iltasyazilim
FD Üye
Afife Jale ve Selahattin Pınar
İkiside XX yy başlarında aynı yıl içerisinde İstanbul'da doğdu O dönemlerde sanatçı almak yalnızca gayrimüslümlerin tevessül ettikleri bir nafile uğraştı güya Müslümana yakıştırılmazdı O yıllarda sanata el sürenler erken açan çiçekler gibi soldular Onlardan birisi de Selahattin Pınar'dı
1902'de Altunizade'de doğmuştu Babası eski Denizli milletvekiliydi 12 yaşında Pınar annesininde etkisiyle ut dersleri almaya başlamıştı Babasının gözünde Selahattin yalnızca bir çalgıcıydı ve babasının sen çalgıcısın diye seslendiği bir gün Selahattin
Babacım rica ederim ben çalgıcı değilim sanakarımder
Babası bu kelimenin üstüne Selahattin'e hakaret eder Selahattin ceketini alır tam kapıdan çıkacağı anda
Babacığım ant ederim oysa ilerde bir gün ben sizin adınızla yok siz benim adımla anılacaksınızder
Tıpatıp şuan bizim yaptığımız gibi Son sözünü söyledikten sonra gidiş o gidiştir
1919 yılında udu bırakıp tanbura yönelir Daha Sonra Darül Feyzi kurucularının arasında yer alır Sazendeliğin dışında hanendelikte yapmıştır İstanbul'un gözde gazinolarının birisinde en çok sevilen besteci ve icracılarından birisidir artık İşte o kadar bir günde Afife Jale ile karşılaşmıştır
Afife Jale orta halli bir ailenin ve devrin en güzel kadınlarından birisidir Afife Jale'nin tiyatroya sevdalandığı yıllarda Osmanlı'da tiyatro yarım yüzyıllık bir geçmişe sahipti
O dönemlerde de sahnede en ince ayrıntısına kadar Ermeni oyuncular vardıSahne gayrimüslümlerin egemenliğindeydi Müslüman kadınlar içinse tam bir yasak bölgeydi onlar yalnızca oyunlarda seyirci olarak bulunabilirlerdi
İşte onlardan birisi de Afife Jaleydi O'da tıpatıp Selahattin Pınar gibi 1902'de İstanbul'da doğmuştu Tiyatroya merak salmış çıkamayacağını kasıtlı olarak Darülbeda'yiye yazılmıştı
Babası bu kararı aleyhinde evlatlıktan reddetmiş,
gidersen yeniden Afife adını ağzıma almamdemiş ve Afife Jale bunun üzerine bundan böyle adım Jale'dir deyip evi terk etmiştir
O dönemde Yamalar oyunundaki kadın oyuncunun Paris'e gitmesi üstüne rol Darülbeda'yi yöneticileri tarafından rol Afife Jale'ye verilmiştir O günden sonra Jale sahneye çıkan birincil Müslüman bayan oyuncu olmuştur
Oysa acı bir gerçek vardır Müslüman kadın oyuncuların sahneye çıkması yasaktır Tiyatroya gelen zaptiyeler yöneticilere dikkat getirerek sahne yasağını hatırlatır Zaptiyelerden kaçan Jale bir zaman sonradan yakalanır 1921'de Bakanlık'tan gelen ve müslüman kadınların sahneye çıkmasının kesin olarak yasaklayan bildirisi ile Afife'nin sahne hayatı sonlandı
Afife Jale'nin tüm hayatı işte tam da o günlerden sonra daha alçak üstteki olmaya başlamıştı 1819 yaşlarında küçücük bir kız aslında kocaman bir devrimciydi O bunalımlı günlerinde Bir Bahar Akşamı Selahattin Pınar'ın sahnesine gider
Bir bahar akşamı başlayan bu aşk unutulmaz bir bestenin güftesine sızacaktı Bu gecede tanışan Pınar ve Jale büyük bir aşka adım atmışlar ve kısa bir zaman sonradan da evlenmeşlerdir Lakin Selahattin Pınar şan basamaklarını tırmanırken Afife Jale birincil basamaklarda tökezlemiş ve düşmesinin acısını uyuşturucu ile bastırmaya çalışmıştır
Hikayenin bu kısmından ardından kadının müzik üzerindeki etkisini daha iyi anlayacağız
Tırmananın, tökezleyenin elinden tutması bekleniyordu fakat burada bütün tersi olacaktı Bir bahar akşamı adlı hicaz eserinde bu yüzden sormaktadır Daha önceleri nerelerdeydiniz ?
