Kapılar Kilitli Televizyon Acık
Bir muslumanın evi
Tvahlak ve davranış Taklit, komedi, mizah, kabare, standup turu programların ana malzemesi, insani hata ve kusurların abartılarak kullanılmasıdır
Televizyon; aylak, şuuru iğdiş edilmiş, hicbir zaman okumak ve duşunmek alışkanlığı kazanmamış sokaktaki adam icin icad edilmiş bir nevi afyondur diyor merhum Cemil Meric Ne kadar yerinde bir tespit! Ustelik bu tesbiti televizyonun ulkemizde tek kanallı olduğu donemde yapmış Omru olsaydı da ekranların şimdiki halini gorseydi kim bilir ne derdi
TVizleme dalında dunya birinciliğine koşan ulkemizin bu haline sevinsek mi uzulsek mi? Ortada bir şampiyonluk var, oyleyse sevinmeliyiz derseniz, o zaman televizyonun hayatımıza etkilerini inceleyen araştırmalardan uzak durmanız gerekecek Cunku kitaplar dolusu araştırma gostermiştir ki televizyon neredeyse uyuşturucu kadar zararlı Yok eğer boyle birinciliğe sevinmek yerine uzulmek gerekir derseniz, elbette bu da bir şey, fakat hicbir şey yapmadan oylece uzulmek, milletce duştuğumuz bu utanc verici durumdan bizi kurtarmaya yetmiyor Toplum olarak şapkamızı onumuze koyup uzun uzun duşunmemiz ve konuya ilişkin acil kararlar almamız şart; hem de tez elden
HANİ BİLGİLENECEKTİK
Televizyon denen alete savaş actığımız zannedilmesin Televizyon, gerek yayıncılar gerekse izleyiciler tarafından uygun kullanıldığı taktirde elbette faydalı bir alettir Cunku bilgi, gorgu ve sanat taşıyıcısıdır Ama bu, doğrunun doğru kişiler tarafından aktarılması halinde boyledir Gunumuz kultur aktarmacılığına dayalı yayıncılık anlayışında ne yazık ki durum cok farklı Birey ve toplum icin hayra yorulabilecek yayınları ve yayıncıyı bulmak samanlıkta iğne aramaktan farksız Modern kulturde bilginin de yonlendirme amaclı kullanıldığını biliyoruz Hem, her turden ahlaksızlığın esir aldığı bir kanaldan akan bilginin ne kıymeti harbiyesi olabilir ki? Ailemiz, cocuklarımız, toplumumuz gun be gun o kanaldan akan şeyle kirlenirken, haber demenin, bilgi demenin kime ne yararı olacak?
Artık televizyon denince, aklımıza haber, bilgi, sanat gibi kavramlar gelmiyor Aksine, her tur mahremiyet perdesinin paramparca edildiği, mustehcenlik ve şiddetin kol gezdiği, dini ve ahlaki değerlerin ayaklar altında ciğnendiği bir kepazelik meydanı var karşımızda Ustelik bu meydanın kahyaları bizi bizden calmaya ahdetmiş Cocuklarımızın istikbaline, hanımlarımızın iffetine, topyekUn manevi hayatımıza kastetmiş Ve buna dur diyecek bir merci yok Tek kalkanınız iradeniz ve kapatma duğmesi
RTUK BİLE TV ZARARLI DİYOR
Bizzat Radyo Televizyon Ust Kurulu tarafından hazırlanan araştırma raporunda dahi ilginc sonuclar var Televizyonun izleyenlere davranış kalıpları oluşturucu etkisinin, toplumda bazı davranışların yaygınlaştırılmasına yol actığının altı ciziliyor Raporun sonuc metninde şoyle deniliyor: Medyada şiddet ile saldırgan davranışlar arasındaki bağlantıyı araştıran toplu değerlendirme (metaanaliz) calışmaları topluca gozden gecirilmiş ve kucuk cocuklarda, şiddet icerikli televizyon ve film izleme ile saldırgan davranışlardaki artış arasında tutarlı kanıtların bulunduğu, cok net bir bicimde ortaya konmuştur Ayrıca ulkemizde, ruh sağlığı alanında calışan uzmanları cok buyuk olcude bunyelerinde barındıran uc buyuk meslek orgutunun, televizyonlardaki şiddet, mustehcenlik ve mahremiyet ihlalleri konusunda ortak bir bicimde, bunların toplumdaki bireylerin ruh sağlığını son derece olumsuz etkileyebileceği goruşunde oldukları da anlaşılmıştır (Radyo Televizyon Ust Kurulu Ozel Calışma Grubu Sonuc Raporu)
