iltasyazilim
FD Üye
İslamiyette Servet Hukuku hakkında data
İslamda Servet Hukuku nasıldır
Ölenin geride bıraktığı mal ve haklar Çoğulu mevârîstir Kelimenin VRSkökünden irsmastarı, bir kimsenin malının ölümünden daha sonra şer'î mirasçılarına intikal etmesi demektir Benzer kökten, tevârüs; karşılıklı varis edinmek ya da bir kimsenin diğerine mirasçı olması; vârismirasçı; mûris, servet bırakan; terike, ölenin bıraktığı servet anlamlarında kullanılır Miras ilmi anlamında kullanılan diğer bir terimde Ferâizdir Bunun tekili olan farîza; farz, belirli pay, hisse demektir Ferâiz, Islâm servet hukuku terimi olarak kullanıldığında, açıklanmış miras hisseleri anlamını ifade eder Bu ilme ferâizdenmesi, miras âyetindeki; Bu hisseler Allah'tan birer farîzadır(enNisâ, 411) ifadesi ile, Ferâiz ilmini öğreniniz(Tirmizi, Ferâiz, 2; Ibn Mâce, Ferâiz, 1) hadisindeki ferâizterimi sebebiyledir
Servet veya ferâiz ilmi fıkıh terimi olarak; ölenin geride bıraktığı mal ve hakların kesin ölçülerle, şer'î mirasçılara bölünmesinden söz eden bir ilimdir Ferâiz ilminin amacı, yargı sahiplerine haklarını ulaştırmaktır Buna mirasın bölüştürülmesi denir
Mirasın dayandığı deliller:
Miras; Kitap, sünnet ve icma delillerine dayanır Miras hukukunda, icmâ bulunmadıkça kıyas veya içtihad yoluna gidilmez
Kur'ânı Kerîm'den deliller:
Miras hükümleri enNisâ Sûresinin 7, 11, 12 ve 176 âyetleri ile elEnfal Sûresi'nin 75 âyetinde şu şekilde belirlenmiştir:
a) Çocuklar ve esasbabanın mirası: Allah size evlâtlarınızın servet taksimi hususunda, erkeklerin paylarının kızların iki katıolmasını emretmektedir Eğer tüm çocuklar kız olup ve sayıları ikiden fazla ise, bunların payı ölenin bıraktığı malın üçte ikisidir Eğer mirasçı bir tek kız ise mirasın yarısı onundur Eğer ölen ana ve baba ile birlikte çocuklar da bırakmışsa ana ve babanın herbirini terekeden payı altıda birdir Şayet ölenin çocuğu bulunmayıp da, varis olarak ana ve babası kalmışsa, ananın payı üçte birdir Eğer ölenin kardeşleri varsa terekenin altıda biri ananındır Bu paylar, ölenin borçları ödenip, vasiyeti de yerine getirildikten soma yargı sahiplerine verilir Baba ve çocuklardan, hangisinin size üstünlük bakımından daha yakın olduğunu, siz bilemezsiniz Bu, Allah kadar farz kılınmıştır hiç kuşkusuz Allah, her şeyi mükemmel haberdar olan, hüküm ve hikmet sahibidir(enNisâ, 411)
b) Karıkocanınmirası: Eğer hanımlarınızın çocukları yoksa, bıraktıkları mirasın yarısı sizindir Ola Ki çocukları varsa bıraktıkları mirasın dörtte biri sizindir Bu paylar, ölenin vasiyeti yerine getirildikten ve varsa borcu ödendikten sonradır Eğer siz çocuk bırakmadan ölürseniz, geriye doğru bıraktığınız mirasın dörtte biri hanımlarınızındır Şayet çocuklarınız varsa, bıraktığınız mirasın sekizde biri hanımlarınızındır Bu paylar, yaptığınız vasiyetler yerine getirilip ve varsa borcunuz ödendikten sonradan verilir(enNisâ, 412)
c) Kardeşlerin mirası: Kelâle adı verilen kardeşlerin mirası, esas bir kardeş veya esasbaba bir yoksa baba bir kız kardeş elde etmek üzere iki statüde toplanmıştır Kelâlenin varis olmasında ön koşul, miras bırakanın baba veya erkek çocuklarının bulunmamasıdır
Esas bir kardeşlerin mirası şöyle belirlenmiştir: Eğer ölen bir erkek veya bayan, erkek usül ya da fürûu bulunmaksızın mirasçı olunuyorsa, kendisinin (ona bir) erkek ya da (belli başlı bir) kız kardeşi bulunuyorsa, bunlardan herbirinin servet payı terekenin altıda biridir Eğer bu kardeşler bundan daha çok iseler, bu takdirde kardeşler mirasın üçte birini zarara uğratılmaksızın arasında eşdeğer olarak paylaşırlar Bu paylar, ölenin vasiyeti yerine getirilip ve varsa borcu ödendikten sonradan verilir Bunlar, Allah kadar bir emirdir Allah her şeyi bilen ve yarattıklarına çok yumuşak davranandır(enNisâ, 412)
Yukarıdaki miras düzenlemeşinin ardındaki, aynı âyetlerin devamında, müeyyide özelliğinde şu iki âyet yer alır:
Işte bunlar, Allah'ın koyduğu sınırlardır Kim, Allah'a ve Rasûlûne itaat ederse, Allah onu, altından ırmaklar akan cennetlere koyar Orada ebedî kalacaklardır Işte büyük kurtuluş budur(enNisâ, 413) Kim, Allah'a ve Rasûlüne isyan eder ve Allah'ın koyduğu sınırları aşarsa, Allah onu, sonsuz kalacağı cehennem ateşine koyar Ve onun için azaltıcı bir azap vardır(enNisâ; 414)
Öz ya da baba bir kız kardeşin mirası ise şöyle düzenlenmiştir Ey Peygamber! Senden fetva isterler De ki: Size usül ve füruu bırakmadan ölen kimse hakkında Allah fetva verir Eğer bir kimse ölür ve onun çocuğu bulunmaz da, yalnızca bir kız kardeşi bulunursa, bıraktığı mirasın yarısı onundur Ölen kız kardeş ise ve çocuğu da yahut erkek kardeşi terekenin hepsini alır Eğer mirasçılar iki kız kardeş ise, terekenin üçte ikisini alırlar Eğer kardeşler erkek ve kadın olmak üzere ikiden çok iseler, bir erkeğin payı, iki kadının payı kadardır Allah size sapıklığa düşmemeniz için bunları açıklar Allah her şeyi çok iyi bilendir(enNisâ, 4176)
d) Zevi'lErhâmın mirası: Âyet veya Hadislerde miras payları ya da mirasçılık esasları kesin bulunanların açık havada kalan öteki hısımlar için şu şekilde bir genel düzenleme yapılmıştır: Akraba olanlar, Allah'ın kitabına göre birbirlerine daha yakındırlar şüphesiz ki Allah, herşeyi mükemmel bilir(elEnfâl, 875)
