Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

İstanbul Tarihi, Geçmişten Günümüze İstanbul

İstanbul Tarihi, Geçmişten Günümüze İstanbul
0
75

ahmet0135

FD Üye
Katılım
Nis 13, 2018
Mesajlar
3,764
Etkileşim
87
Puan
48
F-D Coin
0
İstanbul Tarihi, Geçmişten Günümüze İstanbul İstanbul'un tarihi 300 bin yıl önceye dek uzanır Küçükçekmece gölü kenarında bulunan Yarımburgaz mağarasında yapılan kazılarda insan kültürüne ait ilk izlere rastlanmıştır Bu dönemde gölün çevresinde Neolitik ve Kalkolitik insanların yaşadığı sanılmaktadır Çeşitli dönemlerde yapılan kazılarda, Dudullu yakınlarında Daha Alçak Paleolitik Çağ'a, Ağaçlı yakınlarında ise, Orta Paleolitik Devir ile Üstteki Paleolitik Devir'a özgü aletlere rastlanmıştır MÖ 5000 yıllarından itibaren öncelikle Kadıköy Fikirtepe elde etmek üzere Çatalca, Dudullu, Ümraniye, Pendik, Davutpaşa, Kilyos ve Ambarlı'da yoğun bir yerleşimin başladığı sanılmaktadır Fakat bugünkü İstanbul'un temelleri MÖ 7 yüzyılda atılmıştır MS 4 Yüzyılda İmparator Constantin göre her yerde yapı edilip, başkent yapılmış; o günden sonradan da takriben 16 asır baştan başa Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde başkentlik sıfatını sürdürmüştür bununla birlikte, İmparator Constantis ile birlikte Hristiyanlığın merkezlerinden biri olan İstanbul, 1453'te Osmanlılar kadar fethedildikten daha sonra Müslümanların en önemli kentlerinden biri sayılmıştır İSTANBUL TARİHİNDEKİ KESIN BAŞLI DÖNEMLER Bizantion (MO 660 MS 324) Yunanistan'dan gelen Megara'lılar MÖ 680'lerde Marmara Denizi'ni geçerek İstanbul'a ulaştılar ve bugünkü Kadıköy'de Halkedon adını verdikleri bir şehir kurdular Körler Ülkesiolarak da anılan Halkedon'un halkı tarımla uğraşıyordu MÖ 660'larda da Trak kökenli komutanları Bizans önderliğinde yola çıkan Mega'lıların diğer bir kolu bugünkü Sarayburnu'nun olduğu yerde başka bir kent daha kurdu Efsaneye göre Delfi Tapınağı'ndaki kahinin öğüdüne uyarak burayı seçen Megara'lılar, komutanlarının adından hareketle, kente Bizantion adını verdiler Bu yörede Megara'lılardan önce de bir takım Trak toplulukları yaşadığı bilindiği için Megara'lılarla yerli halkın kaynaşmış oldukları sanılmaktadır Böylece fazla istilalara uğrayan Bizantion, MÖ 269'da Bithynialılar tarafından yağmalanarak ele geçirildi MÖ 202'de Makedonyalılar'ın tehdidinden korkarak, Bizantion Roma'dan yardım isteğinde bulundu Bu dönemden itibaren kentte Roma İmparatorluğu'nun etkisi başlamış ve MÖ 146'da şehir Roma'nın egemenliğine girmiştir Önceleri yönetimle ilgili olarak varlığını sürdüren büyük kasaba, sonradan BitinyaPontus eyaletinin bir parçası haline gelmiştir Böylece 700 yıllık büyük kasaba devleti statüsü sona ermiştir 73 yılında Bizantion Roma'nın BithyniaPontus eyaletine bağlandı İmparator Vespasianus kentin gelişimine katkıda bulundu 193 yılına gelindiğinde, Roma İmparatoru Septimus Severus, Partlar'ın tarafını tutan Bizantion'u kuşatarak kenti yağmalayıp, surları da yıktırdı sonradan ise surları tekrar