Hasta olduğunu kolay, kolay kabul etmediğimiz, kimi zaman umursamadığımız, kimi zaman “aman gittiği yere kadar…” dediğimiz fakat ani krizle veya kalp yetmezliğiyle bir anda yatağa düşürdüğünde sevdiklerimizi çok üzdüğümüz ve halen dünyada ölüm nedenleri içinde ilk sırada yer alan organımız kalp!…
Hepimiz kilo aldığımızda, bir diyetisyene veya spor, güzellik salonlarına koşarız. Amacımız dış görünüş olan fiziğimizi forma sokmak veya kilo vererek sağlıklı olmaktır. Hiç düşünmeyiz kalbimiz bu diyeti veya sporu kaldırabilir mi? Alınan kan ve çekilen kalp grafileri yeterli mi?
Günümüzde kalp hastalıklarının teşhis ve tedavisinde çığır açan yenilikler olmasına rağmen gitmeye ve muayene olmaya çok korkarız. Sanki gittiğimizde başımıza büyük bir dert çıkacakmış gibi düşünürüz. Hele ki sigara içiyorsak, stresli yaşıyorsak, alkol kullanıyorsak…. Gittiğimiz doktor yaşantımızı değiştirecek düşüncesi bizi korkutur. Halbu ki korkularımızı yenip kalp muayenesine gidebilsek belki de hiçbir sorun olmadığı ortaya çıkacak, özellikle de ailemizde anne-baba-kardeş vs. kalp hastalığı yoksa…
Tutun ki kalp damar hastalığı veya kalp kapak hastalığı çıktı. Ameliyat olmamız gerekiyor, sanki dünya başımıza yıkılmış gibi doktora inanmayıp, başlarız doktor, doktor gezmeye…..Bekleriz ki içlerinden biri “senin ameliyat olmana gerek yok!” desin. Düşünmeyiz hiç! geçen zaman ve ameliyat korkusu bizi bir gün çok gecikmiş ve ameliyat olamaz konuma getirebilir. Bazen de kalp hastası olduğumuzdan dolayı utanma duygusu oluşur, herhalde bundan daha saçma bir olay yoktur. Böyle bir durum da ise hatırlamamız gereken atasözü “her koyun kendi bacağından asılır” olmalıdır. Gelişmiş ülkeler yaşayanlar bu sorunu aşmışlar. Özellikle ailesinde kalp hastalığı olanlar,45 yaş üstü, sigara ve alkol kullananlar, şeker hastalığı olanlar, stresli çalışanlar yılda bir kez efor testi, kalp ultrasonu ve anjiografi yaptırırlar.
Bugün yaptıracağımız tetkiklerde kalp hastalığı tespit edilirse bir an önce az hasarla bu ameliyatı nasıl atlatabiliriz? Sosyal yaşantımıza nasıl hızla dönebiliriz? Diyet yapmalı mıyız?
İster bypass, ister kalp kapağı tamir ve değişimi hangi kalp ameliyatı olursa olsun az hasarlı, çoğu zamanda kalp çalışırken yapılan ameliyatlar hastalarımızın erken sosyal yaşamına dönmesini sağlayabilmektedir. Göğüs kemiği önden kesilmeden, ayrıca hiçbir kas ve kemik kesilmeden, yapılan kalp kapakları ve bypass ameliyatları hastaların ameliyatın 1.gününden itibaren yatağında istediği pozisyonda yatmasını sağladığı gibi, erken ayağa kalkmasını, kollarını rahatça destek olarak kullanabilmesini, taburcu olduktan sonra emniyet kemerini takabilmesini, ve en önemlisi de 10 gün içinde sosyal yaşantısına dönmesini sağlayabilir. Ameliyat meme-altından, göğüs yanından veya meme dış kıvrımından ve kaburgalar arasından 4-6 cm den girilerek yapılır. Diğer yandan da özellikle de kadınlar için estetik bir görüntü ortaya çıkar. Tıpkı meme küçültme ve büyütme ameliyatlarındaki kesi yerinin gizlenmesi gibi…. Ayrıca bazı hastalarda da önden göğüs kısmen açılarak da bypass yapılabilir.
Öncelikle bu ameliyatların önden yapılan ameliyatlara göre enfeksiyon riski çok daha düşüktür. Kesi daha küçük ve estetiktir. Hasta ameliyat sonrası yüksek bir konfora sahip olur. Özellikle de şeker hastalarında, ileri yaşlılarda, şişmanlarda, böbrek problemleri olanlarda, kalp gücü zayıf olanlarda, felç geçirmiş olanlarda ideal girişimlerdir.
Yapılan kalp ameliyatının süresi hastanın ameliyatı olmaya karar verme süresiyle de doğru orantılıdır. Ameliyat öncesi cerrahlara hep sorarız “ameliyat ne kadar sürer?” diye.. İşte cevap burada yani kendi verdiğimiz karar süresindedir. Diğer bir sorumuz ise “ameliyat sonrası tuzsuz diyet yapacak mıyız?” Bu sorunun cevabı da burada gizlidir….Yani ameliyat gecikirse; kalp yetmezliği ve kalp pompa gücü kaybı oluşabilir bu durumda hastanın vücudunun su çekmemesi için tuzsuz diyet veririz. Zamanında, hasarsız ameliyat olursa kalp pompa gücü yeterli olduğu için aşırı tuz kısıtlamasına gerek kalmaz. Ameliyat olan hastalarımızda ilk günler iştahsızlığı arttırmayız. Çünkü vücudun belli oranda tuza da ihtiyacı vardır. Bazen de hiçbir diyet vermeyiz.
Kilolarıyla zaten zor bir ameliyat olup zayıflamaya çalışanlarımız da olacaktır elbette… Nasıl bir diyet yapacağımızı bilemeyiz. Aslında en dikkat edilmesi gereken durum budur. Çünkü diyet yapalım derken halsizlik, bitkinlik ortaya çıkabilir. Ayrıca hızlı ve bilinçsiz verilen kilolar kalp kası erimesine, yapılan bypassın tıkanmasına neden olabilir. Ameliyat sonrası sosyal ve cinsel yaşam performansı da hep doktorumuza sormaya korktuğumuz sorulardır. Genellikle kalp gücü fazla etkilenmemiş ve minimal invaziv tekniklerle ameliyat olmuş hastalarda cinsel yaşam ve sosyal aktiviteye dönüş çok hızlıdır.