iltasyazilim
FD Üye
Karanlık madde, radyo dalgaları, röntgen ışıkları yani özetle elektromanyetik dalgalarla temasa geçmeyen, var olduğuna dair ipuçlarını yalnızca kütle çekimsel etkileriyle bildiren maddedir Karanlık madde evrende bulunan maddelerin %80 ile %85?ini oluşturuyor Buna rağmen varlığını tamamen kanıt yapabilmek yaklaşık olarak milyonda bir olasılık Karanlık madde ışıkla etkileşime geçmediği için gözlemleme imkânı vermez Varlıklarına kötüye işaret olan şey: çevrelerine yaptıkları etkidir Karanlık madde hala bütünüyle ispatlanmadığı için bilim adamları karanlık maddeyi analiz etmek ve onun varlığını kanıt yapabilmek için çalışmalarını sürdürmektedir
Gök adaları içinde yer alan gökcisimlerinin kendi etraflarındaki dönme hızının değişimi, ışıkla etkiye giren maddelerce ölçülemiyor Bu duruma Kayıp kütle problemi adı veriliyor Bilim insanları bu probleme sebep olan şeyi, doğrudan gözlemlenemeyen karanlık maddenin ışıkla etkileşime girmemesiyle açıklıyor Kesinlikle bu gözlem de karanlık madde denilen şeyin var olduğuna dair bir emare niteliği taşıyor
Karanlık maddenin var olduğuna dair bir başka veri ise: bilindiği üzere uzayda ışığın eğilip bükülmesiyle alakalı olan: Göreliliğin genel kuramı veya başka bir deyişle: izafiyet teorisidir Albert Einstein kadar ortaya 1916 yılında atılan bu varsayım, karanlık maddenin varlığına dair ipuçları sunmaktadır Bu teoriye göre: bir takım gökcisimleri sahiden olduklarından çok daha büyük görünür Bu durum ışık dediğimiz ışınların uzayın çarpık yapısından etkilenmesi şeklinde açıklanabilir Kütle çekimsel mercekleme, diye tanımlanan bu şart, optik mercekler ile gözlemlenen her maddenin olduğundan daha büyük görünmesine sebep olmakla beraber, sadece geometrisi incelenerek sistemin kütle niteliği ve miktarını hesaplayabilme fırsatı da vermektedir Böylece gökadaların gözlemlenmesi doğru karanlık maddenin varlığı ortaya çıkıyor
Buna bir örnek vermemiz gerekirse, Abell gökada kümesinde, Güneşin kütlesinden 1015 katından daha fazla bir karanlık madde miktarı olduğu bilim insanlarınca gözlemlenmiş bu gözlem kara maddenin varlığına dair çok büyük gözlem olarak literatürde yerini almıştır
Karanlık madde ile karanlık enerji birbirlerine dönüşebilir mi? Bu soruya bilim insanlarının çoğu şimdilik hayır cevabını vermekle yetinmektedir İki maddenin de karanlık olarak adlandırılması, Einstein?ın teorisi sebebiyle, bu iki maddenin birbirlerine benzer formlarda olması biçiminde düşünülmesinden kaynaklanmaktadır Bilim insanlarının büyük bir çoğunluğu karanlık madde ve karanlık enerjinin birbirinden öbür şeyler olduğunu ısrarla belirtmektedir Kesinlikle azınlıkta olsa, bir takım bilim insanları karanlık madde ve karanlık enerji arasında şimdilik açıklanamasa da önemli bir bono olduğunu savunmaktadır
Lakin göz ardı etmemiz gereken manâlı bir noktada şudur: Karanlık madde, elle tutulur bir şey gibi akıllarımızda yer etse de gerçekten durum ayrıntılarıyla tam tersi, yani: karanlık madde: elle tutulur bir şey değil, varlığı belirli bir alan dâhilinde, şüphesiz çok büyük miktarlarda toplandığında, elle tutulan bir maddeymişçesine yaptığı yerçekimsel etkilerle ölçülebilen bir madde olmasındadır
