iltasyazilim
FD Üye
İstanbul'un Fethi ile ilgili hikayeler,
İstanbul'un Fethi gerçekleri,
İstanbul'un Fethi ile ilgili bilinmeyenler,
Bu yıl İstanbul'un fethinin 555 Yıldönümü Dünya tarihinin en büyük olaylarından biri olan İstanbul fethinin bilinmeyenlerini tarihçi Erhan Afyoncu yazdı
İstanbul'un fethinde açık kapı efsanesi
Bu yıl İstanbul'un fethinin 555 Yıldönümü İstanbul'un fethi dünya tarihinin en büyük olaylarından biridir Ama Batılılar fethin şokunu atlatmak ve şehrin Türkler'in eline geçmesini hor görmek için İstanbul'un açık unutulan bir kapı yüzünden düştüğünü uydurup, kendilerini avunma etmişlerdiBu sene İstanbul'un fethinin 555 yıldönümü Oysa Batı hâlâ bu fethi unutamadı
Son Roma İmparatorluğu'nun başkentinin elimize geçmesini hiçbir zaman hazmedemediler Batılılar fethin şokunu atlatmak ve şehrin Türkler'in eline geçmesini küçük görmek için fetihten anında sonra İstanbul'un açık unutulan bir kapı yüzünden düştüğünü uydurup, kendilerini avunma etmişlerdi
ABLUKA BAŞLIYOR
Uzun bir hazırlık döneminden daha sonra 6 Nisan 1453'te Osmanlı ordusu Bizans surlarının önündeydi 6 Nisan gecesinden başlanarak surlar top ateşi ile dövülmeye başlandı Surlarda yıkılan yerler, müdafiler göre hemencecik dolduruluyordu 7 ve 12 Mayıs tarihlerinde iki büyük hamle gerçekleştirildiyse de, bir sonuç alınamadı Bunun üstüne Osmanlı toplarının çoğu TopkapıEdirnekapı arasına kaydırıldı ve saldırılar şehrin en cılız bölgesinde yoğunlaştırıldı Kuşatmanın uzaması, Avrupa'dan gelebilecek takviye yüzünden Osmanlı ordusunu güç duruma sokmuştu
Bu sırada Venedik donanması Ege'ye gelmişti 25 Mayıs'ta Bizans'a son kere teslim ol çağrısı yapıldı Bizanslılar'dan şehri vazgeçmek isteyenler oldu Fakat İtalyanlar buna kuvvetle karşısında çıktılar Bu sırada Macarlar'ın, yardıma geldiği haberleri Osmanlı ordusunun moralini bozmuştu Risk büyüktü Vezirizam Çandarlı Halil Paşa, tekrar beri savunduğu kuşatmayı kaldırma fikrinde ısrar etti Ancak Zağanos Paşa, Şehabeddin Paşa, Turahan Bey ve Akşemseddin saldırıya devam edilmesi gerektiğini söylediler
Büyük bir saldırıya geçilmesi için karar alındı Askere şehir halkı alındığında üç gün yağma izni verildiği duyurusu yapıldı 28 Mayıs 1453'te bütün orduya İstanbul'a yapılacak son atak için hazırlanmaları emri verildi 29 Mayıs sabahı gün ağarmadan genç padişahın emriyle savaş naraları atarak saldırgan askerlerin sesleriyle son hücum başladı hiç durmadan çalan mehter askeri coşturuyordu Bizanslılar bu seslere karşılık vermek için şehirdeki tüm kiliselerin çanlarını çaldılar
SON ATAK
Osmanlı askerleri şehre durdurak bilmeden saldırıyorlardı Fatih ilk olarak azapları ve ordusundaki Hıristiyanlar'ı surlara saldırttı Osmanlı ordusunun en seçkin birlikleri surlara saldıran askerlerin arkasında düşmanın yorulmasını ve sıranın kendilerine gelmesini bekliyorlardı Saatler süren çatışmaların arkasından II Mehmed son darbeyi vurmak üzere yeniçerileri savaşa soktu Binlerce askerini arka arkaya şehit veren Osmanlı ordusu aleyhinde Bizans'ın dayanma direnci kalmamıştı Şehre her taraftan saldırılıyordu Ama asıl savaş TopkapıEdirnekapı arasındaki surlarda oluyordu