Yapılan bu değerlendirmeler televizyonun suca azmettiricilik payını acıkca ortaya koyuyor Yani kaynak belli O halde gerek devlet, gerekse toplum olarak bu onemli suc kaynağını ıslah etmek gerekmez mi? Ne yazık ki konu cok basit değil, meselenin ceşitli yonleri var Yayıncılık alanının modern ozgurluk kavramı ile irtibatına dikkat cekip bırakalım
BAZI HUKUMLER VE BUGUNUN YAYINCILIĞI
Bugunku televizyonculuk anlayışı pek cok dini hukumlerle de doğrudan celişir Birkacına kısaca değinelim:
Dinimiz fasıktan (Allahın emirlerine hassasiyeti olmayandan) edinilen zanni bilgiyi doğrulamadan kabul etmeyi yasaklar ve buyurur ki; Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın Yoksa bilmeden bir topluluğa kotuluk edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz (Hucurat, 6) Muslumanlar olarak haberlere bir de bu gozle bakmamız gerekir Aksi halde gormemiz gerekenlere kor, bizi hic ilgilendirmeyene hassas olma riskimiz cok yuksek Ayrıca haberlerin propaganda ve ticari amaclı olabileceğ ini de bilmeliyiz
Taklit, komedi, mizah, kabare, standup turu programların ana malzemesi, insani hata ve kusurların abartılarak kullanılmasıdır Bu da dini hukumlere ters duşmektedir Cenabı Hak muminlere hitap ederek buyurur ki: Ey muminler! Bir topluluk diğer bir topluluğu alaya almasın Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler Kadınlar da kadınları alaya almasınlar Belki onlar kendilerinden daha iyidirler Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kotu lakaplarla cağırmayın İmandan sonra fasıklık ne kotu bir isimdir! Kim de tevbe etmezse işte onlar zalimlerdir (Hucurat, 11)
Bazı programlarda dini unsurlar dolaylı veya doğrudan alay ve eğlence malzemesi yapılmaktadır Kuranı Kerim, dinimizi alay ve eğlence konusu yapanları dost edinmememizi (Maide, 57), dinlerini oyun ve eğlence edinen ve kendilerini dunya hayatının aldattığı kimseleri bırakmamızı (Enam, 70) emreder Şoyle buyurulur: Eğer kendilerine sorarsan, biz sırf lafa dalmış, şakalaşı yorduk, derler De ki: Allah ile, ayetleri ile ve peygamberi ile mi alay ediyorsunuz? (Tevbe, 65)
Dizi ve programlarda insanları eğlendirmek icin sıkca yalana da başvurulur Halbuki dinimiz, insanları eğlendirmek icin dahi yalana musaade etmez Hz Peygamber sav Efendimiz buyurmuştur ki:
Yazıklar olsun o kimseye ki, insanları guldurmek icin konuşur ve yalan soylerler Yazık ona, yazık ona (Ebu Davud, Tirmizi)
Kişilerin cekiştirilip aşağılanması, ozel hayatların acık edilmesi, kusur ve yanılgıların araştırılıp gun yuzune cıkarılması, gıybet, iftira, dedikodu zaten dinimizin yasakladığı işlerdir Oysa magazin programları başta olmak uzere bu yasakların ciğnendiği pek cok TV programı vardır Kuranı Kerimde buyurulur ki: Ey iman edenler! Zannın coğundan kacının Cunku zannın bir kısmı gunahtır Birbirinizin kusurunu araştırmayın, kiminiz kiminizi arkasından cekiştirmesin! Sizden biriniz olmuş kardeşinin etini yemek ister mi hic? Demek tiksindiniz O halde Allahtan korkun Allah tevbeyi cok kabul edendir, cok bağışlayıcıdır (Hucurat, 12)
SONUC OLARAK
Bir muslumanın evi onun en mahrem alanıdır Bu alandan iceriye ahlak ve davranış yonunden aileye zarar verebileceği duşunulen hic kimse kabul edilmez, edilemez Kapılar, pencereler, kilitler, surguler daha cok bunun icin kullanılır Fakat bugune dek kapı ve pencereden iceri girmeye yol bulamayan pek cok şer ve ahlaksızlık, artık farkında olarak ya da olmayarak ekranlardan sızabiliyor Kırın, parcalayın demiyoruz kimseye, ama kontrol elimizde mi değil mi, bakmamız lazım Artık kapılar pencereler evlerimizi korumaya yetmiyor Buna gore onlemler almamız lazım
