erkeğin tamamlayıcısı olarak görmüşlerdir. Hun erkekleri kadınsız bir şey yapmazlardı. Kağan emirlerini yayınlarken kağan buyruğu ifadesi yanında hatunun emri ifadesi yer alırdı. Hatun kelimesi yer almayan emirler geçerli kabul edilmezdi. Yabacı ülke elçileri kağanın yanı sıra hatununda huzuruna çıkarlardı. Hatunlar kimi zaman kağan olmadan elçi kabul ederlerdi. Kabul törenlerinde ve ziyafetlerde kağanın sol tarafında her zaman hatun yer alırdı. Siyasi ve idari konularda yapılan toplantılara hatunda katılır toplantıyı dinler görüşlerini dile getirirdi. Ziya gökalp bu durumu şu şekilde izah etmektedir:
Eski ırkların hiçbiri kadınlara Türkler kadar değer vermiş ve saygı göstermemişlerdir. Göktürk ve Uygurlarda kağanın eşi devlet işlerinde söz sahibi olmuştur. Hunlarda olduğu gibi emirlerde kağan ve hatun namına şeklinde ibare kullanmışlardır. Kadınlar aile içinde sürekli söz sahibi olmuşlardır. Asya toplumunun en köklü devleti Göktürklerle ilgili bilgilere Orhun kitabelerinden ulaşılır. Orhun kitabelerinde devlet işlerini bilen hatunların varlığından söz edilir. Orhun kitabeleri kağan ve hatun buyurur sözleri ile başlar. İslam öncesi İtil Volga Bulgarlarını ziyaret eden İbni Fdlan eserinde Türk toplumunda kadının yerinin çok şaşırtıcı olduğunu ifade edip şaşkınlığını eserinde belirtmiştir. Fadlan hükümdarın hemen yanında hatunun oturduğunu ev bunun bir Türk geleneğinin bir parçası olduğunu eserinde belirtmektedir.
Türk kadınlarının asla erkeklerden kaçmadığını belirtir. Arap seyyah İbni Batu notlarında şunları açıklamıştır: Burada öyle ilginç şeylere şahit oldum ki, o da Türklerin kadınlara göstermiş olduğu saygıdır. Kadınların saygınlığı ve kıymeti erkeklerden daha yüksek seviyededir. Türk destanlarında erkeklerin güç ve ilham kaynağının kadınlar olduğunu görmekteyiz. Dede korkut hikayelerinde deli dumrul canı yerine kendi canını vermeye razı olacak birisini bulmaya çalışır. Bunu da kadında bulur. Kadını hiç çekinmeden canını vereceğini söyler. Eski Türklerde erkekler kendi soyundan olan kadınlara evlenmeye özen gösterirlerdi. Türk atasözlerinde bu olay şu şekilde belirtilirdi. Ey Türk oğlu suyu çaydan, kızı soydan al sözüyle özetlenmiştir. İslamiyet Öncesi Türk Toplumlarında Kadının Önemi nedir bunu öğrenmiş olduk.
İslamiyet Öncesi Türk Toplumlarında Kadının Önemi
Eski Türklerde ülkenin birinci hanımı ünvanını alan Hatunlar şölenlerde kurultaylarda ve tapınma ibadetlerinde hakanın hemen yanında yer alması Türk toplumlarının kadına ne kadar önem verdiğini göstermektedir. Eski Türk toplumlarında çıkarılan fermanlarda hakan ile hatun emrediyor şeklinde fermanlara başlanması, yönetimde kadınların Hakan’ın ortağı olduğunu gösteriyor. Yönetimde hakana ortak olan kadına Türkan adı verilirdi. Kadın ve erkek arasındaki eşitlik alt tabakada da görülmekteydi. Asya Hun devletinde kadınlar ata binip, ok atar, güreşir ve savaşlara katılırdı.
