Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), evrenin keşfi için birçok ülkeyle birlikte uzun yıllardır üzerinde çalıştığı James Webb uzay teleskobunu 25 Aralık 2021 günü Ariane 5 roketi ile fırlatmıştı. 24 Ocak günü 10 yıl boyunca çalışacağı Dünya’dan 1 buçuk milyon kilometre ötedeki Langrange-2 (L2) noktasına ulaşmıştı.
Evren hakkında birçok bilinmeyene ışık tutması beklenen teleskop, şu anda kurulumunu tamamlıyor. NASA, teleskoptan alınan ilk tam renkli görüntülerin 12 Temmuz’da yayınlanacağını söyledi. Öte yandan James Webb Uzay Teleskobu’nun gözlem hedefleri belli oldu.
Kızılötesinde erken evren, Süper Dünyalar ve dahası
Dünya’nın evren hakkında bildiği tüm bilgilerin mimarı olan Hubble, Dünya’dan yalnızca 500 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Webb ise Dünya’dan 1 buçuk milyon kilometre ileride ikinci Lagrange noktasına konumlandı. James Webb, Hubble Teleskobu‘ndan 100 kat güçlü. Ayrıca bir diğer anlamda zamanda yolculuk yaparak 13,5 milyar ışık yılı öncesini görebilecek. İşte Webb teleskobunun 10 gözlem hedefi…
Kızılötesinde erken evren
James Webb uzay teleskobu, gözlemlerini yaparken aslında bir nevi binlerce yıl ötesini gözlemleyecek. Teleskop, evrenin ilk hallerine ışık tutacak ve erken evreni elektromanyetik spektrumun kızılötesi bölgesinde gözlemleyerek görselleştirecek.
Erken galaksileri tam olarak saptama yollarından biri, en uzak ve en parlak altı kuasarı gözlemlemekten geçiyor. Evrenin önemli sırlarını barındıran kuasarlar, süper kütleli kara delikleri besleyerek çalışıyor. Öte yandan James Webb araştırmacıları, evrimlerini anlamak için çevrelerindeki galaksiler üzerinde belirgin bir etkiye sahip olan kuasarları kullanacaklar.
Son 30 yılda ötegezegen tanımı gelişmeye başladı. Genellikle gelgit şeklinde yıldızına bağlanan bu gezegenlerin bir tarafı hep gündüzken bir tarafı hep gece oluyor. Öyle ki şu anda 4 binden fazla kayıtlı ötegezegen bulunuyor. James Webb ile birlikte bu sayının oldukça artması bekleniyor.
James Webb Uzay Teleskobu, geniş bir gözlem yeteneğine sahip. Öyle ki araştırmacılar, galaksileri geniş açıdan gözlemleyerek hareketlerini ve dönüşümlerini inceleyecekler.
Süper Dünyalar, bir başka deyişle ötegezegen kategorisinde yer alıyor. Öyle ki Dünya’dan en az 10 kat büyük olan bu gezegenler, kendi boyutuna sahip Neptün gibi gezegenlere kıyasla oldukça hafifler. Tamamen yoğun gaz tabakalarından bile oluşabilen Süper Dünyalar, herhangi bir sisteme dahil değiller.
Dünya’dan 41 ışık yılı uzaklıkta bulunan TRAPPIST-1 sistemi 2017’de keşfedildi. Bu sistemi diğer sistemlerden ayıran en önemli özellik ise sisteminde dünyaya benzemesi ve insanoğlu için yaşanabilir olması. Öyle ki yedi dünyası, yıldızlarının yaşanabilir bölgesinde bulunuyor
James Webb Uzay teleskobunun en önemli özelliklerinden birisi de kızılötesi görüntüleme yapması. Bu özelliği ile birlikte teleskop, yıldızların ve gezegenlerin doğduğu yoğun, büyük yıldızlararası gaz ve toz bulutlarına bakabilecek.
Yaratılışın Sütunları, hiç kuşkusuz evrenin en estetik manzaralarından birisi olarak kendini gösteriyor. Öte yandan Hubble, sütunlardaki yıldız doğum süreçlerinin ayrıntılarını toplamıştı. Artık James Webb, kızılötesi yeteneği ile uzay bölgesi hakkındaki detayları ortaya çıkaracak.
James Webb uzay Teleskobu, genel olarak binlerce ışık yılı ötedeki nesneleri inceleyecek. Ancak, güneş sistemi hakkında daha detaylı bilgilere sahip olmak için de çalışmalar yapacak. 40’tan fazla araştırmacıdan oluşan bir ekip, Ganymede ve Io programları ile Jüpiter’i, onun halka sistemini ve iki uydusunu inceleyecek.
NASA, kuyruklu yıldızlar ve asteroitleri Dünya’ya Yakın Nesneler (NEO’lar) olarak sınıflandırıyor. Dünya’nın çekiminden etkilenebilecek bu nesnelerin hareketleri takibe alınacak. Ayrıca uzay madenciliği için de bir adım olması için bazı asteroidlerin yapısı incelenecek.