Orgazm, kişinin mastürbasyon ya da cinsel birliktelik anında duyumsadığı hazzın doruğa ulaşmasının ardından yaşadığı doyum olarak tanımlanıyor. Orgazm, aynı zamanda cinsel gerilimin hafiflediği ve yerini çözülmeye bıraktığı evredir. Orgazm olabilmek, her iki cinsiyet için de yaşadıkları cinsel etkinlikten doyum sağlayabilmeleri açısından önemlidir. Erkeklerde orgazm olmayla birlikte meydana gelen boşalma; orgazmın gözle görülür, fark edilebilir bir sonucudur. Kadınlarda ise erkeklerinkine benzer boşalma, yoğun bir sıvı çıkışı olmayışı kadın orgazmına ilişkin belirsizliğin en önemli nedenlerindendir.
Kimi klinisyenler, kadınların yaşadıkları orgazmı vajinal ve klitoral orgazm olarak sınıflandırıyor. Klitoral orgazmı olgunlaşmamış ve erkeksi; vajinal orgazmı ise gerçek doyum yaşantısı olarak görüyorlar. Kimi cinsel sağlık çalışanları ise bu sınıflamaya karşı çıkıyor, kadının yaşadığı orgazmın türünü belirlemenin güç olduğunu ve böyle bir arayışın doyum sürecini mekanikleştirdiğini savunuyorlar. Bu tartışmalar, birçok kadının zihnini karıştırıyor ve onlara yaşadıkları orgazmın gerçekliğini sorgulatıyor. Oysa klitoris, sinir uçları açısından oldukça yoğun bir bölge ve mastürbasyon ya da cinsel birliktelik esnasında klitorisin de uyarılması orgazmı kolaylaştıran kaçınılmaz bir faktör.
Kadınlarda görülen orgazm bozukluğu ise kısaca anorgazmi olarak tanımlanabilir. Anorgazmi, kadının genital olgunluk kazanmasıyla birlikte ya da yaşamının herhangi bir döneminde mastürbasyon ya da cinsel birliktelik anında orgazm olamaması ya da cinsel birlikteliğin işlevselliğini bozacak düzeyde geç orgazm olmasıdır. Yapılan çalışmalar anorgazminin kadınlar arasında oldukça yaygın olduğunu gösteriyor.
Anorgazmi, birçok fiziksel ya da psikososyal etkenden ve bu etkenlerin bileşiminden meydana geliyor olabilir. Bu nedenle birçok cinsel işlev bozukluğunda olduğu gibi anorgazmide de öncelikli olarak detaylı bir jinekolojik muayene gereklidir. Gerçekleştirilen jinekolojik muayene sayesinde anorgazmiye neden olan fiziksel bir etken olup olmadığı anlaşılabilir. Travmatik cinsel yaşantılar, yetersiz ve sağlıksız cinsel eğitim, cinselliğin tabu olduğu bir ailede büyümek, ilişki ve yakınlık sorunları, düşük benlik saygısı, yetersiz özgüven, olumsuz beden algısı ve kimi psikiyatrik bozukluklar anorgazmiye neden olan ruhsal yaşantılar olarak sayılabilir.
Sağlıklı bir cinsel yaşamda en önemli cinsel organ “beyindir” ve orgazm olabilmek sanıldığının aksine yalnız mekanik bir kabiliyet değildir. Kadının orgazm olabilmesinin ön koşulu bedenini tanıması ve kabul etmesidir. Bedeninin duyarlı bölgelerini keşfetmesi, cinsel etkinlik esnasında nelerden hoşlandığını bilmesi ve bunları partneriyle paylaşması cinsellikten aldığı doyumu arttıracaktır.
Orgazmı kolaylaştıran etkenlerden birisi de cinsel etkinliğe eşlik eden fantezilerdir. Birçok çift, fantezilerini paylaşmaktan kaçınıyor ya da zihinlerinden geçen cinsel düşlemleri bastırıyorlar. Oysa ki çiftlerin fantezilerini birbirleriyle paylaşması, cinsel etkinlik esnasında paylaşımlarının artmasına da neden olur. Bu da aralarındaki cinsel heyecanı körükleyerek orgazmı kolaylaştırır.
Orgazm sorunu nedeniyle ruhsal yardım talep eden kadının beklentisi de süreç açısından oldukça önemlidir. Bunu kendisi için mi yoksa partneri için mi istiyor? Bu sorunun cevabı kendisine sunulacak psikolojik desteğin de belirleyicisi olacaktır. Birçok kadın, orgazm olabilmeyi öznel bir doyum sağlamaktan öte partnerini memnun etmek için isteyebiliyor. Bu nedenle cinsel birliktelik esnasında kadınların çoğu kez orgazm taklidi yaptıkları bilinen bir gerçek. Genellikle cinsel birlikteliğin bir an önce sona ermesini istemek, partnerinin “orgazm oldun mu” sorularına maruz kalmamak için birçok kadın orgazmı taklit ediyor. Oysa orgazm taklidi yapmak geçici bir çözümdür ve gerçek bir orgazmdan daha yorucudur. Hem ruhsal hem de bedensel olarak -mış gibi davranmak kişiyi daha çok tüketir.
Orgazm olamamak, kişinin bireysel ve ilişkisel iyilik halini örseleyebiliyor. Bu süreçte çiftler birbirine karşı anlayışlı ve destekleyici olmalıdır. Unutulmamalıdır ki sağlıklı bir cinsel yaşam, kusursuz cinsel davranış ve performans anlamına gelmiyor. Bedeni ve ruhsallığı paylaşmak, hazza ortaklık etmek, yaşanan bir aksaklıkta eşit sorumluluk almak sağlıklı bir cinsel yaşam tanımını daha çok karşılıyor gibi.