Şu âyet de servet haklarından genelde söz eder: Esasbaba ve hısımların miras olarak bıraktıklarında erkeklerin hissesi vardır Kadınların da belli başlıbaba ve hısımların bıraktıklarında hisseleri vardır Bunlar eksik olsun çok olsun farz kılınmış bir hissedir(enNisâ, 47)
Mirastan çevredeki bir takım yoksul kimselerin de yararlandırılması konusunda şöyle buyurulur: Servet taksim olunurken, varis olmayan akrabalar, yelimler ve yoksullar da bulunursa, mirastan onlara da verin ve onlara hoş laf söyleyin(enNisâ, 48)
Sünnet delili:
Hz Peygamber'den mirasla ilgili farklı alanlara yönlendirilmiş hadisler nakledilmiştir Bazıları şunlardır:
Servet paylarını, yargı sahiplerine veriniz Kalan tedarik, en yakın erkek hısımındır(Buhârî, Ferâiz, 5, 7, 9, 10; Müslim, Ferâiz, 2, 3; Tirmizî,Ferâiz, 8)
Müslüman kâfire, kâfir de müslümana varis olamaz(Buhârî, Hacc, 44, Meğâzî, 48, Ferâiz, 26; Müslim, Ferâiz, I ; Ebû Dâvud, Ferâiz, 10; Tirmizî, Ferâiz, 15)
Iki ayrı dine mensup olanlar birbirine varis olamaz(Ebû Dâvud, Ferâiz, 10; Tîrmizî, Ferâiz, 16; Ibn Mace, Ferâiz, 6; Dârîmî, Ferâiz, 29; Ahmed b Hanbel, II, 187, 195)
Ubâde b esSâmit (ra)'in (ö 45665) şöyle dediği söylenti edilmiştir: Hz Peygamber (sas), mirastan iki nineye, bunu arasında paylaşmak üzere hükmetti(benzerŞevkânî, Neylü'lEvtâr, Darı, ty, VI, 59) Abdullah b Mes'ud (ö32652), Hz Peygamber'in, murisin kızı, oğul kızı ve kız kardeşiyle ilgili bir uygulamasından şu şekilde laf eder: Rasulullah (sas), ölenin kızı için yarım, oğul kızı için üçte ikiye bitirmek için altıda bir ve geri kalanın kız kardeşe verilmesine hükmetti(eşŞevkâni, age, VI, 58)
Mikdâm b Ma'dikerîb (ö87705) zevi'lerham'la ilgili şu hadisi nakletmiştir: Kim bir mal bırakırsa, bu mirasçılarınındır Ben, mirasçısı olmayanın mirasçısıyım Gerekliği durumda diyetini öderim ve mirasçısı olurum Dayı, mirasçısı olmayanın mirasçısıdır Onun diyetini öder ve ona varis olur(Ebû Dâvud, Ferâiz, 8; Tirmizi, Ferâiz, 12; Ibn Mâce, Diyât, 7, Ferâiz,9; Ahmed b Hanbel, Müsned I, 28, 36, IV, 131)
Icmâ delili:
Bir tane ninenin tek başına altıda bir pay alacağı, ikiden fazla ninelerin altıda bir hisseyi aralarında eşit olarak paylaşacakları prensibi Sahabe ve Tâbiîlerin icmâı ile sabittir Hz Ebû Bekir (ö13634)'in halifeliği sırasında konu tartışılmış, Hz Peygamber'den, altıda bir uygulaması nakledilince, bu yönde manzara birliği oluşmuştur (elMevsilî, elIhtiyâr, Kahire, ty, V, 90; Hamdi Döndüren, Delilleriyle Islâm Hukuku, Istanbul 1983, s 483)
Ferâiz ilminin önemi büyüktür Çünkü hayatta iken yaptığı muamelelerin, ölümünden sonradan devamı niteliğindedir Hadisi şerifte şöyle buyurulmuştur: Ferâiz ilmini öğreniniz ve onu insanlara öğretiniz Çünkü o, ilmin yarısıdır, unutulur ve o, ümmetinden kaldırılan ilimlerin ilki olacaktır(Tirmizi, Ferâiz, 2; Ibn Mâce, Ferâiz, 1; Dârimi, Ferâiz, Buhârî, Ferâiz, 2; Ebû Dâvud, Ferâiz, 1) Sizin ferâiz ilmini en çok bileniniz, Zeyd b Sâbit'tir (ö 45665)(Tirmizi, Menâkıb, 32; Ibn Mâce, Mukaddime, 11)
Mirasın rükünleri üçtür:
I Mûris: Ölüm edip, geride miras bırakan kimsedir Buna müteveffâ da denir
2 Vâris: Kendisine miras intikal eden, yani terikede hissesi olan kimsedir
3 Terike: Ölenin mal ya da yargı olarak geride bıraktığı şeyler olup, buna
mîras, mevrûsve irsadı da verilir Haktan hedef; kısas, satış bedelini alabilmek için satılan malı ve borcu alabilmek için rehnedileni hapsetme hakkı gibi haklardır
Bu üç rükünden birisinin bulunmaması halinde servet laf konusu olmaz
Varis olmanın sebepleri:
Mirasın laf konusu olabilmesi için üç şeyin bulunması gerekir Mirasın sebep ve şartlarının bulunması, servet engellerinin ise bulunmaması gereklidır
Varis olmanın sebepleri üçtür Nesep hısımlığı, izaç ve velâ
1 Hısımlık: Varisin, miras bırakana varis olabilmesi için aralarında hısımlık bağının bulunması gerekir Usûl, fûrû, yani belli başlı, baba, büyükbaba ve nine gibi kendi neslinden gelinenlerle; çocuk, torun gibi kendi neslinden gelenler; yeniden ölenin kardeşleri ile amcalar bu hısımlardandır Bunlar mûrise yakın olma derecesine kadar varis olurlar Daha uzakta olanın varis olmasını önlerler, buna hacbetmedenir
Bu hısımlardan erkek vasıtasıyla mûrise bağlanan erkek hısımlara asabedenir Ölenin babası, babasının babası ya da oğlu, ya da oğlunun oğlu gibi diğer taraftan payları muayyen mirasçılar vardır ama, bunlara ashâbülferâiz* (farz sahipleri) denir Bunlardan kalan mirası asabe* alır Sadece asabe varsa, mirasın tamamı bunlara kalır Farz sahipleri ve asabe yahut, bunların dışında kalan ve ölenin uzaktan kan hısımı olan zevilerhâmvaris otur Hala, dayı, kızın kızı gibi
2 Evlilik: Geçerli bir nikâh akdi eşler aralarında servet hakkı doğurur Cinsel temasın olup olmaması sonucu etkilemez Bu yüzden, zifaftan önce eşlerden birisinin ölümü halinde, diğeri ona mirasçı olur Eşlerin servet haklarını belirleyen âyetin genel anlamı (bk enNisâ, 412) ile Hz Peygamber'in, cinsel temastan önce kocası ölen Berva' binti Vâşık'ı ölen kocasına varis yapması bunun delilidir (ezZühayli, elFıkhulIslâmî ve Edilletüh, Dımaşk 14051985, VIII, 250)
