iltasyazilim
FD Üye
kahraman kara fatmaya mektup
Kara Fatmalar ’ın birincil mübeşşiri
Doksanüç Harbi denilen Türk–Rus Savaşı vesilesiyle temâyüz eden ve Kara Fatma ünvanı taşıyan kadınlardan ilki, bir aşîret reisinin kızı idi
Genç yaşında etrafına kendisi gibi mücadeleci kadınları toplayarak âdetâ gönüllü bir alay teşkil etmişti Onları disiplinli bir ordu efrâdı gibi sevk ve idâre ediyordu
Sesi erkek sesi gibi gür ve sertti Yüzünü örtmez ama, saçlarını boynuna dolar; başının, yüz kısmı dışarıya bütün kısımlarını “Leçel denilen beyaz bir bezle kat kat sararak örterdi Maiyeti üstünde son derece nüfuza mâlik olup İbo nâmındaki danışmanı zeka Kara Fatma ’nın hışım ve heybetinden ürperirdi Ama , cengâver olduğu nisbette yumuşaktı oysa, şefkati lüzumundan artı değildi Kara Fatma, tarihen sâbit olan en mühim ve aydınlık zaferlerini Rusya Muhârebesi hengâmında göstermişti
“Kadınlar Dünyası isimli gazetenin 20 Temmuz 1913 tarihli ve 100–1 numaralı sayısında bu muhterem validemiz hakkında şu data verilmiştir
“Kara Fatma, Malatya ’ya yan Aladağlı ’dır Çelimsiz, orta boylu ve esmer, gözleri ve kaşları siyahtır Elbisesi, erkek elbiselerinin aynıdır Entari yerine geniş bir şalvar, ceket yerine ise “sarka tâbir olunan bir tür cepken giyerdi
Ölümden korkmayan kahraman
Rus orduları Erzurum ’u işgal ettiği esnada Kara Fatma, Aziziye Tabyası ’nda mâiyetindeki üç–dört bin cengâverle birlikte savaşmıştır Bu büyük Müslüman–Türk annesi, askerin içeceğini, yiyeceğini hazırlar, yaralıları tedavi eder, omuzlarında yardımcı askerleri hastaneye taşırdı Düşman, Aziziye Tabyası ’nın her sûretle müdafaasında gösterilen metânet ve şiddetin bertaraf edilmeyeceğini anlayınca hîleye müracaat ederek bir gece yarısı askerlerimizin koğuşu yakınına sokmuş olduğu bir nefere, bir tüfek attırıp koğuşun lâmbasını söndürtmüş
Askerlerimiz kendilerini düşmanın bastığını zannederek tesadüfen, ateş etmiş ve birbirlerini sabaha kadar katlettikten daha sonra düşman kolaylıkla tabyayı zabtetmişti Bu dehşet kandırma ve sarsıntımızdan son derece müteessir olan Kara Fatma, hemen Erzurum içlerine girmiş ve topladığı erkek, bayan, genç, ihtiyar çoğu vatandaşı; tüfek bulamayanları evlerden buldurduğu balta, satır ve kılıçlarla silâhlandırıp Aziziye Tabyası ’na yönlendirmiş; gülle, kurşun yağmurları aldırmaksızın taarruz etmiştir Yüzlercesi şehit olduğu halde ölümden aslâ yüz çevirmemiş ve tabyanın hendeklerini düşmanın leşleriyle doldurarak Aziziye Tabyası ’nın kurtarılmasına muvaffak olmuşturMeşhur Sivastopol Destanı ’nda Kara Fatma ’dan şöyle bahsedilir:
Sivastopol Destanı ’nda Kara Fatma
Beş altı gün daha sonra geldi
Kara Fatma–i gazi
Nisâlar kahramanı, şeref–razı
Beş altı yüz kişiyle geldi o lahza,
Kamusu hep süvâri–i namdarân
Onların nâmı var Türkmen ilinde
Kılıç belinde, kargı yollarında
Onlar fazla kırdı düşman, döktü kanın
Şehid oldu karındaşı nisânun
O hâtun kendi deha yaralandı
Onuldu yarası güzel varlandı
Ömer paşa olup Şumnûda kâim
Onlara gönderir cephâne dâim
Kara Fatma bu harpte yüz bin kişilik düşman ordusunun karşısında geceli gündüzlü harbederek Türk ordusunun en ileri hatlarına değin artan bir şekilde askere yiğitlik aşılamıştı Bu harpte bir ara yaralanmış ve kardeşini kaybetmişti Kahramanlığı yabancı eserlere de geçmiştir Allah şefaatinden mahrum eylemesin