İlk Türk devletlerinde kadın sosyal hayata aktif olarak katılırdı. Türk kadınları bu günden itibaren iffet ve namuslarına son derece düşkün hayat sürmüşlerdir. Eski türklerde zina ve fuhuş gibi olaylar çok nadir yaşanırdı. Zina toplumda nefretle karşılanırdı. Zina yapan kadın ve erkek ortaya çıktığında hemen cezası kesilir idam edilirdi. Arap seyyahu İbn Fazlan eseri seyahatnamede bu lonuyla ilgili ilginç bilgiler verir. İbn Fazlan’ın gözlemlerine göre; Bulgar Türkleri, kadın-erkek hep beraber nehre girip çırılçıplak yıkanırlardı. Bu şekilde yıkanırken bile zina etmezlerdi.
Zina Bulgar Türklerine göre dünyada işlenebilecek en büyük suçtur. Zina edenin mevki ve statüsü ne olursa olsun yere çakılan dört kazığa el ve ayakları bağlanır, boyundan itibaren iki parçaya ayrıldıktan sonra parçalar ağaca asılırdı. Zina olayına Oğuz boyları da çok sert karşı gelmişlerdir. Oğuzlar, kadınlarının en mahrem yerlerini yabancıların görmesinden endişe etmezler kadının örtünüp de başkalarına müsaade etmesinden daha iyi olduğunu düşünürlerdir.
Yakut inancına göre kadın doğum yapacağı anda yardımına koşan doğum tanrısı Ayzıt’ın hoşgörü ile karşılanmaz. Namusunu korumamış olan kadınların yardımına asla gidilmezdi. Göktürk devletinde fuhuş ve zina neredeyse hiç görülmedi. Evli bir kadına tecavüz etmenin cezası direk idamdı. Bir genç kıza tecavüzün suçu ise genç kız evlenmeyi kabul etmediği taktirde tecavüz eden idam edilirdi. Göktürk efsanelerine göre Türkler baba aile düzenine sahiptir. Ailede statü esası değil velayet esasına dayanan baba hukuku geçerlidir. Göktürk aileleri ataerkil aile olmayıp baba otoriter kişi değil yardımcı rolündedir. Kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olduğu pederi (ne ataerkil, ne anaerkil) aile tipindedir.
Erkek ve kadın ailede eşittir. Bu yüzden evde hem erkeğin hem de kadının ayrı ayrı mabudu bulunurdu. Erkeğin mabuduna od ata, kadınınkine od ana denirdi. Aile içinde erkek evlatları kızlara göre daha öncelikliydi. Göktürk devletinde oğul soy ağacının kütüğünü, erkek kardel ise o ağacın yaprağını ifade eder. Erkeklerin ayrıcalıklı olmasının tek sebebi soyun erkekle devam ediyor olması değildi. Fakir düşen babaya bakmak erkeğe aittir. Bu yüzden erkek çocuklar kız çocuklara göre daha el üstünde tutulmuştur.
Göktürk aile tipinde geniş aile tipi daha yaygın bulunmakla birlikte küçük aile tipi de görülmekteydi. Her evlilik yeni bir aileyi doğurmaktaydı. Yeni aile ayrı bir eve çıkar ve yeni bir dünya kurulurdu. Evlenen erkekler baba sağken babanın malından hissesine düşen mirası pay olarak alırdı. Kızlar da yumuş adı verilen çeyiz getirirlerdi. Gelin ve güveyi malları bir araya getirerek bir ev sahibi olurlardı. Baba muhtaç duruma düştüğü zaman oğlunun malının beşte birini alma hakkına sahipti.
Türk ailelerinde evliliğe kutsal bir olay gözüyle bakılırdı. Türkçe’de izdivaç evlenmek anlamına gelirdi. Evlenmek ise ev ve bark sahibi olmak demektir. Eski Türkler de mabedin karşılığı barktır. Ev kelimesi mukaddes anlamında bark ile anılırdı. Bu da Türklerin ev ve ondan türeyen evlenmeye ne kadar kutsal bir anlam yüklediklerini göstermektedir. Güvey tarafı evlenmek için kızın velisine kalın adı verilen başlık parası verirdi. Ölen erkek kardeşin dul kalan hanımıyla veya çocuksuz olan genç üvey anneyle evlenme adeti vardı.