Afife evlendikten sonra Selahattin ile yaralarını sarmaya çalışırken Pınar'da en hoş bestelerini Afife için yapmaya başlamıştır Cumhuriyet'le birlikte bayan oyunculara sahne yasağı kalkmıştır
Afife Jale'ye kapanmış olan kapılar başka müslüman kadınlara açılmıştır
Selahattin Pınar 1931'de kişisel olarak sofrasına misafir olduğu Atatürk'ten dinlemişti Atatürk,
Afife sayesinde hilafeti kaldıracağım Yani Ondan o cesareti alıyor ve nasıl olsa bir ideoloji kırıldı şu anda bundan böyle kaldırırımdiyor Afife Jale olayı olmasaydı hilafet şiddet kaldırılırdı Kanlı kalkardıdiyor
Afife için artık yeni bir umut vardı veya Afife böyle zannediyordu Bundan Böyle Afife bir uyuşturucu bağımlısı olduğu için bütün kapılar yüzüne tek tek kapanıyordu Darülbeda'yi ye bile alınmamıştı Kendini adamakıllı uyuşturucuya vermiş bu yolda meslek birlikçisi de Suriyeli bir eczacı olmuştu
Sırf kendine morfin vurdurabilmek için bu eczacı ile arasında bir yakınlaşma başlıyor Afife Selahattin ile evliyken o eczacıya aşık olur Aslında Afife'nin duyduğu bir aşk yok, ona uyuşturucu tedarik ettiği için bir çıkar ilişkisiydi
Afife bu durumu Selahattin'e anlatıyor fakat Selahattin Pınar ona kızmaktan çok acıma ediyor Afife:
Selahattin beni terk et, sana yalvarıyorum Ben düşüyorum seni de çekiyorum Beygir beni sokağadiyor
Pınar bu düşüncenin aksine onun günden güne eriyen bedeninin başında bekliyor Artık Selahattin Pınar'da şipşak çıktığı şöhret basamaklarından ağır ağır inmeye başlıyor
En hoş bestelerini Afife Jale için yapmıştı Pınar O şan basamaklarında Afife'nin nasıl payı büyükse inerken de payı büyük olmuştur
Aşkları bitmemişti lakin bir vakit sonradan evlilikleri bitmişti yeniden birbirlerini göremeyeceklerdi Selahattin Pınar Kürdili hicazlar bir şarkısında ama gibi Nereden Sevdim o zalim kadını bana zehir etti hayatın tadını diye yakınıyordu
Ama doğrusu hala çok seviyordu o zalim kadını Efkarını müziğine yansıtıyor ortaya hicran yüklü besteler ççıkıyordu Afife için ise koşul daha zordu Aşevlerinde karnını doyuruyor tenha parklarda yatıp kalkıyordu Ardından Bakırköy Hafıza ve asap Hastalıkları hastanesine kaldırılıyor
O dönemlerde Pınar ikinci evliliğini yaptı Afife'nin açtığı yaraları kapatmayı tekrar mesteler yapmayı umut ediyordu Fakat bu hiçte basit olmayacaktı
Afife Jale acınacak halde bir haldeydi Bir deri bir kemik kalmıştı yıllar önce onu alkışlayan, seyircileri hayranları, arkadaşları hepsi unutmuştu onu O güzelim kadından eser kalmamıştı artık
1941 yılında yapayalnız morfinden dolayı hayata gözlerini kapamıştı Cenazesinde sade 4 kişi vardı bunlardan biriside Selahattin Pınar'dı
Selahattin haberi alır almaz kendisini paramparça etmiş elini yüzünü kesmiş çok acı çekmiştir Kendisi de Afife'nin nasıl bir acıyla öldüğünü nasıl acılar çektiğini merakından nedeniyle bir zaman morfin kullanmış lakin kısa sürede kendini toparlamıştır
Bundan Böyle Selahattin Pınar ölmeden hemen önce yaptığı Beni de alın ne olur koynunuza hatıralar eserinde ki gibi anıların koynunda yaşıyordu
Selahattin artık eskisi gibi bestelere imza atamıyordu Afife ve Selahattin iki yalnız insanın bir yürek ağrısıydı Selahattin'in 100'den pozitif eseri vardır Bunların aralarında Atatürk'ün çok sevdiği Gel Gitme Kadın adlı eserde Selahattin Pınar'a aittir
Selahattin Pınar 1960 yılında 58 yaşında yürek krizi geçirerek hayata gözlerini yummuştur İki büyük sanatkar dev bir aşktan geriye ne bir mektup ne bir düğün fotoğrafı bulunmaktadır Arkalarında yüzyıla kazınmış bir aşk hikayesi ve hala dillerde gezen besteler bıraktılar *
