Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Kaldırımlar şiiri hakkında bilgi

Kaldırımlar şiiri hakkında bilgi
0
120

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
37
F-D Coin
19
Kaldırımlar şiiri kime ait

Kaldırımlar şiiri Necip Fazıl Kısakürek'e aittir
Necip Fazıl'ın 1928'de 23 yaşında iken yayınlanan, kendi ifadesi ile Paris'te yazdı ise 20 yaşlarında kaleme aldığı Kaldırımlar, onu aniden denilebilecek bir hızla, şöhretin zirvesine çıkarır ve uzun yıllar Kaldırımlar Şairiolarak bu şöhretinin devamına vesile olur
Üç öbür şiirden meydana gelen ve Kaldırımlar I, II, III olarak tanıdık bu şiirlerin birincil çıkışı 1928 Nisan'ında ve devrin kaliteli bir sanat ve akıl dergisi olan Yaşam mecmuasında olur Benzer senenin Haziran'ında Kaldırımlar II adıyla, lakin acilen Kaldırımlar III olarak aşina şiir, yeniden benzer senenin Eylül'ünde Kaldırımlar III adıyla, acilen Kaldırımlar II olarak aşina şiir neşredilir Poetik gelişme ve değişmelerini inceleyeceğimiz şiir, bunlardan ilkidir
Kaldırımlar I, dörder mısralık sekiz kıta üstünde 32 mısradan kuruludur Şiirin dergiden kitaplarına geçinceye dek 18 mısraı çeşitli seviyelerde, bazıları birkaç kere edinmek üzere değiştirilmiştir Diğer bir ifadeyle, şiirin birincil çıkışından bugüne sadece 14 mısraı değişmeden gelmiştir Bu değişimler bir defada olmamıştır Yaşam dergisinde ilk çıkışı esas alınmak suretiyle Kaldırımlar kitabında 3, Ben ve Ötesi'nde 2, Ebediyet Kervanı'nda 14 dize farklı alanlara yönlendirilmiş şekillerde değişmiştir Bazı değişmelerde önceki şekillere de dönülmüştür Bu Nedenle 1928'den 1969'a kadar, bir Kaldırımlar şiiri doğmuş, gelişmiş ve mükemmeliyetini bulmuştur Bu oluş (genesetekevvün) 41 sene sürmüştür

KALDIRIMLAR
I

Sokaktayım, öksüz bir cadde ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Güya beni bekleyen bir hayal görüyorum

Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş açıkgöz;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar

İçimde damla damla bir dehşet birikiyor;
Sanıyorum, her cadde başını kesmiş devler
Üstüme camlarını, daima simsiyah, dikiyor;
Gözüne dingil çekilmiş bir âmâ gibi evler

Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşayan bir insandır
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır

Bana düşmez can saptamak, yumuşak bir kucakta;
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!

Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler
Tak, tak, but sesimi aç köpekler işitsin;
Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler

Ne sabahı göreyim, ne sabahleyin görüneyim;
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Islak bir yorgan gibi, sıkıca bürüneyim;
Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları

Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi
Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi

II

Başını bir gayeye satmış bir kahraman gibi,
Etinle, kemiğinle, sokakların malısın!
Kurulup şiltesine bir tahtaravan gibi,
Baki mesafelerin üstünden aşmalısın!
Fahişe yataklardan kaçtığın günden beri,
Erimiş ruhlarınız bir derdin potasında
Senin gölgeni içmiş, onun gözbebekleri;
Onun taşı erimiş, senin kafatasında

İkinizin de ne benzer, ne arkadaşınız var;
Sükût gibi münzevî, çığlık gibi hürsünüz
Dünyada taşınacak bir kuru başınız var;
Onu da, hangi diyar olsa götürürsünüz

Yağız atlı süvari sınıfı, koştur, atını, koştur!
Sonunda kabre çıkar bu yolun kıvrımları
Ne kaldırımlar kadar seni anlayan olur
Ne senin anladığın değin, kaldırımları

III

Bir esmer kadındır ki, kaldırımlarda gece,
Vecd içinde başı düşey, hayalini sürükler
Simsiyah gözlerine, bir ân, gözüm değince,
Yolumu bekleyen genç, haydi hayal peşime der

Ondan bir temas gibi yel beni bürür de,
Yakalamak, yetişmek isterim, onu göğsüme alıp
Bir türlü yetişemem, fecre kadar yürür de,
Heyhat, o bir ince ruh, bense etten bir kalıp

Arkamdan bir kahkaha duysam yaralanırım;
Onu bir başkasına râm oluyor sanırım,
Görsem pencerelerde soyunan bir karaltı

Varsın, bugün bir acı duymasın gözyaşımdan;
Bana sıcacık bir döşek serince yerin altı,
Bilirim, kalkmayacak, bir yâr gibi başımdan *
 
858,506Konular
983,058Mesajlar
33,112Kullanıcılar
fekaSon üye
Üst Alt