Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Karadeniz Bölgesinin Gelenekleri

Karadeniz Bölgesinin Gelenekleri
0
158

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Karadeniz Bölgesinin Gelenekleri Nelerdir

DOĞUM

Evlililiğin birincil devrelerinde gelinin gebe kalması istenirdi Hamile kalmaması durumunda telaş düşülür, hata varsa bunun gelinden kaynaklandığı düşünülürdü Gebe kalınması için okutma dahil her çareye başvurulurdu Birkaç sene içinde eğer gelin gebe kalmazsa, anlaşılarak ya boşatılır, veya üzerine kuma alınırdı Eğer hamil kalmışsa, oturmasına, kalkmasına, yemesine, içmesine dek dikkat edilir, giderken bir fazla batıl usul de uygulanırdı Doğum zamanı köy ebesi çağrılırdı Bebeğin çıpa'sını (göbek bağı) ebesi ya da insancıl birisinin kesmesi istenirdi Birincil doğan sebinin erkek olması istenirdi Derhal de o kadar ya Çocuk doğar doğmaz sağ kulağına ezan ve sol kulağına kamet okunurdu Doğum yapan anne kırk gün lohusa kalırdı Çocuğa genel olarak büyüklerin ismi verilirdi Daha fazla ölen nine, büyükbaba ya da yakın tarihte ölmüş birinin ismi verilmesi halen devam etmektedir Çocuk kısa bir vakit kundakta kalır Sonra beşiğe alınırdı Nazarlanmasın diye çocuk uzun süre yabancılara gösterilmezdiGösterileceği süre nazarlık takılır, yüzüne kara sürülürdü Anne sütü olduğu müddetçe emzirilir Sütten kesildikten daha sonra inek sütü verilirdi Anne sütü yoksa, birincil zamanlarda, süt anne aranırdı Yakın çevreden herkes çocuğu emzirir ona süt anne olurdu Süt analık yaygın bir kullanım olup yer yer hala devam etmektedir

Süt çocuk, süt kardeşi ve ondan sonradan doğacak çocuklarla süt aşağı akardiye evlendirilmezdi Kız ergenlik dönemine dek çember, sonra da keşan bağlardı Erkek çocuklar buluğ çağı dönemine değin kırpıntı, yağluk, sonradan da başlık ve abaniye bağlardı Doğumdan daha sonra kızın annesi tarafından peşuk alayı yapılırdı Alay ekek evinde olurdu Alaya kızın ailesi ve yakınları katılırdıÇocuk kız ise kırmızı, erkek ise mavi beşik hediye edilirdi Bu durum yalnızca birincil çocuk için yapılırdı Öteki çocuklar bu beşikle büyütülürdü Alaya katılanlar eşya ve hediye veririlerdi Kundağa konulmuş paralar ise çocuğu yıkayan ebeye armağan edilirdi Ebeler çoğu zaman bu parayı almaz çocuğa bırakırdı


EVLENME

Evlilikler yakın çevreden yapılır, yakın çevrede kız yoksa dışarı çıkılırdı Gelinlik kız komşu, akraba ve aile büyüklerince yapılırdı Her ne değin erkeğin görüşü alınsada son laf aile büyüklerindi

Beşik kertme vardı Ancak bu doğuda olduğu dek zorunlu olmayıp, çocuklar büyüyünce evleme zorunluğu taşımazlardı Kız arama da elçi denilen insanlar devreye girerdi

Kız seçimine fazla tartma verilirdi Kızın soyu sopu araştırılırdı Kız tarafıda erkeğin soyu sopunu araştırır, uygunsa verirdi Kızın erkeğe gönüllü olması ve kaçma işini beraber planladıkları durumlarda durum pozitif büyütülmez, zamanla örtbas edilirdi Sevenlerin kavuşamama durumunda maraz denen ruh hastalıkları olurdu Kız istenmeden önce ondan büyük kız olup olmadığı araştırılırdı Böyle bir durum varsa kız istenmez, istense de büyük kız varken küçük kız verilmezdi Kızın bir başkasına sevdalı olup olmadığına bakılrdı Kız daha istenmeden, yani iş resmiyete dökülmeden elçiler tamamen iş halledilmiş olurdu

Kız istenmeye gidilirken rakip farkında olan edilir, tedbirli olmaları sağlanırdı Erkek tarafı karşılanır ağırlanır Bir müddet ordan buradan konuşuldukjtan sonradan esas konuya girilirdi Allah'un izniyle, Peyganberun kavliyle kizinuzi oğlumuz Temel'e istiyirukdenirdi Kız tarafı kendini naza çeker, yanıt vermek istemez, dere kahve, yemek yemek ikram edip konuyu dağıtmaya çalışırdı Erke tarafı da israr eder Kızı vermezseniz ne yemeğinizi yeriz nede kahvenizi içerizderdi Hayli çaba sonunda istekler sıralanır, kabul edilince de kız verilirdi Kız istendiğinde verilirdi Çünkü söz önceden alınır ve kararlaştırılmış olurdu Laf alınmadan kız istendiğinde, istenmedik olaylar olabilirdi Erkek tarafı soğuk karşılanır Mazeretler uydurulur Bazen de kız görücüye çıkmazdı Kız tarafı erkek tarfının karşılayabileceği dek başlık parası isterdi Bu kıza harcanırdı Keza kıza alınacak eşya ve altın tesbit edilirdi

