Kadının Temel Görevleri Nelerdir?
Kadının kocasına karşı vazifeleri:
1- Kanaat: Çünkü kanaatkar olmak kalp rahatlığının sebebidir. Bir kadın arsızlık ve açgözlülük ederek efendisini, kendisinden ve evinden soğutmaktan sakınmalıdır. Kanaat; kafi gelecek miktar ile yetinmek tamahkarlık etmemek demektir.
2- Kocaya itaat: Peygamberimiz ( a.s.m.)" bir kadın kocası kendisinden memnun olarak ölürse cennete girer." buyurmuşlardır.
3- Temiz olma: Kocanın göreceği yerlere itina ile dikkat etmek ve temizlemek. Bilinmelidir ki, güzellik ve temizliği getiren şeylerin en güzeli sudur. Daima güzel kokular sürünmeli.
4- İhtiyaçların karşılanması. Kocanın yemek yiyeceği vakte dikkat etmek. Uyku saatini geçirmeme. Kocanın adeti nasılsa o zamanlarda yemek ve yatağını hazırlamak.
5- Malın korunması: Kocanın mal ve eşyasını korumak, çünkü mal ve eşyayı korumak iş bilmekten geçer.
6- Akrabaya saygı: Kocanın akrabasına ve yakınlarına hürmet etmek. Çünkü kadının kocanın akrabasına ve yakınlarına hürmet etmesi, güzel idare ve tedbirden ileri gelmektedir.
7- Sır saklanması: Kadın kocasından edindiği sırrını hiç kimseye duyurmaması. Eğer duyuracak olursa kocasının itimadını kaybeder. kadında ondan emin olamaz.
8- Saygı ve hürmet: Kocanın emrini yerine getirmek. ona karşı çıkmama ve asi olmamak. Eğer ona karşı gelecek olunursa onu kendine kinlendirip düşman yapma ihtimali yüksektir. Ayrıca bir koca hanımını istediği şeye zorlaması da caiz değildir ve kadın bu gibi şeyleri dinen yapmak zorunda değildir. Mesela, bir kadın yemek yapmak veya kendi çocuğuna bakmak zorunda değildir.
Ama ailenin huzuru ve selameti için, aile fertleri arasında karşılıklı hürmetin tesisi için kadının meşru ve müspet olan ( kendi hoşuna gitmese de ) yapması elbette güzeldir. Aile içinde karı kocanın görev paylaşması: İslamda aile, korunması gereken kutsalların başında yer alır. Bu sebeple aile başı boş bırakılmamış, bireylerini koruyacak biri aile reisi olarak en başta sorumlu tutulmuştur. Bu sorumlu kimse,sözünü dinletecek güç ve kuvvette olmalı ki,ailede haddi aşanları meşruluk çizgisinde muhafaza edip sözünü dinletebilsin..
Bu da aile içinde etkisini herkese kabul ettirecek güçte olan baba ve koca olacaktır.. İslam’da ailenin bu reisi, başına buyruk kimse değildir.Tam aksine reisi olduğu ailenin sorumluluklarını olanca ağırlığıyla yüklenen, geçimini temin etme görevini de omuzlarına alan kimse demektir. Yani baba ve kocanındır dışarıda çalışıp ailenin geçimini temin etme sorumluluğu..Hanım aile reisi gibi dış işlerinde çalışarak ,geçim temin etme zorunda değildir.
Efendimiz (sav) Hazretleri, kızı Fatıma ile damadı Ali’yi evlendirdiği sırada, evin iç işlerini kızı Fatıma’ya, dış işlerini de damadı Ali’ye verirken: - Çeşmeden su getirmek, hamur yoğurup ekmek yapmak,evin temizliğini yapıp iç işlerini düzenlemek .. Fatıma’ya aittir. Dış işleri de Ali’nin sorumluluğundadır !tavsiyesinde bulunmuştur. Bununla beraber, bey ev işlerine de yardım edebileceği gibi,hanımın da dış ilerinde beye destek olması da caiz görülmüştür .
