iltasyazilim
FD Üye
Boykot ve hüzün yılının çilesi, Tâif‘te taşlanması, müşriklerin gün geçtikçe artan zulmü, Kâinatın Efendisi‘nin üzüntüsünü çoğaltmıştı Zorda kalanların tek sahibi olan Allah, kulu ve elçisini sevindirdi
Receb ayının yirmi yedinci gecesi Cebrail as Peygamberimiz‘e geldi Onu, burak isimli binitle Mescidi Aksa‘ya getirdi Mescidi Haram ile Aksa Mescidi arasındaki bu yolculuğa “isrâ“ denir
“Kulu Muhammed ‘i bir gece, Mescidi Haram ‘dan kendisine bazı âyetlerimizi göstermek için etrafını mübarek kıldığımız Mescidi Aksâ‘ya götüren Allah, her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir Şüphesiz ki her şeyi işiten, her şeyi gören O‘dur“ (isrâ 171)
Nasıl olduğunu bilemeyeceğimiz bir şekilde yedi kat semayı aşarak zaman ve mekân kavramları üstü olan Cenâbı Allah‘la aracısız görüşen, konuşan, tekrar yeryüzüne dönen Peygamberimizin yolculuğunun bu aşamasına da “mi‘rac“ denir
Resûlullah (sav) bu yolculuğunu şöyle anlatır:
“Ben Hatim‘de (Kabe‘nin dışındaki avluda bulunan, etrafı yüksek olmayan duvarla çevrili bir bölümün adı) uyku ile uyanıklık arası bir durumda bulunuyordum O sırada Cebrail geldi ve göğsümü yardı Kalbimi zemzemle yıkadıktan sonra içine iman ve hikmet doldurdu Göğsümü eski haline getirdi Katırdan küçük, eşekten büyük, burak isimli bir binit getirdi Bindirildim ve Cebrail eşliğinde Mescidi Aksâ‘ya vardık Namaz kıldım Bütün peygamberler de benimle namaz kıldı
Yüce makamlara çıkacak bir mi‘rac kuruldu Nihayet dünya semasına vardık Cebrail gök kapısını çaldı
Kim o, denildi Cebrail,
Cebrail‘im, dedi
Yanındaki kimdir, diye soruldu
Muhammed, diye cevap verdi
Göğe çıkmak için ona vahiy ve mi‘rac daveti gönderildi mi, diye soruldu Cebrail,
Evet gönderildi, diyerek tasdikledi
Merhaba gelen zata! Bu gelen kişi ne güzel yolcu, denildi ve gök kapısı açıldı Ben birinci semaya varınca orada Âdem peygamber ile karşılaştım Cebrail bana,
Bu senin baban Âdem‘dir, ona selâm ver, dedi Ben de selâm verdim
Merhaba hayırlı, iyi oğlum, Sâlih peygamber, dedi
Sonra, Cebrail benimle yukarı yükseldi, ikinci semaya geldi Kapıyı çaldı Aynı sorular orada da soruldu, ikinci semada Yahya ve isâ peygamberle karşılaştım Yahya ile İsâ teyze oğullarıdır Cebrail bana,
Bu gördüklerin Yahya ile İsa‘dır Selâm ver onlara, dedi Selâm verdim Onlar da bana,
Merhaba hayırlı kardeş, Sâlih peygamber, dediler Sonra üçüncü semaya yükseldik Orada da aynı sorular soruldu Kapı açıldı Üçüncü semada Yusuf peygamberle karşılaştım Cebrail bana,
Bu gördüğün Yusuf‘tur, selâm ver ona, dedi Selâm verdim O da selamımı aldı ve bana,
Merhaba hayırlı kardeş, Sâlih peygamber, dedi Tekrar yükseldik ve ta dördüncü semaya vardık Cebrail kapıyı çaldı Aynı sorular soruldu Kapı açıldı Dördüncü semada İdris peygamberi gördüm Cebrail,