yapı ettirip, kenti imar etti Yeni binalarla sokakları düzenledi Hipodrom inşaatını başlattı 269'da şehir halkı bu defa Gotlar'ın saldırısına uğradı Zafer kazanan Gotlar, deniz kıyısına yakın bir yere sütunlarını diktiler 313'de Nicomedialılar kenti ele geçirdiler I Constantinus, Nicomedialılar'la yaptığı savaşı kazanarak kenti geri aldı Roma İmparatorluğu'nun başkenti (324 395) Bizantion Roma'nın Doğu'sunun idare merkezi olarak seçildi Bu yeni konumu, kentin dünya kültürü ve siyaseti içindeki kayda değer rolünü de belirledi I Constantinus (324337), Romalı soyluları Bizantion'a çağırarak kentin Romalı nüfusunu artırdı Yeni başkentin konumuna yakışır bir imar hamlesi başlatıldı Limanlar ve su tesisleri bitmiş düzenlendi Kent içi su dağıtım sistemlerinin temelleri atıldı Savunma için yeni bir sur yaptırıldı Septimus Severius'un başlattığı hipodrom inşaatı tamamlandı 100 bin karakter hipodromun genişliği 117, uzunluğu ise 480 metreydi Hipodrom duvarlarının üzeri çok sayıda heykelle süslüydü En önemlisi de beygir heykelleriydi Kentin Latinler göre istila edilmesiyle bu at heykelleri Venedik'e, San Marco Meydanı'na taşındı Hipodrom'daki (Sultanahmet Meydanı) imparatorluk sarayı (Sultanahmet Camisi'nin bulunduğu bölge) ve anıtsal ibadethaneler, akropolis (Topkapı Sarayı'nın bulunduğu yer) yapıldı Önceleri Nea (Yeni) Roma adı ile anılan kenti, I Constantinus kendi adıyla özdeşleştirdi 11 Mayıs 330 tarihinde kentin adı Constantinopolis olarak ilan edildi Önce Avuç Içi İrini, ardındaki 360 yılında da Ayasofya kiliselerini yaptıraran I Constantinus, kenti Hırıstiyan dünyası için kayda değer bir merkez haline getirdi Bizans İmparatorluğu Dönemi (395 1453) 476'da Batı Roma'nın yıkılmasından sonra Doğu Roma İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu'na dönüşmüş ve İstanbul da, bu yeni imparatorluğun başkenti haline gelmiştir 6 yüzyılın ortaları, Bizans İmparatorluğu ve İstanbul için yeni bir yükseliş döneminin başlangıcıdır İmparator I Jüstinyen yönetimindeki bu dönemde daha önce tahrip edilmiş olan Ayasofya bugünkü haliyle her yerde inşa edilmiş, 543'lerde kentte görülen ve nüfusun yarısının ölümüne sebep olan veba salgınının izleri silinmiştir 7, 8 ve 9 Yüzyıllar İstanbul için kuşatılma yılları oldu Yedinci yüzyılda Sasaniler ve Avarlar'ın saldırısına uğrayan kenti, sekizinci yüzyılda Bulgarlar ve Müslüman Araplar dokuzuncu yüzyılda ise Ruslar ve Bulgarlar kuşattılar 1204'de büyük kasaba Haçlılar tarafından ele geçirildi ve yağmalandı Bu işgal ve yağma sonrasında ortaçağın en büyük kenti 4050000 nüfuslu, fakir ve yıkıntı bir kente dönüştü Bu dönemden daha sonra İstanbul sürekli küçülmeye ve fakirleşmeye başladı Şehrin aristokrat ve zenginleri İznik'e göç etti Latin İmparatorluğu yalnızca İstanbul ve yöresinde egemenlik kurabildiİznik (Nikia), Trabzon ve Yunanistan'daki Epiros'ta bir Bizans muhalefeti gelişti 1254 yılına gelindiğinde Latin İmparatorluğu çepeçevre kuşatılmıştı Bu esnada İstanbul çok fakirleşmis