İstiklal Marşı Acıklaması
İstiklal Marşının manası
Korkma, sonmez bu şafaklarda yuzen al sancak;
Sonmeden yurdumun ustunde tuten en son ocak
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak
Şair birinci dortlukte şafaklarda dalgalanan kırmızı sancağın asla inmeyeceğini soyluyor ve Turk milletine bu inancını, korkma! diyerek belirtiyor 1 dizedeki yuzen kelimesi dalgalanan karşılığında kullanılmıştır Şair, bayrağın, yurdumuzun ustunde tuten en son ocağın sonduğu ana kadar dalgalanışına devam edeceğini soylerken, Turk milletinin son ferdine kadar bayrağını ve onun ifade ettiği değerleri yaşatacağını dile getiriyor Son vatan evladı kalana kadar hurriyet mucadelesi devam edecektir Halk arasında şoyle bir inanc vardır: Yaşayan her varlığın gokte bir yıldızı bulunmaktadır O canlı olduğunde gokteki yıldızı da soner, kayıp gider Turk milletinin yıldızı ise bayrağında bulunan yıldızdır Şairimiz, milletimize ait o yıldızın asla gokten inmeyeceğini, daima parlayacağını ifade etmiş Turk milleti, yaşamaya devam edecektir Ona ait yıldız gokte baki kalırken, sonuk, silik olmayacaktır; parla¤¤¤¤¤, temsil ettiği değerlerin yuceliğini haykıracaktır
Catma, kurban olayım, cehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gul! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dokulen kanlarımız sonra helal
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklal!
2 dortlukte bayrak, nazlı bir hilale benzetilmiştir Goklerde nazlı bir guzel gibi salınmaktadır Ancak, bayrak Turk milletine kızgındır; kaşlarını catmıştır Cunku buyuk bir milletin bayrağı olarak bağımsızlığı istemektedir İstiklal Marşının yazıldığı donem goz onune alındığında, bayrağa yuklenen bu ruh hali anlaşılabilir İstiklal bir an once kazanılmalıdır ve ay yıldız goklerde ozgurce dalgalanmalıdır Hilalin catılmış bir kaşa benzetilmesi, aynı zamanda şekilsel bir ilişkiyi de duşundurur Yıldız goz olarak kabul edilirse, hilal de onun uzerinde catılmış bir kaşı andırır Ayrıca hilal kelimesi ile ad aktarması yapılmıştır Hilal, bayrağın bir parcasıdır Parca soylenerek, o parcanın ait olduğu butun kast edilmiştir Şair, bayrağından milletine kızmamasını istiyor Yoksa onun uğruna dokulen kanların kendisine helal olmayacağını soyluyor Bayrağın rengi şehitlerin kanlarından gelmektedir Hatta kan uzerine duşen ay ve yıldız imgesinin kaynağı Dandanakan Savaşı (1040)na kadar goturulur Son dizede şair, bağımsızlığın Turk milletinin tabii bir hakkı olduğunu soyluyor Turkler, tarihin eski cağlarından beri ozgur yaşamışlar, asla başka milletlerin egemenliği altına girmemişlerdir Kurtuluş Savaşının surduğu tarihlerde Turkluğun son kalesi olan Anadolu coğrafyası tehdit altındadır Şair, icinde bulunulan kotu şartlara rağmen, bağımsızlık adına verilen mucadelenin başarıya ulaşacağından, her Turk evladı gibi, emindir
Ben ezelden beridir hur yaşadım, hur yaşarım
Hangi cılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kukremiş sel gibiyim, bendimi ciğner, aşarım
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım
Şair, 3 Dortlukte ezelden beri bağımsız yaşamış bir milletin ferdi olduğunu vurguluyor Ben zamiri etrafında Turk milletinin tarihi seyri icinde yaşamış ve yaşamakta olan butun fertlerinin duyguları dile getirilmektedir Tarihin en eski zamanlarından beri ozgur yaşamayı başarabilmiş ve bunu bir karakter ozelliği haline getirmiş bir milletin bağımsızlığına ancak
