Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Karacaoğlan Kimdir,Karacaoğlan Hayatı,Karacaoğlan Biyografisi

Karacaoğlan Kimdir,Karacaoğlan Hayatı,Karacaoğlan Biyografisi
0
115

nicebayan

FD Üye
Katılım
Ara 24, 2016
Mesajlar
94,678
Etkileşim
2
Puan
38
Yaş
36
Web sitesi
nicebayan.com
F-D Coin
90
,Karacaoğlan Hayatı, Biyografisi, Eserleri

Türk insanlar şairi Güzel bir dil ve duygu evreni kurduğu şiirleriyle Türk halk şiiri geleneğinde çığır açmıştır

1606' doğduğu, 1679'da ya da 1689'da öldüğü sanılmaktadır Yaşamı üstüne emin bilgi yoktur Bugüne kadar yapılan çözümleme ve araştırmalara kadar 17yy'da yaşamıştır Nereli olduğu üstüne öbür düşünceler öne sürülmüştür Bazıları Kozan Dağı yakınındaki Bahçe ilçesinin Varsak (Farsak) köyünde doğduğunu söylerler Bazıları da Osmaniye ili Düziçi ilçesinin Farsak köyünde doğduğunu söylerler* Gaziantep'in Barak Türkmenleri de, Kilis'in Musabeyli bucağında yaşamış Çavuşlu Türkmenleri de onu kendi aşiretlerinden sayarlar Bir başka söylentiye kadar Kozan'a tabi Feke ilçesinin Gökçe köyündendir Batı Anadolu'da yaşayan Karakeçili aşireti onu kendinden sayar Mersin'in Silifke, Mut, Gülnar ilçelerinin köylerinde, o yöreden olduğu ileri sürülür Bir menkıbeye kadar de Belgradlı olduğu söylenir Bu kaynaklardan ve şiirlerinden edinilen bilgilerden çıkarılan, onun Çukurova'da doğup, yörenin Türkmen aşiretleri arasında yaşadığıdır

Adı bir takım kaynaklarda Simayil, kendi şiirlerinden bazısında ise Halil ve Hasan olarak geçer Akşehirli Hoca Hamdi Efendi'nin anılarına göre Karacaoğlan yetim büyüdü Çirkin bir kızla evlendirilmek, babası gibi ömür boyu askere gücüne gitmek korkusu ve o sıralarda Çukurova'da derebeyi olan Kazanoğulları ile arasının açılması sonucu genç yaşta gurbete çıktı İki kız kardeşini de yanında götürdüğünü, Bursa'ya, hatta İstanbul'a gittiğini belirten şiirleri vardır Tekrar bu şiirlerinden anlaşıldığına göre, Bursa'da ev bark sahibi oldu, evlat acısı fark etti Anadolu'nun çeşitli illerini gezdiği, Rumeli'ye geçtiği, Mısır ve Trablus'a gittiği de sanılıyor Yaşamının büyük bir bölümünü Çukurova, Maraş, Gaziantep yörelerinde geçirdi

Doğum yeri gibi, ölüm yeri de kesin olarak bilinmemektedir Şiirlerinden, çok uzun yaşadığı anlaşılmaktadır Öğretmen Hamdi Efendi'nin anılarına göre Maraş'taki Cezel Yaylası'nda doksan altı yaşında ölmüştür En son bulgulara tarafından ise mezarının İçel'in Mut ilçesinin Çukur köyündeki Karacaoğlan Tepesi denilen yerde olduğu sanılmaktadır

Karacaoğlan Osmanlı Devleti'nin iktisadi bunalımlar ve iç karışıklıklar içinde bulunduğu bir çağda yaşamıştır Şiirinin kaynağını, doğup büyüdüğü göçebe toplumunun gelenekleri ve içinde yaşadığı, yurt edindiği doğa oluşturur Güneydoğu Anadolu, Çukurova, Toroslar ve Gavurdağları yörelerinde yaşayan Türkmen aşiretlerinin yaşayış, duyuş ve düşünüş özellikleri, onun kişiliği ile birleşerek âşık edebiyatına yepyeni bir söyleyiş getirir Anadolu halkının 17yy'da çektiği acılar, göçebe yaşantısının yoklukları, çileleri, çaresizlikleri, şiirinde yer almaz