Ric'î (cayılabilir) talaktan nedeniyle iddet bekleyen bayan, iddetli iken, ölen kocasına varis olur Çünkü ric'î boşamada izaç iddet boyunca devam eder Sağlam kocası göre bâin talâkla (kesin ayırıcı boşama) boşanan bayan, iddet beklerken kocası ölse, ona mirasçı olamaz Çünkü bu durumda o, karısını mirastan mahrum etmek boşamakla suçlama edilemez Eğer kansını, vefat hastası olan bir erkek bâin talakla boşamışsa ve bayan iddet beklerken de ölürse, bu bayan ona mirasçı olur Burada mirastan yoksun bırakmak nedeniyle boşama ithamı söz konusudur
3 Velâ: Bu, şârün belirlediği hükmî bir yakın olma olup, köleyi azat eden efendinin azad ettiği köleye varis olmasını ifade eder Hadiste; Velâ, neseb bağı gibi bono meydana getirir, satılmaz ve hibe edilmezbuyurulur Ibn Hibbân ve Hâkim bu hadisi sahihlemiştir Hanefiler buna velâulmüvâlâtya da mevlâlmuvâlâtı da eklediler Bu, iki kişinin birbirine koruyucu ve perhiz ödemede yardımcı olmak ve buna karşılık birbirine mirasçı elde etmek üzere anlaşmasıdır
Mirasın Şartları
Mirasta hakkın sabit olması üç şartın gerçekleşmesi gerekir Mûrisin ölümü, mirasçının hayatta olması ve bir miras engeli bulunmaması
1 Mûrisin Ölmesi:
Mirasın laf konusu olması için, mûrisin reel, hükmî ya da takdiri olarak ölmüş bulunması gerekir Reel vefat, ruhun bedenden ayrılması ile gerçekleşir Görme, işitme veya başka bir delille sabit olur Hükmî vefat; hayatta olduğu aşina ya da muhtemel yer alan kimsenin ölümüne hâkimin hükmetmesiyle ortaya çıkar Hayatta olduğu bilinen mürteddin (dininden dönen) dârulharbe kaçması halinde etken ölü sayılmasına hüküm verir Bunun mirası, hüküm tarihine dek varis olan hısımlarına taksim edilir Hayatta olması ihtimalı yer alan kayıp kişinin (mefkûd) durumu mahkemeye intikal edince, gerekli süreler geçmişse, baskın vefatına hükmeder Eşi iddet bekler ve hür kalır Mirası da hüküm esnasında adalet sahibi olan varislere paylaştırılır Takdiri vefat; kişinin takdiren ölü kabul edilmesidir Bu annesinden kabahat işleme aracılığıyla ölü olarak doğan cenîndir Gebe kadına başkasının vurmasıyla cenînin ölü doğması gibi Bu durumda suçluya, elli dinar (takriben iki yüz gram altın para) gurre cezası tazminat olarak ödettirilir Bu, bütün diyetin yirmide biri değin bir tazminattır Ebû Hanife'ye kadar, cenîn varis olur ve kendisine varis olunur Çünkü onun suç işleme sırasında diri olduğu kabul edilir (Ibnü'lHilmâm, Fethu'lKadîr, Darı, 13151317 H, IV, 440445; Ibn Kudâme, elMuğnî, Kahire 1970, VI, 320; ezZühayli, age, VIII, 253; Hamdi Döndüren, age, s119121; bk Gurre, Mefkûd ve Cenînmaddeleri)
2 Mirasçının Hayatta Olması: Murisin ölümü esnasında varisin hayatta olması gerekir Bu yüzden, muristen önce ölen bir hısım, sonradan ölen murisine varis olamaz Muris ölüm ettiği süre, ana karnında bulunan çocuğu da (cenîn) sağl doğmak şartıyla mirasçı olur
3 Servet Engeli Bulunmaması:
Miras engelleri şunlardır:
a) Öldürme:
Mûrısını öldüren bir kimsenin, bir lahza önce onun servetini edinmek için öldürme ithamı vardır Hısımını öldüren kimsenin onun mirasından mahrum olacağı konusunda mezheplerin bakış birliği vardır Fakat hangi değişiklik öldürmelerin miras engeli olacağı hususu mezhepler aralarında ihtilâflıdır Hadiste; Katıl için servet yoktur(Ebû Dâvud, Diyât, 18; Tirmizî, Ferâiz,17; Ahmed b Hanbel, I, 49) buyurulur Hanefilere göre, kısas veya keffâret cezasını gerektiren öldürme çeşitleri mirasa engel olur Bunlar da şu değişiklik öldürmelerdir:
Kasden öldürme: Mûrisi silâh veya kesici bir aletle kasden öldürmek gibi Buna günah ve kısas gerekir, keffaret gerekmez Ebû Yusuf ve Imam Muhammed'e kadar, insan öldürebilecek büyük taş vb her şeyle, kasden öldürme suçu meydana gelir
Kasda aynı şekilde öldürme Insan öldürmede kullanılmayan, sopa, değnek gibi bir şeyle vurup öldürmek gibi Cezâsı: Keffâret, âkile* üstünde diyet ve günahtır Birisini yanlışlıkla öldürme: Ava atıp, insanı öldürmek gibi Cezası; keffâret, âkile üstüne diyettir Ahiretteki günahı kaldırılmıştır
Kusur sayılan öldürme: Uykuda veya açıkgöz iken birisinin üzerine düşüp ölümüne sebep olmak gibi Cezası; hataen öldürmenin aynıdır (esSerahsi, elMebsût, Mısır 1324133119061912; XXV, 5968; elKâsâni, Bedayıu'sSanâyi, Mısır 132728; M Cevat Akşit, Islâm Cinayet Hukuku ve Insanî Esasları, s 5556)
Dolaylı yoldan ölüme sebebiyet verme (tesebbüb) mükellef olmayanın öldürmesi, meşrû savunma halinde öldürme ve mükrehin öldürmesi miras engeli değildir
Imam Şâfii'ye tarafından, öldürme fiilini işleyen cümbür cemaat öldürülene varis olamaz Kastın bulunup bulunmaması, öldürenin mükellef olup olmaması sonucu etkilemez Mâlikîler ise, katılde kasıt ve tecâvüzü esas alırlar Buradaki bakış ayrılığı, servet engeli bildiren hadisteki kâtilsözcüğünün kapsamındaki belirsızlıkten doğmuştur (bk Muhammed Ebû Zehra, UsûlülFıkh, Kahire, ty, s126, 127)
b) Din Farkı:
Mûrisle vârisin ayrı dinlerden oluşu bir miras engelıdır Bu konuda Islâm hukukçularının görünüm birliği vardır Müslüman kâfire, kâfir de müslümana nesep hısımlığı veya evlilik akdi bulunsa bile mirasçı olamaz Müslüman kâfire, kâfir de müslümana varis olamaz(Buhâri, Hacc, 44; Meğâzî, 48, Ferâiz, 26; Müslim, Ferâiz, l; Ebu Dâvud, Ferâiz, 10) Iki bambaşka dine mensup olanlar, birbirine mirasçı olamaz(Ebû Dâvud, Ferâiz, 10; Tirmizi, Ferâiz, 16; Ibn Mâce, Ferâiz, 6) hadisleri buna delildir Bunun sebebi, müslümanla gayrı müslim arasında velâyet bağının indirimli olmasıdır
