İslamiyette Sabır
İslamiyette Sabretmek
Sabır; insanın gecici sıkıntı ve musibetlere gozunu kapayarak ebedi nimetlere gozunu acması; Ahiret yurdunu duşunerek dunyadan vazgecmesi demektir
Sabır, muminin dunyada başına gelen derin acılar, gonlunu daraltan sıkıntılar ve ummadığı olumler karşısındaki yegane sığınağıdır Mumin sabrederek Allaha yonelir ve başına gelen derin acıları, gonlunu daraltan sıkıntı ve meşakkatleri, olumle gelen ayrılıkları, Allaha teslimiyet ve tevekkul inancıyla uhrevi bir mukafata donuşturur Başka insanların olum ve musibet anlarında isyan sozleri ve cığlıklarıyla kader inancını tehlikeye attıkları demlerde; hakiki mumin karşılaştığı tum hadiselerin Allahtan geldiğinin bilincinde olarak Biz Allaha aidiz ve elbette ona doneceğiz diyerek yaşadığı acı ve sıkıntıların uzerine sabır kulu serper
Peygamber Efendimiz (sav) bir kabristanın yanından gecerken bir mezarın başında feryadu figan eden yaşlı bir kadına rastlamış ve kendisine sabretmesini ve gercek sabrın da; bela ve musibetin insanın başına geldiği ilk anda gosterdiği sabır olduğunu ifade etmiştir
Sabır; insanın ofke anında ofkesini yutması; kendisine yapılan kotuluklere karşı iyilikle mukabelede bulunması; şeytanın ve nefsinin kışkırtmaları karşısında gunah işlemekten kacınması; musibet ve sıkıntılar karşısında metanetli olması ve son nefesine kadar Allaha ibadette daim olması demektir Mumin; daima bir sabır insanı olmak zorundadır Cunku sabırsızlık insanı isyana ve haddi aşmaya surukler Hz Peygamber (sav), ayağımıza batan dikene varıncaya kadar başımıza gelen tum sıkıntı, hastalık, keder ve yorgunlukların, gunahlarımızın bağışlanmasına vesile olacağını bizlere mujdelemiştir
Sabreden kulların mukafatını mujdeleyen bir ayeti kerimenin mealiyle hutbeme son vermek istiyorum; İşte onlar, sabrettiklerinden oturu cennetin en yuksek dereceleriyle mukafatlandırılırlar Orada esenlik ve dirlik dilekleriyle karşılanırlar
alıntı
İslamiyette Sabretmek
Sabır; insanın gecici sıkıntı ve musibetlere gozunu kapayarak ebedi nimetlere gozunu acması; Ahiret yurdunu duşunerek dunyadan vazgecmesi demektir
Sabır, muminin dunyada başına gelen derin acılar, gonlunu daraltan sıkıntılar ve ummadığı olumler karşısındaki yegane sığınağıdır Mumin sabrederek Allaha yonelir ve başına gelen derin acıları, gonlunu daraltan sıkıntı ve meşakkatleri, olumle gelen ayrılıkları, Allaha teslimiyet ve tevekkul inancıyla uhrevi bir mukafata donuşturur Başka insanların olum ve musibet anlarında isyan sozleri ve cığlıklarıyla kader inancını tehlikeye attıkları demlerde; hakiki mumin karşılaştığı tum hadiselerin Allahtan geldiğinin bilincinde olarak Biz Allaha aidiz ve elbette ona doneceğiz diyerek yaşadığı acı ve sıkıntıların uzerine sabır kulu serper
Peygamber Efendimiz (sav) bir kabristanın yanından gecerken bir mezarın başında feryadu figan eden yaşlı bir kadına rastlamış ve kendisine sabretmesini ve gercek sabrın da; bela ve musibetin insanın başına geldiği ilk anda gosterdiği sabır olduğunu ifade etmiştir
Sabır; insanın ofke anında ofkesini yutması; kendisine yapılan kotuluklere karşı iyilikle mukabelede bulunması; şeytanın ve nefsinin kışkırtmaları karşısında gunah işlemekten kacınması; musibet ve sıkıntılar karşısında metanetli olması ve son nefesine kadar Allaha ibadette daim olması demektir Mumin; daima bir sabır insanı olmak zorundadır Cunku sabırsızlık insanı isyana ve haddi aşmaya surukler Hz Peygamber (sav), ayağımıza batan dikene varıncaya kadar başımıza gelen tum sıkıntı, hastalık, keder ve yorgunlukların, gunahlarımızın bağışlanmasına vesile olacağını bizlere mujdelemiştir
Sabreden kulların mukafatını mujdeleyen bir ayeti kerimenin mealiyle hutbeme son vermek istiyorum; İşte onlar, sabrettiklerinden oturu cennetin en yuksek dereceleriyle mukafatlandırılırlar Orada esenlik ve dirlik dilekleriyle karşılanırlar
alıntı