Türkler tarih boyunca kadınlara hep saygılı davranmışlardır. Zamanla bakabilecekleri kadar eş almışlardır. Oğuz kağan destanında Oğuz’un üç amcası üç kızıyla evlenmiştir. İlk eş hiçbir zaman değer ve itibar kaybetmemiştir. Kumaların çocukları da onun çocuğu sayılırdı. Eski Türk toplumlarında kadın ailede söz sahibi olduğu kadar siyasi ve ekonomi anlamında da söz sahiydi. Devlet yönetiminde söz sahibi olan kadınlar kılıcı iyi kullanır, ata biner güreşler yapardı. Türk atasözlerinde birinci zenginliği sağlık, ikinci zenginliği ise kadın olarak tarif etmişlerdir. Bu sözden Türklerin kadınlara ne kadar önem verdiğini bir kere daha anlayabiliyoruz. Türk erkekleri bir kadınla evlendikleri zaman ikinci bir kadınla evlenmezlerdi.
İslamiyet Öncesi Türk Toplumlarında Kadının Önemi Hun Türkleri döneminden bu yana kadın erkek ayrımı yapılmadı. Hun Türkleri kadını erkeğin tamamlayıcısı olarak görmüşlerdir. Hun erkekleri kadınsız bir şey yapmazlardı. Kağan emirlerini yayınlarken kağan buyruğu ifadesi yanında hatunun emri ifadesi yer alırdı. Hatun kelimesi yer almayan emirler geçerli kabul edilmezdi. Yabacı ülke elçileri kağanın yanı sıra hatununda huzuruna çıkarlardı. Hatunlar kimi zaman kağan olmadan elçi kabul ederlerdi. Kabul törenlerinde ve ziyafetlerde kağanın sol tarafında her zaman hatun yer alırdı. Siyasi ve idari konularda yapılan toplantılara hatunda katılır toplantıyı dinler görüşlerini dile getirirdi. Ziya gökalp bu durumu şu şekilde izah etmektedir:
Eski ırkların hiçbiri kadınlara Türkler kadar değer vermiş ve saygı göstermemişlerdir. Göktürk ve Uygurlarda kağanın eşi devlet işlerinde söz sahibi olmuştur. Hunlarda olduğu gibi emirlerde kağan ve hatun namına şeklinde ibare kullanmışlardır. Kadınlar aile içinde sürekli söz sahibi olmuşlardır. Asya toplumunun en köklü devleti Göktürklerle ilgili bilgilere Orhun kitabelerinden ulaşılır. Orhun kitabelerinde devlet işlerini bilen hatunların varlığından söz edilir. Orhun kitabeleri kağan ve hatun buyurur sözleri ile başlar. İslam öncesi İtil Volga Bulgarlarını ziyaret eden İbni Fdlan eserinde Türk toplumunda kadının yerinin çok şaşırtıcı olduğunu ifade edip şaşkınlığını eserinde belirtmiştir. Fadlan hükümdarın hemen yanında hatunun oturduğunu ev bunun bir Türk geleneğinin bir parçası olduğunu eserinde belirtmektedir.
Türk kadınlarının asla erkeklerden kaçmadığını belirtir. Arap seyyah İbni Batu notlarında şunları açıklamıştır: Burada öyle ilginç şeylere şahit oldum ki, o da Türklerin kadınlara göstermiş olduğu saygıdır. Kadınların saygınlığı ve kıymeti erkeklerden daha yüksek seviyededir. Türk destanlarında erkeklerin güç ve ilham kaynağının kadınlar olduğunu görmekteyiz. Dede korkut hikayelerinde deli dumrul canı yerine kendi canını vermeye razı olacak birisini bulmaya çalışır. Bunu da kadında bulur. Kadını hiç çekinmeden canını vereceğini söyler. Eski Türklerde erkekler kendi soyundan olan kadınlara evlenmeye özen gösterirlerdi. Türk atasözlerinde bu olay şu şekilde belirtilirdi. Ey Türk oğlu suyu çaydan, kızı soydan al sözüyle özetlenmiştir. İslamiyet Öncesi Türk Toplumlarında Kadının Önemi nedir bunu öğrenmiş olduk.