Şiirlerindeki insana dönüklüğünün özünde bariz olan tema doğa ve aşktır Ayrılık, gurbet, sıla özlemi, ölüm ise şiirinin bu bütünselliği içinde beliren başka temalardır Duygulanışlarını realist biçimde dile getirir Düşündüklerini açık, kavranabilir bir dille ortaya koyar Acı, ayrılık, vefat temalarını işlediği şiirlerinde de bu özelliği göze çarpar Düşten çok gerçeğe yaslanır Çıkış noktası yaşanmışlıktır Ona tarafından, birey yaşadığı sürece yaşamdan alabileceklerini almalı, gönlünü dilediğince eğlendirmelidir Yaşama sevincinin kaynağı güzele, sevgiliye ve doğaya olan tutkunluğudur Güzelleri, yiğitleri över, dert ortağı bildiği dağlara seslenir Lirik söyleyişinin özünde, halkının duyuş ve düşünüş özellikleri görülür

Göçebe yaşamının vazgeçilmez bir parçası olan doğa, onun şirinin başlıca temalarından biridir Yaşadığı, gezip gördüğü yörelerin doğasını ihtişamlı bir biçimde dile getirir Dost, kardeş bildiği, sevgilisiyle benzer gördüğü, iç içe yaşadığı bu doğa, onun için sadece bir mekan olmaktan ötedir Şiirinin diğer kayda değer bir teması olan aşkın varoluşu, doğadaki benzetmelerle güzelleşir Onunla yaşanan mutluluk, onun getirdiği acı doğa ile paylaşılır Sevgili, şiirinde doğanın ayrılmaz bir parçasıdır

Şiirlerinde yer yer sıla özlemi ve vefat temasına da rastlanır Sevdiğinden, ilinden, obasından bambaşka düşüşü özlemle dile getirir, yakınır Vefat de, ayrılık ve yoksullukla benzeyen tuttuğu bir derttir

Doğa temasının yanı sıra şirinin başlıca odak noktasını oluşturan aşksevgili kavramını, âşık şiirinin geleneksel kalıpları haricen bir söyleyişle ele alır Onun için sevgili, düşlenen, bin bir hayal ile var edilen, ulaşılmazlığın umutsuzluğuyla namına türküler yakılan bir varlık değildir; doğa ve insan ilişkileri içindedir Onu, yaşamdan ve bu ilişkilerden soyutlamadan verir

öncelikle onun şiirinde sevgililerin adları söylenir: Elif, Anşa, Zeynep, Hürü, Döndü, Döne, Esma, Emine, HaticeKaracaoğlan bunların kimine bir pınar başında su doldururken, kimine helkeleri omuzunda suya giderken, kimine de yayık yayıp halı dokurken görüp vurulmuştur Gönlü bir hoş ile eylenmez, bir kişiye bağlanmaz Uçarılık, onun duygu dünyasının şiirsel söyleyişine yansıyan en belirgin yanıdır Erotizm, şiirine sevmek ve sevişmek olgusuyla yansır Kanlıcanlı sevgili, cinsellik motifleriyle daha da belirginleşir, şiirinde güzel bir biçimde yer eder Onun sevgiye ve kadına bakış açısı, âşık şiirine icat getirir ve bu gelenek içinde etkileyici bir nitelik taşır Tanrı kavramı ve din teması şiirinde önemlice bir yer tutmasa bile, bu konudaki yaklaşımıyla da kendi şiir geleneğine yine öbür bir bakış açısı getirmiş ve sonraki kuşaklar üstünde etkileyici yönlendirici olmuştur

