Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.
Bugün 17 Ağustos... Türkiye'nin en çok yaralayan sarsıntılarından biri olan namıdiğer "Marmara Sarsıntısı"nin 22. yıl dönümü. Başta Kocaeli olmak üzere, Sakarya, Düzce, İstanbul ve Yalova'da çok önemli bir yıkıma neden olan zelzele, 17 bin 480 canımızın hayatına mal oldu. Mal kayıplarını hesaba katmadığımızda durumda bile Marmara Zelzelesi, Türkiye'de çok derin yaralar açtı. Fakat yıllar geçse de o yaralar sarılsa da sarsıntı, Türkiye'nin sonsuza dek gerçeği olacak.
Vakit zaman yaptığı açıklamalarla Türkiye'nin gündemine oturmayı başaran Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, 17 Ağustos zelzelesiyle ilgili birtakım açıklamalarda bulundu. O zelzeleden çıkarılması gereken dersleri anlatan Görür, bir gün kesinlikle gerçekleşecek olan ve başta İstanbul olmak üzere Marmara Bölgesi'ni derinden etkileyecek büyük sarsıntıyla ilgili de endişelendiren açıklamalar yaptı.
Prof. Dr. Naci Görür'ün 1999 sarsıntısına ait değerlendirmeleri şöyle:
1999 zelzelesi bize daha dikkatli olmamız gerektiğini öğretti. İnsanlarımızın, yöneticilerimizin zelzele hakkındaki görüşleri sarsıntıya karşı verdikleri reaksiyon daha olumlu istikamette. 99 sarsıntısında 20 bin bireye yakın insanımız maalesef öldü. Ondan evvelki sarsıntılarda de, binlerce insan öldü. 1939 ile 1999 ortasında yaklaşık 70 bin insanı kaybettik, demek o zelzeleler bize bir şey öğretmemiş ki biz bu kayıpları verdik. Biz bu zelzeleleri bir afet idaresi üzere algıladık, olduğu vakit yaraları sarmaya gittik ve yıkılanları, kırılanları düzeltmeye çalıştık. Bugünkü bilim ve teknoloji sarsıntı olmadan evvel ziyanları azaltacak çalışmalar yapmayı gerektiriyor. 99 zelzelesi Türkiye'ye zelzeleyle nasıl yaşanması gerektiğini anlattı ancak şimdi daha anlatımın gereği olan yapılanmayı yapmadık, hazırlığımızı hala tamamlayamadık.
"Fazla vaktimiz yok"
Naci Görür'ün yaklaşmakta olan büyük zelzeleyle ilgili görüşleri ise şu halde: İstanbul sarsıntısı bize değerliye patlayacak, üzülerek söylüyorum. İstanbul'daki yapı stoğu zelzeleye karşı inançlı değil. Bizim 320 Bin Kişinin Hayatı Tehlikede!, yani bu yapılacak şeylerin süratle yapılması gerekiyor. Ülkemizde şu anda farklı problemler da var. Yangın sorunu, sel sorunu ile de insanları kaybediyoruz. Buralara da yetişmek zorundayız ancak sarsıntı de beklemez. Sarsıntı etrafa büyük ziyanlar veriyor. Sarsıntıda milyonlarca ton moloz çıkıyor, bu molozları o telaşla gömüyoruz bu gömdüğümüz molozlar daha sonra kimyasal değişikliklere uğruyor, yağmur ve yer altı sularıyla bu zehirli hususlar denizlerden balıklara balıklardan beşere dönüyor. İktisadın de planlanması lazım, Marmara Bölgesi Türkiye'nin can damarı, burada bütün fabrikaların kapandığını grup, ekipman ve iş gücünün büyük hasar aldığını düşünün, bunu çabucak yarın düğmeye basıp çalıştıramazsın, aylarca üretmeyen bir Marmara; Türkiye'yi diz üstü çöktürür...
"Deprem, 7.2 ila 7.6 aralığında olacak"
*İzmir'de gerçekleşen sarsıntıdan bir manzara
En az beklenen zelzele en az 7.2. En az 7.2 ile 7.6 ortasında bir zelzele bekliyoruz. Bu büyüklükte bir sarsıntı olduğu vakit binaların yıkılmasını bir kenara bırak, bu büyüklükte bir sarsıntıda insan ayakta duramaz. Konutun içindeki eşyaların değerli bir kısmı kırılır savrulur, çarptığı insanları ya yaralar ya öldürür. En büyük hasarı Avrupa Yakası'nda göreceğiz. Ne kadar can kaybı olabilir? Çabucak belirli bir araştırmaya dayandırmadan söylemek güç fakat kaba bir hesapla da aşağı üst mertebeyi bulmak mümkündür. Avrupa Yakası'nda 1 milyon bina var diye düşünelim, en ağır hasar görecek hasebiyle mevt olma riskinin çok fazla olduğu bina sayısı olarak 1 milyonun yüzde 1'ini alalım, 10 bin bina yapar, her binayı da 4 katlı düşün, 40 bin kat yapar, her kata 2 daire koyarsan 80 bin daire yapar, her daireye 4 kişi koyarsan 320 bin insan yapar. 320 bin insan büyük bir risk altında demektir. Bu işin latifesi yok. Kabaca bir bakkal hesabıyla bile olsa bir düşünmek lazım.
