iltasyazilim
FD Üye
Bir kara deliğe düşseniz anında ölmeyi bekleyebilirsiniz Fakat gerçekte yazgınız bundan çok daha tuhaf olacaktır
Bu herhangi birinin başına gelebilir Belki insan ırkı için yaşanılabilir yeni bir gezegen arıyorsunuz ya da sadece uzun bir yürüyüşe çıktınız ve ayağınız kayıverdi Her ne olursa olsun, bir noktada kendimizi kadim bir soruyla karşı karşıya buluruz: bir kara deliğe düştüğünüzde ne olur?
Ezilmeyi veya belki parçalara ayrılmayı bekleyebilirsiniz Fakat gerçek bundan çok daha ilginç Kara deliğe girdiğiniz anda gerçek ikiye bölünecektir Birinde hemen yanıp küle dönerken öbüründe tek kelimeyle zarar görmeden kara deliğin içine dalıvereceksiniz
Kara delik bildiğimiz fizik yasalarının dağıldığı bir yerdir Einstein bize yerçekiminin uzayın kendisini eğip büktüğünü öğretmişti Yeterli yoğunluktaki bir şey göz önünde tutulursa, uzayzaman o kadar eğilir ki gerçekliğin yapısında oyuk açarak kendi üzerine bükülür
Uzayın bükülmesi (Resim kaynağı: Julian Baum)
Enerjisi biten büyük bir yıldız burulup yok edilmiş böyle bir dünya parçasını ortaya çıkarmak için gereken aşırı yoğunluğu üretebilir Kendi ağırlığı altında bükülüp içe doğru çöktükçe uzayzaman onunla birlikte göçer Yerçekimsel alan o kadar güçlü olur ki ışık bile kaçamaz, yıldızın bir zamanlar son derece karanlık olduğu bölgeyi bir kara deliğe dönüştürür
Deliğin en dıştaki sınırı olay ufkudur (yerçekimsel gücün ışığın kaçma çabalarına tam olarak karşı koyduğu nokta) Daha ötesine gidin, orada kaçış yok Olay ufku enerjiyle parıldar Kuantum etkileri en uç noktada evrene geri saçılan kızgın parçacık dalgaları yaratmaktadır Buna keşfin sahibi fizikçi Stephen Hawking’e ithafen Hawking radyasyonu denilmektedir Bir zaman sonra kara delik yükünü saçıp yok olacaktır
Hawking radyasyonu (Resim kaynağı: Richard Kail)
Kara delikte derinlere gidildikçe uzay her zamankinden daha çok eğrilmiş olur ta ki merkezde sonsuz bükülü olana kadar Bu tekilliktir Uzay ve zaman anlamlı fikirler olmaktan çıkar ve bildiğimiz fizik yasaları – tamamı uzay ve zamana ihtiyaç duymaktadır – artık uygulanamaz
Bu noktada ne olup bitiyor, kimse bilmiyor Başka bir evren? Mazi? Bir kitaplığın arkası?Bu bir gizem
Tekilliğe doğru (Resim kaynağı: Henning Dalhoff)
O halde bu kozmik aberasyonlardan birine kazara düşerseniz ne olur? Güvenli olarak bulunduğu yerden kara deliğe doğru düşüşünüzü dehşet içinde seyreden uzay arkadaşınıza – ona Ayşe*diyoruz – sorarak başlayalım Süzüldüğü yerden işler tuhaflaşmak üzere
Siz olay ufkuna doğru hızla ilerledikçe Ayşe sizi esneyip bükülürken görüyor dev bir büyüteçle bakıyormuş gibi Üstelik ufka daha çok yaklaştıkça, daha çok ağır çekimde hareket ediyor görünüyorsunuz Uzayda hava olmadığından ona bağıramazsınız ama belki iPhone’nunuzdaki ışıkla bir Mors mesajı (bunun için bir uygulama var) yollamayı deneyebilirsiniz Ancak sözcükleriniz son derece yavaş ulaşır, ışık artan bir şekilde daha düşük ve daha kızıl frekanslarda uzayarak dalgalanır: ‘‘Tamam, t a m a m, t a m…’’
Ufka ulaştığınız zaman Ayşe sizi donarken görür Sanki biri pause butonuna basmıştır Yükselen sıcaklık sizi sarmaya başladığında orada alçıyla sıvanmış, hareketsiz, ufkun yüzeyinde gerili durursunuz
Olay ufku (Resim kaynağı: Richard Kail)
Ayşe’ye göre, uzayın esnemesi, zamanın durması ve Hawking radyasyonu alevleriyle ağır ağır yok ediliyorsunuz Kara deliğin karanlığına girmeden önce küle döndünüz bile Fakat cenazenizi planlamadan evvel Ayşe’yi unutalım ve bu korkunç manzarayı bir de sizin açınızdan seyredelim Şimdi, daha tuhaf şeyler oluyor: hiçbir şey
