iltasyazilim
FD Üye
Karagöz ve Hacivat oyunu
Karagöz ve Hacivat Mandıra oyunu
Nâreke zırıltısı ve tef velvelesi ile numaradan kaldırıldıktan sonra Hacıvat semai söyleyerek gelir
Sana dil vereli câna aman
Semai bittikten sonradan Hacıvat perde gazelini okur, perde gazeli bittikten sonra devamla;
Hacıvat: Huzuru haziran, cemiyyeti irfan, vakti safayı merdan, laindir, dinsizdir, münafıktır şeytan, şeytana lanet, rahmâna hamdü bigayet ve bizi seyredenlere sıhhatler dilerim (Hacıvat burada eğilip yeri öper) Nâdanlar eder sohbeti nâdanla telezzüz Divânelerin kezademi ane gerektir Beyti güzinin müeddasınca her hâli lâtif, etvârı zarif, fasuhillisan, musahibeti tatlı
Karagöz: (pencereden) Hoş geldin keçi suratlı
Hacıvat: Bir yâri vefâdar olsa, geliverse şu dört köşe perde üzre ayak bassa, o söylese ben dinlesem, ben söylesem o dinlese
Karagöz: (pencereden) Şu Hacıvat ’ın suratına da leylekler kaka etse
Hacıvat: Her ikimiz söyleşirken seyreden ahibba safayâb olsalar, meslek ne imiş diyelim işimizi mevlam rast getire Ah bana bir ağırlama medettt Yar bana bir gösteri amann amannnnn
Karagöz: (pencereden) Hacıvat bağırma, evde çocuk uyuyor
Hacıvat: Aman bana bir eğlenceeee
Karagöz: (pencereden) Altında inersem boğazını sıkarım, defol kapımın önünden
Hacıvat: (gazel okur gibi) Gelse o çeşmi siyahımmmmmm, handeler peyda olurrrrrr
Karagöz: (aşağıya tlar, boğuşurlarken) Seni gidi edepsiz seni
Hacıvat: Aman Karagözüm yavaş ol boğazımı sıktın
Karagöz: Elini çek ordan para kesesini aşırma
Hacıvat: Yapma Karagöz sakalımı yoldun (Hacıvat kaçar)
Karagöz: Of amann, öldüm bayıldım, eski minderler gibi yerlere yayıldım, amanın kaburga kemiklerim, karnım, bağırsaklarım, ille de armudu fukaram vay vay vay (ayağa kalkar) Seni gidi yöneticilik fitili, mum bacaklı, keçi sakallı, dilenci kıyafetli adam seni Hele bir daha gel de bak bacağından tutar tâ kurbağalı dereye kadar atarım (kendi kendine) amma da attık haa, seni gidi on defa ızgaraya konmuş, yirmi masa dolaşmış, doksan dokuz sarhoşun ağzından arta kalmış meyhane külbastısı suratlı adam seni, işte ben gidiyorum, hele bir daha kapımın önüne gel de bak çocuğun oturağını başına atmazsam bana da Karagöz demesinler (gider)
Hacıvat: (gelir) Vay, Karagözüm gitmiş ha?! Bu Vesileyle de para kesesini düşürmüş, (bir çocuğa seslenir gibi) Ban bak oğlum, o keseyi bırak, o para kesesi Karagözündür, demincek burada benimle boğuştu evine gitti, o düşürmüş olacak, (Çocuk taklidi yaparak) Hacıvat amca, kesenin içi para doymuş (kendi sesiyle) ver onu bana
Karagöz: (içerden) Galiba ben para kesesini düşürmüşüm, (gelir) Ya Hacıvat, seninle boğuşurken para kesemi düşürmüşüm, sen de çocuklardan aldın, ben evden işittim ver kesemi
Hacıvat: Fakat Karagözüm bakalım o kese senin mi?
Karagöz: Elbette benim
Hacıvat: Diyelim ancak senin, şayet de başkasının olabilir Kanıt etken gerekli
Karagöz: İşte basbayağı benim
Hacıvat: Peki diyelim oysa senin, keseniz niçin mâmül idi? Atlastan mı? Patiskadan mı? Boncuktan mı?
Karagöz: (kendi kendine) acaba nedendi Şey atlastandı
Hacıvat: Yok Karagöz
Karagöz: Evet yok, şeydendi (düşünerek) boncuktandı
Hacıvat: Değil Karagözüm bilemedin
Karagöz: (iki büklüm vaziyette, düşünerek) Hah bildim basmadandı
Hacıvat: Diyelim ancak bildin, içindeki paralar ne cinstendi
Karagöz: Ne cinsten olacak, işte para cinsinden
Hacıvat: Evet para cinsindendi ama kaç tane yüzlük, kaç tane milyonluk?
Karagöz: Birkaç yüzlük, birkaç milyonluk birazcık da bozuk para vardı
Hacıvat: Olmaz karagözüm olmaz, tane tane bilecek ve söyleyeceksin
Karagöz: Bir tane yüzlük, iki tane milyonluk
Hacıvat: Hayır bunların hiç biri yoktu
Karagöz: Ya ne vardı?
Hacıvat: Hayır hiç
Karagöz: Defol şurdan a mendebur (tokat atar, hacıvat gider) Sen gidersin beni buraya mıhlamazlar, pamuk ipliğiyle hiç bağlamazlar, ben de neyler çeker giderim iydgahta dollaba dilber seyrine bakalım ayinei devran ne suret gösterir, sallan bullan koca oğlan sallan (artan bir şekilde evinin kapısını çalar, karısına seslenir) Yahu aç
Karagözün karısı: (içerden) İnayet ola diğer kapıya git
Karagöz: (kendi kendine) Ay karım beni dilenci sandı, yahu benim, kocan geldi kocan
Karagözün karısı: (içerden) Biz koçanları attık, inekçi hasan ağa topladı götürdü
Karagöz: Ben, küfenin dibi delikti de yolda giderken düştüm, bitmiş geri geldim canım karıcığım, işte ben geldim
Karagözün karısı: (içerden) Sen, kimsin
Karagöz: Kim olacak eve ekmek getiren geldi
Karagözün karısı: (içerden) Aaa, bakkal Bodos sen mi geldin?
Karagöz: Hayır Anastas geldi, yahu benim işte ben
Karagözün karısı: (içerden) Sensin fakat kimsin?
Karagöz: Sersem sensin, yani ev sahibi geldi ev sahibi
Karagözün karısı: (içerden) Yaa, biz bizimkiyle konuştuk, inşallah iki aylık birden vereceğiz
Karagöz: (kendi kendine) Zaten herifin ev aylığı vermeye gönlü yok ama, yahu sen ne acayip kadınsın, işte benim kocan kocan
Karagözün karısı: (içerden) Aaa! Sen benim kaçıncı kocamsın, birinci kocam mı, ikinci kocam mı, üçüncü, dördüncü beşinci kocam mı?
Karagöz: Desene bizim eve bizden önce posta uğruyor, dur deftere bakayım da böylece geleyim, yahu rezaleti bırak da kapıyı aç Kötü sıkıştırdı poturlara kaçıracağım ha
Karagözün karısı: (içerden) Dur açayım (kapıyı açar) gel bakalım benim çırpıcı çayırı sakallı kocacığım
Karagöz: (içerden) Geldim benim Veliefendi suratlı karıcığım
Karagözün karısı: (içerden) Bugün tekrar hangi berbere traş oldun, misler gibi kokuyorsun
Karagöz: (içerden) Traş filan olmadım, kapının önünde poturlara doldurdum, onun kokusu olsa gerek
Karagözün karısı: (içerden) Ne o alıcı, ne yapıyorsun?
Karagöz: (içerden) Yorgunum uykum var yatıyorum
Karagözün karısı: (içerden) Hay sen yattıkça allah bana ömürler versin
Karagöz: (içerden) Çenen tutulsun
(Şarkı eşliğinde Rabiş Hanım gelir)
(Şarkı: Dügah sofyan) Yalınız bâisi nâlem benim ağyâr değil
Rabiş: (kendi kendine) Ah gele gele geldim buracığa, deha gönlüm nereciğe, A dostlar buralarda da kimsecikler yok
Karagöz: (içerden) Kapının önünde biri kendi kendine konuşuyor, acep kim ola? (penceresinden bakarak) Ooo! Bu da kim? (aşağıya atlar) Efendim!
Rabiş: (korkar) Aaa! (geri geri kaçar) Ay ödüm koptu
Karagöz: A canım niçin korktunuz, damağınızı kaldırayım (rabişin ağzına elini sokar) Ohh geçmiş olsun
Rabiş: Sizin evin kapısı değil mu pencereden atladınız?
Karagöz: Kimseyi bekletmemek için pencereden atlarım, siz böyle hoş güzel şarkılar söyleyerek nereden gelip nereye gidiyorsunuz?
Rabiş: Sormayınız efendim, derdimi söylesem hüngür hüngür ağlarsınız
Karagöz: Aman efendim, kaygısız insan mı olur? Ama derdini söylemeyen derman bulamaz derler
Rabiş: Benim bir sarhoş kocam vardı, her akşam içer içer geç vakitler eve kazanç, beni dikkatsizlik eder, aç susuz bırakır, bir de de beni döver Bu akşam da geldi bulut gibi sarhoş, ağzı burnu karışmış
Karagöz: Vay edepsiz adam
Rabiş: Ben böyle her akşam aç mı oturacağım, dedim Benim keyfime kimse karışamaz diyerek beni bir pak dövdü, sonra da kapı dışarı attı (ağlar) Ben nerelere gideyim
Karagöz: (ağlar gibi) Ah yas canım inleme, sokakta kalmazsın, sen ağladın benim de dertlerimi ayaklandırdın
Rabiş: Vah vah, sen de mi benim gibi bîçâresin?