cıldırmış olanlar goz dikebilir Şairin hurriyet aşkını elinden almaya, onu zincire vurmaya kalkanlar, akıl dışı bir işin peşinde koşmaktadırlar Bağımsız yaşamayı bir karakter haline getiren Turk milleti, ozgurluğunu elinden almak isteyenlere karşı kukremiş bir sel gibidir Karşısına cıkan setler aşılmaz gibi gorunse de onları ezip gecer Ozgurluğun verdiği coşkunluk oylesine şiddetlidir ki, bu coşkunluk dağları yırtar, enginlere sığmaz
Garbın afakını sarmışsa celik zırhlı duvar,
Benim iman dolu goğsum gibi serhaddim var
Ulusun, korkma! Nasıl boyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Şair, 4 Dortlukte bağımsızlık icin mucadele veren milletine seslenmektedir Batı ufuklarından gelen amansız saldırı her ne kadar teknik acıdan ustunse de; ustun silahlara karşı şairin elinde inanc dolu insanların imanları kadar sağlam sınırları vardır Bu sınırlar, canlarını idealleri uğruna hic duşunmeyerek feda edenler tarafından korunmaktadır Bir yanda inanclı insanlar, diğer yanda ise celik kadar guclu ancak bir o kadar da soğuk bir duvar Zafere olan inanc asla mucadeleyi bırakmaz ve sonunda istediğini elde eder Nitekim Milli Mucadelemizde boyle olmuştur Dortlukte medeniyet, tek dişi kalmış bir canavara benzetilmiştir Elinde teknik ustunluk barındıran ancak ruhtan mahrum olan bu canavar, şairin ve onun gibi bağımsızlığı icin mucadele veren insanların cesaretini kıramamalıdır Medeniyet maskesi altındaki canavar, ulurcasına haykırıp gozdağı vermeye calışmaktadır Ancak şair, bu ulumanın bağımsızlığa inanmış milletini yıldırmayacağından son derece emindir Cunku gercekte bu canavar korkutacak bir guce bile sahip değildir Kalan tek dişiyle, koparamayacağı bir lokmaya goz dikmiştir ki bu lokma Turk milletinin egemenliğidir
Arkadaş! Yurduma alcakları uğratma, sakın
Siper et govdeni, dursun bu hayasızca akın
Doğacaktır sana va'dettiği gunler Hakk'ın
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın
Şair 5 Dortlukte bağımsızlık icin savaşan vatan evlatlarına sesleniyor Onlardan, ne pahasına olursa olsun alcakların kutsal olan vatan topraklarına girmelerine engel olmalarını istiyor Turk topraklarına yapılan haksız ve edepsiz saldırının durması icin, onlardan gerekirse govdelerini siper etmelerini istiyor Boyle yaptıkları taktirde Tanrının onlara vaat ettiği ozgur gunler gelecektir Hatta zafere o kadar yaklaşılmıştır ki vaat edilen bu gunler gelmek uzeredir Bağımsızlık adına verilen mucadele başarıya yaklaşmıştır Burada İstiklal Marşının yazıldığı donemde milli mucadelenin hala devam ettiğini ve cephede savaşın hala surduğunu goz onunde bulundurmak gerekir
Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek gecme, tanı:
Duşun altında binlerce kefensiz yatanı
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dunyaları alsan da, bu cennet vatanı
Şair bu dortlukte bağımsızlık icin mucadele veren vatan evlatlarına seslenmeye devam ediyor Onların, uğruna canlarını feda ettikleri toprakların kutsallığından bahsediyor Bu toprakları vatan haline getiren şehitlerin emanetine zeval getirmemelerini istiyor Hicbir toprak parcası, uğruna kan dokulmeden vatan haline gelemez Turkler de uzerinde yaşadıkları topraklar
icin cok kan akıtmış, cok can vermişlerdir Oyle ki her karış toprağın mayasına şehit kanı karışmıştır İstiklal Marşının yazıldığı milli mucadele doneminde bağımsızlık icin savaşanlar, kimi zaman kefensiz ve isimsizce gomulen şehitlerin torunlarıdır Atalarının emanetini dunyayı verseler değiştirmemelidirler Ne olursa olsun vatan topraklarına duşman ayağı bastırılmamalıdır
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, butun varımı alsın da Huda,
Etmesin tek vatanımdan beni dunyada cuda
Şair 7 dortlukte seslenişine devam ediyor Bu vatan cennet kadar guzeldir Onun uğruna can feda etmek kadar doğal bir şey olamaz Her karışı şehit kanlarıyla sulanmıştır; şair bu durumu heyecanın doğurduğu bir mubalağa ile toprağı sıksan şehitler fışkıracak diyerek dile getirmiş Şair son iki dizede Tanrıya yalvarıyor Her şeyini kaybetse de vatanından asla vazgecemeyeceğini soyluyor Şair, Tanrıdan canını, sevdiğini ve butun varlığını almasını; ancak kendisini vatanından ayırmamasını istiyor Her sevgiden ustun tuttuğu vatan sevgisini bu şekilde dile getiriyor Eskiler, vatan sevgisinin imandan geldiğini soylemişler, vatan olarak kabul edilen toprakların kutsallığından şuphe duymamışlardır
Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin goğsune namahrem eli
Bu ezanlarki şehadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun ustunde benim inlemeli
8 dortlukte, Tanrıya yalvarış devam ediyor Şairin Tanrıdan tek bir isteği vardır İbadet edilen yerlere, yabancıların elleri değmemelidir Turkler, Anadolu coğrafyasında yaşadıkları bin sene zarfında dinlerinin gereği olarak mabetler inşa etmişler, birlik ve beraberliklerini uzun muddet bu ibadethanelerde pekiştirmişlerdir Turk milleti, bağımsızlık mucadelesini bir başka medeniyet dairesine mensup devletlere karşı yuruturken birlik ve beraberliği temsil etmesi amacıyla şairimizin, dini motifleri on plana cıkarması doğaldır Cunku, bağımsızlık adına yapılan savaşların, manevi bir temeli de vardır Bu sebeple, asırlarca mabetlerde okunan ve dinin temeli olan ezan motifi on plana cıkarılmış ve ezan seslerinin sonsuza kadar yurdun ustunde inlemesi temenni edilmiş
O zaman vecd ile bin secde eder varsa taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruhi mucerred gibi yerden na'şım;
O zaman yukselerek arşa değer belki başım
Şair, 9 Dortlukte, ettiği duaların kabul olarak milletinin bağımsızlığa ulaştığı anda nasıl mutlu olacağını bir şehidin ağzından dile getiriyor: Eğer mezarının baş ucunda bir mezar taşı olursa, bu taş bile onun minnetinin bir ifadesi olarak secdeye varacaktır Şair, burada savaş meydanlarında olenlerin, kimi zaman isimsiz, mezar taşsız, torensiz ve sessiz sedasız toprağa verildiklerine dikkati cekiyor Aynı coşkunluğun bir neticesi olarak şehit, yaralarından kanlara boşalmak suretiyle manevi bir şeklide arşa kadar yukselecektir Halk inancına gore, goğun en yuksek ve en kutsal yeri arş adı verilen manevi katmandır Burada şair, bağımsızlık icin can
verenlerin sabırsızlıkla, amacladıkları sonucu beklediklerini belirtmek istemiş Verilen mucadele, başarıyla sonuclandığı zaman şehitler boşuna olmuş olmayacaklardır
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dokulen kanlarımın hepsi helal
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hur yaşamış, bayrağımın hurriyet;
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklal!