Fatih, şehrin en güçsüz kısmı olduğunu anladığı TopkapıEdirnekapı arasındaki surları günlerce süren top ateşiyle ve lağım patlatarak yıkım ettirmişti Bu yüzden belli başlı hamle bu bölgeden yapılmaktaydı Bir gülle parçası şehrin en büyük savunucularından olan Cenevizli Giustiniani'yi yaraladı Adamlarının komutanlarını alarak Haliç'teki gemilerine gitmeleri, Bizanslılar'ın son direncini de kırdı
Bu sırada Topkapı civarındaki surlara çıkan Türk askerlerini gören Bizanslılar haykırarak şehrin iç kısımlarına içten kaçmaya başladılar Topkapı surlarında ardı ardına Türk bayrakları dalgalanmaya başladı İstanbul bir anda Büyük Kasaba düştü, şehir halkı düştüsesleriyle çalkalanmaya başladı Surlarda dalgalanan Bizans Kartalı ve Aziz Markos'un aslanı bulunan bayrakların yerini Türk sancakları almıştı Şehrin savunması çökmüştü Binlerce Türk askeri içeriye girmeye başladı Bizanslılar evlerine, ailelerinin yanına sırası gelmişken, bir kısım ahali ile yabancılar Haliç'teki gemilere kaçıyorlardı Öğlen olduğunda şehir halkı ayrıntılarıyla Türkler'in eline geçmişti
AÇIK UNUTULAN KAPI
Ilk büyük Osmanlı tarihçisi Hammer'den Romancı Stefan Zweig'e değin çoğu Batılı tarihçi ve edebiyatçı İstanbul'un fethinin son safhasını şu şekilde anlatırlar; Surların arasında dolaşan birkaç Türk askeri Edirnekapı ile Eğrikapı arasında bulunan Kerkoporta (Cambazhâne) denilen yayalara bölünmüş ufak kapılardan birisinin aklın alamayacağı bir amnezi yüzünden açık kaldığını görürler Öteki askerlere de haber verilir ve Türkler bu kapıdan girerek İstanbul'u fethederler Herkesin unuttuğu bir kapı olan Kerkoporta, minicik bir tesadüf, dünya tarihinin gidişini değiştirmiştir
Bu data sadece o sırada Midilli'de olan, yani şehrin fethini şahsen görmeyen Dukas Tarihi'nde vardır ve dönemin öteki kaynakları ile uyuşmaz Dönemin Türk kaynakları ile Barbaro, Dolfin ve dönemin diğer Latin ve Bizans kaynakları incelendiğinde fethin son aşamasının hiç de bu şekilde olmadığı anlaşılmaktadır Açık kapı söylentilerinin gerçekle alakası yoktur
Fethin şokunu atlatmak ve şehrin Türklerin eline geçmesini hor görmek için çıkarılmıştır Bu söylenti Batı'da çok yaygındır Ama yerli ve yabancı tarihlerin çoğuna tarafından Türk askerleri bugünkü Topkapı'ya yakın bir yerden savaşarak şehre girmişlerdir Nitekim bu bölgenin ismi de, surların gördüğü tahribat sebebiyle, fetihten sonradan Top Yıkığu Mahallesi olarak anılmıştır
iSTANBULUN FETHi BiZE BÜYÜK BiR iMPARATORLUĞUN YOLUNU AÇTI
İstanbul'un fethi genç padişaha sonsuz bir kudret ve otorite sağlamıştı Fetih öncesi büyük karışıklıklar içerisinde çalkalanan Osmanlı Devleti bu fethin getirdiği büyük prestijle ayrıca İslâm dünyasının en parlak devleti haline geldi, ayrıca de düşmanları üstünde psikolojik yılgınlık yarattı