Kara delikler karanlık madde midir? Kara delikler, karanlık maddenin aksine tespit edilebilen ve daha bedensel bir şekilde gözlenebilen gök cisimleridir Bu sebeple aynı şey olmaları muhtemel değildir Karanlık madde görünmezken, kara delikler görünür
Karanlık maddenin varlığını anlayışlı olmak nasıl muhtemel olabilir? Bu konuyla alakalı yukarıda vermiş olduğumuz bilgileri, bir örnekle daha da açabiliriz Çoğunlukla, spiral şeklindeki galaksilerin merkez noktasında olan yıldızların, madde merkezde fazla daha yoğun bulunması sebebiyle, fazla daha hızlı dönmesini bekleriz Buna kadar, dış yüzeyde var olan yıldızların daha düşük çabuk dönmesi de bize gayet akılcı gelecektir Fakat yapılan incelemeler, bu beklentilerimizin aslında hiç de o kadar gerçekleşmeyeceğini göstermekle bizi fazla şaşırtmaktadır Yıldızlar, galaksinin hangi konumunda olursa olsun, merkezde veya dışta var olmaları fark etmeksizin benzer hızda dönerler Bu koşul fakat ve oysa, dış yüzeyde bulunduğu varsayılan, kesinkes saptama edemediğimiz karanlık bir şeyin olduğuna delalet eden bir durumla izah edilebiliyor Bu durumu saptayan, bundan başka bunu kanıtlayabilen kişi: Washington Carnegie Enstitüsünü idare eden Vera Rubindir
Nötrinolar mı karanlık maddeyi oluşturuyor? Bilim insanları, bir zaman, nötrinoları, karanlık maddeyi oluşturabileceği yönünde tezler üretse de, bir süre sonra bunun olamayacağı yönünde karar verdiler Bu karar varmalarında en büyük etmen: SuperKamiokande diye adlandırılan bir detektörle yaptıkları tespitlerdir Bu detektör, karanlık maddeyi oluşturmakta, nötrinoların eksik kaldığını, karanlık madde üstünde etki etmekten uzakta miktarlarda olduğunu tespit ederek soruya cevap vermiş olmaktadır
bununla beraber karanlık maddeyi oluşturabilecek kapasitede oldukları öne sürülen axion ve wimp adı bahşedilen maddelerin, karanlık maddeyi var eden parçacıklar olduğunu ve bunların karanlık madde oluşumunu açıklamaya en yakın teorik maddecikler olduğunu da söylememiz gerekir
Karanlık madde fikrini ilk ortaya atan kimdir?
1932 yılında Jan Hendrik Oort kadar ortaya atılan karanlık madde fikri, 1933 senesinde, Kaliforniya Teknik Enstitüsünden, İsviçreli astrofizikçi Fritzy Zwicky göre geliştirilmiş maalesef teorisi ve gözlemleri bilimsel anlamda kabul görmemiş ve günümüze kadar asla ciddiye alınmamıştır
Fritzy Zwicky: 1898 senesinde o zamanlar, Osmanlı toprakları olan, BulgaristanVarna?da doğmuş, daha sonra Amerika birleşik devletlerinin Kaliforniya eyaletine taşınmış, Albert Einstein?ın öğrencisi, kıymetli bir bilim adamıdır Fritzy Zwicky: Süpernova teorisine ve sırası gelmişken yıldızların daha detaylı incelenmesine büyük katkıları olan astronom ve fizikçidir Süpernova teorisinin yanı sıra, kara delikler, nötron yıldızları, kozmik ışıklar hakkında çalışmalar yapmış, bu konularla alakalı tezler yayınlamış, ayrıntılı makaleler yazmıştır
Esas yazıları: 1929 senesinde yazdığı: Yıldızlar arasında ki kızıl metamorfoz( Hubble kanunlarını açıklar), 1934 yılında yayınladığı: Süpernova kozmik ışınlar ve 1938 senesinde fizik dünyasında hemen hemen bir köklü değişiklik sayılabilecek olan, Kara delikler hakkında yazdığı, Nötron yıldızlarındaki çöküşler, sayılabilir
Karanlık madde bilim dünyasında ne süre ve neden tartma kazanmaya başladı?