İkiside XX yy başlarında aynı yıl içerisinde İstanbul'da doğdu O dönemlerde sanatçı almak yalnızca gayrimüslümlerin tevessül ettikleri bir nafile uğraştı güya Müslümana yakıştırılmazdı O yıllarda sanata el sürenler erken açan çiçekler gibi soldular Onlardan birisi de Selahattin Pınar'dı
1902'de Altunizade'de doğmuştu Babası eski Denizli milletvekiliydi 12 yaşında Pınar annesininde etkisiyle ut dersleri almaya başlamıştı Babasının gözünde Selahattin yalnızca bir çalgıcıydı ve babasının sen çalgıcısın diye seslendiği bir gün Selahattin
Babacım rica ederim ben çalgıcı değilim sanakarımder
Babası bu kelimenin üstüne Selahattin'e hakaret eder Selahattin ceketini alır tam kapıdan çıkacağı anda
Babacığım ant ederim oysa ilerde bir gün ben sizin adınızla yok siz benim adımla anılacaksınızder
Tıpatıp şuan bizim yaptığımız gibi Son sözünü söyledikten sonra gidiş o gidiştir
1919 yılında udu bırakıp tanbura yönelir Daha Sonra Darül Feyzi kurucularının arasında yer alır Sazendeliğin dışında hanendelikte yapmıştır İstanbul'un gözde gazinolarının birisinde en çok sevilen besteci ve icracılarından birisidir artık İşte o kadar bir günde Afife Jale ile karşılaşmıştır
Afife Jale orta halli bir ailenin ve devrin en güzel kadınlarından birisidir Afife Jale'nin tiyatroya sevdalandığı yıllarda Osmanlı'da tiyatro yarım yüzyıllık bir geçmişe sahipti
O dönemlerde de sahnede en ince ayrıntısına kadar Ermeni oyuncular vardıSahne gayrimüslümlerin egemenliğindeydi Müslüman kadınlar içinse tam bir yasak bölgeydi onlar yalnızca oyunlarda seyirci olarak bulunabilirlerdi
İşte onlardan birisi de Afife Jaleydi O'da tıpatıp Selahattin Pınar gibi 1902'de İstanbul'da doğmuştu Tiyatroya merak salmış çıkamayacağını kasıtlı olarak Darülbeda'yiye yazılmıştı
Babası bu kararı aleyhinde evlatlıktan reddetmiş,
gidersen yeniden Afife adını ağzıma almamdemiş ve Afife Jale bunun üzerine bundan böyle adım Jale'dir deyip evi terk etmiştir
O dönemde Yamalar oyunundaki kadın oyuncunun Paris'e gitmesi üstüne rol Darülbeda'yi yöneticileri tarafından rol Afife Jale'ye verilmiştir O günden sonra Jale sahneye çıkan birincil Müslüman bayan oyuncu olmuştur
Oysa acı bir gerçek vardır Müslüman kadın oyuncuların sahneye çıkması yasaktır Tiyatroya gelen zaptiyeler yöneticilere dikkat getirerek sahne yasağını hatırlatır Zaptiyelerden kaçan Jale bir zaman sonradan yakalanır 1921'de Bakanlık'tan gelen ve müslüman kadınların sahneye çıkmasının kesin olarak yasaklayan bildirisi ile Afife'nin sahne hayatı sonlandı
Afife Jale'nin tüm hayatı işte tam da o günlerden sonra daha alçak üstteki olmaya başlamıştı 1819 yaşlarında küçücük bir kız aslında kocaman bir devrimciydi O bunalımlı günlerinde Bir Bahar Akşamı Selahattin Pınar'ın sahnesine gider
Bir bahar akşamı başlayan bu aşk unutulmaz bir bestenin güftesine sızacaktı Bu gecede tanışan Pınar ve Jale büyük bir aşka adım atmışlar ve kısa bir zaman sonradan da evlenmeşlerdir Lakin Selahattin Pınar şan basamaklarını tırmanırken Afife Jale birincil basamaklarda tökezlemiş ve düşmesinin acısını uyuşturucu ile bastırmaya çalışmıştır
Hikayenin bu kısmından ardından kadının müzik üzerindeki etkisini daha iyi anlayacağız
Tırmananın, tökezleyenin elinden tutması bekleniyordu fakat burada bütün tersi olacaktı Bir bahar akşamı adlı hicaz eserinde bu yüzden sormaktadır Daha önceleri nerelerdeydiniz ?