Ara kesildikten sonradan (kızın sözünün alınması) olay hemen duyurulurdu Bu da erkek tarfının dılaru da hava ya kurşun sıkmasıyla olurdu Peşinden yemek yemek yenir Nikah günü belirlenir, teferruatlar konuşulurdu
Ara kesilirken kız tarfına bahşedilen sözler düğnden önce yerine getirilirdi Bir alış veriş günü tesbit edilirdi Genelde Çarşamba günü olurdu Her iki tarfta birinci derece yakınlar olurdu

Takılardan genel olarak bir zamanlar dilme fes, beşli, daha sonraları zincir, bilezik, küpe, yüzük, saat, alyans, iğne gibi altın eşyalar alınırdı sonra söz bahşedilen giyim kuşam ve yerleşimle ilgili diğer eşyalar alınırdı

Alınan eşyalar önce kız evine gönderilir, kızın kendi hazırladığı eşyalarla birlikte sergilenirdi Bu olaya Bohça Açıldıdenirdi Perşembe'den Cumartesiye değin açık kalır isteyen kazanç bakardı
Eşyalar evden çıkarken, kızın erkek kardeşi yahut bir yakını kapıyı keser veya sanduğa otururdu Kapı erkek tarafının bir arz para vermesiyle açılırdı Cumartesi erkek evine getirilen eşyalar kız tarafınca yerleştirilirdi Kına gecesi Cumartesi olup her iki taraftada yapılırdı Misafirler horon eder, oynar, toplu halde kurşun sıkılırdı O gecede geline kına yakılır Diğer isteyenlerde var ise onlarda kına yakardı Ara Sıra geline yakma işlemi Pazar sabahına bıraklıdığı da olurdu Erkek tarafı kına gecesinde şeker, fındık türü yiyecekler gönderirdi Pazar sabahı erkek tarafı kalabalık bir halde kızı almaya giderdi Duğuncidenen bu grup yol her tarafında sıkça tabanca sıkardı Bunu duyan kız tarafı da karşılık verirdi

Gelini evden genellikte damadın babası veya ağabeyi çıkarırdı bu arada kapı kesilir bahşiş istenirdi Yol baştan başa yer yer yol kesildiği olurdu Geli evden çıkarken kurşun sesleri ortalığı yıkardıBazı evlerdede ilahiler okunurdu Yol yakınsa gelin yayalara ait, uzaksa beygir ile getirilirdi Gelinin evinden gelenlere ikram edilen lokumu damada ulaştıran ödüllendirilirdi Bu kimseye müjdecidenirdi Müjdeciye ya para veya bir tepsi baklava verilirdi Kız ve erkek tarafıı birlikte kurşun cet cet gelinle birlikte erkek evine gelirdi Bu gruba alaydenirdi Kız ağlarsa, Ayrıca ağlıyalum, keza gidelumdenirdi Kız eve girmeden önce tatlı dilli olsun diye, elini bala tutturup sağ parmaklarıyla kapının başına sürerlerdi Zengin olsun diye başına bez koyup para dökerlerdi Kız tarfından birileri gelini içeri sokmazBir şeyler isterdi Buna kapılık dilemekderlerdi

Gelin odasına götürülür, oturtulur, yanına genellikle ablası veya yengesi bulunurdu Ara Sıra de o mahalede yeni gelin olmuş birisi de olabilirdi Düğün akşama kadar devam ederdi giderken sıksaray, sallama, atlama, titreşim gibi horonlar yapılırdı Horonlar genellikle erkek erkeğe, kadın kadına oynanırdı Erkekler daha fazla evin dışarıda ya da avluda, kadınlar ise evin içinde bir yerde oynarlardı Erkekler kızlar bir arda oynadığında kadınlar ya da kızların kollarına ancak yakınları girebilirdi Horonlar kaval, tulum, akordiyon, mozika (mızıka) nadir olarak zurna ve daha fazla kemençe eşliğinde oynanırdı

Birçok zeminde şairle atma türkülerle horona ayrı bir renk katarlardı bu arada erkek anaları da manâsız durmaz Sağa sola göz gezdirir Bir kız ararlardı Yakın komşuların yardımıyla misafirlere yemek yemek verilirdi bu arada bazıları bahşiş almak için yemeği engellerdi Buna sofra bağlamadenirdi Hava kararamadan düğün alayı dağılır ama kız kadar bir kaç kişi bir müddet daha beklerdi Gerdeğe girilmeden eğer evvelden kıyılmadıysa öğretmen nikahıyapılırdı Ev gerdeğe gireceklere bırakılır Bir günlüğüne konut sakinleri komşulara kalırdı Pazartesi günü gelin erken kalkar ve ev işlerine konulurdu Sözde uğursuzluk getirmesin diye geline bir hafta süpürge tutturulmazdı Bugün bununla beraber kız ve erkek tarafının birbirine bohça içersinde hediye verdiği gündür Bu olaya bohça çıktıdenirdi Düğünden bir hafta sonradan yediolurdu Yedi, kızın damatla babasının evine gitmesiydi Güvey'a sırası gelmişken ara sıra ağra kaçan şakalar yapılırdı Bu şakalrdan korunmak için damadın yanında korumaları olurdu Güvey sofraya oturduğunda sofra arkadaşları göre bağlanır Kaynana sofranın açılması ve damadın yemek yemek yemesi için bahşiş verirdi Yedididen birkaç gün sonradan da kız tarafı erkek tarafınca devet edilirdi