1970 senesinde, Vera Rubin, başında bulunduğu, Washington Carneige Enstitüsü ’nden arkadaşlarıyla birlikte yaptığı çalışmalarla, bilim dünyasına kanıtlar sunmuştur Fakat çok uzun seneler, ciddi bilim yayınları, onun makalelerini yayınlamamış maalesef Vera Rubin, tıpatıp Fritz Zwicky gibi ciddiye alınmamıştır
2006 yılında 150 milyon yıl evvel gerçekleşmiş bir çarpışmaya ait gözlemler, ilk kez karanlık maddenin varlığına bir delil teşkil etmiştir İki gök ada kümesinin çarpışması sırasında, sıcak gazlar merkeze yaklaşmış bu da onlar aralarında bir etkileşim olduğuna dair delil sayılmıştır Karanlık madde, bu iki cisimle temasa geçmemiş ve merkeze yaklaşmamıştır sırası gelmişken, günümüzün bilim insanları, tüm astrofizikçiler karanlık maddeyi kabul etmektedirler
Karanlık maddeyi gözlemlemek için kullanılan özel yöntemler nelerdir?
Uzaklarda bulunan gök cisimlerini inceleyen bilim insanları, olması gerekenden fazla daha az tespit edilen madde miktarını bulurlarsa kütleçekimsel merceklenme tekniğini kullanıyorlar Eğer ışık bükülmüş olarak gözlemleniyorsa, bilim insanları bunun karanlık maddenin bir etkisi olduğu yönünde kanaat kullanıyorlar
Karanlık maddenin türleri nelerdir?
Belirli olmamakla beraber, bilim insanları bu soruya, iki tür, diye cevap veriyorlar Evet, bunlar: Sıcak ve soğuk olan iki karanlık madde formudur Sıcak karanlık madde partiküllerinin en sinyâl özelliklerinden birisi: Az Daha ışık hızında hareket ediyor olmasıdır
Karanlık madde varlığına delil başka deliller var mı?
Başta şunu özellikle belirtmeliyiz oysa: Karanlık madde bütün olarak kanıt edilmemiştir Fakat bilim insanlarının elinde küçümsenmeyecek ve su götürmez deliller, karanlık maddenin varlığına dikkat çekici etmektedir Kozmik ışımaların arka fonunda oluşan sıcak dalgalanmalar ama karanlık madde olasılığı hesaba katıldığı vakit açıklanabiliyor
2019 yılı itibariyle Karanlık madde
Artan teknoloji ve bunun sonucu dizayn edilen gözlem ekipmanları ve teknikleri, kara maddenin izini sürmemizi fazla daha kolaylaştırdı 2019 yılında yani günümüzde baryonik madde miktarına olan oranla, karanlık madde miktarını fazla daha keskin çizgilerle ölçebilmekteyiz Kozmik mikrodalga arkadaki plan metodu olarak aşina yöntemle yapılan ışıma analizleri, kara madde üzerinde yapılan çalışmaların en verimli olanlarıdır Yukarıda yazdıklarımızı hatırlarsak, bir kütle çekiminden, Einstein?ın ortaya attığı izafiyet teorisinden bahsetmiştik Bu terimler kara maddenin neredeyse açığa çıkmasına çok az kaldığını dikkat çekici etmektedir
Kim haklı çıkacak? Parçacık Fizikçileri mi yahut Kozmologlar mı?