Karacaoğlan yaşadığı çağda yetişmiş diğer saz şairlerinin tersine, dil ve ölçü bakımından Divan Edebiyatı'nın etkisinden uzak kalmıştır Güneydoğu Anadolu insanının o çağdaki günlük tavır diliyle yazmıştır Kullandığı Arapça ve Farsça sözcüklerin sayısı azdır Yöresel sözcükleri ise yoğun bir biçimde kullanır Deyimler ve benzetmelerle insanlar şiirinde kendine özgü bir şiir evreni kurmuştur Bu da onun şiirine farklı bir renk katar Bu sözcüklerin bir çoğunu ahali dilinde yaşayan biçimiyle, söylenişlerini bozarak ya da anlamlarını değiştirerek kullanır

Karacaoğlan, millet şiirinin geleneksel yarım uyak düzenini ve yer yer de redifi kullanmıştır Hece ölçüsünün 11'li (6+5) ve 8'li (4+4) kalıplarıyla yazmıştır Bir Takım şiirlerinde ölçü uygunluğunu sağlamak için hece düşmelerine başvurduğu da görülür Mecaz ve mazmûnlara çokca başvurması, söyleyişini etkili kılan kayda değer öğelerdir

Şiirsel söyleyişinin önemli bir özelliği de, ırk şiiri türü olan mani söylemeye yakın oluşudur Koşmalar, semailer, varsağılar ve türküler şiirleri arasında önemlice yer miktar Bunların her birinde açık, anlaşılması mümkün bir biçimde, içli ve özlü bir söyleyiş birliği kurmuştur

Pir Sultan Abdal, Âşık Acayip, Köroğlu, Öksüz Dede, Kul Mehmet'ten etkilenmiş, şiirleriyle Âşık Ömer, Âşık Hasan, Âşık İsmail, Katibî, Kuloğlu, Gevheri gibi çağdaşı şairleri olduğu kadar 18yy ve şairlerinden Dadaloğlu, Gündeşlioğlu, Beyoğlu, Deliboran'ı, 19yy şairlerinden de Bayburtlu Zihni, Acıklı, Seyranî, Zileli Talibî, Ruhsatî, Şem'î ve Yeşilabdal'ı etkilemiştir Sonra da gerek Meşrutiyet, lüzum Cumhuriyet dönemlerinde, ahali edebiyatı geleneğinden yararlanan şairlerden RT Bölükbaşı, FN Çamlıbel, KB Çağlar, AK Tecer ve C Külebi, Karacaoğlan'dan esinlenmişlerdir

Şiirleri 1920'den beri araştırılan, derlenip yayımlanan Karacaoğlan'ın bugüne kadar, yazılmış kaynaklara beş yüzün üzerinde şiiri geçmiştir



Eserlerinden bazıları:

1
Vara vara vardım ol kara taşa
Hasret ettin beni kavim kardaşa
Sebep ne gözden akıcı kanlı yaşa
Bir ayrılık bir sefalet bir ölüm

Nice sultanları tahttan indirdi
Nicesinin gül benzini soldurdu
Nicelerin gelmez yola gönderdi
Bir ayrılık bir sefalet bir vefat

Karac'oğlan der ki kondum göçülmez
Acıdır ecel şerbeti içilmez
Üç derdim var birbirinden seçilmez
Bir ayrılık bir fakirlik bir ölüm


2
Sunayı da deli gönül sunayı
Ben yoluna terk eyledim sılayı
Armağan gönderdim telli turnayı
İner gider bir gözleri sürmeli

Sabahleyin uğradım yarin yurduna
Dayanılmaz firkatine derdine
Yıkılası karlı dağın ardına
Aşar gider bir gözleri sürmeli

Ateş yanmayınca duman mı tüter
Ak gerdan üzerinde çimen mi biter
Vakti gelmeyince bülbül mü öter
Öter gider bir gözleri sürmeli

Karacaoğlan kapınıza kul gibi
Gönül küsüverse ince kıl gibi
Seherde açılmış gonca gül gibi
Kokar gider bir gözleri sürmeli


seçme parça *
 
858,542Konular
981,896Mesajlar
32,550Kullanıcılar
HarrabSon üye
Üst Alt