Karagöz: (ağlar gibi) Sorma yavrum sorma, benim de bir nankör karım vardı Getirdiğim yiyecekleri ziyan zebil ederdi, kokutur köpeklere atar, getirdiğim cânım ipek kumaşları parçalar, minderler altına atardı Bana yapmadığı yoktu, en sonu dün akşam savuştu gitti
Rabiş: Peki acilen evde kim var?
Karagöz: (ağlar gibi) Ahh kimseler yok, (iki büklüm olarak kendi kendine) acaba bir teklif yapsam mı, nasıl giderse gitsin (başını kaldırır) senin kocan seni atmış, benim karı da evden savuştu
Rabiş: Evet efendim
Karagöz: Acaba sen bana allahın emriyle varırı mısın?
Rabiş: Sizin gibi bir ağa beni kabul ettikten daha sonra niye varmayayım, eviniz her halde büyükçedir sanırım
Karagöz: Oldukça
Rabiş: Her halde üç dört odalı olmalı
Karagöz:: Daha büyük
Rabiş: Beş altı oda?
Karagöz: Çık canım çık, oralarda arabacılar oturur
Rabiş: Sekiz on odalı olacak sanırım
Karagöz: Ben geçen akşam uyurken yangın varmış Bekçi yangın var diye bağırırken sopasını yere vurayım derken ayağıma vurmaz mı
Rabiş: O neden?
Karagöz: Ben yatarken ayaklarım sokakta kalmış da ondan
Rabiş: Anladım, eviniz ufakmış, ziyanı değil gönüller geniş olsun
Karagöz: Hadi buyrun gidelim (gider)
Rabiş: Aşkı yâran, muhabbeti cânan, ben de gidiyorum yeni evime ya heyy (gider)
Karagöz: (içerden) İşte burası evimiz, şuası da mutfak Yağ, pirinç, fasulye tümü var, pişir pişir yiyelim
Rabiş: Siz hiç merak etmeyiniz Ben pek yemekler pişireyim fakat yerken parmaklarınızı da beraber yersiniz
Karagöz: Sen yemekleri pişire dur, ben bir uyku kestireyim
Rabiş: Allah ’A Ismarladık yatınız, güle güle kalkınız
(Karagöz gider, şarkı eşliğinde çelebi gelir)
(Şarkı Uşşak, Ağıraksak) Aldı âğûşi visâlimden kader dildârımı
Çelebi: Gele gele geldim buracığa, deha gönlüm nereciğe? Acaba benim nazlı yârim buralara gelmiş mi ola? Hele yerden bir taş alayım, yârimin penceresine rast kazanç mi? (taşı atar, uyuyan Karagöz“ün başına gelir)
Karagöz: (içerden) Aman ayy! Bu taş nereden geldi? (pencereden bakarak) Sen mi attın bu taşı?
Çelebi: Afedersin baba, taş sana mı geldi?
Karagöz: (aşağıda iner) Niye attın taşı?
Çelebi: Baba senden bir şey soracağım
Karagöz: Sor bakalım
Çelebi: Buralara Üsküdar“dan hasıra şıçtının kızı Rabiş bayan adında biri geldi mi?
Karagöz: Bir kadın geldi fakat adını bilmiyorum, gidip sorayım
Çelebi: Lütfen
Karagöz: (içerden) Yahuu
Rabiş: (içerden) Buyrun efendim
Karagöz: (içerden) Senin adın ne?
Rabiş: (içerden) Bana Üsküdar“dan hasıra şıçtının kızı Rabiş hanım derler
Karagöz: (içerden) Yaaa! (perdeye gelir) Gelmiş oğlum
Çelebi: Aman baba, git o yâre benden selamlama söyle, Üsküdar“dan Memiş gelmiş de
Karagöz: Olur (eve girer, içerden) Yahu oradan bana bir çaput ver
Rabiş: (içerden) ne yapacaksın?
Karagöz: (içerden) Üsküdar“dan yemiş gelmiş
Rabiş: (içerden) Al da tez gel
Karagöz: (içerden) olur (perdeye kazanç) Şu mendile doldur yemişleri
Çelebi: Baba, ne yemişi?
Karagöz: Sen demedin mi Üsküdar“dan yemiş gelmiş diye?
Çelebi: Hayır baba, Üsküdar“dan Memiş dedim
Karagöz: Ver şu mendili (eve girer, içerden) Yahu al mendilini
Rabiş: Hani ya yemiş?
Karagöz: (içerden) yemiş değilmiş, Üsküdar“da yemiş de burada patlamaya gelmiş
Rabiş: (içerden) Sakın onun adı Memiş olmasın?
Karagöz: (içerden) galiba pek (perdeye kazanç) Bana bak oğlum, sen o Rabiş hanımı ne yapacaksın?
Çelebi: Baba git o yâre benden selam söyle ve de ama;
Karanfilim suya düştü sümbülümsün sen benim
İki kaşın arasında bir gülümsün sen benim
Tenhâlarda sen benimsin ben senin
El yanına düşmanımsın sen benim
Karagöz: Olur söylerim (eve girer, içerden) Rabiş bayan bak bu erkek çocuk ne dedi
Rabiş: (içerden) Ne dedi efendim?
Karagöz:
Karanlıkta suya düştüm berbat oldu her yerim
İki kaşık al da gel birbirimizi yiyelim
Tenhâlarda sersem oldum, görmez oldu gözlerim
Manavlarda taze çıkmış muşmulamsın sen benim
Rabiş: (içerden) Böylece söylememiştir, sen yanlış anlamışsın
Karagöz: (içerden) Ya nasıl söylemiştir?
Rabiş: Karanfilim suya düştü sümbülümsün sen benim, İki kaşın arasında bir gülümsün sen benim, Tenhâlarda sen benimsin ben senin, El yanında düşmanımsın sen benim demiştir
Karagöz: (içerden) Yaaa!
Rabiş: (içerden) Sen de git ona benden selamlama söyle, de ki; Karanfilsin kârârın yok, Gonca gülsün tımârın yok, Ben seni çoktan severdim fakat, Senin benden haberin değil
Karagöz: (içerden)Olur söylerim (perdeye kazanç) Bak oğlum bu karı senin için ne dedi
Çelebi: (sırıtarak) Ne dedi babacığım?
Karagöz: Sırıtma ulan dinle, Karanfilsin kârârın değil, Koca eşeksin tımarın yok, Ben seni şimdiden döverdim lakin, Senin benden haberin yok dedi
Çelebi: Baba yanlışın var öyle dememiştir
Karagöz: Ya nasıl demiştir?
Çelebi:Karanfilsin kârârın yok, Gonca gülsün tımârın yok, Ben seni şimdiden severdim ama, Senin benden haberin değil demiştir
Karagöz: Madem siz birbirinizin ağzına tükürmüşsünüz ben arada ne oluyorum?
Çelebi: Sen şu anda git ona söyle, herkes yârini almış mandıra safâsına götürmüş, ben de onu alıp mandıra safâsına götüreceğim
Karagöz: Olur söylerim (eve girer, içerden) Ban bak Rabiş hanım bu oğlan kim?
Rabiş: (içerden) Bu oğlan Üsküdar“da basmacıdır, kendisine beş on kuruş borcumuz var, onu istemeye gelmiştir savıver gitsin
Karagöz: (içerden) Alacaklar böyle karanfilli mi istenir?
Rabiş: (içerden) Sen bakma onun laflarına, birazcık çapkıncadır, sav gitsin
Karagöz: (perdeye gelir) Bana bak oğlum, sen bunu mandıra safâsına ne ile götüreceksin?
Çelebi: Otomobil ile
Karagöz: Otomobil olmazsa?
Çelebi: Fayton ile
Karagöz: Fayton olmazsa?
Çelebi: Sîneme sarar pek götürürüm
Karagöz: Aç bakalım sîneni
Çelebi: (sırıtarak) Aman babacığım aslında geliyor mu?
Karagöz: Sen şöyle tamamen aç sîneni, keza sıkı dur
Çelebi: Gelsin, sînem onun için her zaman açıktır (başını arkaya dürüst eğer)
Karagöz: (bir tokat atar) Haydi güle güle git mandıraya (çelebi gider, Karagöz eve girer) bana bak bayan attım tokadı defoldu gitti
Rabiş: (içerden) Ellerine afiyet, sana bir kahve pişireyim mi?
Karagöz: (içerden) Kötü olmaz
(Şarkı eşliğinde kekeme kazanç)
(Sarkı Uşşak, Aksak) Kaçma dîdemden aman ey gülşenim
Kekeme: Ge ge ge gele ge ge geldik bububuracığadadadahiggögönlümnenereciğehehele ye yerden birta taş alayım daa at beygir atayım ba ba bakayım yaa ya yarimin pe penceresine ra ra rastt ge ge gelir mi (yerden taş alır karagözün evine atar)
Karagöz: (içerden) Ay amannn kafama gene taş geldi (perdeye gelir) Ne attın taşı benim kafama?
Kekeme: A a afedersin
Karagöz: Sinsilenden başlarım haaa!
Kekeme: Tata taş sa sa sana mı ge geldi
Karagöz: Kellegâhıma geldi, keza niye attın taşı?
Kekeme: Ba baba se sen bu burda mıı otot oturuyorsun
Karagöz: Evet burda oturuyorum, ne yapacaksın?
Kekeme: Bu bu buraya Üs Üsküdardan ha hasıra sıçtının kı kızı Rabiş ha hanım ge gelmiş ta ta tanır mı mı mısın?