Bu sorunun cevabını verebilmek, kara maddenin doğrusu bütünüyle ne olduğunu kavramaktan geçiyor desek yalan söylemiş olmayız Kara madde hakkında çoğu veri bilim insanlarının elinde mevcut olsa da Onun ne olduğu hakkında kesin olarak konuşacak bir kişi hala yok Bilimin misyonu gerçeği bulmak olduğuna göre, gerçek olmayanları da bir şekilde çözümlemek durumunda kaldığı kabul etmemiz gereken bir olgudur Bu durumda ya kozmologlar ya da parça fizikçiler bir yerde yanılmış olabileceklerini kabul etmek durumunda kalabilir hiç kuşkusuz Lakin her iki durumda da ne kozmologlar ne de parça fizikçiler gereksizce uğraşmış sayılmayacak, bilime karşısında görevlerini hakkıyla yerine getirmiş olacaklardır Bu ne çağırmak? Bu şu seslenmek: Kara madde ile alakalı yapılan araştırmalar baştan sona, bilim dünyası başka bilinmeyenleri de keşfetmiş olacaktır Kısacası bilimde yapılan özverili çalışmalar, peşinden gidilen ve kanıtlanması gereken teoriler baştan sona mutlaka insanlığa hizmet verecek kaliteli verilerin elde edilmesini sağlamakla belli başlı vazifesini yerine getirmiş olacaktır
Karanlık maddenin bütün olarak ne olduğu, çalışma prensibinin nasıl işlediği kesin olarak ortaya konulduğunda, insanoğlunun keşfedeceği o kadar büyük bir data olacak oysa, evreni, insanlığı ve ötesini başka gözlerle görebileceğiz
2019 yılında Higgs bozonunu kesinkes bulmamızı sağlayan Cern deneyi, kara maddeyi bulmak yönündeki motivasyonu daha da arttırdı Bilindiği üzere Higgs bozonunun bir öteki adı Tanrı parçacığıdır Esasen Bilim insanları Tanrı parçacığını yıllar öncesinden biliyor, ama ispatlayamıyorlardı 1964 yılından beri üstünde yapılan incelemeler nihayet sonucunu vermişti Evrenin adeta %95?ini oluşturduğu düşünülen kara madde neden çözülmesin?
Bu konuyla ilgili başlıca eserler aralarında: Iain Nicolson yazdığı : Evrenin Karanlık Yüzü Karanlık Madde, Karanlık Enerji ve Evrenin Kaderi, Richard Panek göre yazılan, Evrenin Yüzde Dördü : Karanlık Madde Karanlık Enerji ve Kalan Realite İçin Buluş Yarışı, ??Karanlık madde olmasaydı, evrenin büyük bölümü dağılırdı?? diyen Stuart Clark kadar yazılan Cihan adlı kitaplar sayılabilir
Yazımıza son verirken, Physical Review Letters dergisinde 20 Temmuz tarihinde yayınlanan makaleden bahsedelim Hakkında birçok kuram öne sürülen, üstünde sayısız incelemeler yapılan kara madde fiilen devingen değil, donuk bir yapıdan müteşekkildir Kozmolog ekibi tarafınca yapılan uzun soluklu gözlemlerden, galaksilerdeki boşlukları incelendiği belirtilmiştir Kuasarların yani yıldız benzerleri yapıların, galaksiler arasındaki durumundan yapılan gözlemler neticesi kuasar ve karanlık madde arasındaki etkileşimleri, bu etkileşimlerin ne denli istikrarlı olduğu incelendi Yapılan gözlem ve simülasyonlar neticesinde varılan sonuç: Karanlık maddenin devingen yok donuk olduğu yönündedir Bir diğer deyişle Karanlık maddenin donuk olduğu ispatlamıştır Bu sonuç, karanlık madde hakkında, bilim insanlarının daha fazla yol alacağı ve kara maddenin gizemlerinin az daha ortaya çıkacağı yönünde bir manzara belirlemiştir
Litaratür:
http:wwwbilimgenctubitakgovtrmakalekaranlikmaddenedir
nediocomhaber13soruvecevaplakaranlikmaddehakkindabilmenizgerekenhersey610757
http:khosanncomevrenin25inimeydanagetirenkaranlikmaddeninsirricozuluyorbizidunyayiolusturannormalmadde5ileazinlik
Gök adaları içinde yer alan gökcisimlerinin kendi etraflarındaki dönme hızının değişimi, ışıkla etkiye giren maddelerce ölçülemiyor Bu duruma Kayıp kütle problemi adı veriliyor Bilim insanları bu probleme sebep olan şeyi, doğrudan gözlemlenemeyen karanlık maddenin ışıkla etkileşime girmemesiyle açıklıyor Kesinlikle bu gözlem de karanlık madde denilen şeyin var olduğuna dair bir emare niteliği taşıyor
Karanlık maddenin var olduğuna dair bir başka veri ise: bilindiği üzere uzayda ışığın eğilip bükülmesiyle alakalı olan: Göreliliğin genel kuramı veya başka bir deyişle: izafiyet teorisidir Albert Einstein kadar ortaya 1916 yılında atılan bu varsayım, karanlık maddenin varlığına dair ipuçları sunmaktadır Bu teoriye göre: bir takım gökcisimleri sahiden olduklarından çok daha büyük görünür Bu durum ışık dediğimiz ışınların uzayın çarpık yapısından etkilenmesi şeklinde açıklanabilir Kütle çekimsel mercekleme, diye tanımlanan bu şart, optik mercekler ile gözlemlenen her maddenin olduğundan daha büyük görünmesine sebep olmakla beraber, sadece geometrisi incelenerek sistemin kütle niteliği ve miktarını hesaplayabilme fırsatı da vermektedir Böylece gökadaların gözlemlenmesi doğru karanlık maddenin varlığı ortaya çıkıyor
Buna bir örnek vermemiz gerekirse, Abell gökada kümesinde, Güneşin kütlesinden 1015 katından daha fazla bir karanlık madde miktarı olduğu bilim insanlarınca gözlemlenmiş bu gözlem kara maddenin varlığına dair çok büyük gözlem olarak literatürde yerini almıştır
Karanlık madde ile karanlık enerji birbirlerine dönüşebilir mi? Bu soruya bilim insanlarının çoğu şimdilik hayır cevabını vermekle yetinmektedir İki maddenin de karanlık olarak adlandırılması, Einstein?ın teorisi sebebiyle, bu iki maddenin birbirlerine benzer formlarda olması biçiminde düşünülmesinden kaynaklanmaktadır Bilim insanlarının büyük bir çoğunluğu karanlık madde ve karanlık enerjinin birbirinden öbür şeyler olduğunu ısrarla belirtmektedir Kesinlikle azınlıkta olsa, bir takım bilim insanları karanlık madde ve karanlık enerji arasında şimdilik açıklanamasa da önemli bir bono olduğunu savunmaktadır
Lakin göz ardı etmemiz gereken manâlı bir noktada şudur: Karanlık madde, elle tutulur bir şey gibi akıllarımızda yer etse de gerçekten durum ayrıntılarıyla tam tersi, yani: karanlık madde: elle tutulur bir şey değil, varlığı belirli bir alan dâhilinde, şüphesiz çok büyük miktarlarda toplandığında, elle tutulan bir maddeymişçesine yaptığı yerçekimsel etkilerle ölçülebilen bir madde olmasındadır
Kara delikler karanlık madde midir? Kara delikler, karanlık maddenin aksine tespit edilebilen ve daha bedensel bir şekilde gözlenebilen gök cisimleridir Bu sebeple aynı şey olmaları muhtemel değildir Karanlık madde görünmezken, kara delikler görünür