Son beş dizede şair, tekrar, bayrağına sesleniyor Bayrak tıpkı kırmızı şafaklar gibi dalgalanmalıdır Onun uğruna dokulen kanlar heba olmamalıdır, verilen canlar boşa cıkmamalıdır O, kırmızı ve engin şafaklarda milletinin ozgurluk sembolu olarak dalgalandığında şehit kanları kendisine helal olacaktır Şairin bayrağı ve milleti sonsuza kadar cokuş, yıkılış yaşamayacaktır Cunku hurriyet, ezelden beri hur yaşamış bir bayrağın en doğal hakkıdır Aynı şekilde, Hakka tapan Turk milleti de bağımsızlığı tabii bir hak olarak yaşamalıdır İnanmak ve inancını yaşamak da ozgur olmayı gerektirir
İstiklal Marşının manası
Korkma, sonmez bu şafaklarda yuzen al sancak;
Sonmeden yurdumun ustunde tuten en son ocak
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak
Şair birinci dortlukte şafaklarda dalgalanan kırmızı sancağın asla inmeyeceğini soyluyor ve Turk milletine bu inancını, korkma! diyerek belirtiyor 1 dizedeki yuzen kelimesi dalgalanan karşılığında kullanılmıştır Şair, bayrağın, yurdumuzun ustunde tuten en son ocağın sonduğu ana kadar dalgalanışına devam edeceğini soylerken, Turk milletinin son ferdine kadar bayrağını ve onun ifade ettiği değerleri yaşatacağını dile getiriyor Son vatan evladı kalana kadar hurriyet mucadelesi devam edecektir Halk arasında şoyle bir inanc vardır: Yaşayan her varlığın gokte bir yıldızı bulunmaktadır O canlı olduğunde gokteki yıldızı da soner, kayıp gider Turk milletinin yıldızı ise bayrağında bulunan yıldızdır Şairimiz, milletimize ait o yıldızın asla gokten inmeyeceğini, daima parlayacağını ifade etmiş Turk milleti, yaşamaya devam edecektir Ona ait yıldız gokte baki kalırken, sonuk, silik olmayacaktır; parla¤¤¤¤¤, temsil ettiği değerlerin yuceliğini haykıracaktır
Catma, kurban olayım, cehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gul! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dokulen kanlarımız sonra helal
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklal!
2 dortlukte bayrak, nazlı bir hilale benzetilmiştir Goklerde nazlı bir guzel gibi salınmaktadır Ancak, bayrak Turk milletine kızgındır; kaşlarını catmıştır Cunku buyuk bir milletin bayrağı olarak bağımsızlığı istemektedir İstiklal Marşının yazıldığı donem goz onune alındığında, bayrağa yuklenen bu ruh hali anlaşılabilir İstiklal bir an once kazanılmalıdır ve ay yıldız goklerde ozgurce dalgalanmalıdır Hilalin catılmış bir kaşa benzetilmesi, aynı zamanda şekilsel bir ilişkiyi de duşundurur Yıldız goz olarak kabul edilirse, hilal de onun uzerinde catılmış bir kaşı andırır Ayrıca hilal kelimesi ile ad aktarması yapılmıştır Hilal, bayrağın bir parcasıdır Parca soylenerek, o parcanın ait olduğu butun kast edilmiştir Şair, bayrağından milletine kızmamasını istiyor Yoksa onun uğruna dokulen kanların kendisine helal olmayacağını soyluyor Bayrağın rengi şehitlerin kanlarından gelmektedir Hatta kan uzerine duşen ay ve yıldız imgesinin kaynağı Dandanakan Savaşı (1040)na kadar goturulur Son dizede şair, bağımsızlığın Turk milletinin tabii bir hakkı olduğunu soyluyor Turkler, tarihin eski cağlarından beri ozgur yaşamışlar, asla başka milletlerin egemenliği altına girmemişlerdir Kurtuluş Savaşının surduğu tarihlerde Turkluğun son kalesi olan Anadolu coğrafyası tehdit altındadır Şair, icinde bulunulan kotu şartlara rağmen, bağımsızlık adına verilen mucadelenin başarıya ulaşacağından, her Turk evladı gibi, emindir
Ben ezelden beridir hur yaşadım, hur yaşarım
Hangi cılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kukremiş sel gibiyim, bendimi ciğner, aşarım
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım
Şair, 3 Dortlukte ezelden beri bağımsız yaşamış bir milletin ferdi olduğunu vurguluyor Ben zamiri etrafında Turk milletinin tarihi seyri icinde yaşamış ve yaşamakta olan butun fertlerinin duyguları dile getirilmektedir Tarihin en eski zamanlarından beri ozgur yaşamayı başarabilmiş ve bunu bir karakter ozelliği haline getirmiş bir milletin bağımsızlığına ancak
cıldırmış olanlar goz dikebilir Şairin hurriyet aşkını elinden almaya, onu zincire vurmaya kalkanlar, akıl dışı bir işin peşinde koşmaktadırlar Bağımsız yaşamayı bir karakter haline getiren Turk milleti, ozgurluğunu elinden almak isteyenlere karşı kukremiş bir sel gibidir Karşısına cıkan setler aşılmaz gibi gorunse de onları ezip gecer Ozgurluğun verdiği coşkunluk oylesine şiddetlidir ki, bu coşkunluk dağları yırtar, enginlere sığmaz
Garbın afakını sarmışsa celik zırhlı duvar,
Benim iman dolu goğsum gibi serhaddim var
Ulusun, korkma! Nasıl boyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Şair, 4 Dortlukte bağımsızlık icin mucadele veren milletine seslenmektedir Batı ufuklarından gelen amansız saldırı her ne kadar teknik acıdan ustunse de; ustun silahlara karşı şairin elinde inanc dolu insanların imanları kadar sağlam sınırları vardır Bu sınırlar, canlarını idealleri uğruna hic duşunmeyerek feda edenler tarafından korunmaktadır Bir yanda inanclı insanlar, diğer yanda ise celik kadar guclu ancak bir o kadar da soğuk bir duvar Zafere olan inanc asla mucadeleyi bırakmaz ve sonunda istediğini elde eder Nitekim Milli Mucadelemizde boyle olmuştur Dortlukte medeniyet, tek dişi kalmış bir canavara benzetilmiştir Elinde teknik ustunluk barındıran ancak ruhtan mahrum olan bu canavar, şairin ve onun gibi bağımsızlığı icin mucadele veren insanların cesaretini kıramamalıdır Medeniyet maskesi altındaki canavar, ulurcasına haykırıp gozdağı vermeye calışmaktadır Ancak şair, bu ulumanın bağımsızlığa inanmış milletini yıldırmayacağından son derece emindir Cunku gercekte bu canavar korkutacak bir guce bile sahip değildir Kalan tek dişiyle, koparamayacağı bir lokmaya goz dikmiştir ki bu lokma Turk milletinin egemenliğidir
Arkadaş! Yurduma alcakları uğratma, sakın
Siper et govdeni, dursun bu hayasızca akın
Doğacaktır sana va'dettiği gunler Hakk'ın
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın
Şair 5 Dortlukte bağımsızlık icin savaşan vatan evlatlarına sesleniyor Onlardan, ne pahasına olursa olsun alcakların kutsal olan vatan topraklarına girmelerine engel olmalarını istiyor Turk topraklarına yapılan haksız ve edepsiz saldırının durması icin, onlardan gerekirse govdelerini siper etmelerini istiyor Boyle yaptıkları taktirde Tanrının onlara vaat ettiği ozgur gunler gelecektir Hatta zafere o kadar yaklaşılmıştır ki vaat edilen bu gunler gelmek uzeredir Bağımsızlık adına verilen mucadele başarıya yaklaşmıştır Burada İstiklal Marşının yazıldığı donemde milli mucadelenin hala devam ettiğini ve cephede savaşın hala surduğunu goz onunde bulundurmak gerekir
Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek gecme, tanı:
Duşun altında binlerce kefensiz yatanı
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dunyaları alsan da, bu cennet vatanı
Şair bu dortlukte bağımsızlık icin mucadele veren vatan evlatlarına seslenmeye devam ediyor Onların, uğruna canlarını feda ettikleri toprakların kutsallığından bahsediyor Bu toprakları vatan haline getiren şehitlerin emanetine zeval getirmemelerini istiyor Hicbir toprak parcası, uğruna kan dokulmeden vatan haline gelemez Turkler de uzerinde yaşadıkları topraklar
icin cok kan akıtmış, cok can vermişlerdir Oyle ki her karış toprağın mayasına şehit kanı karışmıştır İstiklal Marşının yazıldığı milli mucadele doneminde bağımsızlık icin savaşanlar, kimi zaman kefensiz ve isimsizce gomulen şehitlerin torunlarıdır Atalarının emanetini dunyayı verseler değiştirmemelidirler Ne olursa olsun vatan topraklarına duşman ayağı bastırılmamalıdır