Karagöz: Tanırım ne olacak
Kekeme: He he herkes yarini almış mama mandıra sasa safasına gögögötürmüş be be ben de onu aa alıp mama mandıra sa sa safasına gö gö götüreceğim
Karagöz: Dur haber vereyim (eve girer, içerden) Bana bak bayan
Rabiş: (içerden)Buyrun canım
Karagöz: (içerden) Bir herif daha geldi, dilinin makinası bozuk, Eyüp vapuruna benziyor, pepepe, dedede
Rabiş: (içerden) Ha anladım, bizim Üsküdar“daki kunduracı kekeme çelebi Geçenlerde bir çift kundura yaptırmıştım, parasını istemeye gelmiştir savıver gitsin
Karagöz: (içerden)Bu para mara istemiyor
Rabiş: (içerden) Ya ne istiyor?
Karagöz: (içerden) Cümbür Cemaat yârini almış mandıra safâsına götürmüş, ben de onu alıp mandıra safâsına götüreceğim diyor
Rabiş: (içerden)Canım işte parasını istiyor, tez gitsin
Karagöz: (içerden)Ben hemen onu savarım, sen de pırtılarını yavaşça topla (perdeye gelir) Bana bak oğlum, sen onu mandıra safâsına ne ile götüreceksin?
Kekeme: A a Otomobil ile
Karagöz: Araba olmazsa?
Kekeme: Fa fa fayton ile
Karagöz: Fayton da olmazsa?
Kekeme: Sî sî sîneme sarar ö ö pek gö gö götürürüm
Karagöz: Aç sîneni hazırlanmış ol
Kekeme: ge ge gelecek mii
Karagöz: Şöyle kafanı arkaya ver, hah şöyle, (bir tokat atar, kekeme kaçar) Haydi sen de mandıraya (eve girer,ierden) Bana bak Rabiş hanım haydi sen de topla pırtılarını çek arabanı
Rabiş: (içerden) A benim güzel kocacığım, ben sana ne yaptım da beni kovuyorsun?
Karagöz: (içerden)Senin Üsküdar“da kafese koymadığın esnaf kalmamış, hem bunlar öyle alacaklıya benzemiyorlar gelenler paradan değil Mandıra safâsından bahsediyorlar
Rabiş: (içerden)Artık başka kimseler gelmez (ağlar gibi) ne olur beni kovma
Karagöz: (içerden)Eğer başka gelen olursa anında pırtılarını topla
Rabiş: (içerden) Peki efendim
(Şarkı ile Hımhım Çelebi gelir)
(Şarkı Uşşak, Aksak) Açlık ediyor vuslatı can bağışlar cânım
Hımhım: gele gele geldik buracığa, deha gönlüm nereciğe Hele yerden bir taş alayım atayım bakalım yârimin penceresine rast gelir mi (yerden taş alıp atar, Karagözün başına gelir)
Karagöz: (içerden) Ay aman, kafam delindi (perdeye gelir) Taşı sen mi attın?
Hımhım: Afedersin, sana mı rast geldi
Karagöz: Bana, hem de kafama geldi, hemen hemen tepem patlayacaktı, bana bak senin burnuna ne oldu?
Hımhım: Ben anadan doğma hımhımım
Karagöz: (eve girer, içerden) Yahuu!
Rabiş: (içerden) Efendim
Karagöz: (içerden) bana şuradan biraz pamuk ver
Rabiş: (içerden) Pamuğu ne yapacaksın?
Karagöz: (içerden) Sen ver pamuğu (pamuğu burnuna sokarak perdeye kazanç, hımhım gibi konuşmaya başlar) Ey oğlum taşı neden attın?
Hımhım: Vay baba sen de hımhım mısın?
Karagöz: Evet ben de hımhımım
Hımhım: Sen anadan mı hımhımsın, yahut babadan mı hımhımsın?
Karagöz: (Burnundaki pamuğu çıkararak) Ben ne anadan hımhımım, ne de babadan hımhımım, şimdi söyle bakalım taşı niçin attın?
Hımhım: Buraya Üsküdar“dan hasıra sıçtının kızı Rabiş bayan adında biri geldi mi?
Karagöz: Geldi ne olacak?
Hımhım: Cümbür Cemaat yârini almış mandıra safâsına götürmüş, ben de onu alıp mandıra safâsına götüreceğim
Karagöz: Rabiş hanıımm (kendi kendine hanımlar götürsün inşallah
Rabiş: (içerden) Buyurun efendim
Karagöz: (içerden) Bu sefer de burnu tıkalı bir müşteri gelmiş seni çağırıyor
Rabiş: (içerden) Ne yapacakmış beni?
Karagöz: (içerden) Mandıraya götürecekmiş
Rabiş: (içerden) Haa anladım, bizim hımhımzâde gelmiş Bu adam Üsküdar“da manifaturacıdır, benden beş on kuruş alacağı var onu istemeye gelmiştir, savıver gitsin
Karagöz: (içerden) Hep alçaklar mandıra safâsıyla mı para isterler
Rabiş: (içerden) Onlar nazik adamlardır, öyle isterler, savıver gitsin
Karagöz: (içerden) Olur (perdeye gelir) Oğlum sen onu mandıraya ne ile götüreceksin?
Hımhım: Araba ile
Karagöz: Araba olmazsa?
Hımhım: Faytonla
Karagöz: Fayton olmazsa
Hımhım: Sîneme sarar öyle götürürüm
Karagöz: Aç sîneni o kadar ise
Hımhım: Aman babacığım geliyor mu?
Karagöz: Sen aç sîneni, ayrıca de sıkı dur
Hımhım: Neden?
Karagöz: Rabiş hanım süratli gelir de ondan, (Hımhımın kafasını geriye iter) Hah şöyle sıkı dur geliyor
Hımhım: Sînem onun için her zaman açıktır, hemen gelsin
Karagöz: (bir tokat atarak) Haydi cehenneme (Hımhım kaçar) Hemen karıyı sepetlemeli (eve girer) Bana bak Rabiş misin nesin, anlaşıldı Üsküdar“da hasıra sıçmışsın, burada da kilimleri berbat edeceksin, haydi bakalım pırtını topla çık kapıdan dışarı
Rabiş: (içerden)A benim güzel kocacığım, sende hiç merhamet değil mu, böyle gece yarıları benim gibi bîçare genç, hoş dilberi, edâlı, şiveli, işveli bir kızı nasıl kıyarsın da sokaklara atarsın?
Karagöz: (içerden, ağzını şaplatarak) Böyle kendini methetme, ağzım sulandı Haydi otur bakalım, inşallah diğer gelen olmaz
Rabiş: (içerden) Olmaz efendim olmaz
(Türkü ile Tiryaki kazanç)
(Türkü Isfahan, Çifte sofyan) Fesliyen ektim gül bitti
Tiryaki: Gele gele geldim buracığa, deha gönlüm nereciğe, hele yerden bir taş alayım atayım, bakalım yârimin penceresine kazanç mi? (yerden taş alıp atar)
Karagöz: (içerden) Aman ay vah, beynim delindi (perdeye kazanç) Vay sen mi attın taşı pinpon tip
Tiryaki: Yazık sana mı geldi, kusura bakma (ayakta uyumaya başlar)
Karagöz: Ay herif uyudu, Bana bak hey hemşeri uyan uyan Üsküdar“da sabahleyin oldu
Tiryaki: Bir miktar hâbe varmıştım, Üsküdar dedin de aklıma geldi, buraya Üsküdar“dan hasıra sıçtının kızı Rabiş bayan nâmında tâifei nisâdan biri geldi mi? (horlayarak uyumaya başlar)
Karagöz: Üsküdar“da Nisan ayında tahin yiyen Rabiş hanım geldi mi diyor Hem de uyuyor (dürterek) Hey hemşeri, yaşlı uyuma be
Tiryaki: Ha ne diyordum, evet ol dilberi ranâ, felaketi devrân, mahbubei zamân, hilâl kaş, çeşmi siyah, al yanaklı kiraz dudaklı Rabiş bayan acep geldi mi?
Karagöz: Sen uyurken geldi, baktı sen uyuyorsun savuştu gitti
Tiryaki: Eyvah, hangi canibe gitti?
Karagöz: Şu arkadaki camiye gitti
Tiryaki: Aman hemen yetişeyim (gider)
Karagöz: Haydi uğurlar olsun (eve girer)
Rabiş: (içerden) Yahucuğum sokakta kiminle konuşuyordun?
Karagöz: (içerden) Ihtiyar bir herif gelmiş, ballandıra ballandıra seni sordu, ben de camiye gitti dedim, koşarak gitti
Rabiş: (içerden) Merak ettim de
(Türkü söyleyerek Yahudi gelir) (Türkü Hüseyni, Düyek) Balat kapusundan girdim içeri
Yahudi: Nokari alişveriş, yoktur diğer taraftan eğleniş Tamamlanmış üçbuçuk verdi Balad“a yidiş geliş Eskiler alayım, badana fırçalaru
Karagöz: (pencereden) Ooo, bizim eskici Salamon gelmiş (aşağıya atlar) Güzel geldin Salamon
Yahudi: Eee, hoş bulduk Karagöz Nasilsin bakalim, çoluk çocuk, tavuklar, kediler, sözüm sana eşekler, sipalar nasidirlar?
Karagöz: Bana bak ağzını topla tepelerim haa
Yahudi: Haydi ağzını topladin, kulaklarini salla bakalim
Karagöz: Bana bak Salamon, yutturma, suratına yumruğu yersin ha
Yahudi: (tokat yemiş gibi bağırır) Ey, ayayayay amanin can kurtaran yok mu
Karagöz: Ne bağırıyorsun be
Yahudi: Yormedin mi suratima vurdular
Karagöz: Vay gürültücü kerata vay
Yahudi: Bana bak kuzum, buralara Üsküdar“dan hasıra sıçtının kızı Rabiş hanum yelmiş mi?