Karanlık maddenin varlığını anlayışlı olmak nasıl muhtemel olabilir? Bu konuyla alakalı yukarıda vermiş olduğumuz bilgileri, bir örnekle daha da açabiliriz Çoğunlukla, spiral şeklindeki galaksilerin merkez noktasında olan yıldızların, madde merkezde fazla daha yoğun bulunması sebebiyle, fazla daha hızlı dönmesini bekleriz Buna kadar, dış yüzeyde var olan yıldızların daha düşük çabuk dönmesi de bize gayet akılcı gelecektir Fakat yapılan incelemeler, bu beklentilerimizin aslında hiç de o kadar gerçekleşmeyeceğini göstermekle bizi fazla şaşırtmaktadır Yıldızlar, galaksinin hangi konumunda olursa olsun, merkezde veya dışta var olmaları fark etmeksizin benzer hızda dönerler Bu koşul fakat ve oysa, dış yüzeyde bulunduğu varsayılan, kesinkes saptama edemediğimiz karanlık bir şeyin olduğuna delalet eden bir durumla izah edilebiliyor Bu durumu saptayan, bundan başka bunu kanıtlayabilen kişi: Washington Carnegie Enstitüsünü idare eden Vera Rubindir
Nötrinolar mı karanlık maddeyi oluşturuyor? Bilim insanları, bir zaman, nötrinoları, karanlık maddeyi oluşturabileceği yönünde tezler üretse de, bir süre sonra bunun olamayacağı yönünde karar verdiler Bu karar varmalarında en büyük etmen: SuperKamiokande diye adlandırılan bir detektörle yaptıkları tespitlerdir Bu detektör, karanlık maddeyi oluşturmakta, nötrinoların eksik kaldığını, karanlık madde üstünde etki etmekten uzakta miktarlarda olduğunu tespit ederek soruya cevap vermiş olmaktadır
bununla beraber karanlık maddeyi oluşturabilecek kapasitede oldukları öne sürülen axion ve wimp adı bahşedilen maddelerin, karanlık maddeyi var eden parçacıklar olduğunu ve bunların karanlık madde oluşumunu açıklamaya en yakın teorik maddecikler olduğunu da söylememiz gerekir
Karanlık madde fikrini ilk ortaya atan kimdir?
1932 yılında Jan Hendrik Oort kadar ortaya atılan karanlık madde fikri, 1933 senesinde, Kaliforniya Teknik Enstitüsünden, İsviçreli astrofizikçi Fritzy Zwicky göre geliştirilmiş maalesef teorisi ve gözlemleri bilimsel anlamda kabul görmemiş ve günümüze kadar asla ciddiye alınmamıştır
Fritzy Zwicky: 1898 senesinde o zamanlar, Osmanlı toprakları olan, BulgaristanVarna?da doğmuş, daha sonra Amerika birleşik devletlerinin Kaliforniya eyaletine taşınmış, Albert Einstein?ın öğrencisi, kıymetli bir bilim adamıdır Fritzy Zwicky: Süpernova teorisine ve sırası gelmişken yıldızların daha detaylı incelenmesine büyük katkıları olan astronom ve fizikçidir Süpernova teorisinin yanı sıra, kara delikler, nötron yıldızları, kozmik ışıklar hakkında çalışmalar yapmış, bu konularla alakalı tezler yayınlamış, ayrıntılı makaleler yazmıştır
Esas yazıları: 1929 senesinde yazdığı: Yıldızlar arasında ki kızıl metamorfoz( Hubble kanunlarını açıklar), 1934 yılında yayınladığı: Süpernova kozmik ışınlar ve 1938 senesinde fizik dünyasında hemen hemen bir köklü değişiklik sayılabilecek olan, Kara delikler hakkında yazdığı, Nötron yıldızlarındaki çöküşler, sayılabilir
Karanlık madde bilim dünyasında ne süre ve neden tartma kazanmaya başladı?
