Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.
Son vakitlerde rastladığımız karaciğer yağlanmalarının birden fazla alkolle değil, beslenme yanlışları ile bağlantılı. “Alkole bağlı olmayan yağlı karaciğer hastalığı” diye tanımlanan bu sorun birçok hastada rastgele bir belirti vermiyor.“Alkole bağlı olmayan yağlı karaciğer hastalığı”, obez bireylerde %75 civarında görülür. Kimi hastalar yorgunluk, halsizlik, karın sağ üst kısmında rahatsızlık hissinden yakınabilir. Muayenede az yahut orta ölçü karaciğer büyüklüğü vardır.
Karaciğer marazının kan belirteçleri olan “ALT, AST” dediğimiz enzimler olağanın 2-4 katına kadar yükselebilir. Obezite, karbonhidrattan varlıklı tek istikametli beslenme, diabetes mellitus (şeker hastalığı) “Alkole bağlı olmayan yağlı karaciğer hastalığı” oluşumunda etkenlerin başında gelir. Fakat son vakitlerde yağlı karaciğer marazının oluşumunda bağırsak mikrobiyotası dediğimiz bağırsak bakterilerinin rolü büyüktür. Bağırsak epiteli sıradanda zararlı mikropların toksik hususlarını geçirmez.
Bunda bağırsakta probiyotik dediğimiz dost bakterilerin rolü vardır ve probiyotikler bağırsak sızdırmazlığını sağlayarak bir conta hizmeti yaparlar. Floradaki en ufak bir bozulma yahut zayıflama ise bağırsaktaki bu zararlıların kan dolaşımına karışmasına ve bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olur. Buna sızdıran bağırsak sendromu diyoruz. Sızdıran bağırsak sendromu şeker marazı, karaciğer yağlanması, obezite üzere metabolik marazlar başta olmak üzere çok sayıda sıhhat problemine neden olur.
Bağırsaklarımız probiyotik (dost bakteriler) istikametinden zayıfsa bu toksinlerin vücuda girişi süratli ve daha çokça olur. Bu toksinlere karaciğer reaksiyon vererek evvel yağlanmaya sonra karaciğer hücrelerinde hasara yol açar. Evvel karaciğer hücrelerinde yağlanma meydana gelir, biz buna karaciğer yağlanması diyoruz. Sonra karaciğer hücrelerinde hasarın göstergesi olarak “ALT, AST” dediğimiz karaciğer enzimlerinde artış meydana gelir ki buna da iltihaplı (inflamasyonlu) karaciğer yağlanması denir. Bu safhadan sonra karaciğer sirozuna kadar gidebilen klinik bir süreç laf hususudur. Günümüzde karaciğer yağlanmasının alkol dışında nedenleri arasında birinci beslenme ile ilgili cürümler gelmektedir.
Karaciğer yağlanması alkol dışında çoklukla çokça kilolu, göbekli, bel muhiti geniş, kan şekeri (özellikle tokluk şekeri) yüksek, kan yağları istikrarsız, münhasıran trigliserid seviyeleri çokça olan şahıslarda görülüyor.
Karaciğer enzimleri yüksek olan insanlarda iltihaplı yağlı karaciğer dışındaki nedenlerin de araştırılması gerekir (viral hepatitler, toksik hepatit, otoimmün hepatit, hemakromatozis, wilson illeti, çölyak hastalığı). Karaciğer yağlanması tedavisinde son yıllarda probiyotikler ile ilgili yapılan tedaviler literatürde süratle artmaktadır. Karaciğer yağlanması tedavisi için kesinlikle bir gastroenteroloji uzmanınıza başvurmanız gerekir.
Karaciğer marazının kan belirteçleri olan “ALT, AST” dediğimiz enzimler olağanın 2-4 katına kadar yükselebilir. Obezite, karbonhidrattan varlıklı tek istikametli beslenme, diabetes mellitus (şeker hastalığı) “Alkole bağlı olmayan yağlı karaciğer hastalığı” oluşumunda etkenlerin başında gelir. Fakat son vakitlerde yağlı karaciğer marazının oluşumunda bağırsak mikrobiyotası dediğimiz bağırsak bakterilerinin rolü büyüktür. Bağırsak epiteli sıradanda zararlı mikropların toksik hususlarını geçirmez.
Bunda bağırsakta probiyotik dediğimiz dost bakterilerin rolü vardır ve probiyotikler bağırsak sızdırmazlığını sağlayarak bir conta hizmeti yaparlar. Floradaki en ufak bir bozulma yahut zayıflama ise bağırsaktaki bu zararlıların kan dolaşımına karışmasına ve bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olur. Buna sızdıran bağırsak sendromu diyoruz. Sızdıran bağırsak sendromu şeker marazı, karaciğer yağlanması, obezite üzere metabolik marazlar başta olmak üzere çok sayıda sıhhat problemine neden olur.
Bağırsaklarımız probiyotik (dost bakteriler) istikametinden zayıfsa bu toksinlerin vücuda girişi süratli ve daha çokça olur. Bu toksinlere karaciğer reaksiyon vererek evvel yağlanmaya sonra karaciğer hücrelerinde hasara yol açar. Evvel karaciğer hücrelerinde yağlanma meydana gelir, biz buna karaciğer yağlanması diyoruz. Sonra karaciğer hücrelerinde hasarın göstergesi olarak “ALT, AST” dediğimiz karaciğer enzimlerinde artış meydana gelir ki buna da iltihaplı (inflamasyonlu) karaciğer yağlanması denir. Bu safhadan sonra karaciğer sirozuna kadar gidebilen klinik bir süreç laf hususudur. Günümüzde karaciğer yağlanmasının alkol dışında nedenleri arasında birinci beslenme ile ilgili cürümler gelmektedir.
Karaciğer yağlanması alkol dışında çoklukla çokça kilolu, göbekli, bel muhiti geniş, kan şekeri (özellikle tokluk şekeri) yüksek, kan yağları istikrarsız, münhasıran trigliserid seviyeleri çokça olan şahıslarda görülüyor.
Karaciğer enzimleri yüksek olan insanlarda iltihaplı yağlı karaciğer dışındaki nedenlerin de araştırılması gerekir (viral hepatitler, toksik hepatit, otoimmün hepatit, hemakromatozis, wilson illeti, çölyak hastalığı). Karaciğer yağlanması tedavisinde son yıllarda probiyotikler ile ilgili yapılan tedaviler literatürde süratle artmaktadır. Karaciğer yağlanması tedavisi için kesinlikle bir gastroenteroloji uzmanınıza başvurmanız gerekir.