Karagöz: Gelmiş ne olacak
Yahudi: Yelmiş he, maşallah maşallah, ona soyle esyici Salamon yelmiş de
Karagöz: Sen ondan ne istiyorsun?
Yahudi: Ben ona eski feraceler parasini vermedi
Karagöz: Kaç para istiyorsun ondan?
Yahudi: Yellibeş kuruş
Karagöz: Tümü hepsi beş kuruş mu?
Yahudi: Nasil beş kuruş, yellibeş kuruş
Karagöz: Ya kadının parası yahut?
Yahudi: Yelsin mandira safasına yideriz
Karagöz: Onu mandıra safasına ne ile götüreceksin?
Yahudi: Ondan kolay ne var, torbama kor yotururum
Karagöz: Aç torbanı geliyor
Yahudi: Aman aman ivedi yelsin
Karagöz: (bir tokat atarak) Haydi uğurlar olsun (yahudi gider, karagöz eve girer) Yahu aç kapıyı!
Rabiş: (içerden) Yine nerelerdeydin
Karagöz: (içerden) Sen Üsküdar“da tongaya koymadık kimse bırakmamışsın
Rabiş: (içerden) Yine kim geldi
Karagöz: (içerden) Eskici Salamon geldi, sen ondan ferace almışsın parasını ister
Rabiş: (içerden) Verdin mi?
Karagöz: (içerden) Verdim ya!
Rabiş: (içerden) Nasıl verdin?
Karagöz: (içerden) Bir tokat attım suratına gitti gider
Rabiş: (içerden) Oh eline sıhhat kocacığım
(Türkü söyleyerek Beberuhi kazanç) (Türkü Sabâ, Sofyan) Vardım halebe bindim dolaba
Beberuhi: Bana adıyla sanıyla altıkulaç beberuhi derler
Karagöz: (pencereden bakarak) Bu da kim be (aşağıya atlar) Sen de kimsin be?
Beberuhi: Vay sen beni tanımadın mı?
Karagöz: Senin adın ne?
Beberuhi: Bana adıyla sanıyla altıkulaç beberuhi derler
Karagöz: Ulan senin neren altı kulaç, beşbuçuğun palavra
Beberuhi: Sen kimsin?
Karagöz: Benim adım karagöz
Beberuhi: Merhaba karagöz amca, nasılsın iyi misin, güzel musun, batmış musun boş musun, karga mısın kuş musun
Karagöz: Bu aptal be! bana bak burada ne arıyorsun?
Beberuhi: Buraya benim Rabiş bayan amcam gelmiş gördün mü
Karagöz: Ulan keza hanım hem amca olur mu
Bebruhi: Olmaz olur mu aptal enayi, önce o benim hanım teyzemdi, daha sonra hastaneye gitti geldi hanım amcam oldu Ha ha ha , hoşuma gitti meraba
Karagöz: Vay canına, sonra daha ne oldu
Beberuhi: Annem sana selamlama söyledi, bana on para vereceksin
Karagöz: On parayı ne yapacaksın
Beberuhi: İğne alacağım, torba dikeceğim, taş toplayacağım, hamam yapacağım
Karagöz: Sonra daha neler yapacaksın
Beberuhi: Hamamda senin saçsız başını yıkayacağım
Karagöz: (bir tokat atarak) Defol şuradan aptal sen de (eve girer)
Rabiş: (içerden) Canım gene nerelerdeydin
Karagöz: (içerden) Bir aptal gelmiş, bir takım abuk subuk sapan laflar etti
Rabiş: (içerden) Sen de dinledin yok mi
Karagöz: (içerden)Attım tokadı defoldu gitti
Rabiş: (içerden) Beni sormadı mı?
Karagöz: (içerden) Sordu, ayrıca dedi ki Rabiş bayan amcam nerede dedi Ulan dedim, ayrıca bayan ayrıca amca nasıl olur dedim, evvelden Rabiş hanımdı, hastaneye gitti geldi bayan amca oldu dedi Ben de tokat attım defoldu gitti
Rabiş: (içerden) çok iyi etmişsin eline sağlık
Karagöz: (içerden) Ben biraz yatacağım, zira fazla yoruldum
Rabiş: (içerden) Allah ’A Ismarladık yat, güle güle kalk
(Türkü söyleyerek Tuzsuz Deli Bekir kazanç)
(Türkü Şehnaz, Evsat) Nice sevmeyeyim a dostlar aman bir acaip dili var
Tuzsuz: (bir nâra atarak) Eyyy gidi alın yazısı, ey gidi felekkk!
Rabiş: (içerden) Yahuuu
Karagöz: (içerden) Huuu
Rabiş: (içerden) Kalk bak, galiba yangın var, bekçiler bağırıyor
Karagöz: (pencereden bakarak) Bekçi baba yangın nerde?
Tuzsuz: (nâra atarak) Eyyytt ulan avrat! Eyyt ulan avrat!
Karagöz: (içeri girerek) Anladım!
Rabiş: (içerden) Yangın neredeymiş?
Karagöz: (içerden) Avrat pazarındaymış
Tuzsuz: (nâra atarak) Eyyy gidi felekkk! Ey gidi kader!
Karagöz: (içerden) Dur bakalım bu da kim (perdeye gelir) Ne bağırıyorsun, burası birahane mi?
Tuzsuz: Vay kafadar sen buralı mısın?
Karagöz: Hayır buralı değilim Eskizağralıyım
Tuzsuz: Buraya Üsküdar“dan hasıra sıçtının kızı Rabiş adında bir avrat geldi mi?
Karagöz: Dur sorayım (eve girer, içerden ) Bana bak karı, haricen suratının bir tarafı yangın yerine dönmüş, bir tarafını da neye benzetirsen benzet Bir elinde saldırma, bir elinde şarap şişesi, bulut gibi ayyaş bir alıcı gelmiş seni soruyor
Rabiş: (içerden) Yazık benim kocam gelmiş
Karagöz: (içerden) Nee! Hani kocan boşamış sokağa atmıştı seni?
Rabiş: (içerden) Kov gitsin
Karagöz: (içerden) Bu öyle kovulacak şeylerden yok (perdeye gelir) Gelmiş ne olacak?
Tuzsuz: Git o yâre selamlama söyle taksın takıştırsın da gelsin
Karagöz: Olur (sırası gelmişken)
Tuzsuz: Gel
Karagöz: dim (geri döner)
Tuzsuz: Ipekli ferâcesini giysin, şemsiyesini alsın da gelsin
Karagöz: Gelsin (giderken)
Tuzsuz: Gel
Karagöz: dim (geri döner)
Tuzsuz: O yâre benden selam söyle, gözlerine sürmeler çeksin, gerdan kırarak gelsin
Karagöz: Gelsin (giderken)
Tuzsuz: Güzel kokular sürünsün, kırıta kırıta gelsin
Karagöz: Gelsin (bu vesileyle)
Tuzsuz: Gel
Karagöz: Gelemem artık (eve girer, içerden) Hadi bakalım alıcı seni istiyor
Rabiş: (içerden) Gidip bakayım ne istiyormuş (perdeye gelir) Vay yiğidim, şahbazım, hoş geldiniz safalar getirdiniz
Tuzsuz: Hoş bulduk,senin buralarda ne işin var?
Rabiş: Şuracıkta bir ufacık konut buldum
Tuzsuz: Bahçesi falan var mı? Rakı meşrubat balkonu var mı?