1970 senesinde, Vera Rubin, başında bulunduğu, Washington Carneige Enstitüsü ’nden arkadaşlarıyla birlikte yaptığı çalışmalarla, bilim dünyasına kanıtlar sunmuştur Fakat çok uzun seneler, ciddi bilim yayınları, onun makalelerini yayınlamamış maalesef Vera Rubin, tıpatıp Fritz Zwicky gibi ciddiye alınmamıştır
2006 yılında 150 milyon yıl evvel gerçekleşmiş bir çarpışmaya ait gözlemler, ilk kez karanlık maddenin varlığına bir delil teşkil etmiştir İki gök ada kümesinin çarpışması sırasında, sıcak gazlar merkeze yaklaşmış bu da onlar aralarında bir etkileşim olduğuna dair delil sayılmıştır Karanlık madde, bu iki cisimle temasa geçmemiş ve merkeze yaklaşmamıştır sırası gelmişken, günümüzün bilim insanları, tüm astrofizikçiler karanlık maddeyi kabul etmektedirler
Karanlık maddeyi gözlemlemek için kullanılan özel yöntemler nelerdir?
Uzaklarda bulunan gök cisimlerini inceleyen bilim insanları, olması gerekenden fazla daha az tespit edilen madde miktarını bulurlarsa kütleçekimsel merceklenme tekniğini kullanıyorlar Eğer ışık bükülmüş olarak gözlemleniyorsa, bilim insanları bunun karanlık maddenin bir etkisi olduğu yönünde kanaat kullanıyorlar
Karanlık maddenin türleri nelerdir?
Belirli olmamakla beraber, bilim insanları bu soruya, iki tür, diye cevap veriyorlar Evet, bunlar: Sıcak ve soğuk olan iki karanlık madde formudur Sıcak karanlık madde partiküllerinin en sinyâl özelliklerinden birisi: Az Daha ışık hızında hareket ediyor olmasıdır
Karanlık madde varlığına delil başka deliller var mı?
Başta şunu özellikle belirtmeliyiz oysa: Karanlık madde bütün olarak kanıt edilmemiştir Fakat bilim insanlarının elinde küçümsenmeyecek ve su götürmez deliller, karanlık maddenin varlığına dikkat çekici etmektedir Kozmik ışımaların arka fonunda oluşan sıcak dalgalanmalar ama karanlık madde olasılığı hesaba katıldığı vakit açıklanabiliyor
2019 yılı itibariyle Karanlık madde
Artan teknoloji ve bunun sonucu dizayn edilen gözlem ekipmanları ve teknikleri, kara maddenin izini sürmemizi fazla daha kolaylaştırdı 2019 yılında yani günümüzde baryonik madde miktarına olan oranla, karanlık madde miktarını fazla daha keskin çizgilerle ölçebilmekteyiz Kozmik mikrodalga arkadaki plan metodu olarak aşina yöntemle yapılan ışıma analizleri, kara madde üzerinde yapılan çalışmaların en verimli olanlarıdır Yukarıda yazdıklarımızı hatırlarsak, bir kütle çekiminden, Einstein?ın ortaya attığı izafiyet teorisinden bahsetmiştik Bu terimler kara maddenin neredeyse açığa çıkmasına çok az kaldığını dikkat çekici etmektedir
Kim haklı çıkacak? Parçacık Fizikçileri mi yahut Kozmologlar mı?