Kurşat Salih YAMAN
Bir muslumanın evi
Tvahlak ve davranış Taklit, komedi, mizah, kabare, standup turu programların ana malzemesi, insani hata ve kusurların abartılarak kullanılmasıdır
Televizyon; aylak, şuuru iğdiş edilmiş, hicbir zaman okumak ve duşunmek alışkanlığı kazanmamış sokaktaki adam icin icad edilmiş bir nevi afyondur diyor merhum Cemil Meric Ne kadar yerinde bir tespit! Ustelik bu tesbiti televizyonun ulkemizde tek kanallı olduğu donemde yapmış Omru olsaydı da ekranların şimdiki halini gorseydi kim bilir ne derdi
TVizleme dalında dunya birinciliğine koşan ulkemizin bu haline sevinsek mi uzulsek mi? Ortada bir şampiyonluk var, oyleyse sevinmeliyiz derseniz, o zaman televizyonun hayatımıza etkilerini inceleyen araştırmalardan uzak durmanız gerekecek Cunku kitaplar dolusu araştırma gostermiştir ki televizyon neredeyse uyuşturucu kadar zararlı Yok eğer boyle birinciliğe sevinmek yerine uzulmek gerekir derseniz, elbette bu da bir şey, fakat hicbir şey yapmadan oylece uzulmek, milletce duştuğumuz bu utanc verici durumdan bizi kurtarmaya yetmiyor Toplum olarak şapkamızı onumuze koyup uzun uzun duşunmemiz ve konuya ilişkin acil kararlar almamız şart; hem de tez elden
HANİ BİLGİLENECEKTİK
Televizyon denen alete savaş actığımız zannedilmesin Televizyon, gerek yayıncılar gerekse izleyiciler tarafından uygun kullanıldığı taktirde elbette faydalı bir alettir Cunku bilgi, gorgu ve sanat taşıyıcısıdır Ama bu, doğrunun doğru kişiler tarafından aktarılması halinde boyledir Gunumuz kultur aktarmacılığına dayalı yayıncılık anlayışında ne yazık ki durum cok farklı Birey ve toplum icin hayra yorulabilecek yayınları ve yayıncıyı bulmak samanlıkta iğne aramaktan farksız Modern kulturde bilginin de yonlendirme amaclı kullanıldığını biliyoruz Hem, her turden ahlaksızlığın esir aldığı bir kanaldan akan bilginin ne kıymeti harbiyesi olabilir ki? Ailemiz, cocuklarımız, toplumumuz gun be gun o kanaldan akan şeyle kirlenirken, haber demenin, bilgi demenin kime ne yararı olacak?
Artık televizyon denince, aklımıza haber, bilgi, sanat gibi kavramlar gelmiyor Aksine, her tur mahremiyet perdesinin paramparca edildiği, mustehcenlik ve şiddetin kol gezdiği, dini ve ahlaki değerlerin ayaklar altında ciğnendiği bir kepazelik meydanı var karşımızda Ustelik bu meydanın kahyaları bizi bizden calmaya ahdetmiş Cocuklarımızın istikbaline, hanımlarımızın iffetine, topyekUn manevi hayatımıza kastetmiş Ve buna dur diyecek bir merci yok Tek kalkanınız iradeniz ve kapatma duğmesi
RTUK BİLE TV ZARARLI DİYOR
Bizzat Radyo Televizyon Ust Kurulu tarafından hazırlanan araştırma raporunda dahi ilginc sonuclar var Televizyonun izleyenlere davranış kalıpları oluşturucu etkisinin, toplumda bazı davranışların yaygınlaştırılmasına yol actığının altı ciziliyor Raporun sonuc metninde şoyle deniliyor: Medyada şiddet ile saldırgan davranışlar arasındaki bağlantıyı araştıran toplu değerlendirme (metaanaliz) calışmaları topluca gozden gecirilmiş ve kucuk cocuklarda, şiddet icerikli televizyon ve film izleme ile saldırgan davranışlardaki artış arasında tutarlı kanıtların bulunduğu, cok net bir bicimde ortaya konmuştur Ayrıca ulkemizde, ruh sağlığı alanında calışan uzmanları cok buyuk olcude bunyelerinde barındıran uc buyuk meslek orgutunun, televizyonlardaki şiddet, mustehcenlik ve mahremiyet ihlalleri konusunda ortak bir bicimde, bunların toplumdaki bireylerin ruh sağlığını son derece olumsuz etkileyebileceği goruşunde oldukları da anlaşılmıştır (Radyo Televizyon Ust Kurulu Ozel Calışma Grubu Sonuc Raporu)