Şu gördüğün İdris‘tir Ona selâm ver, dedi Selâm verdim Selâmımı karşıladı ve,
Merhaba Sâlih kardeş, sâlih peygamber, dedi Yükselerek beşinci semaya vardık Onun da kapısını çaldı, soruları cevapladı Kapı açıldı Beşinci semada Harun peygamberle karşılaştım Cebrail,
Bu Harun‘dur Ona selâm ver, dedi Ben de selâmladım Harun selâmımı aldı ve,
Merhaba Sâlih kardeş ve Sâlih peygamber, dedi Oradan Cebrail benimle altıncı semaya yükseldi, gök kapısını çaldı Kapı açılınca Musa peygamberle karşılaştım Cebrail Musa‘ya selâm vermemi söyledi, ben de selâmladım Musa,
Salih kardeşe ve Sâlih peygambere merhaba, dedi Ben Musa‘nın yanından ayrılınca, Musa ağlamaya başladı Musa‘ya,
Niçin ağlıyorsun, denildi O da,
Benden sonra bir genç peygambere biat olundu ki, onun ümmetinden cennete girenler, benim ümmetimden cennete girenlerden daha çoktur da ona ağlıyorum, dedi Sonra Cebrail benimle yedinci göğe yükseldi Gök kapısını çaldı Kapı açılınca İbrahim peygamberle karşılaştık Cebrail bana,
Bu baban İbrahim‘dir Selâm ver ona, dedi Selâmladım Selâmımı aldı ve bana,
Ey hayırlı oğul, ey Sâlih peygamber merhaba, dedi Cebrail ile yükseliş devam etti Cebrail,
işte burası sidretü‘lmüntehâdır, dedi
Peygamberimiz (sav) sidretü‘lmüntehâdan sonra yolculuğuna yalnız devam etti Aklın izah edemeyeceği mucizelerle, Yaratıcı ile arasındaki perdeler kalktı Habibullah‘a Rabb‘in en büyük âyetlerinin bir kısmı gösterildi
Peygamberimiz (sav) isrâ ve mi‘rac mucizesini anlatınca; müşrikler hem hayret ettiler hem de sevindiler Resûlullah‘ın yalan söylediğine dair delil bulduklarını zannettiler Müşriklere göre bu hadise, müslümanları çözecek, büyük bir çoğunluğun İslâm‘dan caymasını sağlayacaktı
Bu sevinçle bazıları Hz Ebû Bekir‘e giderek,
Ey Ebû Bekir! Muhammed‘in söylediklerini hâlâ tasdik edecek misin? O, Aksa Mescidi‘ne götürüldüğünü, oradan semaya yükseldiğini ve aynı gece tekrar Mekke‘ye döndüğünü söylüyor, dediler Hz Ebû Bekir (ra) hiç tereddüt etmeden,
Şayet Muhammed bunu söylemişse mutlaka doğru söylemiştir, deyince Kureyşliler,
Bu konuda onu tasdik edecek misin, diye üstelediler Hz Ebû Bekir (ra),
Ben bundan fazlasını tasdik etmişim Ona vahiy gelmiyor mu, diyerek müşrikleri susturmuştur
Kureyşliler isrâ ve mi‘rac mucizesini istismar ettikçe ve bu vesileyle İslâm‘a saldırdıkça; insanlar Allah elçisini daha çok merak ederek, onunla tanışmak istiyor, Kur‘an dinliyor, İslâm ve peygamberi hakkında bilgi sahibi oluyorlardı
Yüce Yaratıcı, Mi‘rac gecesi Habibi‘ne aracısız vahyetti Müslümanlara her gün beş vakit namaz kılmaları, kıldıkları bu namaza elli vakit namaz sevabı verileceği muştusu verildi Yineşirk hariç tüm günahların atfedilebileceği, cennete ilk girenlerin müslümanların olacağı müjdesi ile birlikte, Bakara sûresinin son iki âyeti verildi