hatta Latin İmparatoru II Baudouin ısınmak için sarayının ahşap bölümlerini yakacak olarak kullanmaya başlamıştı Nihayet 1261 yılında Palailogos Hanedanı İstanbul'u her tarafta ele geçirdi ve bu nedenle İstanbul'daki Latin dönemi sona erdi Osmanlı İmparatorluğu Dönemi (14531923) id Şehir, 1391 yılından başlayarak Osmanlılar tarafından kuşatılmaya başlandı 1396'da I Bayezid (13891403), Karadeniz'den gelecek yardımları durdurmak için kentin Anadolu yakasına bir hisar yaptırdı Kenti almaya kararlı olan II Mehmed de (14511481), Bizans'a Kuzey'den gelecek yardımları her iki taraftan Boğaz'ı tutarak durdurmak için bu kez kentin Avrupa yakasına Rumeli Hisarı'nı inşa ettirdi İstanbul'un fetih hazırlıkları bir yıl önceden başlatıldı Kuşatma için gerekli olan çok büyük toplar döktürüldü 16 kadırgadan oluşun dinç bir deniz filosu oluşturuldu Asker sayısı iki kat arttırıldı Bizansın yardım almasını alıkoymak için yardım yolları yoklama altına alındı Ceneviz'lilerin elinde bulunan Galata'nın da savaş sırasında nesnel kalması sağlandı 2 Nisan 1453 tarihinde birincil Osmanlı öncü kuvvetleri İstanbul önlerinde görüldü Böylece kuşatma başladı İki aya yakın süren bu abluka dönemi 29 Mayıs 1453 günü sabaha aleyhinde başlayıp, öğleden sonradan kentin ele geçirilmesiyle tamamlandı Bu tarihten itibaren İstanbul bir Osmanlı kenti oldu Fetihten sonra şehrin kalkındırılması için yeni iskan bölgeleri oluşturuldu Bizans'ın son dönemlerinde görkemini yitirmiş olan kentte, başta bir zamanlar kalma binalar ve surlar onarılmaya başlandı Bizans altyapıları üzerinde Osmanlı'nın temel kurumlarının binaları yükselmeye başladı Büyük su sarnıçlarının da korunması sağlandı Osmanlı kimliğine uygun bir gelişme bildiren İstanbul artık imparatorluğun başkenti idi Nüfusu artırmaya karşın bu iskan ve sürgünlerle oluşan mahalleler daha sonraki İstanbul yönetimsel yapısının temelini oluşturdu 1459'da İstanbul her biri öbür demografik özellikler içeren dört idari birime ayrıldı Bunlardan biri idarenin merkezinin olduğu Suriçi, öteki üçü ise surdışında yeralan ve Biladi Selaseolarak adlandırılan Eyüp (Büyük ve Ufak Çekmece, Çatalca ve Silivri dahil), Galata ve Üsküdar'dı 1457 sonunda eski başkent Edirne'nin uğradığı büyük yangınla şehre yeni göçmenler geldi ve şehir epeyce şenlendi İstanbul, fetihten elli sene sonradan Avrupa'nın en büyük şehri haline geldi 16 yüzyıla büyük bir şehir halkı olarak giren İstanbul, Küçük Kıyamet olarak anılan 14 Eylül 1509 depreminde fazla zarar fark etti 8 Şiddetinde olduğu tahmin edilen ve artçı sarsıntıları 45 gün süren depremde binlerce bina yıkıldı, binlerce birey öldü İstanbul, 1510'da Sultan II Bayezıd kadar 80000 kişinin istihdamıyla az kalsın baştan kuruldu Bu yüzden günümüze gelebilen eserlerin büyük çoğunluğu bu devirden kalmıştır 15201966 yılları aralarında Kanuni Sultan Süleyman yönetiminde İstanbul birçok kıymetli esere ve izleri günümüze kadar ulaşan bir kent planına kavuşarak, gelişmiştir Bu dönemde bilhassa Mimar