Afife evlendikten sonra Selahattin ile yaralarını sarmaya çalışırken Pınar'da en hoş bestelerini Afife için yapmaya başlamıştır Cumhuriyet'le birlikte bayan oyunculara sahne yasağı kalkmıştır
Afife Jale'ye kapanmış olan kapılar başka müslüman kadınlara açılmıştır
Selahattin Pınar 1931'de kişisel olarak sofrasına misafir olduğu Atatürk'ten dinlemişti Atatürk,
Afife sayesinde hilafeti kaldıracağım Yani Ondan o cesareti alıyor ve nasıl olsa bir ideoloji kırıldı şu anda bundan böyle kaldırırımdiyor Afife Jale olayı olmasaydı hilafet şiddet kaldırılırdı Kanlı kalkardıdiyor
Afife için artık yeni bir umut vardı veya Afife böyle zannediyordu Bundan Böyle Afife bir uyuşturucu bağımlısı olduğu için bütün kapılar yüzüne tek tek kapanıyordu Darülbeda'yi ye bile alınmamıştı Kendini adamakıllı uyuşturucuya vermiş bu yolda meslek birlikçisi de Suriyeli bir eczacı olmuştu
Sırf kendine morfin vurdurabilmek için bu eczacı ile arasında bir yakınlaşma başlıyor Afife Selahattin ile evliyken o eczacıya aşık olur Aslında Afife'nin duyduğu bir aşk yok, ona uyuşturucu tedarik ettiği için bir çıkar ilişkisiydi
Afife bu durumu Selahattin'e anlatıyor fakat Selahattin Pınar ona kızmaktan çok acıma ediyor Afife:
Selahattin beni terk et, sana yalvarıyorum Ben düşüyorum seni de çekiyorum Beygir beni sokağadiyor
Pınar bu düşüncenin aksine onun günden güne eriyen bedeninin başında bekliyor Artık Selahattin Pınar'da şipşak çıktığı şöhret basamaklarından ağır ağır inmeye başlıyor
En hoş bestelerini Afife Jale için yapmıştı Pınar O şan basamaklarında Afife'nin nasıl payı büyükse inerken de payı büyük olmuştur
Aşkları bitmemişti lakin bir vakit sonradan evlilikleri bitmişti yeniden birbirlerini göremeyeceklerdi Selahattin Pınar Kürdili hicazlar bir şarkısında ama gibi Nereden Sevdim o zalim kadını bana zehir etti hayatın tadını diye yakınıyordu
Ama doğrusu hala çok seviyordu o zalim kadını Efkarını müziğine yansıtıyor ortaya hicran yüklü besteler ççıkıyordu Afife için ise koşul daha zordu Aşevlerinde karnını doyuruyor tenha parklarda yatıp kalkıyordu Ardından Bakırköy Hafıza ve asap Hastalıkları hastanesine kaldırılıyor
O dönemlerde Pınar ikinci evliliğini yaptı Afife'nin açtığı yaraları kapatmayı tekrar mesteler yapmayı umut ediyordu Fakat bu hiçte basit olmayacaktı
Afife Jale acınacak halde bir haldeydi Bir deri bir kemik kalmıştı yıllar önce onu alkışlayan, seyircileri hayranları, arkadaşları hepsi unutmuştu onu O güzelim kadından eser kalmamıştı artık
1941 yılında yapayalnız morfinden dolayı hayata gözlerini kapamıştı Cenazesinde sade 4 kişi vardı bunlardan biriside Selahattin Pınar'dı
Selahattin haberi alır almaz kendisini paramparça etmiş elini yüzünü kesmiş çok acı çekmiştir Kendisi de Afife'nin nasıl bir acıyla öldüğünü nasıl acılar çektiğini merakından nedeniyle bir zaman morfin kullanmış lakin kısa sürede kendini toparlamıştır
Bundan Böyle Selahattin Pınar ölmeden hemen önce yaptığı Beni de alın ne olur koynunuza hatıralar eserinde ki gibi anıların koynunda yaşıyordu
Selahattin artık eskisi gibi bestelere imza atamıyordu Afife ve Selahattin iki yalnız insanın bir yürek ağrısıydı Selahattin'in 100'den pozitif eseri vardır Bunların aralarında Atatürk'ün çok sevdiği Gel Gitme Kadın adlı eserde Selahattin Pınar'a aittir
Selahattin Pınar 1960 yılında 58 yaşında yürek krizi geçirerek hayata gözlerini yummuştur İki büyük sanatkar dev bir aşktan geriye ne bir mektup ne bir düğün fotoğrafı bulunmaktadır Arkalarında yüzyıla kazınmış bir aşk hikayesi ve hala dillerde gezen besteler bıraktılar *