Bu duruma kadar, meselâ; müslüman bir erkekle gayrı müslim olan karısı aralarında mirasçılık eğilim etmeyeceği gibi, bunlardan doğan çocuklar da babaya emrindeki olarak müslüman sayılacaklarından onlarla gayrı müslim olan anneleri arasında da mirasçılık akıntı etmez
Ama Muaz b Cebel ve Muâviye ile Tâbiîlerden Mesrûk b elEcdâ', Saîd b elMüseyyeb, Ibrâhim enNahâî ve öteki bir takım bilginler aksi görüştedir Bunlara tarafından; Müslüman kâfire mirasçı olur Ama kâfir müslümana mirasçı olamazDayandıkları kanıt şu Hadislerdeki genel anlamdır: Islâm yücedir, onun üstüne yücelinmez(Buhârî, Cenâiz, 79) Islâm arttırır, eksiltmez(Ebû Dâvud, Ferâiz, 10; Ahmed b Hanbel, Müsned, V, 230, 236) Bu konuda sahabe uygulaması da vardır Bir yahudi ölüm edince, biri yahudi diğeri müslüman olan iki oğlu kalmıştı Yahudi olan oğlu bütün mirası edinmek isteyince, müslüman olan oğlu mahkemeye başvurdu ve hak istedi Davaya bakan Muaz b Cebel (ö18639) müslümanı yahudiye varis yapmıştır (elAskalânî, BülûgulMerâm, Terc ve Şerh, A Davudoğlu, Istanbul 1967; III, 206)
Çoğıınluk Islâm hukukçuları, müslümanla kâfir aralarında mirasın olamıyacağını açıklayan hadisleri bu konuda esas delil kabul etmiş, azınlığın dayandığı hadisleri doğrudan mirasla ilgili görmemiştir
Diğer yandan gayrı mûslimler birbirine varis olabilirler Çünkü küfür ehli tek halk müziği sayılır Ehli, küfür birbirinin velisidir(elEnfâl, 8l73) âyetinin genel anlamı tüm gayrı müslimlerin hepsini kapsamına alır Hakkın açık havada sapıklıktan diğer ne vardır(Yûnus,1032) âyeti de bunu ifade eder Yalnız Mâlikîler, Iki ayrı dine mensup olanlar birbirine varis olamazhadisinin, hristiyan ve yahudilerin kendi aralarındaki mirasçılığını da kapsadığını söylerler
Mürtedin mirası:
Islâm'ı terkeden kimseye mürted* denir Mürted mânen ölmüş sayıldığı için, o ne müslüman ve ne de kâfire varis olamaz Mürtedin mirasının başkalarına intikali konusunda ise bakış ayrılıkları vardır
Ebû Hanife'ye kadar, irtidattan önce kazandığı servet müslüman varislerine giderSonra kazandıkları ise beytü'lmâle feygeliri kaydedilir (bk Feyve Ganîmetmaddeleri) Mürted kadınsa, tüm mirası müslüman mirasçılarına intikal eder
Imam Ebû Yûsuf ve Imam Muhammed'e kadar, irtidattan önce ve daha sonra kazandığı malları müslüman varislerine intikal eder Bu iki müçtehid, erkek ve bayan mürted arasında servet bakımından bir ayırım yapmaz
Şâfiî, Mâliki ve Hanbelilere göre, aslî inkârcıda olduğu gibi mürted mirasçı olamaz ve ona da başka biri varis olamaz Tüm malı, beytü'lmülk için fey' geliri kaydedilir Çünkü o, irtidat etmekle, Islâm toplumuna karşısında harp ilân etmiş sayılır ve servetine de harbînin malına uygulanan hükümlerin uygulanması gerekir Ama bu hükümler, mürted irtidadı üzere ölürse uygulanır Hayatta olduğu sürece malı bekletilir Islâm'a dönerse, malı kendisine verilir (Ibnü'lHümâm, Fethu'lKadîr, Mısır 13151317, IV, 390 vd; Ibn Rüşd, Bidâyetü'lMüçtehid, Mısır, ty, II, 322329; ezZühaylî, age, VIII, 263266)
c Tebealık Farkı (Ihtilâfu'ddâreyn):
Müslümanlar hangi devletin tebeası olurlarsa olsunlar birbirlerine mirasçı olurlar Müslüman için diğer başka devletin tebeası elde etmek servet engeli değildir Meselâ; Türkiye'deki bir müslüman, Darı'daki müslüman bir hısımına mirasçı olabilir Çünkü DârulIslâm müslümanlar için tek vatan sayılır sonra kâfirlerin DarulIslam'a etken olması ve buralarda ayrı sistemlerin ve rejimlerin olması ya da bağlantının kopuk olması da sonucu değiştirmez Bu yüzden, bir müslüman Dâru'lHarpte ölse, ona DârulIslâm'da yaşayan varisleri mirasçı olur
Ülke ayrılığı gayrı Müslimler için bir miras engeli teşkil eder Meselâ; Islâm tebeasındaki bir gayrı müslim, tanıdık olmayan tebealı gayrı müslim bir hısımına varis olamaz Burada, mirasçılık velâyet bağıesasına dayanır Bu bono kopunca mirasçılık hakkıda ortadan kalkmaktadır Ama ülkeler sulh anlaşmaları yaparak, müşterek miras ilişkilerini düzenleyebilirler
Malıkî, Hanbelî ve Zâhirîlere göre tebealık farkı hiç bir şekilde miras engeli doğurmaz (ezZühayli, age, VIII, 266 vd; esSibâî, Şerhu Kanuni'l AhvâlişŞahsiyye, Dımaşk 1959, II, 4647)
d) Kölelik:
Esaret hali de servet engelıdır Bu statüde olan kimse hısımlarına varis olamaz Çünkü esir, bir mala; mülk edinme sebepleriyle matik olamadığı gibi servet aracılığıyla da malık olamaz Onun elindeki şeyler efendisine ait bulunur Eğer o, varis yapılırsa, mal kendiliğinden efendisine geçeceği için yok yere, bir tanıdık olmayan mirasa sokulmuş olur ki, bu icmâa kadar bâtıldır:
Bu engellerden mûrısını öldürme ve esaret tek yanlıdır Bunlar yalnız kendileri başkasından servet alamaz Ama başkası kendilerine mirasçı olabilir Bunlara, murisin vefat tarihinin belirlenememesi ve mirasçının kim olduğunun bilinememesi gibi diğer engeller de eklenmiştir (bk elMeydânî, elLübâb, Kahire, ts, IV, 188, 197; ezZeylaî, Tebyînü'lHakâik, elMotbaatü'lEmiriyye tab'ı, VI, 239 vd; Ibn Âbidîn, Reddü'lMuhtâr, Mısır, ty, V, 541543) *