Sinan imzalı birbirinden değerli fazla sayıda eser yapı edilmiştir Veba salgını, yangınlar ve sellere karşın Kanuni dönemi İstanbul için bütün bir yükseliş dönemi sayılmıştır Lale Devri olarak da anılan Nevşehirli Güvey İbrahim Paşa'nın sadrazamlığındaki 17181730 yılları, itfaiye teşkilatının kurulması, ilk matbaanın açılması ve farklı alanlara yönlendirilmiş fabrikaların inşasıyla İstanbul'un değişmeye başladığı dönemdir 3 Kasım 1839'da Topkapı Sarayı'nın Gülhane Bahçesi'nde okunarak halka bildiri edilen Tanzimat Fermanı ile İstanbul'da yeni bir dönem açıldı Batılılaşma sürecinin hızlandığı bu dönemde İstanbul'da mimariden yaşama tarzına, eğitim kuruluşlarından sanayi kuruluşlarına kadar çoğu alanda yenilikler yaşandı Bu dönemde kent yeni alanlara içten genişlemeye başladı Suriçi Bakırköy yönünde, Galata ise Teşvikiye yönünde yayılırken; Boğaziçi'nde Sarıyer'e iskan hızlandı Anadolu yakası ise bir taraftan Bostancı, bundan başka Beykoz'a doğru büyüdü Bu yıllar, altyapı ve şehir halkı hizmetlerinde de kayda değer gelişmelere sahne oldu Haliç üstüne köprü yapılması, tünel (metro), Rumeli Demiryolu, büyük kasaba içi deniz taşımacılığı yapan Şirketi Hayriye'nin açılması, Şehremaneti (Belediye) örgütünün diğer belediye dairelerinin kurulması, birincil telgraf hattının çekilmesi, Zaptiye Nezareti'nin kurulması ve ona yan karakolların açılması, Vakıf Gureba Hastanesi'nin hizmete girmesi ve Atlı Tramvay Şirketi bu gelişmelerin yalnızca bazılarıdır 23 Aralık 1876'da I Meşrutiyet ve 24 Temmuz 1908'de II Meşrutiyet ilanlarına sahne olan ve ahali arasında Üçyüzon Depremidenen 1894 depreminde büyük zarar görebilen İstanbul', II Dünya Savaşı'nın arkasında 13 Kasım 1918'de İtilaf Devletleri donanmasınca işgal edildi 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuyla İstanbul'un başkent dönemi sona erdi Osmanlı Padişahları * Osman Gazi 12991326 * Sultan Orhan Gazi 13261359 * Sultan Murad Hüdavendigar 13591389 * Sultan Yıldırım Bayezid 13891403 * Sultan Çelebi Mehmed 14131421 * Sultan Murad II 14211451 * Fatih Sultan Mehmed 14511481 * Sultan Bayezid II 14811512 * Yavuz Sultan Selim 15121520 * Kanuni Sultan Süleyman 15201966 * Sultan Selim II 15661574 * Sultan Murad III 15741595 * Sultan Mehmed III 15951603 * Sultan Ahmed I 16031617 * Sultan Mustafa I 16171623 * Sultan Osman II 16171622 * Sultan Murad IV 16231640 * Sultan İbrahim I 16401648 * Sultan Mehmed IV 16481687 * Sultan Süleyman II 16871691 * Sultan Ahmed II 16911695 * Sultan Mustafa II 16951703 * Sultan Ahmed 17031730 * Sultan Mahmud I 17301754 * Sultan Osman III 17541757 * Sultan Mustafa III 17571774 * Sultan Abdülhamid 17741789 * Sultan Selim III 17891807 * Sultan Mustafa IV 18071808 * Sultan Mahmud II 18081839 * Sultan Abdülmecid 18391861 * Sultan Abdülaziz 18611876 * Sultan Murad V 18761876 * Sultan Abdülhamid II 18761909 * Sultan Mehmed Reşad 19091918 * Sultan Mehmed Vahideddin 19181922  
 
858,496Konular
982,170Mesajlar
30,111Kullanıcılar
skkskSon üye
Üst Alt