Karagöz: (içerden) Zıkkımın kökünü iç
Rabiş: Öyle böylece büyük değilse de ikimize yetişir
Tuzsuz: Öyleyse geliyorum
Rabiş: Buyurun efendim buyurun (eve kazanç)
Karagöz: (içerden) Ulan eve getirme o herifi
Rabiş: (içerden) Ziyanı değil canım, bir iki tek atar gider
Karagöz: (içerden) Ya ben nereye gideyim
Rabiş: (içerden) Sen şimdi şu gusülhâneye gir, o içer içer sızar Tutar kapı dışarı atarız vesselam
Karagöz: (içerden) Olur gireyim (girer) burası da öyle pis kokuyormuş
Tuzsuz: Aşkı yâran, muhabbeti cânan, ben de gidiyorum yar aşkına ya heyy (eve girer) Nâzenînim sofralar kurulsun, mezeler hazırlansın, seninle şöyle karşısında karşıya çakalım
Karagöz: (gusülhâneden) Ziftin pekini iç
Tuzsuz: (içerden) Ben seni ararken fazla terledim, vücudum fena halde ter kokuyor, bana bir kazan su ısıtsan şuracıkta yıkanıversem olmaz mı
Rabiş: (içerden) çok iyi olur, anında ocağı yakayım, bir kazan su ısıtayım
Tuzsuz: (içerden) Kazanın altına odunu bol miktarda koy, su fıkır fıkır kaynasın, ama vücudum o kadar temizlenir
Karagöz: (gusülhâneden) Herif burada beni ıstakoz gibi haşlayacak, ben şuradan yavaş yavaş savuşayım vesselam (perdeye kazanç) Oh yarabbi şükür, şurada oturur ortalığı dinlerim (kapının önüne oturur)
Tuzsuz: (içerden) Haydi bakalım, rakılar gelsin, sazlar çalsın, sen de zilleri tak
Karagöz: Vay canına bizim konut meyhaneye döndü
Rabiş: (içerden) Semt arasında saz olmaz, sonra bizi basarlar *
Karagöz ve Hacivat Mandıra oyunu
Nâreke zırıltısı ve tef velvelesi ile numaradan kaldırıldıktan sonra Hacıvat semai söyleyerek gelir
Sana dil vereli câna aman
Semai bittikten sonradan Hacıvat perde gazelini okur, perde gazeli bittikten sonra devamla;
Hacıvat: Huzuru haziran, cemiyyeti irfan, vakti safayı merdan, laindir, dinsizdir, münafıktır şeytan, şeytana lanet, rahmâna hamdü bigayet ve bizi seyredenlere sıhhatler dilerim (Hacıvat burada eğilip yeri öper) Nâdanlar eder sohbeti nâdanla telezzüz Divânelerin kezademi ane gerektir Beyti güzinin müeddasınca her hâli lâtif, etvârı zarif, fasuhillisan, musahibeti tatlı
Karagöz: (pencereden) Hoş geldin keçi suratlı
Hacıvat: Bir yâri vefâdar olsa, geliverse şu dört köşe perde üzre ayak bassa, o söylese ben dinlesem, ben söylesem o dinlese
Karagöz: (pencereden) Şu Hacıvat ’ın suratına da leylekler kaka etse
Hacıvat: Her ikimiz söyleşirken seyreden ahibba safayâb olsalar, meslek ne imiş diyelim işimizi mevlam rast getire Ah bana bir ağırlama medettt Yar bana bir gösteri amann amannnnn
Karagöz: (pencereden) Hacıvat bağırma, evde çocuk uyuyor
Hacıvat: Aman bana bir eğlenceeee
Karagöz: (pencereden) Altında inersem boğazını sıkarım, defol kapımın önünden
Hacıvat: (gazel okur gibi) Gelse o çeşmi siyahımmmmmm, handeler peyda olurrrrrr
Karagöz: (aşağıya tlar, boğuşurlarken) Seni gidi edepsiz seni
Hacıvat: Aman Karagözüm yavaş ol boğazımı sıktın
Karagöz: Elini çek ordan para kesesini aşırma
Hacıvat: Yapma Karagöz sakalımı yoldun (Hacıvat kaçar)
Karagöz: Of amann, öldüm bayıldım, eski minderler gibi yerlere yayıldım, amanın kaburga kemiklerim, karnım, bağırsaklarım, ille de armudu fukaram vay vay vay (ayağa kalkar) Seni gidi yöneticilik fitili, mum bacaklı, keçi sakallı, dilenci kıyafetli adam seni Hele bir daha gel de bak bacağından tutar tâ kurbağalı dereye kadar atarım (kendi kendine) amma da attık haa, seni gidi on defa ızgaraya konmuş, yirmi masa dolaşmış, doksan dokuz sarhoşun ağzından arta kalmış meyhane külbastısı suratlı adam seni, işte ben gidiyorum, hele bir daha kapımın önüne gel de bak çocuğun oturağını başına atmazsam bana da Karagöz demesinler (gider)
Hacıvat: (gelir) Vay, Karagözüm gitmiş ha?! Bu Vesileyle de para kesesini düşürmüş, (bir çocuğa seslenir gibi) Ban bak oğlum, o keseyi bırak, o para kesesi Karagözündür, demincek burada benimle boğuştu evine gitti, o düşürmüş olacak, (Çocuk taklidi yaparak) Hacıvat amca, kesenin içi para doymuş (kendi sesiyle) ver onu bana
Karagöz: (içerden) Galiba ben para kesesini düşürmüşüm, (gelir) Ya Hacıvat, seninle boğuşurken para kesemi düşürmüşüm, sen de çocuklardan aldın, ben evden işittim ver kesemi
Hacıvat: Fakat Karagözüm bakalım o kese senin mi?
Karagöz: Elbette benim
Hacıvat: Diyelim ancak senin, şayet de başkasının olabilir Kanıt etken gerekli
Karagöz: İşte basbayağı benim
Hacıvat: Peki diyelim oysa senin, keseniz niçin mâmül idi? Atlastan mı? Patiskadan mı? Boncuktan mı?
Karagöz: (kendi kendine) acaba nedendi Şey atlastandı
Hacıvat: Yok Karagöz
Karagöz: Evet yok, şeydendi (düşünerek) boncuktandı
Hacıvat: Değil Karagözüm bilemedin
Karagöz: (iki büklüm vaziyette, düşünerek) Hah bildim basmadandı
Hacıvat: Diyelim ancak bildin, içindeki paralar ne cinstendi
Karagöz: Ne cinsten olacak, işte para cinsinden
Hacıvat: Evet para cinsindendi ama kaç tane yüzlük, kaç tane milyonluk?
Karagöz: Birkaç yüzlük, birkaç milyonluk birazcık da bozuk para vardı
Hacıvat: Olmaz karagözüm olmaz, tane tane bilecek ve söyleyeceksin
Karagöz: Bir tane yüzlük, iki tane milyonluk
Hacıvat: Hayır bunların hiç biri yoktu
Karagöz: Ya ne vardı?
Hacıvat: Hayır hiç
Karagöz: Defol şurdan a mendebur (tokat atar, hacıvat gider) Sen gidersin beni buraya mıhlamazlar, pamuk ipliğiyle hiç bağlamazlar, ben de neyler çeker giderim iydgahta dollaba dilber seyrine bakalım ayinei devran ne suret gösterir, sallan bullan koca oğlan sallan (artan bir şekilde evinin kapısını çalar, karısına seslenir) Yahu aç
Karagözün karısı: (içerden) İnayet ola diğer kapıya git
Karagöz: (kendi kendine) Ay karım beni dilenci sandı, yahu benim, kocan geldi kocan
Karagözün karısı: (içerden) Biz koçanları attık, inekçi hasan ağa topladı götürdü
Karagöz: Ben, küfenin dibi delikti de yolda giderken düştüm, bitmiş geri geldim canım karıcığım, işte ben geldim
Karagözün karısı: (içerden) Sen, kimsin
Karagöz: Kim olacak eve ekmek getiren geldi
Karagözün karısı: (içerden) Aaa, bakkal Bodos sen mi geldin?
Karagöz: Hayır Anastas geldi, yahu benim işte ben
Karagözün karısı: (içerden) Sensin fakat kimsin?
Karagöz: Sersem sensin, yani ev sahibi geldi ev sahibi
Karagözün karısı: (içerden) Yaa, biz bizimkiyle konuştuk, inşallah iki aylık birden vereceğiz
Karagöz: (kendi kendine) Zaten herifin ev aylığı vermeye gönlü yok ama, yahu sen ne acayip kadınsın, işte benim kocan kocan
Karagözün karısı: (içerden) Aaa! Sen benim kaçıncı kocamsın, birinci kocam mı, ikinci kocam mı, üçüncü, dördüncü beşinci kocam mı?
Karagöz: Desene bizim eve bizden önce posta uğruyor, dur deftere bakayım da böylece geleyim, yahu rezaleti bırak da kapıyı aç Kötü sıkıştırdı poturlara kaçıracağım ha
Karagözün karısı: (içerden) Dur açayım (kapıyı açar) gel bakalım benim çırpıcı çayırı sakallı kocacığım
Karagöz: (içerden) Geldim benim Veliefendi suratlı karıcığım
Karagözün karısı: (içerden) Bugün tekrar hangi berbere traş oldun, misler gibi kokuyorsun
Karagöz: (içerden) Traş filan olmadım, kapının önünde poturlara doldurdum, onun kokusu olsa gerek
Karagözün karısı: (içerden) Ne o alıcı, ne yapıyorsun?
Karagöz: (içerden) Yorgunum uykum var yatıyorum
Karagözün karısı: (içerden) Hay sen yattıkça allah bana ömürler versin
Karagöz: (içerden) Çenen tutulsun
(Şarkı eşliğinde Rabiş Hanım gelir)
(Şarkı: Dügah sofyan) Yalınız bâisi nâlem benim ağyâr değil
Rabiş: (kendi kendine) Ah gele gele geldim buracığa, deha gönlüm nereciğe, A dostlar buralarda da kimsecikler yok
Karagöz: (içerden) Kapının önünde biri kendi kendine konuşuyor, acep kim ola? (penceresinden bakarak) Ooo! Bu da kim? (aşağıya atlar) Efendim!
Rabiş: (korkar) Aaa! (geri geri kaçar) Ay ödüm koptu
Karagöz: A canım niçin korktunuz, damağınızı kaldırayım (rabişin ağzına elini sokar) Ohh geçmiş olsun
Rabiş: Sizin evin kapısı değil mu pencereden atladınız?
Karagöz: Kimseyi bekletmemek için pencereden atlarım, siz böyle hoş güzel şarkılar söyleyerek nereden gelip nereye gidiyorsunuz?
Rabiş: Sormayınız efendim, derdimi söylesem hüngür hüngür ağlarsınız
Karagöz: Aman efendim, kaygısız insan mı olur? Ama derdini söylemeyen derman bulamaz derler
Rabiş: Benim bir sarhoş kocam vardı, her akşam içer içer geç vakitler eve kazanç, beni dikkatsizlik eder, aç susuz bırakır, bir de de beni döver Bu akşam da geldi bulut gibi sarhoş, ağzı burnu karışmış
Karagöz: Vay edepsiz adam
Rabiş: Ben böyle her akşam aç mı oturacağım, dedim Benim keyfime kimse karışamaz diyerek beni bir pak dövdü, sonra da kapı dışarı attı (ağlar) Ben nerelere gideyim
Karagöz: (ağlar gibi) Ah yas canım inleme, sokakta kalmazsın, sen ağladın benim de dertlerimi ayaklandırdın
Rabiş: Vah vah, sen de mi benim gibi bîçâresin?