Nitekim Efendimiz(sav)Hazretleri ev işlerinde ailesine yardım etmiş,hatta evdeki bu yardımın ümmetine de sünnet olduğu kitaplarımızda ifadesini de bulmuştur. Aynı anlayış hanım için de söz konusudur. İhtiyaç halinde hanım da dış işlerinde çalışarak ailenin geçiminde beyine yardımcı olabilecektir. Beyi hanımın çalışma şartlarını uygun bulması halinde izin de verebilecektir.. İzin vermez de:”Evinde hizmetini gör,ben geçimini sağlamaya borçluyum,” derse,kadın çalışma isteğinde ısrar etmeyecektir. Eder de bir anlaşmazlık çıkarsa durum nasıl çözülecektir?
Bu ve benzeri tüm aile içi anlaşmazlıklarda tarafların çözüm bulmaları için..(Nisa suresi ayet 35)de bildirilen ailenin hakem heyeti toplanabilir. Hakem heyeti, hanımla beyin seçtikleri birer,ikişer itimat ettikleri,bilgili,tecrübeli kimselerden oluşurlar. Bunlar tarafları dinleyip,durumu inceleyerek,neye karar verirlerse ona uyumak suretiyle anlaşmazlık çözülecektir. Tarafların hakimleri durumunda olan bu hakem heyeti de çözemezse elbette ,bir taraf ısrarından,inadından vazgeçecektir.
Biri fedakarlıkta bulunmaz da inatlı tutum devam ederse, her halde aile için daha iyi sonuç vermeyecek, birlik bozulacaktır. Çalışma izini için kadının çalışma ortamının müsait olması aranan ilk şartlardandır. İş yerinde yabancı erkekle iki ikiye baş başa çalışma durumunda kalmamalıdır kadın. Böyle tenha yerlerde en azından her an birilerinin oraya girme ihtimali söz konusu olmalıdır. Kimsenin giremeyeceği tenhalıkta, iki ikiye baş başa kalma durumu ,tarafları çevrenin dedi kodusuna da maruz bırakabilir.
Aileyi korumaya alan İslam, böyle şaibeli baş başa kalmalara izin vermemekte, çalışma ortamının umuma açık olması şartını getirerek, tarafları korumaya almaktadır. Çevreden üretilebilecek söylentiler de baştan önlenmiş olmaktadır. -İslam’da bir birine yabancı kadınlarla erkeklerin iç içe, beraber, karışık, senli benli yaşamaları, beraber oynayıp eğlenmeleri, gülüp söyleşmeleri, yan yana oturmaları sakıncalı bulunmuş ve bütün bunlar “ihtilat” (karışım) terimi içinde ifade edilmiştir. Çalışan kadın iş gereği,işin zaruri kıldığı ölçüler içinde erkeklerle beraber ve yan yana olabilirler.
Ancak,bu beraberlik zaruret sınırını aşmamalı ve ihtilat ( karışım ) çerçevesine girmemelidir. İş yerlerinde amirler bu ölçüye özen göstermeli, Müslüman (dindar ) kadınları gereksiz ihtilata zorlamamalı, bunun için baskı yapmamalı, iş arkadaşları da kadınlara anlayış göstermelidirler. Şehirler arası seyahatlerde kadınlarımızın yanına yabancı erkeklerin oturtulmaması, ikinci bir kadın bulunamadığı zaman koltuğun maddi fedakarlık yapılarak boş bırakılması takdire şayan bir davranıştır.
Bu titizliğin devlet dairelerinde ve iş yerlerinde de gösterilmesini beklemek Müslüman (inandığını yaşamak isteyen) kadınların hakkıdır.” (Hayreddin Karaman Kadın ve Aile, s, 98) Evet, İslam’ın aile anlayışındaki ölçü aşağı yukarı böyledir: Bey evin dış işlerini ve ihtiyaçlarını karşılamalı, hanım da iç işlerini ve hizmetlerini görmelidir. Aralarında yardımlaşma her zaman mümkündür.
Ancak hanım dış işte çalışma zaruretini duyarsa, bunun şartlarını beyiyle konuşup birlikte karar vermeli, çalışma mekan ve şartları müsait değilse bunda ısrarcı olmamalı, ailenin mutluluğunu en başta tutmalıdır “Erkek, kadın, inanmış olarak kim iyi iş işlerse ona hoş bir hayat yaşatacağız”.. (Nahl Suresi, 97) “Ben sizden erkek ya da kadın olsun çalışan hiç kimsenin amelini zayi etmeyeceğim. Hep birbirinizdensiniz”. (Al-i İmran Suresi, 95)
Kadının kocasına karşı vazifeleri:
1- Kanaat: Çünkü kanaatkar olmak kalp rahatlığının sebebidir. Bir kadın arsızlık ve açgözlülük ederek efendisini, kendisinden ve evinden soğutmaktan sakınmalıdır. Kanaat; kafi gelecek miktar ile yetinmek tamahkarlık etmemek demektir.
2- Kocaya itaat: Peygamberimiz ( a.s.m.)" bir kadın kocası kendisinden memnun olarak ölürse cennete girer." buyurmuşlardır.
3- Temiz olma: Kocanın göreceği yerlere itina ile dikkat etmek ve temizlemek. Bilinmelidir ki, güzellik ve temizliği getiren şeylerin en güzeli sudur. Daima güzel kokular sürünmeli.
4- İhtiyaçların karşılanması. Kocanın yemek yiyeceği vakte dikkat etmek. Uyku saatini geçirmeme. Kocanın adeti nasılsa o zamanlarda yemek ve yatağını hazırlamak.
5- Malın korunması: Kocanın mal ve eşyasını korumak, çünkü mal ve eşyayı korumak iş bilmekten geçer.
6- Akrabaya saygı: Kocanın akrabasına ve yakınlarına hürmet etmek. Çünkü kadının kocanın akrabasına ve yakınlarına hürmet etmesi, güzel idare ve tedbirden ileri gelmektedir.
7- Sır saklanması: Kadın kocasından edindiği sırrını hiç kimseye duyurmaması. Eğer duyuracak olursa kocasının itimadını kaybeder. kadında ondan emin olamaz.
8- Saygı ve hürmet: Kocanın emrini yerine getirmek. ona karşı çıkmama ve asi olmamak. Eğer ona karşı gelecek olunursa onu kendine kinlendirip düşman yapma ihtimali yüksektir. Ayrıca bir koca hanımını istediği şeye zorlaması da caiz değildir ve kadın bu gibi şeyleri dinen yapmak zorunda değildir. Mesela, bir kadın yemek yapmak veya kendi çocuğuna bakmak zorunda değildir.
Ama ailenin huzuru ve selameti için, aile fertleri arasında karşılıklı hürmetin tesisi için kadının meşru ve müspet olan ( kendi hoşuna gitmese de ) yapması elbette güzeldir. Aile içinde karı kocanın görev paylaşması: İslamda aile, korunması gereken kutsalların başında yer alır. Bu sebeple aile başı boş bırakılmamış, bireylerini koruyacak biri aile reisi olarak en başta sorumlu tutulmuştur. Bu sorumlu kimse,sözünü dinletecek güç ve kuvvette olmalı ki,ailede haddi aşanları meşruluk çizgisinde muhafaza edip sözünü dinletebilsin..
Bu da aile içinde etkisini herkese kabul ettirecek güçte olan baba ve koca olacaktır.. İslam’da ailenin bu reisi, başına buyruk kimse değildir.Tam aksine reisi olduğu ailenin sorumluluklarını olanca ağırlığıyla yüklenen, geçimini temin etme görevini de omuzlarına alan kimse demektir. Yani baba ve kocanındır dışarıda çalışıp ailenin geçimini temin etme sorumluluğu..Hanım aile reisi gibi dış işlerinde çalışarak ,geçim temin etme zorunda değildir.
Efendimiz (sav) Hazretleri, kızı Fatıma ile damadı Ali’yi evlendirdiği sırada, evin iç işlerini kızı Fatıma’ya, dış işlerini de damadı Ali’ye verirken: - Çeşmeden su getirmek, hamur yoğurup ekmek yapmak,evin temizliğini yapıp iç işlerini düzenlemek .. Fatıma’ya aittir. Dış işleri de Ali’nin sorumluluğundadır !tavsiyesinde bulunmuştur. Bununla beraber, bey ev işlerine de yardım edebileceği gibi,hanımın da dış ilerinde beye destek olması da caiz görülmüştür .