Fatih fetihten anında sonra iktidarını sınırlayan Çandarlı'yı görevden aldı ve bir müddet daha sonra öldürttü Benzer şekilde hükümdarlığı üstünde bir korkutma olarak gördüğü Osmanlı şehzadesi Orhan Çelebi de fetih sırasında ortadan kalkmıştı Fatih'in veziriazamlarının sonuncusu hariç hepsi kapıkulu kökenlidir Bu durum hükümdara soylu Türk ailelerinin nüfuzundan kurtulması imkânını vermiştir Fakat her şey devşirmelere bırakılmamış, dinî, idarî ve malî bürokrasi Türk kökenlilerden teşkil edilmiştir
Bu Vesile Ile kapıkulları ile Türkler arasında bir denge kurularak devlet yönetiminde tek laf sahibinin padişah olması sağlanmıştır Osmanlı tarihçilerinin en kayda değer ismi Prof Dr Halil İnalcık, fetret devrinin hakiki bitişinin İstanbul'un fethi ile olduğunu söyler İstanbul'un fethi öncesinde sallanan imparatorluk, fetihle kazandığı büyük şeref doğru dünya siyasetine istikamet verecek bir imparatorluk olma yoluna girdi Halil İnalcık, fetih baştan sona II Mehmed'in kendisini cihanşümul bir imparatorluğun temsilcisi olarak gördüğünü, mutlak ve hudutsuz bir iktidar kazandığını söyler
Bu şart merkeziyetçi devletin kurulabilmesini ve devamlı fütuhat faaliyetlerinde bulunulabilmesini sağladı Fatih'in cihanşümul bağımsızlık fikrinin temelleri geniş bir yelpazeden oluşuyordu: TürkMoğol hükümdarlık geleneği, İslâmî hilafet telakkisi ve Roma imparatorluk fikri Fatih, fetihten sonradan kendisini Roma İmparatorluğu'nun yegâne varisi sayarak, Bizans İmparatorları ile akraba bütün sülaleleri (Trabzon Rum İmparatorluğu, Mora Despotları vs) ortadan kaldırmak için faaliyete geçmişti Fatih'in şahsında Türkİranİslâm ve Roma hükümdarlık geleneklerini birleştiren Osmanlı padişahı tipinin doğmuştu *
İstanbul'un Fethi gerçekleri,
İstanbul'un Fethi ile ilgili bilinmeyenler,
Bu yıl İstanbul'un fethinin 555 Yıldönümü Dünya tarihinin en büyük olaylarından biri olan İstanbul fethinin bilinmeyenlerini tarihçi Erhan Afyoncu yazdı
İstanbul'un fethinde açık kapı efsanesi
Bu yıl İstanbul'un fethinin 555 Yıldönümü İstanbul'un fethi dünya tarihinin en büyük olaylarından biridir Ama Batılılar fethin şokunu atlatmak ve şehrin Türkler'in eline geçmesini hor görmek için İstanbul'un açık unutulan bir kapı yüzünden düştüğünü uydurup, kendilerini avunma etmişlerdiBu sene İstanbul'un fethinin 555 yıldönümü Oysa Batı hâlâ bu fethi unutamadı
Son Roma İmparatorluğu'nun başkentinin elimize geçmesini hiçbir zaman hazmedemediler Batılılar fethin şokunu atlatmak ve şehrin Türkler'in eline geçmesini küçük görmek için fetihten anında sonra İstanbul'un açık unutulan bir kapı yüzünden düştüğünü uydurup, kendilerini avunma etmişlerdi
ABLUKA BAŞLIYOR
Uzun bir hazırlık döneminden daha sonra 6 Nisan 1453'te Osmanlı ordusu Bizans surlarının önündeydi 6 Nisan gecesinden başlanarak surlar top ateşi ile dövülmeye başlandı Surlarda yıkılan yerler, müdafiler göre hemencecik dolduruluyordu 7 ve 12 Mayıs tarihlerinde iki büyük hamle gerçekleştirildiyse de, bir sonuç alınamadı Bunun üstüne Osmanlı toplarının çoğu TopkapıEdirnekapı arasına kaydırıldı ve saldırılar şehrin en cılız bölgesinde yoğunlaştırıldı Kuşatmanın uzaması, Avrupa'dan gelebilecek takviye yüzünden Osmanlı ordusunu güç duruma sokmuştu