Karagöz: (ağlar gibi) Sorma yavrum sorma, benim de bir nankör karım vardı Getirdiğim yiyecekleri ziyan zebil ederdi, kokutur köpeklere atar, getirdiğim cânım ipek kumaşları parçalar, minderler altına atardı Bana yapmadığı yoktu, en sonu dün akşam savuştu gitti
Rabiş: Peki acilen evde kim var?
Karagöz: (ağlar gibi) Ahh kimseler yok, (iki büklüm olarak kendi kendine) acaba bir teklif yapsam mı, nasıl giderse gitsin (başını kaldırır) senin kocan seni atmış, benim karı da evden savuştu
Rabiş: Evet efendim
Karagöz: Acaba sen bana allahın emriyle varırı mısın?
Rabiş: Sizin gibi bir ağa beni kabul ettikten daha sonra niye varmayayım, eviniz her halde büyükçedir sanırım
Karagöz: Oldukça
Rabiş: Her halde üç dört odalı olmalı
Karagöz:: Daha büyük
Rabiş: Beş altı oda?
Karagöz: Çık canım çık, oralarda arabacılar oturur
Rabiş: Sekiz on odalı olacak sanırım
Karagöz: Ben geçen akşam uyurken yangın varmış Bekçi yangın var diye bağırırken sopasını yere vurayım derken ayağıma vurmaz mı
Rabiş: O neden?
Karagöz: Ben yatarken ayaklarım sokakta kalmış da ondan
Rabiş: Anladım, eviniz ufakmış, ziyanı değil gönüller geniş olsun
Karagöz: Hadi buyrun gidelim (gider)
Rabiş: Aşkı yâran, muhabbeti cânan, ben de gidiyorum yeni evime ya heyy (gider)
Karagöz: (içerden) İşte burası evimiz, şuası da mutfak Yağ, pirinç, fasulye tümü var, pişir pişir yiyelim
Rabiş: Siz hiç merak etmeyiniz Ben pek yemekler pişireyim fakat yerken parmaklarınızı da beraber yersiniz
Karagöz: Sen yemekleri pişire dur, ben bir uyku kestireyim
Rabiş: Allah ’A Ismarladık yatınız, güle güle kalkınız
(Karagöz gider, şarkı eşliğinde çelebi gelir)
(Şarkı Uşşak, Ağıraksak) Aldı âğûşi visâlimden kader dildârımı
Çelebi: Gele gele geldim buracığa, deha gönlüm nereciğe? Acaba benim nazlı yârim buralara gelmiş mi ola? Hele yerden bir taş alayım, yârimin penceresine rast kazanç mi? (taşı atar, uyuyan Karagöz“ün başına gelir)
Karagöz: (içerden) Aman ayy! Bu taş nereden geldi? (pencereden bakarak) Sen mi attın bu taşı?
Çelebi: Afedersin baba, taş sana mı geldi?
Karagöz: (aşağıda iner) Niye attın taşı?
Çelebi: Baba senden bir şey soracağım
Karagöz: Sor bakalım
Çelebi: Buralara Üsküdar“dan hasıra şıçtının kızı Rabiş bayan adında biri geldi mi?
Karagöz: Bir kadın geldi fakat adını bilmiyorum, gidip sorayım
Çelebi: Lütfen
Karagöz: (içerden) Yahuu
Rabiş: (içerden) Buyrun efendim
Karagöz: (içerden) Senin adın ne?
Rabiş: (içerden) Bana Üsküdar“dan hasıra şıçtının kızı Rabiş hanım derler
Karagöz: (içerden) Yaaa! (perdeye gelir) Gelmiş oğlum
Çelebi: Aman baba, git o yâre benden selamlama söyle, Üsküdar“dan Memiş gelmiş de
Karagöz: Olur (eve girer, içerden) Yahu oradan bana bir çaput ver
Rabiş: (içerden) ne yapacaksın?
Karagöz: (içerden) Üsküdar“dan yemiş gelmiş
Rabiş: (içerden) Al da tez gel
Karagöz: (içerden) olur (perdeye kazanç) Şu mendile doldur yemişleri
Çelebi: Baba, ne yemişi?
Karagöz: Sen demedin mi Üsküdar“dan yemiş gelmiş diye?
Çelebi: Hayır baba, Üsküdar“dan Memiş dedim
Karagöz: Ver şu mendili (eve girer, içerden) Yahu al mendilini
Rabiş: Hani ya yemiş?
Karagöz: (içerden) yemiş değilmiş, Üsküdar“da yemiş de burada patlamaya gelmiş
Rabiş: (içerden) Sakın onun adı Memiş olmasın?
Karagöz: (içerden) galiba pek (perdeye kazanç) Bana bak oğlum, sen o Rabiş hanımı ne yapacaksın?
Çelebi: Baba git o yâre benden selam söyle ve de ama;
Karanfilim suya düştü sümbülümsün sen benim
İki kaşın arasında bir gülümsün sen benim
Tenhâlarda sen benimsin ben senin
El yanına düşmanımsın sen benim
Karagöz: Olur söylerim (eve girer, içerden) Rabiş bayan bak bu erkek çocuk ne dedi
Rabiş: (içerden) Ne dedi efendim?
Karagöz:
Karanlıkta suya düştüm berbat oldu her yerim
İki kaşık al da gel birbirimizi yiyelim
Tenhâlarda sersem oldum, görmez oldu gözlerim
Manavlarda taze çıkmış muşmulamsın sen benim
Rabiş: (içerden) Böylece söylememiştir, sen yanlış anlamışsın
Karagöz: (içerden) Ya nasıl söylemiştir?
Rabiş: Karanfilim suya düştü sümbülümsün sen benim, İki kaşın arasında bir gülümsün sen benim, Tenhâlarda sen benimsin ben senin, El yanında düşmanımsın sen benim demiştir
Karagöz: (içerden) Yaaa!
Rabiş: (içerden) Sen de git ona benden selamlama söyle, de ki; Karanfilsin kârârın yok, Gonca gülsün tımârın yok, Ben seni çoktan severdim fakat, Senin benden haberin değil
Karagöz: (içerden)Olur söylerim (perdeye kazanç) Bak oğlum bu karı senin için ne dedi
Çelebi: (sırıtarak) Ne dedi babacığım?
Karagöz: Sırıtma ulan dinle, Karanfilsin kârârın değil, Koca eşeksin tımarın yok, Ben seni şimdiden döverdim lakin, Senin benden haberin yok dedi
Çelebi: Baba yanlışın var öyle dememiştir
Karagöz: Ya nasıl demiştir?
Çelebi:Karanfilsin kârârın yok, Gonca gülsün tımârın yok, Ben seni şimdiden severdim ama, Senin benden haberin değil demiştir
Karagöz: Madem siz birbirinizin ağzına tükürmüşsünüz ben arada ne oluyorum?
Çelebi: Sen şu anda git ona söyle, herkes yârini almış mandıra safâsına götürmüş, ben de onu alıp mandıra safâsına götüreceğim
Karagöz: Olur söylerim (eve girer, içerden) Ban bak Rabiş hanım bu oğlan kim?
Rabiş: (içerden) Bu oğlan Üsküdar“da basmacıdır, kendisine beş on kuruş borcumuz var, onu istemeye gelmiştir savıver gitsin
Karagöz: (içerden) Alacaklar böyle karanfilli mi istenir?
Rabiş: (içerden) Sen bakma onun laflarına, birazcık çapkıncadır, sav gitsin
Karagöz: (perdeye gelir) Bana bak oğlum, sen bunu mandıra safâsına ne ile götüreceksin?
Çelebi: Otomobil ile
Karagöz: Otomobil olmazsa?
Çelebi: Fayton ile
Karagöz: Fayton olmazsa?
Çelebi: Sîneme sarar pek götürürüm
Karagöz: Aç bakalım sîneni
Çelebi: (sırıtarak) Aman babacığım aslında geliyor mu?
Karagöz: Sen şöyle tamamen aç sîneni, keza sıkı dur
Çelebi: Gelsin, sînem onun için her zaman açıktır (başını arkaya dürüst eğer)
Karagöz: (bir tokat atar) Haydi güle güle git mandıraya (çelebi gider, Karagöz eve girer) bana bak bayan attım tokadı defoldu gitti
Rabiş: (içerden) Ellerine afiyet, sana bir kahve pişireyim mi?
Karagöz: (içerden) Kötü olmaz
(Şarkı eşliğinde kekeme kazanç)
(Sarkı Uşşak, Aksak) Kaçma dîdemden aman ey gülşenim
Kekeme: Ge ge ge gele ge ge geldik bububuracığadadadahiggögönlümnenereciğehehele ye yerden birta taş alayım daa at beygir atayım ba ba bakayım yaa ya yarimin pe penceresine ra ra rastt ge ge gelir mi (yerden taş alır karagözün evine atar)
Karagöz: (içerden) Ay amannn kafama gene taş geldi (perdeye gelir) Ne attın taşı benim kafama?
Kekeme: A a afedersin
Karagöz: Sinsilenden başlarım haaa!
Kekeme: Tata taş sa sa sana mı ge geldi
Karagöz: Kellegâhıma geldi, keza niye attın taşı?
Kekeme: Ba baba se sen bu burda mıı otot oturuyorsun
Karagöz: Evet burda oturuyorum, ne yapacaksın?
Kekeme: Bu bu buraya Üs Üsküdardan ha hasıra sıçtının kı kızı Rabiş ha hanım ge gelmiş ta ta tanır mı mı mısın?