Nitekim Efendimiz(sav)Hazretleri ev işlerinde ailesine yardım etmiş,hatta evdeki bu yardımın ümmetine de sünnet olduğu kitaplarımızda ifadesini de bulmuştur. Aynı anlayış hanım için de söz konusudur. İhtiyaç halinde hanım da dış işlerinde çalışarak ailenin geçiminde beyine yardımcı olabilecektir. Beyi hanımın çalışma şartlarını uygun bulması halinde izin de verebilecektir.. İzin vermez de:”Evinde hizmetini gör,ben geçimini sağlamaya borçluyum,” derse,kadın çalışma isteğinde ısrar etmeyecektir. Eder de bir anlaşmazlık çıkarsa durum nasıl çözülecektir?
Bu ve benzeri tüm aile içi anlaşmazlıklarda tarafların çözüm bulmaları için..(Nisa suresi ayet 35)de bildirilen ailenin hakem heyeti toplanabilir. Hakem heyeti, hanımla beyin seçtikleri birer,ikişer itimat ettikleri,bilgili,tecrübeli kimselerden oluşurlar. Bunlar tarafları dinleyip,durumu inceleyerek,neye karar verirlerse ona uyumak suretiyle anlaşmazlık çözülecektir. Tarafların hakimleri durumunda olan bu hakem heyeti de çözemezse elbette ,bir taraf ısrarından,inadından vazgeçecektir.
Biri fedakarlıkta bulunmaz da inatlı tutum devam ederse, her halde aile için daha iyi sonuç vermeyecek, birlik bozulacaktır. Çalışma izini için kadının çalışma ortamının müsait olması aranan ilk şartlardandır. İş yerinde yabancı erkekle iki ikiye baş başa çalışma durumunda kalmamalıdır kadın. Böyle tenha yerlerde en azından her an birilerinin oraya girme ihtimali söz konusu olmalıdır. Kimsenin giremeyeceği tenhalıkta, iki ikiye baş başa kalma durumu ,tarafları çevrenin dedi kodusuna da maruz bırakabilir.
Aileyi korumaya alan İslam, böyle şaibeli baş başa kalmalara izin vermemekte, çalışma ortamının umuma açık olması şartını getirerek, tarafları korumaya almaktadır. Çevreden üretilebilecek söylentiler de baştan önlenmiş olmaktadır. -İslam’da bir birine yabancı kadınlarla erkeklerin iç içe, beraber, karışık, senli benli yaşamaları, beraber oynayıp eğlenmeleri, gülüp söyleşmeleri, yan yana oturmaları sakıncalı bulunmuş ve bütün bunlar “ihtilat” (karışım) terimi içinde ifade edilmiştir. Çalışan kadın iş gereği,işin zaruri kıldığı ölçüler içinde erkeklerle beraber ve yan yana olabilirler.
Ancak,bu beraberlik zaruret sınırını aşmamalı ve ihtilat ( karışım ) çerçevesine girmemelidir. İş yerlerinde amirler bu ölçüye özen göstermeli, Müslüman (dindar ) kadınları gereksiz ihtilata zorlamamalı, bunun için baskı yapmamalı, iş arkadaşları da kadınlara anlayış göstermelidirler. Şehirler arası seyahatlerde kadınlarımızın yanına yabancı erkeklerin oturtulmaması, ikinci bir kadın bulunamadığı zaman koltuğun maddi fedakarlık yapılarak boş bırakılması takdire şayan bir davranıştır.
Bu titizliğin devlet dairelerinde ve iş yerlerinde de gösterilmesini beklemek Müslüman (inandığını yaşamak isteyen) kadınların hakkıdır.” (Hayreddin Karaman Kadın ve Aile, s, 98) Evet, İslam’ın aile anlayışındaki ölçü aşağı yukarı böyledir: Bey evin dış işlerini ve ihtiyaçlarını karşılamalı, hanım da iç işlerini ve hizmetlerini görmelidir. Aralarında yardımlaşma her zaman mümkündür.
Ancak hanım dış işte çalışma zaruretini duyarsa, bunun şartlarını beyiyle konuşup birlikte karar vermeli, çalışma mekan ve şartları müsait değilse bunda ısrarcı olmamalı, ailenin mutluluğunu en başta tutmalıdır “Erkek, kadın, inanmış olarak kim iyi iş işlerse ona hoş bir hayat yaşatacağız”.. (Nahl Suresi, 97) “Ben sizden erkek ya da kadın olsun çalışan hiç kimsenin amelini zayi etmeyeceğim. Hep birbirinizdensiniz”. (Al-i İmran Suresi, 95)