Bu sırada Venedik donanması Ege'ye gelmişti 25 Mayıs'ta Bizans'a son kere teslim ol çağrısı yapıldı Bizanslılar'dan şehri vazgeçmek isteyenler oldu Fakat İtalyanlar buna kuvvetle karşısında çıktılar Bu sırada Macarlar'ın, yardıma geldiği haberleri Osmanlı ordusunun moralini bozmuştu Risk büyüktü Vezirizam Çandarlı Halil Paşa, tekrar beri savunduğu kuşatmayı kaldırma fikrinde ısrar etti Ancak Zağanos Paşa, Şehabeddin Paşa, Turahan Bey ve Akşemseddin saldırıya devam edilmesi gerektiğini söylediler
Büyük bir saldırıya geçilmesi için karar alındı Askere şehir halkı alındığında üç gün yağma izni verildiği duyurusu yapıldı 28 Mayıs 1453'te bütün orduya İstanbul'a yapılacak son atak için hazırlanmaları emri verildi 29 Mayıs sabahı gün ağarmadan genç padişahın emriyle savaş naraları atarak saldırgan askerlerin sesleriyle son hücum başladı hiç durmadan çalan mehter askeri coşturuyordu Bizanslılar bu seslere karşılık vermek için şehirdeki tüm kiliselerin çanlarını çaldılar
SON ATAK
Osmanlı askerleri şehre durdurak bilmeden saldırıyorlardı Fatih ilk olarak azapları ve ordusundaki Hıristiyanlar'ı surlara saldırttı Osmanlı ordusunun en seçkin birlikleri surlara saldıran askerlerin arkasında düşmanın yorulmasını ve sıranın kendilerine gelmesini bekliyorlardı Saatler süren çatışmaların arkasından II Mehmed son darbeyi vurmak üzere yeniçerileri savaşa soktu Binlerce askerini arka arkaya şehit veren Osmanlı ordusu aleyhinde Bizans'ın dayanma direnci kalmamıştı Şehre her taraftan saldırılıyordu Ama asıl savaş TopkapıEdirnekapı arasındaki surlarda oluyordu
Fatih, şehrin en güçsüz kısmı olduğunu anladığı TopkapıEdirnekapı arasındaki surları günlerce süren top ateşiyle ve lağım patlatarak yıkım ettirmişti Bu yüzden belli başlı hamle bu bölgeden yapılmaktaydı Bir gülle parçası şehrin en büyük savunucularından olan Cenevizli Giustiniani'yi yaraladı Adamlarının komutanlarını alarak Haliç'teki gemilerine gitmeleri, Bizanslılar'ın son direncini de kırdı
Bu sırada Topkapı civarındaki surlara çıkan Türk askerlerini gören Bizanslılar haykırarak şehrin iç kısımlarına içten kaçmaya başladılar Topkapı surlarında ardı ardına Türk bayrakları dalgalanmaya başladı İstanbul bir anda Büyük Kasaba düştü, şehir halkı düştüsesleriyle çalkalanmaya başladı Surlarda dalgalanan Bizans Kartalı ve Aziz Markos'un aslanı bulunan bayrakların yerini Türk sancakları almıştı Şehrin savunması çökmüştü Binlerce Türk askeri içeriye girmeye başladı Bizanslılar evlerine, ailelerinin yanına sırası gelmişken, bir kısım ahali ile yabancılar Haliç'teki gemilere kaçıyorlardı Öğlen olduğunda şehir halkı ayrıntılarıyla Türkler'in eline geçmişti
AÇIK UNUTULAN KAPI
Ilk büyük Osmanlı tarihçisi Hammer'den Romancı Stefan Zweig'e değin çoğu Batılı tarihçi ve edebiyatçı İstanbul'un fethinin son safhasını şu şekilde anlatırlar; Surların arasında dolaşan birkaç Türk askeri Edirnekapı ile Eğrikapı arasında bulunan Kerkoporta (Cambazhâne) denilen yayalara bölünmüş ufak kapılardan birisinin aklın alamayacağı bir amnezi yüzünden açık kaldığını görürler Öteki askerlere de haber verilir ve Türkler bu kapıdan girerek İstanbul'u fethederler Herkesin unuttuğu bir kapı olan Kerkoporta, minicik bir tesadüf, dünya tarihinin gidişini değiştirmiştir