ÖLÜM

Cenaze törenlerini hocalar yönlendirir Eğer durum ağırlaşmış ve yapılacak bir şey kalmamışsa, hoca çağrılır, son nefeste Kur'an ile gitmesi sağlanırdı Vefat yaşlılar için doğal karşılanır, çocuk ve genç ölümleri derin iz bırakırdıBu gibi durumlarda halen devamlı ölünün ardındaki epope yazma geleneği vardır Ölen kimsenin ağzının açık kalmaması için bir bez parçasıyla ağzı bağlanırÜzerine şimemesi için bir bıçak konur Vefat olayı yakın köylere sela, uzaklara telefon ya da telgrafla bildirilir

Cenaze genelde, ertesi gün gömülür Bundan kasıt uzaktan olan yakınlarun gelebilmesi içindir

Genellikle öğle namazı sonrası, yakınların yetişememe durumunda ikindi namazından daha sonra defin işlemi olur Ölüye dargın olanlar dahi cenaze törenine katılır Ölünün başında yas yakılır Ağıtlarda sınır olmaz Ölenin arkasından iyiliklerinden, yaşadıklarından rasgele sesli olarak bahsedilir Bunu kadınlar çoğunlukla yapar Komşular devreye girer, ölü sahiplerini teselli ederken geleni gideni ağırlar, uzaktan gelenlere yemek yemek veririler Ölünün hazırlanması, cenaze önce ve sonrası işlele daima komşular uğraşır
Yıkanıp tabutla musllaya konan mevtanın yüzüne isteyen bakabilir Cenaze namazına tabut omuzda götürülür Her ailenin kendine ait mezarlığı olduğu gibi köyün müşterek mezarlığıda vardır

Beden dikkatle hazırlanan mezara tabutla veya kefenle konur Karoser gömülürken Kur'an okunur Cenazeye gelen çocuklara bisküvi, şeker, fakirlere ve ihtiyacı olanlara havlu, namazgah, Kur'anı Kerim, dini bilgiler ve para verilirdi Bir Takım yerlerde ölenin günahlarını affı için ödev denilen dini bir tören yapılırdı

Defin akşamı ölü evinde Kur'an okunur Bazı yerlerde de ölünün yıkanmasından gömülmesine değin ama zaman de hatim yaptırılır Belli aralıklarda mevlit okutulur Ölü yakınları uzun süre yalnız bırakılmaz, ziyaret edilir

Rize ve çevresinde çoğu medeniyet ve devletler gelip geçmiştir Lakin Rize'nin Türkler kadar fethinden sonradan, öteki medeniyetler târihin seyri içerisinde unutulmuş ve bu alan tamâmen Türkİslâm kültürüyle yoğrulmuş ve menfaat sağlamıştır

YÖRESEL GİYİM

Kadınların başlarında çoğunlukla sâde ve çiçek desenli örtüler vardır Uzun entari giyilir Entari üstüne peştemal bağlanır Peştemal ise umûmiyetle kahverengi, kırmızı ve siyah renktedir Bele kalın bir kuşak sarılır Ayağa renkli yün çorap giyilir Başlarına keşan adı bahşedilen bir örtü örterler

Erkeklerin başlarında kara şayaktan üretilmiş bir başlık vardır Bu başlık ortası oyuk bir sargı biçimindedir Yanlamasına sarkan kolları ile bağlanarak başa sarılır Gövdeye kolsuz ve yakası aşağıda doğru uzanan yelek, bunun aşağıda işlik denilen gömlek giyilir Pantolonun yerini zıpkaalır Bu arkası körüklü, paçaları rahat bir pantolon çeşididir Ayağa sabukdenilen bir çizme giyilir

IRK OYUNLARI VE FOLKLOR

Irk oyunları ve müziği Doğu Karadeniz bölgesinin özelliklerini taşır Folklor, ırk ve halk oyunlarında Kafkas ülkelerinin tesiri görülür Başta gelen oyunları ise horonolup, bunların meşhurlarıhemşin horonu, Rize titremesi, iki üçgenin taban olmayan kenarı, sıçrayarak ve sallamadır Horon kelimesi horomdan kazanç Bu ise mısır tarlalarındaki yığınlara bahşedilen isimdir *
 
858,543Konular
981,899Mesajlar
32,558Kullanıcılar
doğandoğanSon üye
Üst Alt