Kara Fatmalar tükenmez
Kuva–yı Milliye ’nin Kara Fatma namlı kadın kahramanlarından bir diğeri, Batı Anaddolu ’da Yunanlılara karşısında mücadele eden ve ilk Kuva–yı Milliye hareketinin mimarı Mustafa Kemal Atatürk ’ün de liyakatini şampiyon Kara Fatma ’dır Memleketin kara günlerinde, bütün kadınlığı gönülden temsil eden, vatan için, istiklâl için dövüşen ve adı çoğu kez gündeme gelen Kara Fatma, bizim evhamlı günlerimizin sayılı kahramanlarından, kadınlarımızın en saygıya değerlerindendir
Ölünceye dek sırtında muhârebe zamanlarında giydiği elbisesinin bir sözde ve göğsünde taşıdığı “İstiklâl Madalyası ile fazla kere sokak ve sokaklarda gelip geçenlerin dikkatini çeken bu kahraman Türk anası, kendisine bağlanan maaşı, bir hayır cemiyetine bağlamış olduğundan hayatının son yıllarını, kendi uhdesinde kalan babasız torunları ile birlikte fakr–u zarûret içinde geçirmiştir
Hakikaten, Ulusal Uğraş döneminin çoğu erkek kahramanı dek şöhret yapmış ve hizmet etmiş bulanan Kara Fatma, son yıllara kadar muammer olmuş ve hakkında basında muhtelif vesilelerle öyle fazla neşriyat yapılmıştır
“Muharebe bana nikah gelir
Memleketi tehlikede gören bu genç kadın, şahsî arzularının verdiği bir ıstırâbı olmadan, İşgal Kuvvetleri ’nin sıkıcı karanlığına dayanamıyor “Bayan isem de, Türk değil miyim? diyerek İstanbul ’dan kâh yürüye yürüye, kâh cet binerek dolu dizgin, ancak gençlik ve memleket aşkının verdiği cesâretle Sivas ’a geliyor ve Mustafa Kemâl ’in karşısına çıkarak:
“–Bütün insanlar, vatanın kurtarılmasını bekliyor, işte ben de bayan halimle geldim ! Meslek göster Emret ! diyordu
Arkadaş Canlısı ve yürekten bu sözler Mustafa Kemal ’in gözünden kaçmıyor:
“–Peki fakat ne meslek görebilirsin? Tabanca kullanır mısın? Cet biner misin? Harpten ateşten korkmaz mısın?
“–Cet binerim, tabanca kullanırım, muharebe bana nikah kazanç cevaplarını veren Kara Fatma ’ya hayran kalan Mustafa Kemal, “Şu dakikada tüm kadınlarımız senin gibi olsalardı Kara Fatma ! diyor ve bu sûretle Fatma Bayan, “Kara Fatma lâkabını almış oluyor
Mustafa Kemal ’den aldığı dikte ve tavsiyelerle İstanbul ’a gelen Kara Fatma 15 kişilik vatansever genci etrafına topluyor, buradan Kocaeli ’ne geçiyorlar Köylerde vaziyeti asla belirli etmeden bütün bir teşkilat kurmayı başarıyor ve Geyve ’de cephe tutuyor Halid Bey Kumandası ’nda bir sene çalışıyor, çarpışıyor ve bu sırada birincil defa yaralanıyor Teşkilat lağvedilince orduya çavuş olarak giriyor Birçok korkulu savaşlarda orduya, istiklâle büyük hizmetler eden Kara Fatma ’nın bu zaferlerden tek nişânesi aldığı bir yara ile kırmızı kurdelalı bir harp madalyası ona kibir ve onur veriyor
Kuva–yı Milliye ’nin hâdimi
Kendisi, Kuva–yı Milliye devresindeki hizmet ve faaliyetlerini bir gazeteciye aşağıdaki şekilde hulâsa etmiştir:
“–İzmit, Adapazarı, Düzce ve civarına Yunanlılar çoğu kez baskınlar yapıyordu Bir gün kumandan Halid Bey beni çağırdı ve şunu söyledi: “–Fatma Bayan, senin bugüne kadar yaptıklarından çok memnunum, sana kaymakamlık vereceğim
Halid Bey ’in bu sözlerinden anlamıştım ancak; bana yine mühim bir meslek verecek
Şu emri verdi “–Şimdi adamlarını alıp İznik ’e gideceksin!