Doğanın en meşum yerinde hiçbir sarsılma veya titreme – ve kesinlikle esneme, yavaşlama veya kaynar ışınım olmaksızın süzülüyorsunuz Çünkü serbest düşüştesiniz ve bu yüzden yerçekimini hissetmiyorsunuz: Einstein’nın ‘‘en mutlu düşünce’’ dediği şey Bununla birlikte, olay ufku uzayda yüzen bir tuğla duvar gibi değildir Perspektifin yapay bir sonucudur bu Kara deliğin dışında duran bir gözlemci onun ötesini göremez, ama bu sizi ilgilendirmiyor Sizin açınızdan ufuk diye bir şey söz konusu değil Tabi kara delik daha küçük olsaydı problem yaşayacaktınız Yerçekim kuvveti ayağınızda başınızdan daha fazla olacak, sizi bir spagetti parçası gibi uzatacaktı Şanslısınız o devasa, Güneş’imizden milyonlarca kat büyük bir delik, öyle ki sizi spagettiye döndürebilecek kuvvetler dikkate alınmayacak kadar zayıf kalıyor Aslına bakarsanız, yeterince büyük bir kara delikte, hayatınızın geri kalanını gayet normal bir şekilde geçirebilirsiniz, ta ki tekillikte ölene kadar
Gerçekte ne kadar normal olabilir, merak ediyorsunuz, farz edin ki uzayzaman sürekliliğinde bir çatlağa doğru emiliyor, gayriihtiyari çekiliyor, diğer tarafa yönelemiyorsunuz? Fakat siz bunu düşünürken, o hissin uzaydan ziyade zamanla olan tecrübemizden kaynaklandığını hepimiz biliyoruz Zaman yalnızca ileri doğru hareket eder, geriye doğru asla gitmez ve bizi isteğimize karşı çeker, bu da geri dönmemizi engellemektedir
Bu yalnızca bir analoji değil Kara delikler uzay ve zamanı öyle uç bir noktaya kadar eğer ki, kara deliğin ufkunun içinde uzay ve zaman bilfiil rolleri değişir Bir anlamda sizi tekilliğe doğru çeken esasında zamandır Geriye dönüp geçmişe yolculuk yapamadığınız gibi geriye dönüp kara delikten kaçamazsınız
Kara delikten kaçamazsınız (Resim kaynağı: Henning Dalhoff)
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız
Bu herhangi birinin başına gelebilir Belki insan ırkı için yaşanılabilir yeni bir gezegen arıyorsunuz ya da sadece uzun bir yürüyüşe çıktınız ve ayağınız kayıverdi Her ne olursa olsun, bir noktada kendimizi kadim bir soruyla karşı karşıya buluruz: bir kara deliğe düştüğünüzde ne olur?
Ezilmeyi veya belki parçalara ayrılmayı bekleyebilirsiniz Fakat gerçek bundan çok daha ilginç Kara deliğe girdiğiniz anda gerçek ikiye bölünecektir Birinde hemen yanıp küle dönerken öbüründe tek kelimeyle zarar görmeden kara deliğin içine dalıvereceksiniz
Kara delik bildiğimiz fizik yasalarının dağıldığı bir yerdir Einstein bize yerçekiminin uzayın kendisini eğip büktüğünü öğretmişti Yeterli yoğunluktaki bir şey göz önünde tutulursa, uzayzaman o kadar eğilir ki gerçekliğin yapısında oyuk açarak kendi üzerine bükülür
Uzayın bükülmesi (Resim kaynağı: Julian Baum)
Enerjisi biten büyük bir yıldız burulup yok edilmiş böyle bir dünya parçasını ortaya çıkarmak için gereken aşırı yoğunluğu üretebilir Kendi ağırlığı altında bükülüp içe doğru çöktükçe uzayzaman onunla birlikte göçer Yerçekimsel alan o kadar güçlü olur ki ışık bile kaçamaz, yıldızın bir zamanlar son derece karanlık olduğu bölgeyi bir kara deliğe dönüştürür
Deliğin en dıştaki sınırı olay ufkudur (yerçekimsel gücün ışığın kaçma çabalarına tam olarak karşı koyduğu nokta) Daha ötesine gidin, orada kaçış yok Olay ufku enerjiyle parıldar Kuantum etkileri en uç noktada evrene geri saçılan kızgın parçacık dalgaları yaratmaktadır Buna keşfin sahibi fizikçi Stephen Hawking’e ithafen Hawking radyasyonu denilmektedir Bir zaman sonra kara delik yükünü saçıp yok olacaktır
Hawking radyasyonu (Resim kaynağı: Richard Kail)