İslamda Servet Hukuku nasıldır
Ölenin geride bıraktığı mal ve haklar Çoğulu mevârîstir Kelimenin VRSkökünden irsmastarı, bir kimsenin malının ölümünden daha sonra şer'î mirasçılarına intikal etmesi demektir Benzer kökten, tevârüs; karşılıklı varis edinmek ya da bir kimsenin diğerine mirasçı olması; vârismirasçı; mûris, servet bırakan; terike, ölenin bıraktığı servet anlamlarında kullanılır Miras ilmi anlamında kullanılan diğer bir terimde Ferâizdir Bunun tekili olan farîza; farz, belirli pay, hisse demektir Ferâiz, Islâm servet hukuku terimi olarak kullanıldığında, açıklanmış miras hisseleri anlamını ifade eder Bu ilme ferâizdenmesi, miras âyetindeki; Bu hisseler Allah'tan birer farîzadır(enNisâ, 411) ifadesi ile, Ferâiz ilmini öğreniniz(Tirmizi, Ferâiz, 2; Ibn Mâce, Ferâiz, 1) hadisindeki ferâizterimi sebebiyledir
Servet veya ferâiz ilmi fıkıh terimi olarak; ölenin geride bıraktığı mal ve hakların kesin ölçülerle, şer'î mirasçılara bölünmesinden söz eden bir ilimdir Ferâiz ilminin amacı, yargı sahiplerine haklarını ulaştırmaktır Buna mirasın bölüştürülmesi denir
Mirasın dayandığı deliller:
Miras; Kitap, sünnet ve icma delillerine dayanır Miras hukukunda, icmâ bulunmadıkça kıyas veya içtihad yoluna gidilmez
Kur'ânı Kerîm'den deliller:
Miras hükümleri enNisâ Sûresinin 7, 11, 12 ve 176 âyetleri ile elEnfal Sûresi'nin 75 âyetinde şu şekilde belirlenmiştir:
a) Çocuklar ve esasbabanın mirası: Allah size evlâtlarınızın servet taksimi hususunda, erkeklerin paylarının kızların iki katıolmasını emretmektedir Eğer tüm çocuklar kız olup ve sayıları ikiden fazla ise, bunların payı ölenin bıraktığı malın üçte ikisidir Eğer mirasçı bir tek kız ise mirasın yarısı onundur Eğer ölen ana ve baba ile birlikte çocuklar da bırakmışsa ana ve babanın herbirini terekeden payı altıda birdir Şayet ölenin çocuğu bulunmayıp da, varis olarak ana ve babası kalmışsa, ananın payı üçte birdir Eğer ölenin kardeşleri varsa terekenin altıda biri ananındır Bu paylar, ölenin borçları ödenip, vasiyeti de yerine getirildikten soma yargı sahiplerine verilir Baba ve çocuklardan, hangisinin size üstünlük bakımından daha yakın olduğunu, siz bilemezsiniz Bu, Allah kadar farz kılınmıştır hiç kuşkusuz Allah, her şeyi mükemmel haberdar olan, hüküm ve hikmet sahibidir(enNisâ, 411)
b) Karıkocanınmirası: Eğer hanımlarınızın çocukları yoksa, bıraktıkları mirasın yarısı sizindir Ola Ki çocukları varsa bıraktıkları mirasın dörtte biri sizindir Bu paylar, ölenin vasiyeti yerine getirildikten ve varsa borcu ödendikten sonradır Eğer siz çocuk bırakmadan ölürseniz, geriye doğru bıraktığınız mirasın dörtte biri hanımlarınızındır Şayet çocuklarınız varsa, bıraktığınız mirasın sekizde biri hanımlarınızındır Bu paylar, yaptığınız vasiyetler yerine getirilip ve varsa borcunuz ödendikten sonradan verilir(enNisâ, 412)
c) Kardeşlerin mirası: Kelâle adı verilen kardeşlerin mirası, esas bir kardeş veya esasbaba bir yoksa baba bir kız kardeş elde etmek üzere iki statüde toplanmıştır Kelâlenin varis olmasında ön koşul, miras bırakanın baba veya erkek çocuklarının bulunmamasıdır
Esas bir kardeşlerin mirası şöyle belirlenmiştir: Eğer ölen bir erkek veya bayan, erkek usül ya da fürûu bulunmaksızın mirasçı olunuyorsa, kendisinin (ona bir) erkek ya da (belli başlı bir) kız kardeşi bulunuyorsa, bunlardan herbirinin servet payı terekenin altıda biridir Eğer bu kardeşler bundan daha çok iseler, bu takdirde kardeşler mirasın üçte birini zarara uğratılmaksızın arasında eşdeğer olarak paylaşırlar Bu paylar, ölenin vasiyeti yerine getirilip ve varsa borcu ödendikten sonradan verilir Bunlar, Allah kadar bir emirdir Allah her şeyi bilen ve yarattıklarına çok yumuşak davranandır(enNisâ, 412)
Yukarıdaki miras düzenlemeşinin ardındaki, aynı âyetlerin devamında, müeyyide özelliğinde şu iki âyet yer alır:
Işte bunlar, Allah'ın koyduğu sınırlardır Kim, Allah'a ve Rasûlûne itaat ederse, Allah onu, altından ırmaklar akan cennetlere koyar Orada ebedî kalacaklardır Işte büyük kurtuluş budur(enNisâ, 413) Kim, Allah'a ve Rasûlüne isyan eder ve Allah'ın koyduğu sınırları aşarsa, Allah onu, sonsuz kalacağı cehennem ateşine koyar Ve onun için azaltıcı bir azap vardır(enNisâ; 414)
Öz ya da baba bir kız kardeşin mirası ise şöyle düzenlenmiştir Ey Peygamber! Senden fetva isterler De ki: Size usül ve füruu bırakmadan ölen kimse hakkında Allah fetva verir Eğer bir kimse ölür ve onun çocuğu bulunmaz da, yalnızca bir kız kardeşi bulunursa, bıraktığı mirasın yarısı onundur Ölen kız kardeş ise ve çocuğu da yahut erkek kardeşi terekenin hepsini alır Eğer mirasçılar iki kız kardeş ise, terekenin üçte ikisini alırlar Eğer kardeşler erkek ve kadın olmak üzere ikiden çok iseler, bir erkeğin payı, iki kadının payı kadardır Allah size sapıklığa düşmemeniz için bunları açıklar Allah her şeyi çok iyi bilendir(enNisâ, 4176)
d) Zevi'lErhâmın mirası: Âyet veya Hadislerde miras payları ya da mirasçılık esasları kesin bulunanların açık havada kalan öteki hısımlar için şu şekilde bir genel düzenleme yapılmıştır: Akraba olanlar, Allah'ın kitabına göre birbirlerine daha yakındırlar şüphesiz ki Allah, herşeyi mükemmel bilir(elEnfâl, 875)
