Karakaş Gözlerin Elmas Güfte ve bestesi tamamen bana ait bulunan yukarıda başlığı taşıyan bu türküm bazı yalan yanlış dedikodulara da vesile olmuştur Ben bu durumu hiçbir zaman üzülmedim Bilhassa sevindimÇünkü, yurdum Niğde’deki müzik sever halk ruhunda çöreklenen bir şüpheyi, öğrenmekle yetinecekler kanısındayım Gerek sözle, gerekse gazete ve mektupla, bu türkünün gerçek sahibini öğrenmek isteyen ve yakın ilgi belirten vatandaşlarıma burada ayrı olarak teşekkür ederim 1948 yılında İstanbul da çalıştığım bir pavyonda, Emel adımla kara kaşlı, kara gözlü, hafif esmere kaçan tenli bir kıza tutulmuştum Bu her bekar insanda olagelen, tabiat sevki natürel dedikleri bir kanundu Aradan yıllar geçmesine karşın Emel’i hiçbir zaman unutamıyorum 1959 yılında Gaziantep hoca okulu müzik öğretmeni Nezihi Babacaner’in daveti üstüne Gaziantep’e Hoca Okulunda yapılacak folklor topluluğuna iştirak etmek üzere gitmiştim Bu sırada bir pavyonla anlaştım ve çalışmaya başladım Aksam sahneye çıktığımda Emel’i de o pavyonda gördüm Aradan onbir sene gibi bir süre geçmesine rağmen tesadüfler tekrar birbirimizi bir araya getirmişti Yattığım yatakhanenin karşısındaki odada Emel’in de yatak odası vardı Birincil aşkın verdiği hazzın tesirinden kendimi kurtaramamış olmalıyım ancak o gece sabaha değin uyuyamadım Şafak sökerken kapım vuruldu ve yaşlı bir hanım yanıma geldi Evladım neden uyumuyorsun dedi Bende kalbimdeki duyguları ihtiyar hanıma anlattım Meğer ihtiyar hanım Emel’in annesi imiş Birazcık sonra Emel de yanımıza geldi Bundan Böyle dedi, aramızdaki dağlar burada sona ermeli Nede olsa kalp ferman dinlemez derler Lakin Emel’in annesinin yaşlı ve gitgide çirkinleşen hali bana bir acayip görünmüş olacak oysa, o anda, mısralarını aşağıda okuyacağınız KARAKAŞ GÖZLERİN ELMAS türküsünün beste ve güfteleri bende bir yıldırım hızıyla uyanıverdi Onlar gittikten sonradan kaleme ve kağıda sarılarak türküyü yazdı ve akşama pavyonda okumak üzere de kendi kendime sazımla talimini yaptım Bu suretle bu türkü o anda ve o saniyede orada bestelendi ve güftelendi Niğde’ye konser devretmek üzere gelen Aliye Akkılıç’a da benzer türkümün bestelerini verdim Belirlenmiş Aldemir ile birlikle Niğde’de 1960 yılında söylediler ve çaldılar İşte bu tarihten den sonradan türküm yurdun dört bucağına yayık vermekle günümüzün meşhuru oldu Karakaş Gözlerin Elmas Karakaş Gözlerin Elmas Bu Çekicilik Sen De Kalmaz Pişman Olun Kimseler Almaz Annene Bak Gör Halini Gel Güzelim Beni Işıklandırma Seni Seven Kalbi Yıkma Allah Dahi Kalbi Yıkmaz Öldürücü Gözle Bakma İnsanların Kalbi Kesin Canlıları Yaşatan Odur Bir Saniye Gönlünü Kır Da Gel De Benim Kalbime Gir Gel Güzelim Beni Aydınlatma Seni Seven Kalbi Yıkma Allah Deha Kalbi Yıkmaz Öldürücü Gözle Bakma Ne Gecem Ne Gündüzüm Belirli Yaşım Oldu Kırkdokuz Elli Bağrım Yanık Gözlerim Islak Yalan Dünya Yaktın Beni Gel Güzelim Beni Işıklandırma Seni Seven Kalbi Yıkma Allah Deha Kalbi Yıkmaz Öldürücü Gözle Bakma Ercan Söyler Reel Sözü Geçti Bahar Getirdik Yazı Bir Gün Ölür O Zalımın Kızı Annene Bak Gör Halini Gel Güzelim Beni Işıklandırma Seni Seven Kalbi Yıkma Allah Zeka Kalbi Yıkmaz Öldürücü Gözle Bakma Kaynak: Ali Ercan Karakaş Gözlerin Elmas ve Niğde Türküleri Niğde, 1965