Yapılan bu değerlendirmeler televizyonun suca azmettiricilik payını acıkca ortaya koyuyor Yani kaynak belli O halde gerek devlet, gerekse toplum olarak bu onemli suc kaynağını ıslah etmek gerekmez mi? Ne yazık ki konu cok basit değil, meselenin ceşitli yonleri var Yayıncılık alanının modern ozgurluk kavramı ile irtibatına dikkat cekip bırakalım
BAZI HUKUMLER VE BUGUNUN YAYINCILIĞI
Bugunku televizyonculuk anlayışı pek cok dini hukumlerle de doğrudan celişir Birkacına kısaca değinelim:
Dinimiz fasıktan (Allahın emirlerine hassasiyeti olmayandan) edinilen zanni bilgiyi doğrulamadan kabul etmeyi yasaklar ve buyurur ki; Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın Yoksa bilmeden bir topluluğa kotuluk edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz (Hucurat, 6) Muslumanlar olarak haberlere bir de bu gozle bakmamız gerekir Aksi halde gormemiz gerekenlere kor, bizi hic ilgilendirmeyene hassas olma riskimiz cok yuksek Ayrıca haberlerin propaganda ve ticari amaclı olabileceğ ini de bilmeliyiz
Taklit, komedi, mizah, kabare, standup turu programların ana malzemesi, insani hata ve kusurların abartılarak kullanılmasıdır Bu da dini hukumlere ters duşmektedir Cenabı Hak muminlere hitap ederek buyurur ki: Ey muminler! Bir topluluk diğer bir topluluğu alaya almasın Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler Kadınlar da kadınları alaya almasınlar Belki onlar kendilerinden daha iyidirler Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kotu lakaplarla cağırmayın İmandan sonra fasıklık ne kotu bir isimdir! Kim de tevbe etmezse işte onlar zalimlerdir (Hucurat, 11)
Bazı programlarda dini unsurlar dolaylı veya doğrudan alay ve eğlence malzemesi yapılmaktadır Kuranı Kerim, dinimizi alay ve eğlence konusu yapanları dost edinmememizi (Maide, 57), dinlerini oyun ve eğlence edinen ve kendilerini dunya hayatının aldattığı kimseleri bırakmamızı (Enam, 70) emreder Şoyle buyurulur: Eğer kendilerine sorarsan, biz sırf lafa dalmış, şakalaşı yorduk, derler De ki: Allah ile, ayetleri ile ve peygamberi ile mi alay ediyorsunuz? (Tevbe, 65)
Dizi ve programlarda insanları eğlendirmek icin sıkca yalana da başvurulur Halbuki dinimiz, insanları eğlendirmek icin dahi yalana musaade etmez Hz Peygamber sav Efendimiz buyurmuştur ki:
Yazıklar olsun o kimseye ki, insanları guldurmek icin konuşur ve yalan soylerler Yazık ona, yazık ona (Ebu Davud, Tirmizi)
Kişilerin cekiştirilip aşağılanması, ozel hayatların acık edilmesi, kusur ve yanılgıların araştırılıp gun yuzune cıkarılması, gıybet, iftira, dedikodu zaten dinimizin yasakladığı işlerdir Oysa magazin programları başta olmak uzere bu yasakların ciğnendiği pek cok TV programı vardır Kuranı Kerimde buyurulur ki: Ey iman edenler! Zannın coğundan kacının Cunku zannın bir kısmı gunahtır Birbirinizin kusurunu araştırmayın, kiminiz kiminizi arkasından cekiştirmesin! Sizden biriniz olmuş kardeşinin etini yemek ister mi hic? Demek tiksindiniz O halde Allahtan korkun Allah tevbeyi cok kabul edendir, cok bağışlayıcıdır (Hucurat, 12)
SONUC OLARAK
Bir muslumanın evi onun en mahrem alanıdır Bu alandan iceriye ahlak ve davranış yonunden aileye zarar verebileceği duşunulen hic kimse kabul edilmez, edilemez Kapılar, pencereler, kilitler, surguler daha cok bunun icin kullanılır Fakat bugune dek kapı ve pencereden iceri girmeye yol bulamayan pek cok şer ve ahlaksızlık, artık farkında olarak ya da olmayarak ekranlardan sızabiliyor Kırın, parcalayın demiyoruz kimseye, ama kontrol elimizde mi değil mi, bakmamız lazım Artık kapılar pencereler evlerimizi korumaya yetmiyor Buna gore onlemler almamız lazım
Kurşat Salih YAMAN