Şu âyet de servet haklarından genelde söz eder: Esasbaba ve hısımların miras olarak bıraktıklarında erkeklerin hissesi vardır Kadınların da belli başlıbaba ve hısımların bıraktıklarında hisseleri vardır Bunlar eksik olsun çok olsun farz kılınmış bir hissedir(enNisâ, 47)
Mirastan çevredeki bir takım yoksul kimselerin de yararlandırılması konusunda şöyle buyurulur: Servet taksim olunurken, varis olmayan akrabalar, yelimler ve yoksullar da bulunursa, mirastan onlara da verin ve onlara hoş laf söyleyin(enNisâ, 48)
Sünnet delili:
Hz Peygamber'den mirasla ilgili farklı alanlara yönlendirilmiş hadisler nakledilmiştir Bazıları şunlardır:
Servet paylarını, yargı sahiplerine veriniz Kalan tedarik, en yakın erkek hısımındır(Buhârî, Ferâiz, 5, 7, 9, 10; Müslim, Ferâiz, 2, 3; Tirmizî,Ferâiz, 8)
Müslüman kâfire, kâfir de müslümana varis olamaz(Buhârî, Hacc, 44, Meğâzî, 48, Ferâiz, 26; Müslim, Ferâiz, I ; Ebû Dâvud, Ferâiz, 10; Tirmizî, Ferâiz, 15)
Iki ayrı dine mensup olanlar birbirine varis olamaz(Ebû Dâvud, Ferâiz, 10; Tîrmizî, Ferâiz, 16; Ibn Mace, Ferâiz, 6; Dârîmî, Ferâiz, 29; Ahmed b Hanbel, II, 187, 195)
Ubâde b esSâmit (ra)'in (ö 45665) şöyle dediği söylenti edilmiştir: Hz Peygamber (sas), mirastan iki nineye, bunu arasında paylaşmak üzere hükmetti(benzerŞevkânî, Neylü'lEvtâr, Darı, ty, VI, 59) Abdullah b Mes'ud (ö32652), Hz Peygamber'in, murisin kızı, oğul kızı ve kız kardeşiyle ilgili bir uygulamasından şu şekilde laf eder: Rasulullah (sas), ölenin kızı için yarım, oğul kızı için üçte ikiye bitirmek için altıda bir ve geri kalanın kız kardeşe verilmesine hükmetti(eşŞevkâni, age, VI, 58)
Mikdâm b Ma'dikerîb (ö87705) zevi'lerham'la ilgili şu hadisi nakletmiştir: Kim bir mal bırakırsa, bu mirasçılarınındır Ben, mirasçısı olmayanın mirasçısıyım Gerekliği durumda diyetini öderim ve mirasçısı olurum Dayı, mirasçısı olmayanın mirasçısıdır Onun diyetini öder ve ona varis olur(Ebû Dâvud, Ferâiz, 8; Tirmizi, Ferâiz, 12; Ibn Mâce, Diyât, 7, Ferâiz,9; Ahmed b Hanbel, Müsned I, 28, 36, IV, 131)
Icmâ delili:
Bir tane ninenin tek başına altıda bir pay alacağı, ikiden fazla ninelerin altıda bir hisseyi aralarında eşit olarak paylaşacakları prensibi Sahabe ve Tâbiîlerin icmâı ile sabittir Hz Ebû Bekir (ö13634)'in halifeliği sırasında konu tartışılmış, Hz Peygamber'den, altıda bir uygulaması nakledilince, bu yönde manzara birliği oluşmuştur (elMevsilî, elIhtiyâr, Kahire, ty, V, 90; Hamdi Döndüren, Delilleriyle Islâm Hukuku, Istanbul 1983, s 483)
Ferâiz ilminin önemi büyüktür Çünkü hayatta iken yaptığı muamelelerin, ölümünden sonradan devamı niteliğindedir Hadisi şerifte şöyle buyurulmuştur: Ferâiz ilmini öğreniniz ve onu insanlara öğretiniz Çünkü o, ilmin yarısıdır, unutulur ve o, ümmetinden kaldırılan ilimlerin ilki olacaktır(Tirmizi, Ferâiz, 2; Ibn Mâce, Ferâiz, 1; Dârimi, Ferâiz, Buhârî, Ferâiz, 2; Ebû Dâvud, Ferâiz, 1) Sizin ferâiz ilmini en çok bileniniz, Zeyd b Sâbit'tir (ö 45665)(Tirmizi, Menâkıb, 32; Ibn Mâce, Mukaddime, 11)
Mirasın rükünleri üçtür:
I Mûris: Ölüm edip, geride miras bırakan kimsedir Buna müteveffâ da denir
2 Vâris: Kendisine miras intikal eden, yani terikede hissesi olan kimsedir
3 Terike: Ölenin mal ya da yargı olarak geride bıraktığı şeyler olup, buna
mîras, mevrûsve irsadı da verilir Haktan hedef; kısas, satış bedelini alabilmek için satılan malı ve borcu alabilmek için rehnedileni hapsetme hakkı gibi haklardır
Bu üç rükünden birisinin bulunmaması halinde servet laf konusu olmaz
Varis olmanın sebepleri:
Mirasın laf konusu olabilmesi için üç şeyin bulunması gerekir Mirasın sebep ve şartlarının bulunması, servet engellerinin ise bulunmaması gereklidır
Varis olmanın sebepleri üçtür Nesep hısımlığı, izaç ve velâ
1 Hısımlık: Varisin, miras bırakana varis olabilmesi için aralarında hısımlık bağının bulunması gerekir Usûl, fûrû, yani belli başlı, baba, büyükbaba ve nine gibi kendi neslinden gelinenlerle; çocuk, torun gibi kendi neslinden gelenler; yeniden ölenin kardeşleri ile amcalar bu hısımlardandır Bunlar mûrise yakın olma derecesine kadar varis olurlar Daha uzakta olanın varis olmasını önlerler, buna hacbetmedenir
Bu hısımlardan erkek vasıtasıyla mûrise bağlanan erkek hısımlara asabedenir Ölenin babası, babasının babası ya da oğlu, ya da oğlunun oğlu gibi diğer taraftan payları muayyen mirasçılar vardır ama, bunlara ashâbülferâiz* (farz sahipleri) denir Bunlardan kalan mirası asabe* alır Sadece asabe varsa, mirasın tamamı bunlara kalır Farz sahipleri ve asabe yahut, bunların dışında kalan ve ölenin uzaktan kan hısımı olan zevilerhâmvaris otur Hala, dayı, kızın kızı gibi
2 Evlilik: Geçerli bir nikâh akdi eşler aralarında servet hakkı doğurur Cinsel temasın olup olmaması sonucu etkilemez Bu yüzden, zifaftan önce eşlerden birisinin ölümü halinde, diğeri ona mirasçı olur Eşlerin servet haklarını belirleyen âyetin genel anlamı (bk enNisâ, 412) ile Hz Peygamber'in, cinsel temastan önce kocası ölen Berva' binti Vâşık'ı ölen kocasına varis yapması bunun delilidir (ezZühayli, elFıkhulIslâmî ve Edilletüh, Dımaşk 14051985, VIII, 250)
