Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

İstiklal Marşımızın Bestelenme Sureci

İstiklal Marşımızın Bestelenme Sureci
0
79

ahmet0135

FD Üye
Katılım
Nis 13, 2018
Mesajlar
3,764
Etkileşim
85
Puan
48
F-D Coin
0
İstiklal Marşımızın Bestelenme Sureci


İstiklal Marşı ’nın Bestelenme Sureci
İstiklal Marşı, Turkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Turk Cumhuriyeti ’nin milli marşıdır Sozleri Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılan İstiklal Marşı, 12 Mart 1921de resmen milli marş olarak kabul edildi 1924 yılında Ali Rıfat Cağatay ’ın bestesi kabul edildi 1930 yılına kadar kullanılan bu beste, bu tarihte Cumhurbaşkanlığı Orkestrası şefi olan Osman Zeki Ungor ’un bestesi ile değiştirildi Marşın armonik duzenlemesi Edgar Manas, bando duzenlemesi ise İhsan Servet Kuncer tarafından yapıldı Gunumuzde de aynı beste kullanılmaktadır İstiklal Marşı ’nın yalnızca ilk iki kıtası bestelenmiştir

İSTİKLAL MARŞIMIZIN BESTELENİŞ HİKAYESİ

Turk milli marşı olarak “İstiklal Marşı adı ile yaptırılacak marşın hazırlıklarına girildi Beste ve gufte icin beşer yuz lira armağan kararlaştırılarak genelge ve mektuplarla butun yurda duyuruldu
Once şiir secilip sonra beste yarışması acılacaktı Şiir yarışmasına yurdun dort bir yanından tam 724 şiir gonderildi Komisyon bunlardan yedisini secerek bastırdı ve meclis uyelerine dağıttı
Ataturk ’un başkanlığında TBMM ’nin 12031921 gunku celsesinde Mehmet Akif Ersoy ’un şiiri defalarca okutturularak alkışlar arasında milli marş olarak bestelenmek uzere secildi
Beste yarışması ise gufte kadar ilgi gormedi Bu da memleketin o zamanki musiki durumunu yansıtmaktadır Beste yarışmasına ancak 24 besteci katılmıştı Bunlardan bazıları şunlardır:
Ahmet Cemalettin Cin kılıc, Ahmet Yekta Madran, Ali Rıfat Cağatay, Asım Bey, Bedri Zabac, Hasan Basri Cantay, H Saadettin Arel, İsmail Hakkı Bey, İsmail Zuhdu, Kazım Uz, Lemi Atlı, Mehmet Baha Pars, Mustafa Sunar, Rauf Yekta, Saadettin Kaynak, Zati Arca, Zeki Ungor
Gufte yarışması sonuclandırıldıktan sonra Anadolu ’daki savaş iyice kızıştığı sıralarda beste yarışması ilgisini tabii olarak kaybetmiştir Buna rağmen muhiti olan bestekarlar faaliyetten geri durmamışlar ve kendi bestelerini yaymaya uğraşmışlardır
O sıralarda Edirne ’de muzik oğretmeni bulunan Ahmet Yekta Madran, kendi marşını Edirne ve havalisinde yaymaya ve soyletmeye başlamıştır İzmir ’de muzik oğretmeni bulunan İsmail Zuhdu de kendi marşını İzmir ve havalisi ile Eskişehir ’de yaymakta idi Ankara ’da da Zeki Ungor ’un marşı soylenmekte olup İstanbul ’da ise iki marş soylenip yayınlanmaktaydı Bunlar da İstanbul tarafında bir cok mekteplerde oğretmenlik yapan Zati Arca ’nın, Kadıkoy tarafında ise Ali Rfat Cağatay ’ın bestesi soylenmekteydi
Bu durum birkac yıl boylece devam etmiş ve 1924 ’te Ankara ’da maarif vekaletinde toplanan bir kurul, Ali Rıfat Cağatay ’ın marşını resmi marş olarak kabul ederek ilgili kurullar ile butun okullara bildirmiştir Bu marş, 1924 ’ten 1930 yıllarına kadar soylenip calındıktan sonra 1930 sıralarında yeni bir emirle Riyaseti Cumhur Orkestrası şefi Zeki Ungor ’un bestesi milli marş bestesi olarak kabul edilmiştir Zeki Ungor, İstiklal Marşı ’nın besteleniş hikayesini şoyle anlatmıştır: “İstiklal savaşının devam ettiği sıralarda ben, Muzikai Humayun muallimi idim Yani doğrudan doğruya Saray ’a ve Vahdettin ’e bağlıydık Bando, Fasıl Takımı ve Orkestra benim emrimde idi
Şişli ’de Uğurlu Han ’ın 4 numarasında oturuyordum Kurtuluş ordusu suvarilerinin İzmir ’e girdiklerinden iki veya uc gun sonra evimde, TalimTerbiye Heyeti azası ve terbiye mutehassısı dostum Haydar merhumla oturuyorduk Kapı calındı İlkokul oğretmeni İhsan merhum geldi Buyuk bir heyecan icinde, suvarilerin İzmir ’e girişlerini anlatmaya başladı Hepimiz coşmuştuk Hemen kalkıp piyano başına gectim Ve derhal icimde doğan parcayı calmaya koyuldum