“–Ama ben on beş gün önce orada idim
“–Gene gideceksin, orada bulun, işlerin var
Dikte, emirdi Hemen hazırlandım, atlarımıza atladık, dağlardan bayırlardan batmış dizgin koşturuyorduk
Yolda soluk soluğa iki köylüye rastladık
Bizi görünce:
“–Aman dediler, “imdada gelin, köyümüzü bastılar, hepimizi öldürecekler
“–Kimler bastı, köyünüzü?
“–Kimler olacak, gâvurlar
Öyle günler yaşıyorduk oysa; kimseye güvenmek caiz de değildi hani Bu, düşmanın bir oyunu olabilirdi, nitekim bu gibi hadiselerle çok karşılaşmıştık
“–Hangi köydensiniz?
“–Elmacık Köyü ’nden
Hemen atlardan indik, kıyafetlerimizi değiştirdik Ben eski püskü bir elbise giymiştim
Köye girdiğimiz süre görüntü tüyler ürpertici idi
Meydanda bir papaz oturuyordu Etrafında onbeş, onaltı dek silâhlı vardı Türkleri bir araya getirmişlerdi Papaz, Hıristiyan kadınlara sordu:
“–Nasıl suç oluşturan verelim?
Kadınlardan biri:
“–Onları ayrıntılarıyla bağladıktan daha sonra bize teslim ediniz, intikamımızı biz alırız dediler
Benden belirsizlik edilmediği için yanlarına değin yaklaşmıştım
Papaz, üç Türk ’ün bir ağaca bağlanmasını emretti
Kardeşime yaklaştım:
“–Hali görüyor musunuz? dedim “İyi ama gelmişiz, şimdi tabancamı adamların üzerine boşaltacağım
Kardeşim sert sert yüzüme baktı ve yavaş sesle:
“–Telaş etme, sonra işi bozarız cevabını kulağıma fısıldadı Ben bekleyecek halde değildim Heyecanımdan tir tir titriyordum Oğlum da benim halimden şüphelenmişti Yanıma yaklaştı O da fısıldadı:
“–Acele etme asıl!
Düşmanın rengi küle döndü
Ağaçlara bağlananların eksik sonra can vereceklerini anlayan köylüler ağlaşmaya, feryad etmeye başlamışlardı
Ne olursa olsun fazla sabredemeyecektim Tabancamı çektim ve:
“–Teslim olun! diye haykırdım
Tabiî adamlarım da silahlarını çekmişlerdi Bu umulmayan hâl, düşmanı öylesine şaşırtmıştı ancak Anında ağaçlara bağlananların iplerini çözdürdüm ve silahlı düşmanların silahlarını aldırdıktan sonradan onları bağlattım
Papaza dönerek:
“–Haydi dedim, “şu anda siz ölümlerden ölüm beğenin
Hepsinin de rengi kül gibi olmuştu Titriyorlardı Oracıkta düşüp öleceklerdi
Adamlarıma döndüm:
“–Hepsini Halid Bey ’e götürünüz dedim, “cezalarını o verecektir
İzmit ’e döndüğümüz vakit Süvari Livası Hacı Arif Bey bu muvaffakiyetimizden dolayı bizim için büyük bir tören hazırlamıştı Köylüler, coşkun tezahürat yapıyordu Fakat bu muvaffakiyet ile birlikte beni sükûtu hayale garkeden bir mesele hasıl oldu Meğer “Kara Fatma tehlikeden sakınmıyor, başımıza bir iş açar diye beni, geri hizmetlere almaya karar vermişler
Kıyameti kopardım
Halid Bey:
“–Bilmiyorum Fatma Hanım dedi, “ölümden korkmuyorsun, fakat ya şehid olmaz da tutsak düşersen ne olur? Bizimkilerin maneviyatı bozulur, düşmanın maneviyatı kuvvetlenir Sen hiçbir tehlikeden kaçmıyorsun Ya, Elmacık Köyü ’ndeki düşman kaslı olsaydı da sizi esir etseydi?