Bu sorunun cevabını verebilmek, kara maddenin doğrusu bütünüyle ne olduğunu kavramaktan geçiyor desek yalan söylemiş olmayız Kara madde hakkında çoğu veri bilim insanlarının elinde mevcut olsa da Onun ne olduğu hakkında kesin olarak konuşacak bir kişi hala yok Bilimin misyonu gerçeği bulmak olduğuna göre, gerçek olmayanları da bir şekilde çözümlemek durumunda kaldığı kabul etmemiz gereken bir olgudur Bu durumda ya kozmologlar ya da parça fizikçiler bir yerde yanılmış olabileceklerini kabul etmek durumunda kalabilir hiç kuşkusuz Lakin her iki durumda da ne kozmologlar ne de parça fizikçiler gereksizce uğraşmış sayılmayacak, bilime karşısında görevlerini hakkıyla yerine getirmiş olacaklardır Bu ne çağırmak? Bu şu seslenmek: Kara madde ile alakalı yapılan araştırmalar baştan sona, bilim dünyası başka bilinmeyenleri de keşfetmiş olacaktır Kısacası bilimde yapılan özverili çalışmalar, peşinden gidilen ve kanıtlanması gereken teoriler baştan sona mutlaka insanlığa hizmet verecek kaliteli verilerin elde edilmesini sağlamakla belli başlı vazifesini yerine getirmiş olacaktır
Karanlık maddenin bütün olarak ne olduğu, çalışma prensibinin nasıl işlediği kesin olarak ortaya konulduğunda, insanoğlunun keşfedeceği o kadar büyük bir data olacak oysa, evreni, insanlığı ve ötesini başka gözlerle görebileceğiz
2019 yılında Higgs bozonunu kesinkes bulmamızı sağlayan Cern deneyi, kara maddeyi bulmak yönündeki motivasyonu daha da arttırdı Bilindiği üzere Higgs bozonunun bir öteki adı Tanrı parçacığıdır Esasen Bilim insanları Tanrı parçacığını yıllar öncesinden biliyor, ama ispatlayamıyorlardı 1964 yılından beri üstünde yapılan incelemeler nihayet sonucunu vermişti Evrenin adeta %95?ini oluşturduğu düşünülen kara madde neden çözülmesin?
Bu konuyla ilgili başlıca eserler aralarında: Iain Nicolson yazdığı : Evrenin Karanlık Yüzü Karanlık Madde, Karanlık Enerji ve Evrenin Kaderi, Richard Panek göre yazılan, Evrenin Yüzde Dördü : Karanlık Madde Karanlık Enerji ve Kalan Realite İçin Buluş Yarışı, ??Karanlık madde olmasaydı, evrenin büyük bölümü dağılırdı?? diyen Stuart Clark kadar yazılan Cihan adlı kitaplar sayılabilir
Yazımıza son verirken, Physical Review Letters dergisinde 20 Temmuz tarihinde yayınlanan makaleden bahsedelim Hakkında birçok kuram öne sürülen, üstünde sayısız incelemeler yapılan kara madde fiilen devingen değil, donuk bir yapıdan müteşekkildir Kozmolog ekibi tarafınca yapılan uzun soluklu gözlemlerden, galaksilerdeki boşlukları incelendiği belirtilmiştir Kuasarların yani yıldız benzerleri yapıların, galaksiler arasındaki durumundan yapılan gözlemler neticesi kuasar ve karanlık madde arasındaki etkileşimleri, bu etkileşimlerin ne denli istikrarlı olduğu incelendi Yapılan gözlem ve simülasyonlar neticesinde varılan sonuç: Karanlık maddenin devingen yok donuk olduğu yönündedir Bir diğer deyişle Karanlık maddenin donuk olduğu ispatlamıştır Bu sonuç, karanlık madde hakkında, bilim insanlarının daha fazla yol alacağı ve kara maddenin gizemlerinin az daha ortaya çıkacağı yönünde bir manzara belirlemiştir
Litaratür:
http:wwwbilimgenctubitakgovtrmakalekaranlikmaddenedir
nediocomhaber13soruvecevaplakaranlikmaddehakkindabilmenizgerekenhersey610757
http:khosanncomevrenin25inimeydanagetirenkaranlikmaddeninsirricozuluyorbizidunyayiolusturannormalmadde5ileazinlik