Kalça eklemi vücudun çok yük taşıyan eklemlerinden biridir. Eklemi oluşturan iki kemik yapı (femur başı ve asetabulum) mevcuttur ve bu kemiklerin eklemi oluşturan uçlarında 4-5 mm kalınlığında kıkırdak yapı bulunur. Ayrıca kalça için beslenmeyi sağlayan eklem sıvısı (sinovyal sıvı) kıkırdakların beslenmesinde etkindir. Kalça kayma hareketi bu kıkırdak yapılar üzerinden ve ağrısız şekilde gerçekleşir. Kıkırdak yapının bozulmasına neden olan patolojiler sonrası dizde, halk arasında “sıvı kaybı” olarak ta bilinen kalça eklem kireçlenmesi (koksartroz) gözlenir.
Kalça eklem kireçlenmesi nedenleri arasında en sık gözleneni nedeni tam olarak bilinmeyen fakat çeşitli nedenler veya bunların kombinasyonu sonucu oluşan “Primer (birincil) Osteoartrit” hastalığıdır. Bu hastalıkta ileri yaşlarda sinovyal sıvı içinde kıkırdağa zarar veren maddeler oluşması sonrası eklem kıkırdağında bozulma oluşmaktadır. Bunun dışında “Sekonder (ikincil) osteoartrit” denilen ve belirli çeşitli sebeplere bağlı kıkırdak bozulması da gözlenmektedir. Bu nedenler arasında travma, doğuştan kalça çıkığı sekeli, eklem yapılarının geçirilmiş kırıkları, geçirilmiş kalça eklemi enfeksiyonu sekeli, romatizmal hastalıklar ve kalça eklemini oluşturan yapılar arasında sıkışma (Femora-asetabular sıkışma sendromu-FAI) sayılabilir.
Hastalar ortopedi polikliniğe sıklıkla kalça eklemi çevresinde yoğunlaşan ağrı, kalça hareketlerinde azalma ve topallama ile başvururlar. Ağrı hastalığın erken döneminde uzun yol yürüyünce ve çok merdiven inip çıkarken olurken hastalık ilerledikçe hasta yürümeye başlandığı anda başlar ve gece uykudan uyandıracak boyuta kadar gelebilir. Kalça eklem hareket miktarı ağrıya bağlı olarak zamanla azalır. Son aşamaya gelene kadar bir çok hasta rehabilitasyon, kalça iğneleri, PRP tedavisi ve/veya kapalı kalça eklem ameliyatları geçirmektedirler.
Hastalar bir ortopedist tarafından detaylı hastalık hikayesi alındıktan sonra kalça eklemine özel muayene teknikleri ile değerlendirilir. Muayene sonrası ön tanı oluştuktan sonra pelvis ve kurbağa pozisyonu grafileri, bel grafileri ve belden aşağısını tek grafide gösteren “ortoröntgenografi” istenebilmektedir. Kireçlenme hastalarında eklem aralığında kapanma, “osteofit” denilen kemik çıkıntılar gözlenmesi ve kıkırdak altında minik kistler gözlenmesi tanıyı koydurmaktadır.
Hastalarda hastalığın evrelerine göre tedavi şekillenmektedir. Çok erken evrelerede kilo verme, rehabilitasyon, cihaz desteği, kalça içi enjeksiyonlar (Kortizon, PRP) uygulanabilir cerrahi dışı tedavi yöntemleridir. Cerrahi yöntemler ise hastalığın nedeni ve evresine göre değişkenlik göstermektedir. Kalça eklemi sıkışma sendromu (Femorasetabular Sıkışma Sendromu-FAI) saptanan hastalarda kireçlenme riskini azaltmak ve şikayetleri ortadan kaldırmak için kalça artroskopisi (kapalı yöntemle eklem cerrahisi) yapılabilir. Doğuştan kalça çıkığının hafif bir formu olan asetabular yuva yetmezliği tespit edilen genç hastalarda kalça ekleminde bozulma başlamamışsa “Pelvis rotasyonel osteotomi” denilen ve hem ağrıyı azaltan hem de protezi geciktirecek yuva çevirme ameliyatı uygulanabilmektedir. Kalçanın tamamını tutmuş ve ilerlemiş kireçlenme hastalarında ise “Total kalça protezi” hastalarda kalıcı rahatlık sağlamaktadır.
Kalça protezinde, kalça ekleminin cerrahın tercihine göre farklılık gösterebilen kesilerle (ön, yan veya arkadan girişim) eklem hattına ulaşıldıktan sonra eklemi oluşturan kemiklerin bozulmuş olan uçları kesilir ve özel setler yardımıyla metal alaşım (Cr-Co-Mo), seramik veya kalın polietilenden oluşan implantlar ile yeni eklem hattının oluşturulur. Cerrahi sonrası enfeksiyon, pıhtı oluşması (emboli) ve çok nadiren görülebilen damar yaralanması komplikasyonlar arasındadır. Hastalar bir gün sonra destekle yürütülmektedir.
Hangi şikayetler görülür ?
- Sıklıkla kalça eklemi çevresinde yoğunlaşan ağrı,
- Kalça hareketlerinde azalma ve topallama,
- Kalça eklem hareket miktarı ağrıya bağlı olarak zamanla azalır