O vakit kim tehlikeyi düşünüyordu Bundan sonra ihtiyatlı olacağımı vadederek vazifeme devam ettim *
Kara Fatmalar ’ın birincil mübeşşiri
Doksanüç Harbi denilen Türk–Rus Savaşı vesilesiyle temâyüz eden ve Kara Fatma ünvanı taşıyan kadınlardan ilki, bir aşîret reisinin kızı idi
Genç yaşında etrafına kendisi gibi mücadeleci kadınları toplayarak âdetâ gönüllü bir alay teşkil etmişti Onları disiplinli bir ordu efrâdı gibi sevk ve idâre ediyordu
Sesi erkek sesi gibi gür ve sertti Yüzünü örtmez ama, saçlarını boynuna dolar; başının, yüz kısmı dışarıya bütün kısımlarını “Leçel denilen beyaz bir bezle kat kat sararak örterdi Maiyeti üstünde son derece nüfuza mâlik olup İbo nâmındaki danışmanı zeka Kara Fatma ’nın hışım ve heybetinden ürperirdi Ama , cengâver olduğu nisbette yumuşaktı oysa, şefkati lüzumundan artı değildi Kara Fatma, tarihen sâbit olan en mühim ve aydınlık zaferlerini Rusya Muhârebesi hengâmında göstermişti
“Kadınlar Dünyası isimli gazetenin 20 Temmuz 1913 tarihli ve 100–1 numaralı sayısında bu muhterem validemiz hakkında şu data verilmiştir
“Kara Fatma, Malatya ’ya yan Aladağlı ’dır Çelimsiz, orta boylu ve esmer, gözleri ve kaşları siyahtır Elbisesi, erkek elbiselerinin aynıdır Entari yerine geniş bir şalvar, ceket yerine ise “sarka tâbir olunan bir tür cepken giyerdi
Ölümden korkmayan kahraman
Rus orduları Erzurum ’u işgal ettiği esnada Kara Fatma, Aziziye Tabyası ’nda mâiyetindeki üç–dört bin cengâverle birlikte savaşmıştır Bu büyük Müslüman–Türk annesi, askerin içeceğini, yiyeceğini hazırlar, yaralıları tedavi eder, omuzlarında yardımcı askerleri hastaneye taşırdı Düşman, Aziziye Tabyası ’nın her sûretle müdafaasında gösterilen metânet ve şiddetin bertaraf edilmeyeceğini anlayınca hîleye müracaat ederek bir gece yarısı askerlerimizin koğuşu yakınına sokmuş olduğu bir nefere, bir tüfek attırıp koğuşun lâmbasını söndürtmüş
Askerlerimiz kendilerini düşmanın bastığını zannederek tesadüfen, ateş etmiş ve birbirlerini sabaha kadar katlettikten daha sonra düşman kolaylıkla tabyayı zabtetmişti Bu dehşet kandırma ve sarsıntımızdan son derece müteessir olan Kara Fatma, hemen Erzurum içlerine girmiş ve topladığı erkek, bayan, genç, ihtiyar çoğu vatandaşı; tüfek bulamayanları evlerden buldurduğu balta, satır ve kılıçlarla silâhlandırıp Aziziye Tabyası ’na yönlendirmiş; gülle, kurşun yağmurları aldırmaksızın taarruz etmiştir Yüzlercesi şehit olduğu halde ölümden aslâ yüz çevirmemiş ve tabyanın hendeklerini düşmanın leşleriyle doldurarak Aziziye Tabyası ’nın kurtarılmasına muvaffak olmuşturMeşhur Sivastopol Destanı ’nda Kara Fatma ’dan şöyle bahsedilir:
Sivastopol Destanı ’nda Kara Fatma
Beş altı gün daha sonra geldi
Kara Fatma–i gazi
Nisâlar kahramanı, şeref–razı
Beş altı yüz kişiyle geldi o lahza,
Kamusu hep süvâri–i namdarân
Onların nâmı var Türkmen ilinde
Kılıç belinde, kargı yollarında
Onlar fazla kırdı düşman, döktü kanın
Şehid oldu karındaşı nisânun
O hâtun kendi deha yaralandı
Onuldu yarası güzel varlandı
Ömer paşa olup Şumnûda kâim
Onlara gönderir cephâne dâim
Kara Fatma bu harpte yüz bin kişilik düşman ordusunun karşısında geceli gündüzlü harbederek Türk ordusunun en ileri hatlarına değin artan bir şekilde askere yiğitlik aşılamıştı Bu harpte bir ara yaralanmış ve kardeşini kaybetmişti Kahramanlığı yabancı eserlere de geçmiştir Allah şefaatinden mahrum eylemesin
Kara Fatmalar tükenmez
Kuva–yı Milliye ’nin Kara Fatma namlı kadın kahramanlarından bir diğeri, Batı Anaddolu ’da Yunanlılara karşısında mücadele eden ve ilk Kuva–yı Milliye hareketinin mimarı Mustafa Kemal Atatürk ’ün de liyakatini şampiyon Kara Fatma ’dır Memleketin kara günlerinde, bütün kadınlığı gönülden temsil eden, vatan için, istiklâl için dövüşen ve adı çoğu kez gündeme gelen Kara Fatma, bizim evhamlı günlerimizin sayılı kahramanlarından, kadınlarımızın en saygıya değerlerindendir
Ölünceye dek sırtında muhârebe zamanlarında giydiği elbisesinin bir sözde ve göğsünde taşıdığı “İstiklâl Madalyası ile fazla kere sokak ve sokaklarda gelip geçenlerin dikkatini çeken bu kahraman Türk anası, kendisine bağlanan maaşı, bir hayır cemiyetine bağlamış olduğundan hayatının son yıllarını, kendi uhdesinde kalan babasız torunları ile birlikte fakr–u zarûret içinde geçirmiştir
Hakikaten, Ulusal Uğraş döneminin çoğu erkek kahramanı dek şöhret yapmış ve hizmet etmiş bulanan Kara Fatma, son yıllara kadar muammer olmuş ve hakkında basında muhtelif vesilelerle öyle fazla neşriyat yapılmıştır
“Muharebe bana nikah gelir
Memleketi tehlikede gören bu genç kadın, şahsî arzularının verdiği bir ıstırâbı olmadan, İşgal Kuvvetleri ’nin sıkıcı karanlığına dayanamıyor “Bayan isem de, Türk değil miyim? diyerek İstanbul ’dan kâh yürüye yürüye, kâh cet binerek dolu dizgin, ancak gençlik ve memleket aşkının verdiği cesâretle Sivas ’a geliyor ve Mustafa Kemâl ’in karşısına çıkarak:
“–Bütün insanlar, vatanın kurtarılmasını bekliyor, işte ben de bayan halimle geldim ! Meslek göster Emret ! diyordu
Arkadaş Canlısı ve yürekten bu sözler Mustafa Kemal ’in gözünden kaçmıyor:
“–Peki fakat ne meslek görebilirsin? Tabanca kullanır mısın? Cet biner misin? Harpten ateşten korkmaz mısın?
“–Cet binerim, tabanca kullanırım, muharebe bana nikah kazanç cevaplarını veren Kara Fatma ’ya hayran kalan Mustafa Kemal, “Şu dakikada tüm kadınlarımız senin gibi olsalardı Kara Fatma ! diyor ve bu sûretle Fatma Bayan, “Kara Fatma lâkabını almış oluyor
Mustafa Kemal ’den aldığı dikte ve tavsiyelerle İstanbul ’a gelen Kara Fatma 15 kişilik vatansever genci etrafına topluyor, buradan Kocaeli ’ne geçiyorlar Köylerde vaziyeti asla belirli etmeden bütün bir teşkilat kurmayı başarıyor ve Geyve ’de cephe tutuyor Halid Bey Kumandası ’nda bir sene çalışıyor, çarpışıyor ve bu sırada birincil defa yaralanıyor Teşkilat lağvedilince orduya çavuş olarak giriyor Birçok korkulu savaşlarda orduya, istiklâle büyük hizmetler eden Kara Fatma ’nın bu zaferlerden tek nişânesi aldığı bir yara ile kırmızı kurdelalı bir harp madalyası ona kibir ve onur veriyor
Kuva–yı Milliye ’nin hâdimi
Kendisi, Kuva–yı Milliye devresindeki hizmet ve faaliyetlerini bir gazeteciye aşağıdaki şekilde hulâsa etmiştir:
“–İzmit, Adapazarı, Düzce ve civarına Yunanlılar çoğu kez baskınlar yapıyordu Bir gün kumandan Halid Bey beni çağırdı ve şunu söyledi: “–Fatma Bayan, senin bugüne kadar yaptıklarından çok memnunum, sana kaymakamlık vereceğim
Halid Bey ’in bu sözlerinden anlamıştım ancak; bana yine mühim bir meslek verecek
Şu emri verdi “–Şimdi adamlarını alıp İznik ’e gideceksin!
“–Ama ben on beş gün önce orada idim
“–Gene gideceksin, orada bulun, işlerin var
Dikte, emirdi Hemen hazırlandım, atlarımıza atladık, dağlardan bayırlardan batmış dizgin koşturuyorduk
Yolda soluk soluğa iki köylüye rastladık
Bizi görünce:
“–Aman dediler, “imdada gelin, köyümüzü bastılar, hepimizi öldürecekler
“–Kimler bastı, köyünüzü?
“–Kimler olacak, gâvurlar
Öyle günler yaşıyorduk oysa; kimseye güvenmek caiz de değildi hani Bu, düşmanın bir oyunu olabilirdi, nitekim bu gibi hadiselerle çok karşılaşmıştık
“–Hangi köydensiniz?
“–Elmacık Köyü ’nden
Hemen atlardan indik, kıyafetlerimizi değiştirdik Ben eski püskü bir elbise giymiştim
Köye girdiğimiz süre görüntü tüyler ürpertici idi
Meydanda bir papaz oturuyordu Etrafında onbeş, onaltı dek silâhlı vardı Türkleri bir araya getirmişlerdi Papaz, Hıristiyan kadınlara sordu:
“–Nasıl suç oluşturan verelim?
Kadınlardan biri:
“–Onları ayrıntılarıyla bağladıktan daha sonra bize teslim ediniz, intikamımızı biz alırız dediler
Benden belirsizlik edilmediği için yanlarına değin yaklaşmıştım
Papaz, üç Türk ’ün bir ağaca bağlanmasını emretti
Kardeşime yaklaştım:
“–Hali görüyor musunuz? dedim “İyi ama gelmişiz, şimdi tabancamı adamların üzerine boşaltacağım
Kardeşim sert sert yüzüme baktı ve yavaş sesle:
“–Telaş etme, sonra işi bozarız cevabını kulağıma fısıldadı Ben bekleyecek halde değildim Heyecanımdan tir tir titriyordum Oğlum da benim halimden şüphelenmişti Yanıma yaklaştı O da fısıldadı:
“–Acele etme asıl!
Düşmanın rengi küle döndü
Ağaçlara bağlananların eksik sonra can vereceklerini anlayan köylüler ağlaşmaya, feryad etmeye başlamışlardı
Ne olursa olsun fazla sabredemeyecektim Tabancamı çektim ve:
“–Teslim olun! diye haykırdım
Tabiî adamlarım da silahlarını çekmişlerdi Bu umulmayan hâl, düşmanı öylesine şaşırtmıştı ancak Anında ağaçlara bağlananların iplerini çözdürdüm ve silahlı düşmanların silahlarını aldırdıktan sonradan onları bağlattım
Papaza dönerek:
“–Haydi dedim, “şu anda siz ölümlerden ölüm beğenin
Hepsinin de rengi kül gibi olmuştu Titriyorlardı Oracıkta düşüp öleceklerdi
Adamlarıma döndüm:
“–Hepsini Halid Bey ’e götürünüz dedim, “cezalarını o verecektir
İzmit ’e döndüğümüz vakit Süvari Livası Hacı Arif Bey bu muvaffakiyetimizden dolayı bizim için büyük bir tören hazırlamıştı Köylüler, coşkun tezahürat yapıyordu Fakat bu muvaffakiyet ile birlikte beni sükûtu hayale garkeden bir mesele hasıl oldu Meğer “Kara Fatma tehlikeden sakınmıyor, başımıza bir iş açar diye beni, geri hizmetlere almaya karar vermişler
Kıyameti kopardım
Halid Bey:
“–Bilmiyorum Fatma Hanım dedi, “ölümden korkmuyorsun, fakat ya şehid olmaz da tutsak düşersen ne olur? Bizimkilerin maneviyatı bozulur, düşmanın maneviyatı kuvvetlenir Sen hiçbir tehlikeden kaçmıyorsun Ya, Elmacık Köyü ’ndeki düşman kaslı olsaydı da sizi esir etseydi?
O vakit kim tehlikeyi düşünüyordu Bundan sonra ihtiyatlı olacağımı vadederek vazifeme devam ettim *
Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.