Ric'î (cayılabilir) talaktan nedeniyle iddet bekleyen bayan, iddetli iken, ölen kocasına varis olur Çünkü ric'î boşamada izaç iddet boyunca devam eder Sağlam kocası göre bâin talâkla (kesin ayırıcı boşama) boşanan bayan, iddet beklerken kocası ölse, ona mirasçı olamaz Çünkü bu durumda o, karısını mirastan mahrum etmek boşamakla suçlama edilemez Eğer kansını, vefat hastası olan bir erkek bâin talakla boşamışsa ve bayan iddet beklerken de ölürse, bu bayan ona mirasçı olur Burada mirastan yoksun bırakmak nedeniyle boşama ithamı söz konusudur
3 Velâ: Bu, şârün belirlediği hükmî bir yakın olma olup, köleyi azat eden efendinin azad ettiği köleye varis olmasını ifade eder Hadiste; Velâ, neseb bağı gibi bono meydana getirir, satılmaz ve hibe edilmezbuyurulur Ibn Hibbân ve Hâkim bu hadisi sahihlemiştir Hanefiler buna velâulmüvâlâtya da mevlâlmuvâlâtı da eklediler Bu, iki kişinin birbirine koruyucu ve perhiz ödemede yardımcı olmak ve buna karşılık birbirine mirasçı elde etmek üzere anlaşmasıdır
Mirasın Şartları
Mirasta hakkın sabit olması üç şartın gerçekleşmesi gerekir Mûrisin ölümü, mirasçının hayatta olması ve bir miras engeli bulunmaması
1 Mûrisin Ölmesi:
Mirasın laf konusu olması için, mûrisin reel, hükmî ya da takdiri olarak ölmüş bulunması gerekir Reel vefat, ruhun bedenden ayrılması ile gerçekleşir Görme, işitme veya başka bir delille sabit olur Hükmî vefat; hayatta olduğu aşina ya da muhtemel yer alan kimsenin ölümüne hâkimin hükmetmesiyle ortaya çıkar Hayatta olduğu bilinen mürteddin (dininden dönen) dârulharbe kaçması halinde etken ölü sayılmasına hüküm verir Bunun mirası, hüküm tarihine dek varis olan hısımlarına taksim edilir Hayatta olması ihtimalı yer alan kayıp kişinin (mefkûd) durumu mahkemeye intikal edince, gerekli süreler geçmişse, baskın vefatına hükmeder Eşi iddet bekler ve hür kalır Mirası da hüküm esnasında adalet sahibi olan varislere paylaştırılır Takdiri vefat; kişinin takdiren ölü kabul edilmesidir Bu annesinden kabahat işleme aracılığıyla ölü olarak doğan cenîndir Gebe kadına başkasının vurmasıyla cenînin ölü doğması gibi Bu durumda suçluya, elli dinar (takriben iki yüz gram altın para) gurre cezası tazminat olarak ödettirilir Bu, bütün diyetin yirmide biri değin bir tazminattır Ebû Hanife'ye kadar, cenîn varis olur ve kendisine varis olunur Çünkü onun suç işleme sırasında diri olduğu kabul edilir (Ibnü'lHilmâm, Fethu'lKadîr, Darı, 13151317 H, IV, 440445; Ibn Kudâme, elMuğnî, Kahire 1970, VI, 320; ezZühayli, age, VIII, 253; Hamdi Döndüren, age, s119121; bk Gurre, Mefkûd ve Cenînmaddeleri)
2 Mirasçının Hayatta Olması: Murisin ölümü esnasında varisin hayatta olması gerekir Bu yüzden, muristen önce ölen bir hısım, sonradan ölen murisine varis olamaz Muris ölüm ettiği süre, ana karnında bulunan çocuğu da (cenîn) sağl doğmak şartıyla mirasçı olur
3 Servet Engeli Bulunmaması:
Miras engelleri şunlardır:
a) Öldürme:
Mûrısını öldüren bir kimsenin, bir lahza önce onun servetini edinmek için öldürme ithamı vardır Hısımını öldüren kimsenin onun mirasından mahrum olacağı konusunda mezheplerin bakış birliği vardır Fakat hangi değişiklik öldürmelerin miras engeli olacağı hususu mezhepler aralarında ihtilâflıdır Hadiste; Katıl için servet yoktur(Ebû Dâvud, Diyât, 18; Tirmizî, Ferâiz,17; Ahmed b Hanbel, I, 49) buyurulur Hanefilere göre, kısas veya keffâret cezasını gerektiren öldürme çeşitleri mirasa engel olur Bunlar da şu değişiklik öldürmelerdir:
Kasden öldürme: Mûrisi silâh veya kesici bir aletle kasden öldürmek gibi Buna günah ve kısas gerekir, keffaret gerekmez Ebû Yusuf ve Imam Muhammed'e kadar, insan öldürebilecek büyük taş vb her şeyle, kasden öldürme suçu meydana gelir
Kasda aynı şekilde öldürme Insan öldürmede kullanılmayan, sopa, değnek gibi bir şeyle vurup öldürmek gibi Cezâsı: Keffâret, âkile* üstünde diyet ve günahtır Birisini yanlışlıkla öldürme: Ava atıp, insanı öldürmek gibi Cezası; keffâret, âkile üstüne diyettir Ahiretteki günahı kaldırılmıştır
Kusur sayılan öldürme: Uykuda veya açıkgöz iken birisinin üzerine düşüp ölümüne sebep olmak gibi Cezası; hataen öldürmenin aynıdır (esSerahsi, elMebsût, Mısır 1324133119061912; XXV, 5968; elKâsâni, Bedayıu'sSanâyi, Mısır 132728; M Cevat Akşit, Islâm Cinayet Hukuku ve Insanî Esasları, s 5556)
Dolaylı yoldan ölüme sebebiyet verme (tesebbüb) mükellef olmayanın öldürmesi, meşrû savunma halinde öldürme ve mükrehin öldürmesi miras engeli değildir
Imam Şâfii'ye tarafından, öldürme fiilini işleyen cümbür cemaat öldürülene varis olamaz Kastın bulunup bulunmaması, öldürenin mükellef olup olmaması sonucu etkilemez Mâlikîler ise, katılde kasıt ve tecâvüzü esas alırlar Buradaki bakış ayrılığı, servet engeli bildiren hadisteki kâtilsözcüğünün kapsamındaki belirsızlıkten doğmuştur (bk Muhammed Ebû Zehra, UsûlülFıkh, Kahire, ty, s126, 127)
b) Din Farkı:
Mûrisle vârisin ayrı dinlerden oluşu bir miras engelıdır Bu konuda Islâm hukukçularının görünüm birliği vardır Müslüman kâfire, kâfir de müslümana nesep hısımlığı veya evlilik akdi bulunsa bile mirasçı olamaz Müslüman kâfire, kâfir de müslümana varis olamaz(Buhâri, Hacc, 44; Meğâzî, 48, Ferâiz, 26; Müslim, Ferâiz, l; Ebu Dâvud, Ferâiz, 10) Iki bambaşka dine mensup olanlar, birbirine mirasçı olamaz(Ebû Dâvud, Ferâiz, 10; Tirmizi, Ferâiz, 16; Ibn Mâce, Ferâiz, 6) hadisleri buna delildir Bunun sebebi, müslümanla gayrı müslim arasında velâyet bağının indirimli olmasıdır