Efendimiz Hz Muhammed (sav)
Mehmet Nalbant
Receb ayının yirmi yedinci gecesi Cebrail as Peygamberimiz‘e geldi Onu, burak isimli binitle Mescidi Aksa‘ya getirdi Mescidi Haram ile Aksa Mescidi arasındaki bu yolculuğa “isrâ“ denir
“Kulu Muhammed ‘i bir gece, Mescidi Haram ‘dan kendisine bazı âyetlerimizi göstermek için etrafını mübarek kıldığımız Mescidi Aksâ‘ya götüren Allah, her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir Şüphesiz ki her şeyi işiten, her şeyi gören O‘dur“ (isrâ 171)
Nasıl olduğunu bilemeyeceğimiz bir şekilde yedi kat semayı aşarak zaman ve mekân kavramları üstü olan Cenâbı Allah‘la aracısız görüşen, konuşan, tekrar yeryüzüne dönen Peygamberimizin yolculuğunun bu aşamasına da “mi‘rac“ denir
Resûlullah (sav) bu yolculuğunu şöyle anlatır:
“Ben Hatim‘de (Kabe‘nin dışındaki avluda bulunan, etrafı yüksek olmayan duvarla çevrili bir bölümün adı) uyku ile uyanıklık arası bir durumda bulunuyordum O sırada Cebrail geldi ve göğsümü yardı Kalbimi zemzemle yıkadıktan sonra içine iman ve hikmet doldurdu Göğsümü eski haline getirdi Katırdan küçük, eşekten büyük, burak isimli bir binit getirdi Bindirildim ve Cebrail eşliğinde Mescidi Aksâ‘ya vardık Namaz kıldım Bütün peygamberler de benimle namaz kıldı
Yüce makamlara çıkacak bir mi‘rac kuruldu Nihayet dünya semasına vardık Cebrail gök kapısını çaldı
Kim o, denildi Cebrail,
Cebrail‘im, dedi
Yanındaki kimdir, diye soruldu
Muhammed, diye cevap verdi
Göğe çıkmak için ona vahiy ve mi‘rac daveti gönderildi mi, diye soruldu Cebrail,
Evet gönderildi, diyerek tasdikledi
Merhaba gelen zata! Bu gelen kişi ne güzel yolcu, denildi ve gök kapısı açıldı Ben birinci semaya varınca orada Âdem peygamber ile karşılaştım Cebrail bana,
Bu senin baban Âdem‘dir, ona selâm ver, dedi Ben de selâm verdim
Merhaba hayırlı, iyi oğlum, Sâlih peygamber, dedi
Sonra, Cebrail benimle yukarı yükseldi, ikinci semaya geldi Kapıyı çaldı Aynı sorular orada da soruldu, ikinci semada Yahya ve isâ peygamberle karşılaştım Yahya ile İsâ teyze oğullarıdır Cebrail bana,
Bu gördüklerin Yahya ile İsa‘dır Selâm ver onlara, dedi Selâm verdim Onlar da bana,
Merhaba hayırlı kardeş, Sâlih peygamber, dediler Sonra üçüncü semaya yükseldik Orada da aynı sorular soruldu Kapı açıldı Üçüncü semada Yusuf peygamberle karşılaştım Cebrail bana,
Bu gördüğün Yusuf‘tur, selâm ver ona, dedi Selâm verdim O da selamımı aldı ve bana,
Merhaba hayırlı kardeş, Sâlih peygamber, dedi Tekrar yükseldik ve ta dördüncü semaya vardık Cebrail kapıyı çaldı Aynı sorular soruldu Kapı açıldı Dördüncü semada İdris peygamberi gördüm Cebrail,
Şu gördüğün İdris‘tir Ona selâm ver, dedi Selâm verdim Selâmımı karşıladı ve,