Kara delikte derinlere gidildikçe uzay her zamankinden daha çok eğrilmiş olur ta ki merkezde sonsuz bükülü olana kadar Bu tekilliktir Uzay ve zaman anlamlı fikirler olmaktan çıkar ve bildiğimiz fizik yasaları – tamamı uzay ve zamana ihtiyaç duymaktadır – artık uygulanamaz
Bu noktada ne olup bitiyor, kimse bilmiyor Başka bir evren? Mazi? Bir kitaplığın arkası?Bu bir gizem
Tekilliğe doğru (Resim kaynağı: Henning Dalhoff)
O halde bu kozmik aberasyonlardan birine kazara düşerseniz ne olur? Güvenli olarak bulunduğu yerden kara deliğe doğru düşüşünüzü dehşet içinde seyreden uzay arkadaşınıza – ona Ayşe*diyoruz – sorarak başlayalım Süzüldüğü yerden işler tuhaflaşmak üzere
Siz olay ufkuna doğru hızla ilerledikçe Ayşe sizi esneyip bükülürken görüyor dev bir büyüteçle bakıyormuş gibi Üstelik ufka daha çok yaklaştıkça, daha çok ağır çekimde hareket ediyor görünüyorsunuz Uzayda hava olmadığından ona bağıramazsınız ama belki iPhone’nunuzdaki ışıkla bir Mors mesajı (bunun için bir uygulama var) yollamayı deneyebilirsiniz Ancak sözcükleriniz son derece yavaş ulaşır, ışık artan bir şekilde daha düşük ve daha kızıl frekanslarda uzayarak dalgalanır: ‘‘Tamam, t a m a m, t a m…’’
Ufka ulaştığınız zaman Ayşe sizi donarken görür Sanki biri pause butonuna basmıştır Yükselen sıcaklık sizi sarmaya başladığında orada alçıyla sıvanmış, hareketsiz, ufkun yüzeyinde gerili durursunuz
Olay ufku (Resim kaynağı: Richard Kail)
Ayşe’ye göre, uzayın esnemesi, zamanın durması ve Hawking radyasyonu alevleriyle ağır ağır yok ediliyorsunuz Kara deliğin karanlığına girmeden önce küle döndünüz bile Fakat cenazenizi planlamadan evvel Ayşe’yi unutalım ve bu korkunç manzarayı bir de sizin açınızdan seyredelim Şimdi, daha tuhaf şeyler oluyor: hiçbir şey
Doğanın en meşum yerinde hiçbir sarsılma veya titreme – ve kesinlikle esneme, yavaşlama veya kaynar ışınım olmaksızın süzülüyorsunuz Çünkü serbest düşüştesiniz ve bu yüzden yerçekimini hissetmiyorsunuz: Einstein’nın ‘‘en mutlu düşünce’’ dediği şey Bununla birlikte, olay ufku uzayda yüzen bir tuğla duvar gibi değildir Perspektifin yapay bir sonucudur bu Kara deliğin dışında duran bir gözlemci onun ötesini göremez, ama bu sizi ilgilendirmiyor Sizin açınızdan ufuk diye bir şey söz konusu değil Tabi kara delik daha küçük olsaydı problem yaşayacaktınız Yerçekim kuvveti ayağınızda başınızdan daha fazla olacak, sizi bir spagetti parçası gibi uzatacaktı Şanslısınız o devasa, Güneş’imizden milyonlarca kat büyük bir delik, öyle ki sizi spagettiye döndürebilecek kuvvetler dikkate alınmayacak kadar zayıf kalıyor Aslına bakarsanız, yeterince büyük bir kara delikte, hayatınızın geri kalanını gayet normal bir şekilde geçirebilirsiniz, ta ki tekillikte ölene kadar
Gerçekte ne kadar normal olabilir, merak ediyorsunuz, farz edin ki uzayzaman sürekliliğinde bir çatlağa doğru emiliyor, gayriihtiyari çekiliyor, diğer tarafa yönelemiyorsunuz? Fakat siz bunu düşünürken, o hissin uzaydan ziyade zamanla olan tecrübemizden kaynaklandığını hepimiz biliyoruz Zaman yalnızca ileri doğru hareket eder, geriye doğru asla gitmez ve bizi isteğimize karşı çeker, bu da geri dönmemizi engellemektedir
Bu yalnızca bir analoji değil Kara delikler uzay ve zamanı öyle uç bir noktaya kadar eğer ki, kara deliğin ufkunun içinde uzay ve zaman bilfiil rolleri değişir Bir anlamda sizi tekilliğe doğru çeken esasında zamandır Geriye dönüp geçmişe yolculuk yapamadığınız gibi geriye dönüp kara delikten kaçamazsınız
Kara delikten kaçamazsınız (Resim kaynağı: Henning Dalhoff)
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız