Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Kâlû-belâ ne demektir?

Kâlû-belâ ne demektir?

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
14
Bu sözler, Yaratanın yarattıklarıyla; hususiyle insanla olan mukâvelesine ait bir kısım sözlerdir ki, bu mukâvelede: Ben sizin Rabbiniz değil miyim?diye sorulur Karşılığında da: Evet, Rabbimizsincevabı alınır

Bu meselenin iki yönü vardır:
1 Bu soru kime ve nasıl sorulmuştur?
2 Ne zaman sorulmuştur?

Birinci şık itibariyle, birkaç mülâhaza arz edilebilir
1 İnsan henüz hiçbir şey değilken var olmaemrini alması ve onun da bu emre, evetdemesi ki; tekvînî mâhiyette bir soru ve cevap ve bir mukâvele sayılır

2 İnsan atomlar âleminde, hattâ bu âlemin de ötesinde parçacıklardan ibâret iken, her şeyi bir kemâle doğru sevk edip terbiyeye tâbi tutan Rabbülâlemîn, bu parçacıklara insan olma şevkini duyurarak, o istikâmette onlardan bir söz ve mîsâk almasıdır ki; bu da, her zerrenin kendi tâkatinin çok üstünde, Kaf dağından ağır yükleri omuzlayarak, Rabbin varetmeteklifine evetdemesinden ibâret sayılabilir

Bu iki şekilde cereyan eden soru ve cevapveya teklif ve kabûlsöz ve beyânla değil gibidir Buna binâen, bir kısım tefsirciler bu mukâveleye, temsîli şekilde yapılmış bir anlaşma nazariyle bakmışlardır Yani, sanki öyle denilmiş, öyle cevab verilmiş ve öyle hukûkî kıymeti hâiz bir sözleşme kabûl edilmiş; yoksa, beyânla ve yazışma ile yapılmış bir akit değildir

Aslında, binbir çeşit hitab ve binbir çeşit cevap sahibi Rabbin, hitab ve cevabindeksini nazara almadan böyle bir hükme varmak, yanlış bir hükümdür Yeri gelince ona da temas edeceğiz

3 Bu türlü bir ikrar isteği ve şehadette bulunma sözleşmesi, insanın kendini duyması ve kendinin, kendinden başka bir şey olmadığını anlamasından ibâret, bir nefis marifeti, bir Nefsini bilen Rabbini bilirhakîkatini temsil; bir mâhiyet âyinesini seyre koyulma ve bu yolla şuûruna akseden rengârenk hakîkatlerin petekleşmesine şahit olma ve bu şehâdeti ilân etmektir Ne var ki, bu îcâp ve kabûl; Bu söz verip söz alma, bu duyma ve duyurma, çok açık ve hemen sezilecek gibi de değildir Belki, çok îkaz ve tenbihlerde duyulup hissedilebilecek şeylerdendir ki; irşâdın ehemmiyeti de, bu noktadan ileri gelmektedir

Bu sözleşme, kudret ve irâdenin yazdığı muhteşem kitabın mânâsını anlama ve hâdisat satırlarının sırlarını kavrama neticesinde, âdeta bir icâb ve kabûlgibidir

4 Bu sözleşme ve sözleşme içindeki suâl ve cevab, cismâniyâta göre düşünülmemeli ve yine ona göre değerlendirilmemelidir Hak (CC) bütün varlıklara, kendi mâhiyetlerine göre emirler verir ve yine mahlûkatdan yükselen sesleri, sadâları dinler anlar ve yerine göre onları yerine getirir Kelâmî ıstılahla ifade edecek olursak; insan gibi ayrı ayrı dil ve lehçelerle merâmını ifade eden varlıkların her dediğini anlayan Hz Allah (CC), aynı zamanda, öyle ayrı ayrı lisan ve lehçelerle, onlara emirler verir, hakikatleri anlatır; insan ve kâinatı şerh eder; yarattıklarından sözler alır, mîsâklar yapar ve mukâvelelerde bulunur ki, lâfzî kelâm ve beyanla yapılan bunların hepsi kelâmı lâfzi cümlesindendir Bir de, bize göre kelâm ve beyân olduğu açık olmayan, hayvanlara olan ilhamdan meleklerin mazhar olduğu ilâhî hitap tarzına kadar, Hakkın bir çeşit konuşması vardır ki, o da, Kelâmı nefsînin ayrı bir tezâhür ve tecellîsidir

Allahın, bu çeşit konuşması, insanın kalbine gelen esintilerden, melekler âlemine kadar çok geniş bir dâirede cereyan ediyor olmasına rağmen, her dâirenin alma ve vermekeyfiyeti başka başka olduğu için, bu dâirelerden herhangi birine gelen mesajı, ondan yükselen söz ve ifadeyi, bir başka dâireye göre ne duymak, ne de tespit etmek mümkün değildir

Bu îtibarla, Cenabı Hakkın zerrelerle konuşması; sistemlere emirler vermesi; terkipler, tahliller yapması, çok yüce buudlarda cereyan edip durduğundan bizim küçük ölçücüklerimizle tespit edilmesi mümkün olmayacaktır

Allah (CC) zerrelerle mukâvele yapacak, moleküllerle mukâvele yapacak, hücrelerle mukâvele yapacak; atomlar âleminde, anne karnında, çocukluk devresinde mukâvele yapacak, fakat biz bunları, kendi ölçülerimiz içinde açık seçik olarak hiçbir zaman tespit edemeyeceğiz

Hele bu görüşme, insan ruhu ve o ruhta bir mekanizma olan vicdanla olmuşsa

Binâenaleyh, elestbezminde de ruhlar Rable mukâveleye çağrıldılar Cismâniyet berzâhı arada olmadığı için, her şeyi ayan beyan gördüler ve evetdiyerek böyle bir mukâveleye imza attılar Ancak günümüzde çokça bulunduğu gibi bir kısım kimseler, ruh kitabının vicdan bölümünü hiç kurcalamadıkları için böyle bir imzaya ve mîsâka rastlamadılar Rastlamalarına da imkân yoktu; çünkü o âleme ne bir bakışları, ne de araştırmaları olmamıştı

M Fethullah Gülen
 
858,505Konular
982,778Mesajlar
33,072Kullanıcılar
Doutam35Son üye
Üst Alt