İlk etapta marşın giriş kısmındaki akordu oluşturdum Bu şekilde iki, uc mezur yaptım Arkadaşlarım: “Aman dediler, bu cok guzel bir şey olacak Bunun uzerine İhsan ’a İzmir ’in kurtuluşunu ve buyuk zaferi butun teferruatı ile anlatmasını rica ettim O anlattı, ben caldım Boylece kısa zamanda eserin taslağı ortaya cıktı Ertesi gun de calıştım İki gun sonra beste bittiGoturup arkadaşlara gosterdim Cok beğendiler Bunun uzerine bu muziği milli marş olarak takdime karar verdim Kıymeti hakkında daha kati bir fikir edinmek maksadıyla da besteyi Viyana Konservatuarı direktorune gonderdim On gun sonra direktorden gelen mektupta, eserin cok orijinal bulunduğu ve melodisinin Turk milletinin ihtişamına yakışacak şekilde olduğu belirtilerek tebrik ediliyordumBu mektup geldikten on beş gun sonra beni Ankara ’dan cağırdılar, gittim Bana Muzikai Humayun ’u butun kadrosu ile Ankara ’ya nakletmek vazifesi verildi Bunun uzerine tekrar İstanbul ’a dondum Ve Ankara ’ya ilk olarak başlarında piyanist Sabri ’nin bulunduğu beş kişilik bir heyet yolladım Vahdettin henuz padişah olduğu icin bu işleri gizli yapıyorduk Bir ay sonra da kimseye bir şey soylemeden Ankara ’ya gittim Ve hemen İstanbul ’daki arkadaşları bir telgrafla cağırdım Uc gun sonra geldiler Boylece milli marşı bu heyete ilk defa Ankara ’da verilen o baloda Ataturk ’un huzurunda caldık İşte milli marş boyle bestelendi Bestekarın bu anlatışından, eseri once sozsuz olarak bestelediği ve daha sonra Mehmet Akif ’in şiirini besteye giydirdiği anlaşılmaktadır Bu sebepten meydana gelen prozodi hataları, eser hakkında sonradan yapılan tenkitlerin başlıcası olmuştur Bestekar yukarıdaki beyanatının bir yerinde her ne kadar, “Bu muziği milli marş olarak takdime karar verdim diyorsa da, eserdeki ses sahasını halk tabakasını nazara almadan kullanması bestenin milli marş olarakbestelenmediğini meydana cıkarmaktadır Marştaki bu teknik hatalardan başka ses ritminden ağır calınıp soylenmesinde bestekarın kusuru başta gelmektedir Besteci bu durumu şoyle anlatmıştır:
“Ben İstiklal Marşı ’nı bestelerken kulaklarımda İzmir ’e koşan atlıların dortnal sesleri vardı Eserin başında metronomu (1 dortluk 80) olan bir eser hicbir vakit cenaze marşına benzemez
Plaklardaki ağır tempolu calınışı ise; “Sahibi ’nin Sesi studyosunda orkestra ile plağa caldığımız zaman teknisyenler, bunun cok suratli bir marş olduğunu ve dolayısıyla plağın ancak yarısını doldurduğunu soylediler Bu sebeple plağın aynı yuzune bir marş daha calmamızı rica ettiler Ben boyle bir teklifi kabul edemezdim O anda aklıma bir şey geldi: “Marşı biraz ağır calalım, boylece plak dolar Sonra calınırken gramofon biraz hızlıya ayarlanır, olur biter dedim Bu fikir pek munasip goruldu ve dediğim gibi yapıldı Fakat bilahare boyle bir fikir vermekle hata ettiğimizi anladım Cunku marş calınırken gramofonun hızlıya ayarlanması icap ettiğini kim bilebilirdi?
Gorulduğu gibi tam bir alaturka davranışla İstiklal Marşımızın en can alacak noktası; ritmi, olu doğrulmuştu
Plak yayıldıktan sonra ağır ritim de hafızalara yerleşti ve besteci olumune kadar bu ağır ritmi yuruğe goturmeye uğraştı durdu
Ayrıca, marşın Turk temlerini ifade etmediği ve hatta “Karmen Silva isimli bir operetten alındığı da iddia edilmiştir
Daha sonra marşın değiştirilmesi tezi ortaya atılarak yetkili yetkisiz turlu şahıslar tarafından turlu fikirler ileri surulmuşse de değiştirilmesi fikri tutmamıştır
Bu konudaki makul olan umumi kanaat; her ne kadar yeniden daha iyisini yapmak imkansız değilse de eskisinin artık tarih olmuşluğu hakikati nazara alınarak, bunun uzerinde gerekli rotuşlarla mevcudu onarmaktır
 
858,475Konular
981,229Mesajlar
29,547Kullanıcılar
sonertSon üye
Üst Alt