Merhaba Sâlih kardeş, sâlih peygamber, dedi Yükselerek beşinci semaya vardık Onun da kapısını çaldı, soruları cevapladı Kapı açıldı Beşinci semada Harun peygamberle karşılaştım Cebrail,
Bu Harun‘dur Ona selâm ver, dedi Ben de selâmladım Harun selâmımı aldı ve,
Merhaba Sâlih kardeş ve Sâlih peygamber, dedi Oradan Cebrail benimle altıncı semaya yükseldi, gök kapısını çaldı Kapı açılınca Musa peygamberle karşılaştım Cebrail Musa‘ya selâm vermemi söyledi, ben de selâmladım Musa,
Salih kardeşe ve Sâlih peygambere merhaba, dedi Ben Musa‘nın yanından ayrılınca, Musa ağlamaya başladı Musa‘ya,
Niçin ağlıyorsun, denildi O da,
Benden sonra bir genç peygambere biat olundu ki, onun ümmetinden cennete girenler, benim ümmetimden cennete girenlerden daha çoktur da ona ağlıyorum, dedi Sonra Cebrail benimle yedinci göğe yükseldi Gök kapısını çaldı Kapı açılınca İbrahim peygamberle karşılaştık Cebrail bana,
Bu baban İbrahim‘dir Selâm ver ona, dedi Selâmladım Selâmımı aldı ve bana,
Ey hayırlı oğul, ey Sâlih peygamber merhaba, dedi Cebrail ile yükseliş devam etti Cebrail,
işte burası sidretü‘lmüntehâdır, dedi
Peygamberimiz (sav) sidretü‘lmüntehâdan sonra yolculuğuna yalnız devam etti Aklın izah edemeyeceği mucizelerle, Yaratıcı ile arasındaki perdeler kalktı Habibullah‘a Rabb‘in en büyük âyetlerinin bir kısmı gösterildi
Peygamberimiz (sav) isrâ ve mi‘rac mucizesini anlatınca; müşrikler hem hayret ettiler hem de sevindiler Resûlullah‘ın yalan söylediğine dair delil bulduklarını zannettiler Müşriklere göre bu hadise, müslümanları çözecek, büyük bir çoğunluğun İslâm‘dan caymasını sağlayacaktı
Bu sevinçle bazıları Hz Ebû Bekir‘e giderek,
Ey Ebû Bekir! Muhammed‘in söylediklerini hâlâ tasdik edecek misin? O, Aksa Mescidi‘ne götürüldüğünü, oradan semaya yükseldiğini ve aynı gece tekrar Mekke‘ye döndüğünü söylüyor, dediler Hz Ebû Bekir (ra) hiç tereddüt etmeden,
Şayet Muhammed bunu söylemişse mutlaka doğru söylemiştir, deyince Kureyşliler,
Bu konuda onu tasdik edecek misin, diye üstelediler Hz Ebû Bekir (ra),
Ben bundan fazlasını tasdik etmişim Ona vahiy gelmiyor mu, diyerek müşrikleri susturmuştur
Kureyşliler isrâ ve mi‘rac mucizesini istismar ettikçe ve bu vesileyle İslâm‘a saldırdıkça; insanlar Allah elçisini daha çok merak ederek, onunla tanışmak istiyor, Kur‘an dinliyor, İslâm ve peygamberi hakkında bilgi sahibi oluyorlardı
Yüce Yaratıcı, Mi‘rac gecesi Habibi‘ne aracısız vahyetti Müslümanlara her gün beş vakit namaz kılmaları, kıldıkları bu namaza elli vakit namaz sevabı verileceği muştusu verildi Yineşirk hariç tüm günahların atfedilebileceği, cennete ilk girenlerin müslümanların olacağı müjdesi ile birlikte, Bakara sûresinin son iki âyeti verildi
Efendimiz Hz Muhammed (sav)
Mehmet Nalbant