Karagöz: Tanırım ne olacak
Kekeme: He he herkes yarini almış mama mandıra sasa safasına gögögötürmüş be be ben de onu aa alıp mama mandıra sa sa safasına gö gö götüreceğim
Karagöz: Dur haber vereyim (eve girer, içerden) Bana bak bayan
Rabiş: (içerden)Buyrun canım
Karagöz: (içerden) Bir herif daha geldi, dilinin makinası bozuk, Eyüp vapuruna benziyor, pepepe, dedede
Rabiş: (içerden) Ha anladım, bizim Üsküdar“daki kunduracı kekeme çelebi Geçenlerde bir çift kundura yaptırmıştım, parasını istemeye gelmiştir savıver gitsin
Karagöz: (içerden)Bu para mara istemiyor
Rabiş: (içerden) Ya ne istiyor?
Karagöz: (içerden) Cümbür Cemaat yârini almış mandıra safâsına götürmüş, ben de onu alıp mandıra safâsına götüreceğim diyor
Rabiş: (içerden)Canım işte parasını istiyor, tez gitsin
Karagöz: (içerden)Ben hemen onu savarım, sen de pırtılarını yavaşça topla (perdeye gelir) Bana bak oğlum, sen onu mandıra safâsına ne ile götüreceksin?
Kekeme: A a Otomobil ile
Karagöz: Araba olmazsa?
Kekeme: Fa fa fayton ile
Karagöz: Fayton da olmazsa?
Kekeme: Sî sî sîneme sarar ö ö pek gö gö götürürüm
Karagöz: Aç sîneni hazırlanmış ol
Kekeme: ge ge gelecek mii
Karagöz: Şöyle kafanı arkaya ver, hah şöyle, (bir tokat atar, kekeme kaçar) Haydi sen de mandıraya (eve girer,ierden) Bana bak Rabiş hanım haydi sen de topla pırtılarını çek arabanı
Rabiş: (içerden) A benim güzel kocacığım, ben sana ne yaptım da beni kovuyorsun?
Karagöz: (içerden)Senin Üsküdar“da kafese koymadığın esnaf kalmamış, hem bunlar öyle alacaklıya benzemiyorlar gelenler paradan değil Mandıra safâsından bahsediyorlar
Rabiş: (içerden)Artık başka kimseler gelmez (ağlar gibi) ne olur beni kovma
Karagöz: (içerden)Eğer başka gelen olursa anında pırtılarını topla
Rabiş: (içerden) Peki efendim
(Şarkı ile Hımhım Çelebi gelir)
(Şarkı Uşşak, Aksak) Açlık ediyor vuslatı can bağışlar cânım
Hımhım: gele gele geldik buracığa, deha gönlüm nereciğe Hele yerden bir taş alayım atayım bakalım yârimin penceresine rast gelir mi (yerden taş alıp atar, Karagözün başına gelir)
Karagöz: (içerden) Ay aman, kafam delindi (perdeye gelir) Taşı sen mi attın?
Hımhım: Afedersin, sana mı rast geldi
Karagöz: Bana, hem de kafama geldi, hemen hemen tepem patlayacaktı, bana bak senin burnuna ne oldu?
Hımhım: Ben anadan doğma hımhımım
Karagöz: (eve girer, içerden) Yahuu!
Rabiş: (içerden) Efendim
Karagöz: (içerden) bana şuradan biraz pamuk ver
Rabiş: (içerden) Pamuğu ne yapacaksın?
Karagöz: (içerden) Sen ver pamuğu (pamuğu burnuna sokarak perdeye kazanç, hımhım gibi konuşmaya başlar) Ey oğlum taşı neden attın?
Hımhım: Vay baba sen de hımhım mısın?
Karagöz: Evet ben de hımhımım
Hımhım: Sen anadan mı hımhımsın, yahut babadan mı hımhımsın?
Karagöz: (Burnundaki pamuğu çıkararak) Ben ne anadan hımhımım, ne de babadan hımhımım, şimdi söyle bakalım taşı niçin attın?
Hımhım: Buraya Üsküdar“dan hasıra sıçtının kızı Rabiş bayan adında biri geldi mi?
Karagöz: Geldi ne olacak?
Hımhım: Cümbür Cemaat yârini almış mandıra safâsına götürmüş, ben de onu alıp mandıra safâsına götüreceğim
Karagöz: Rabiş hanıımm (kendi kendine hanımlar götürsün inşallah
Rabiş: (içerden) Buyurun efendim
Karagöz: (içerden) Bu sefer de burnu tıkalı bir müşteri gelmiş seni çağırıyor
Rabiş: (içerden) Ne yapacakmış beni?
Karagöz: (içerden) Mandıraya götürecekmiş
Rabiş: (içerden) Haa anladım, bizim hımhımzâde gelmiş Bu adam Üsküdar“da manifaturacıdır, benden beş on kuruş alacağı var onu istemeye gelmiştir, savıver gitsin
Karagöz: (içerden) Hep alçaklar mandıra safâsıyla mı para isterler
Rabiş: (içerden) Onlar nazik adamlardır, öyle isterler, savıver gitsin
Karagöz: (içerden) Olur (perdeye gelir) Oğlum sen onu mandıraya ne ile götüreceksin?
Hımhım: Araba ile
Karagöz: Araba olmazsa?
Hımhım: Faytonla
Karagöz: Fayton olmazsa
Hımhım: Sîneme sarar öyle götürürüm
Karagöz: Aç sîneni o kadar ise
Hımhım: Aman babacığım geliyor mu?
Karagöz: Sen aç sîneni, ayrıca de sıkı dur
Hımhım: Neden?
Karagöz: Rabiş hanım süratli gelir de ondan, (Hımhımın kafasını geriye iter) Hah şöyle sıkı dur geliyor
Hımhım: Sînem onun için her zaman açıktır, hemen gelsin
Karagöz: (bir tokat atarak) Haydi cehenneme (Hımhım kaçar) Hemen karıyı sepetlemeli (eve girer) Bana bak Rabiş misin nesin, anlaşıldı Üsküdar“da hasıra sıçmışsın, burada da kilimleri berbat edeceksin, haydi bakalım pırtını topla çık kapıdan dışarı
Rabiş: (içerden)A benim güzel kocacığım, sende hiç merhamet değil mu, böyle gece yarıları benim gibi bîçare genç, hoş dilberi, edâlı, şiveli, işveli bir kızı nasıl kıyarsın da sokaklara atarsın?
Karagöz: (içerden, ağzını şaplatarak) Böyle kendini methetme, ağzım sulandı Haydi otur bakalım, inşallah diğer gelen olmaz
Rabiş: (içerden) Olmaz efendim olmaz
(Türkü ile Tiryaki kazanç)
(Türkü Isfahan, Çifte sofyan) Fesliyen ektim gül bitti
Tiryaki: Gele gele geldim buracığa, deha gönlüm nereciğe, hele yerden bir taş alayım atayım, bakalım yârimin penceresine kazanç mi? (yerden taş alıp atar)
Karagöz: (içerden) Aman ay vah, beynim delindi (perdeye kazanç) Vay sen mi attın taşı pinpon tip
Tiryaki: Yazık sana mı geldi, kusura bakma (ayakta uyumaya başlar)
Karagöz: Ay herif uyudu, Bana bak hey hemşeri uyan uyan Üsküdar“da sabahleyin oldu
Tiryaki: Bir miktar hâbe varmıştım, Üsküdar dedin de aklıma geldi, buraya Üsküdar“dan hasıra sıçtının kızı Rabiş bayan nâmında tâifei nisâdan biri geldi mi? (horlayarak uyumaya başlar)
Karagöz: Üsküdar“da Nisan ayında tahin yiyen Rabiş hanım geldi mi diyor Hem de uyuyor (dürterek) Hey hemşeri, yaşlı uyuma be
Tiryaki: Ha ne diyordum, evet ol dilberi ranâ, felaketi devrân, mahbubei zamân, hilâl kaş, çeşmi siyah, al yanaklı kiraz dudaklı Rabiş bayan acep geldi mi?
Karagöz: Sen uyurken geldi, baktı sen uyuyorsun savuştu gitti
Tiryaki: Eyvah, hangi canibe gitti?
Karagöz: Şu arkadaki camiye gitti
Tiryaki: Aman hemen yetişeyim (gider)
Karagöz: Haydi uğurlar olsun (eve girer)
Rabiş: (içerden) Yahucuğum sokakta kiminle konuşuyordun?
Karagöz: (içerden) Ihtiyar bir herif gelmiş, ballandıra ballandıra seni sordu, ben de camiye gitti dedim, koşarak gitti
Rabiş: (içerden) Merak ettim de
(Türkü söyleyerek Yahudi gelir) (Türkü Hüseyni, Düyek) Balat kapusundan girdim içeri
Yahudi: Nokari alişveriş, yoktur diğer taraftan eğleniş Tamamlanmış üçbuçuk verdi Balad“a yidiş geliş Eskiler alayım, badana fırçalaru
Karagöz: (pencereden) Ooo, bizim eskici Salamon gelmiş (aşağıya atlar) Güzel geldin Salamon
Yahudi: Eee, hoş bulduk Karagöz Nasilsin bakalim, çoluk çocuk, tavuklar, kediler, sözüm sana eşekler, sipalar nasidirlar?
Karagöz: Bana bak ağzını topla tepelerim haa
Yahudi: Haydi ağzını topladin, kulaklarini salla bakalim
Karagöz: Bana bak Salamon, yutturma, suratına yumruğu yersin ha
Yahudi: (tokat yemiş gibi bağırır) Ey, ayayayay amanin can kurtaran yok mu
Karagöz: Ne bağırıyorsun be
Yahudi: Yormedin mi suratima vurdular
Karagöz: Vay gürültücü kerata vay
Yahudi: Bana bak kuzum, buralara Üsküdar“dan hasıra sıçtının kızı Rabiş hanum yelmiş mi?