Bu data sadece o sırada Midilli'de olan, yani şehrin fethini şahsen görmeyen Dukas Tarihi'nde vardır ve dönemin öteki kaynakları ile uyuşmaz Dönemin Türk kaynakları ile Barbaro, Dolfin ve dönemin diğer Latin ve Bizans kaynakları incelendiğinde fethin son aşamasının hiç de bu şekilde olmadığı anlaşılmaktadır Açık kapı söylentilerinin gerçekle alakası yoktur
Fethin şokunu atlatmak ve şehrin Türklerin eline geçmesini hor görmek için çıkarılmıştır Bu söylenti Batı'da çok yaygındır Ama yerli ve yabancı tarihlerin çoğuna tarafından Türk askerleri bugünkü Topkapı'ya yakın bir yerden savaşarak şehre girmişlerdir Nitekim bu bölgenin ismi de, surların gördüğü tahribat sebebiyle, fetihten sonradan Top Yıkığu Mahallesi olarak anılmıştır
iSTANBULUN FETHi BiZE BÜYÜK BiR iMPARATORLUĞUN YOLUNU AÇTI
İstanbul'un fethi genç padişaha sonsuz bir kudret ve otorite sağlamıştı Fetih öncesi büyük karışıklıklar içerisinde çalkalanan Osmanlı Devleti bu fethin getirdiği büyük prestijle ayrıca İslâm dünyasının en parlak devleti haline geldi, ayrıca de düşmanları üstünde psikolojik yılgınlık yarattı
Fatih fetihten anında sonra iktidarını sınırlayan Çandarlı'yı görevden aldı ve bir müddet daha sonra öldürttü Benzer şekilde hükümdarlığı üstünde bir korkutma olarak gördüğü Osmanlı şehzadesi Orhan Çelebi de fetih sırasında ortadan kalkmıştı Fatih'in veziriazamlarının sonuncusu hariç hepsi kapıkulu kökenlidir Bu durum hükümdara soylu Türk ailelerinin nüfuzundan kurtulması imkânını vermiştir Fakat her şey devşirmelere bırakılmamış, dinî, idarî ve malî bürokrasi Türk kökenlilerden teşkil edilmiştir
Bu Vesile Ile kapıkulları ile Türkler arasında bir denge kurularak devlet yönetiminde tek laf sahibinin padişah olması sağlanmıştır Osmanlı tarihçilerinin en kayda değer ismi Prof Dr Halil İnalcık, fetret devrinin hakiki bitişinin İstanbul'un fethi ile olduğunu söyler İstanbul'un fethi öncesinde sallanan imparatorluk, fetihle kazandığı büyük şeref doğru dünya siyasetine istikamet verecek bir imparatorluk olma yoluna girdi Halil İnalcık, fetih baştan sona II Mehmed'in kendisini cihanşümul bir imparatorluğun temsilcisi olarak gördüğünü, mutlak ve hudutsuz bir iktidar kazandığını söyler
Bu şart merkeziyetçi devletin kurulabilmesini ve devamlı fütuhat faaliyetlerinde bulunulabilmesini sağladı Fatih'in cihanşümul bağımsızlık fikrinin temelleri geniş bir yelpazeden oluşuyordu: TürkMoğol hükümdarlık geleneği, İslâmî hilafet telakkisi ve Roma imparatorluk fikri Fatih, fetihten sonradan kendisini Roma İmparatorluğu'nun yegâne varisi sayarak, Bizans İmparatorları ile akraba bütün sülaleleri (Trabzon Rum İmparatorluğu, Mora Despotları vs) ortadan kaldırmak için faaliyete geçmişti Fatih'in şahsında Türkİranİslâm ve Roma hükümdarlık geleneklerini birleştiren Osmanlı padişahı tipinin doğmuştu *