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, butun varımı alsın da Huda,
Etmesin tek vatanımdan beni dunyada cuda
Şair 7 dortlukte seslenişine devam ediyor Bu vatan cennet kadar guzeldir Onun uğruna can feda etmek kadar doğal bir şey olamaz Her karışı şehit kanlarıyla sulanmıştır; şair bu durumu heyecanın doğurduğu bir mubalağa ile toprağı sıksan şehitler fışkıracak diyerek dile getirmiş Şair son iki dizede Tanrıya yalvarıyor Her şeyini kaybetse de vatanından asla vazgecemeyeceğini soyluyor Şair, Tanrıdan canını, sevdiğini ve butun varlığını almasını; ancak kendisini vatanından ayırmamasını istiyor Her sevgiden ustun tuttuğu vatan sevgisini bu şekilde dile getiriyor Eskiler, vatan sevgisinin imandan geldiğini soylemişler, vatan olarak kabul edilen toprakların kutsallığından şuphe duymamışlardır
Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin goğsune namahrem eli
Bu ezanlarki şehadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun ustunde benim inlemeli
8 dortlukte, Tanrıya yalvarış devam ediyor Şairin Tanrıdan tek bir isteği vardır İbadet edilen yerlere, yabancıların elleri değmemelidir Turkler, Anadolu coğrafyasında yaşadıkları bin sene zarfında dinlerinin gereği olarak mabetler inşa etmişler, birlik ve beraberliklerini uzun muddet bu ibadethanelerde pekiştirmişlerdir Turk milleti, bağımsızlık mucadelesini bir başka medeniyet dairesine mensup devletlere karşı yuruturken birlik ve beraberliği temsil etmesi amacıyla şairimizin, dini motifleri on plana cıkarması doğaldır Cunku, bağımsızlık adına yapılan savaşların, manevi bir temeli de vardır Bu sebeple, asırlarca mabetlerde okunan ve dinin temeli olan ezan motifi on plana cıkarılmış ve ezan seslerinin sonsuza kadar yurdun ustunde inlemesi temenni edilmiş
O zaman vecd ile bin secde eder varsa taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruhi mucerred gibi yerden na'şım;
O zaman yukselerek arşa değer belki başım
Şair, 9 Dortlukte, ettiği duaların kabul olarak milletinin bağımsızlığa ulaştığı anda nasıl mutlu olacağını bir şehidin ağzından dile getiriyor: Eğer mezarının baş ucunda bir mezar taşı olursa, bu taş bile onun minnetinin bir ifadesi olarak secdeye varacaktır Şair, burada savaş meydanlarında olenlerin, kimi zaman isimsiz, mezar taşsız, torensiz ve sessiz sedasız toprağa verildiklerine dikkati cekiyor Aynı coşkunluğun bir neticesi olarak şehit, yaralarından kanlara boşalmak suretiyle manevi bir şeklide arşa kadar yukselecektir Halk inancına gore, goğun en yuksek ve en kutsal yeri arş adı verilen manevi katmandır Burada şair, bağımsızlık icin can
verenlerin sabırsızlıkla, amacladıkları sonucu beklediklerini belirtmek istemiş Verilen mucadele, başarıyla sonuclandığı zaman şehitler boşuna olmuş olmayacaklardır
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dokulen kanlarımın hepsi helal
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hur yaşamış, bayrağımın hurriyet;
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklal!
Son beş dizede şair, tekrar, bayrağına sesleniyor Bayrak tıpkı kırmızı şafaklar gibi dalgalanmalıdır Onun uğruna dokulen kanlar heba olmamalıdır, verilen canlar boşa cıkmamalıdır O, kırmızı ve engin şafaklarda milletinin ozgurluk sembolu olarak dalgalandığında şehit kanları kendisine helal olacaktır Şairin bayrağı ve milleti sonsuza kadar cokuş, yıkılış yaşamayacaktır Cunku hurriyet, ezelden beri hur yaşamış bir bayrağın en doğal hakkıdır Aynı şekilde, Hakka tapan Turk milleti de bağımsızlığı tabii bir hak olarak yaşamalıdır İnanmak ve inancını yaşamak da ozgur olmayı gerektirir