Karagöz: Gelmiş ne olacak
Yahudi: Yelmiş he, maşallah maşallah, ona soyle esyici Salamon yelmiş de
Karagöz: Sen ondan ne istiyorsun?
Yahudi: Ben ona eski feraceler parasini vermedi
Karagöz: Kaç para istiyorsun ondan?
Yahudi: Yellibeş kuruş
Karagöz: Tümü hepsi beş kuruş mu?
Yahudi: Nasil beş kuruş, yellibeş kuruş
Karagöz: Ya kadının parası yahut?
Yahudi: Yelsin mandira safasına yideriz
Karagöz: Onu mandıra safasına ne ile götüreceksin?
Yahudi: Ondan kolay ne var, torbama kor yotururum
Karagöz: Aç torbanı geliyor
Yahudi: Aman aman ivedi yelsin
Karagöz: (bir tokat atarak) Haydi uğurlar olsun (yahudi gider, karagöz eve girer) Yahu aç kapıyı!
Rabiş: (içerden) Yine nerelerdeydin
Karagöz: (içerden) Sen Üsküdar“da tongaya koymadık kimse bırakmamışsın
Rabiş: (içerden) Yine kim geldi
Karagöz: (içerden) Eskici Salamon geldi, sen ondan ferace almışsın parasını ister
Rabiş: (içerden) Verdin mi?
Karagöz: (içerden) Verdim ya!
Rabiş: (içerden) Nasıl verdin?
Karagöz: (içerden) Bir tokat attım suratına gitti gider
Rabiş: (içerden) Oh eline sıhhat kocacığım
(Türkü söyleyerek Beberuhi kazanç) (Türkü Sabâ, Sofyan) Vardım halebe bindim dolaba
Beberuhi: Bana adıyla sanıyla altıkulaç beberuhi derler
Karagöz: (pencereden bakarak) Bu da kim be (aşağıya atlar) Sen de kimsin be?
Beberuhi: Vay sen beni tanımadın mı?
Karagöz: Senin adın ne?
Beberuhi: Bana adıyla sanıyla altıkulaç beberuhi derler
Karagöz: Ulan senin neren altı kulaç, beşbuçuğun palavra
Beberuhi: Sen kimsin?
Karagöz: Benim adım karagöz
Beberuhi: Merhaba karagöz amca, nasılsın iyi misin, güzel musun, batmış musun boş musun, karga mısın kuş musun
Karagöz: Bu aptal be! bana bak burada ne arıyorsun?
Beberuhi: Buraya benim Rabiş bayan amcam gelmiş gördün mü
Karagöz: Ulan keza hanım hem amca olur mu
Bebruhi: Olmaz olur mu aptal enayi, önce o benim hanım teyzemdi, daha sonra hastaneye gitti geldi hanım amcam oldu Ha ha ha , hoşuma gitti meraba
Karagöz: Vay canına, sonra daha ne oldu
Beberuhi: Annem sana selamlama söyledi, bana on para vereceksin
Karagöz: On parayı ne yapacaksın
Beberuhi: İğne alacağım, torba dikeceğim, taş toplayacağım, hamam yapacağım
Karagöz: Sonra daha neler yapacaksın
Beberuhi: Hamamda senin saçsız başını yıkayacağım
Karagöz: (bir tokat atarak) Defol şuradan aptal sen de (eve girer)
Rabiş: (içerden) Canım gene nerelerdeydin
Karagöz: (içerden) Bir aptal gelmiş, bir takım abuk subuk sapan laflar etti
Rabiş: (içerden) Sen de dinledin yok mi
Karagöz: (içerden)Attım tokadı defoldu gitti
Rabiş: (içerden) Beni sormadı mı?
Karagöz: (içerden) Sordu, ayrıca dedi ki Rabiş bayan amcam nerede dedi Ulan dedim, ayrıca bayan ayrıca amca nasıl olur dedim, evvelden Rabiş hanımdı, hastaneye gitti geldi bayan amca oldu dedi Ben de tokat attım defoldu gitti
Rabiş: (içerden) çok iyi etmişsin eline sağlık
Karagöz: (içerden) Ben biraz yatacağım, zira fazla yoruldum
Rabiş: (içerden) Allah ’A Ismarladık yat, güle güle kalk
(Türkü söyleyerek Tuzsuz Deli Bekir kazanç)
(Türkü Şehnaz, Evsat) Nice sevmeyeyim a dostlar aman bir acaip dili var
Tuzsuz: (bir nâra atarak) Eyyy gidi alın yazısı, ey gidi felekkk!
Rabiş: (içerden) Yahuuu
Karagöz: (içerden) Huuu
Rabiş: (içerden) Kalk bak, galiba yangın var, bekçiler bağırıyor
Karagöz: (pencereden bakarak) Bekçi baba yangın nerde?
Tuzsuz: (nâra atarak) Eyyytt ulan avrat! Eyyt ulan avrat!
Karagöz: (içeri girerek) Anladım!
Rabiş: (içerden) Yangın neredeymiş?
Karagöz: (içerden) Avrat pazarındaymış
Tuzsuz: (nâra atarak) Eyyy gidi felekkk! Ey gidi kader!
Karagöz: (içerden) Dur bakalım bu da kim (perdeye gelir) Ne bağırıyorsun, burası birahane mi?
Tuzsuz: Vay kafadar sen buralı mısın?
Karagöz: Hayır buralı değilim Eskizağralıyım
Tuzsuz: Buraya Üsküdar“dan hasıra sıçtının kızı Rabiş adında bir avrat geldi mi?
Karagöz: Dur sorayım (eve girer, içerden ) Bana bak karı, haricen suratının bir tarafı yangın yerine dönmüş, bir tarafını da neye benzetirsen benzet Bir elinde saldırma, bir elinde şarap şişesi, bulut gibi ayyaş bir alıcı gelmiş seni soruyor
Rabiş: (içerden) Yazık benim kocam gelmiş
Karagöz: (içerden) Nee! Hani kocan boşamış sokağa atmıştı seni?
Rabiş: (içerden) Kov gitsin
Karagöz: (içerden) Bu öyle kovulacak şeylerden yok (perdeye gelir) Gelmiş ne olacak?
Tuzsuz: Git o yâre selamlama söyle taksın takıştırsın da gelsin
Karagöz: Olur (sırası gelmişken)
Tuzsuz: Gel
Karagöz: dim (geri döner)
Tuzsuz: Ipekli ferâcesini giysin, şemsiyesini alsın da gelsin
Karagöz: Gelsin (giderken)
Tuzsuz: Gel
Karagöz: dim (geri döner)
Tuzsuz: O yâre benden selam söyle, gözlerine sürmeler çeksin, gerdan kırarak gelsin
Karagöz: Gelsin (giderken)
Tuzsuz: Güzel kokular sürünsün, kırıta kırıta gelsin
Karagöz: Gelsin (bu vesileyle)
Tuzsuz: Gel
Karagöz: Gelemem artık (eve girer, içerden) Hadi bakalım alıcı seni istiyor
Rabiş: (içerden) Gidip bakayım ne istiyormuş (perdeye gelir) Vay yiğidim, şahbazım, hoş geldiniz safalar getirdiniz
Tuzsuz: Hoş bulduk,senin buralarda ne işin var?
Rabiş: Şuracıkta bir ufacık konut buldum
Tuzsuz: Bahçesi falan var mı? Rakı meşrubat balkonu var mı?
Karagöz: (içerden) Zıkkımın kökünü iç
Rabiş: Öyle böylece büyük değilse de ikimize yetişir
Tuzsuz: Öyleyse geliyorum
Rabiş: Buyurun efendim buyurun (eve kazanç)
Karagöz: (içerden) Ulan eve getirme o herifi
Rabiş: (içerden) Ziyanı değil canım, bir iki tek atar gider
Karagöz: (içerden) Ya ben nereye gideyim
Rabiş: (içerden) Sen şimdi şu gusülhâneye gir, o içer içer sızar Tutar kapı dışarı atarız vesselam
Karagöz: (içerden) Olur gireyim (girer) burası da öyle pis kokuyormuş
Tuzsuz: Aşkı yâran, muhabbeti cânan, ben de gidiyorum yar aşkına ya heyy (eve girer) Nâzenînim sofralar kurulsun, mezeler hazırlansın, seninle şöyle karşısında karşıya çakalım
Karagöz: (gusülhâneden) Ziftin pekini iç
Tuzsuz: (içerden) Ben seni ararken fazla terledim, vücudum fena halde ter kokuyor, bana bir kazan su ısıtsan şuracıkta yıkanıversem olmaz mı
Rabiş: (içerden) çok iyi olur, anında ocağı yakayım, bir kazan su ısıtayım
Tuzsuz: (içerden) Kazanın altına odunu bol miktarda koy, su fıkır fıkır kaynasın, ama vücudum o kadar temizlenir
Karagöz: (gusülhâneden) Herif burada beni ıstakoz gibi haşlayacak, ben şuradan yavaş yavaş savuşayım vesselam (perdeye kazanç) Oh yarabbi şükür, şurada oturur ortalığı dinlerim (kapının önüne oturur)
Tuzsuz: (içerden) Haydi bakalım, rakılar gelsin, sazlar çalsın, sen de zilleri tak
Karagöz: Vay canına bizim konut meyhaneye döndü
Rabiş: (içerden) Semt arasında saz olmaz, sonra bizi basarlar *