Bu duruma kadar, meselâ; müslüman bir erkekle gayrı müslim olan karısı aralarında mirasçılık eğilim etmeyeceği gibi, bunlardan doğan çocuklar da babaya emrindeki olarak müslüman sayılacaklarından onlarla gayrı müslim olan anneleri arasında da mirasçılık akıntı etmez
Ama Muaz b Cebel ve Muâviye ile Tâbiîlerden Mesrûk b elEcdâ', Saîd b elMüseyyeb, Ibrâhim enNahâî ve öteki bir takım bilginler aksi görüştedir Bunlara tarafından; Müslüman kâfire mirasçı olur Ama kâfir müslümana mirasçı olamazDayandıkları kanıt şu Hadislerdeki genel anlamdır: Islâm yücedir, onun üstüne yücelinmez(Buhârî, Cenâiz, 79) Islâm arttırır, eksiltmez(Ebû Dâvud, Ferâiz, 10; Ahmed b Hanbel, Müsned, V, 230, 236) Bu konuda sahabe uygulaması da vardır Bir yahudi ölüm edince, biri yahudi diğeri müslüman olan iki oğlu kalmıştı Yahudi olan oğlu bütün mirası edinmek isteyince, müslüman olan oğlu mahkemeye başvurdu ve hak istedi Davaya bakan Muaz b Cebel (ö18639) müslümanı yahudiye varis yapmıştır (elAskalânî, BülûgulMerâm, Terc ve Şerh, A Davudoğlu, Istanbul 1967; III, 206)
Çoğıınluk Islâm hukukçuları, müslümanla kâfir aralarında mirasın olamıyacağını açıklayan hadisleri bu konuda esas delil kabul etmiş, azınlığın dayandığı hadisleri doğrudan mirasla ilgili görmemiştir
Diğer yandan gayrı mûslimler birbirine varis olabilirler Çünkü küfür ehli tek halk müziği sayılır Ehli, küfür birbirinin velisidir(elEnfâl, 8l73) âyetinin genel anlamı tüm gayrı müslimlerin hepsini kapsamına alır Hakkın açık havada sapıklıktan diğer ne vardır(Yûnus,1032) âyeti de bunu ifade eder Yalnız Mâlikîler, Iki ayrı dine mensup olanlar birbirine varis olamazhadisinin, hristiyan ve yahudilerin kendi aralarındaki mirasçılığını da kapsadığını söylerler
Mürtedin mirası:
Islâm'ı terkeden kimseye mürted* denir Mürted mânen ölmüş sayıldığı için, o ne müslüman ve ne de kâfire varis olamaz Mürtedin mirasının başkalarına intikali konusunda ise bakış ayrılıkları vardır
Ebû Hanife'ye kadar, irtidattan önce kazandığı servet müslüman varislerine giderSonra kazandıkları ise beytü'lmâle feygeliri kaydedilir (bk Feyve Ganîmetmaddeleri) Mürted kadınsa, tüm mirası müslüman mirasçılarına intikal eder
Imam Ebû Yûsuf ve Imam Muhammed'e kadar, irtidattan önce ve daha sonra kazandığı malları müslüman varislerine intikal eder Bu iki müçtehid, erkek ve bayan mürted arasında servet bakımından bir ayırım yapmaz
Şâfiî, Mâliki ve Hanbelilere göre, aslî inkârcıda olduğu gibi mürted mirasçı olamaz ve ona da başka biri varis olamaz Tüm malı, beytü'lmülk için fey' geliri kaydedilir Çünkü o, irtidat etmekle, Islâm toplumuna karşısında harp ilân etmiş sayılır ve servetine de harbînin malına uygulanan hükümlerin uygulanması gerekir Ama bu hükümler, mürted irtidadı üzere ölürse uygulanır Hayatta olduğu sürece malı bekletilir Islâm'a dönerse, malı kendisine verilir (Ibnü'lHümâm, Fethu'lKadîr, Mısır 13151317, IV, 390 vd; Ibn Rüşd, Bidâyetü'lMüçtehid, Mısır, ty, II, 322329; ezZühaylî, age, VIII, 263266)
c Tebealık Farkı (Ihtilâfu'ddâreyn):
Müslümanlar hangi devletin tebeası olurlarsa olsunlar birbirlerine mirasçı olurlar Müslüman için diğer başka devletin tebeası elde etmek servet engeli değildir Meselâ; Türkiye'deki bir müslüman, Darı'daki müslüman bir hısımına mirasçı olabilir Çünkü DârulIslâm müslümanlar için tek vatan sayılır sonra kâfirlerin DarulIslam'a etken olması ve buralarda ayrı sistemlerin ve rejimlerin olması ya da bağlantının kopuk olması da sonucu değiştirmez Bu yüzden, bir müslüman Dâru'lHarpte ölse, ona DârulIslâm'da yaşayan varisleri mirasçı olur
Ülke ayrılığı gayrı Müslimler için bir miras engeli teşkil eder Meselâ; Islâm tebeasındaki bir gayrı müslim, tanıdık olmayan tebealı gayrı müslim bir hısımına varis olamaz Burada, mirasçılık velâyet bağıesasına dayanır Bu bono kopunca mirasçılık hakkıda ortadan kalkmaktadır Ama ülkeler sulh anlaşmaları yaparak, müşterek miras ilişkilerini düzenleyebilirler
Malıkî, Hanbelî ve Zâhirîlere göre tebealık farkı hiç bir şekilde miras engeli doğurmaz (ezZühayli, age, VIII, 266 vd; esSibâî, Şerhu Kanuni'l AhvâlişŞahsiyye, Dımaşk 1959, II, 4647)
d) Kölelik:
Esaret hali de servet engelıdır Bu statüde olan kimse hısımlarına varis olamaz Çünkü esir, bir mala; mülk edinme sebepleriyle matik olamadığı gibi servet aracılığıyla da malık olamaz Onun elindeki şeyler efendisine ait bulunur Eğer o, varis yapılırsa, mal kendiliğinden efendisine geçeceği için yok yere, bir tanıdık olmayan mirasa sokulmuş olur ki, bu icmâa kadar bâtıldır:
Bu engellerden mûrısını öldürme ve esaret tek yanlıdır Bunlar yalnız kendileri başkasından servet alamaz Ama başkası kendilerine mirasçı olabilir Bunlara, murisin vefat tarihinin belirlenememesi ve mirasçının kim olduğunun bilinememesi gibi diğer engeller de eklenmiştir (bk elMeydânî, elLübâb, Kahire, ts, IV, 188, 197; ezZeylaî, Tebyînü'lHakâik, elMotbaatü'lEmiriyye tab'ı, VI, 239 vd; Ibn Âbidîn, Reddü'lMuhtâr, Mısır, ty, V, 541543) *