Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Karanlıktan Neden Korkarız?

Karanlıktan Neden Korkarız?

teknolojiuzmani

FD Üye
Katılım
Ocak 9, 2022
Mesajlar
38,200
Etkileşim
1
Puan
36
Yaş
36
F-D Coin
99
1630240968.jpg

Yetişkinlerin aksine hiçbir şeyi umursamayıp daha korkusuzca davranabildiğimiz çocukluk dönemimizde hepimiz illaki bir karanlıktan korkma döneminden geçmiş, o koridor ışığını açık bırakıp uyumuşuzdur. Ne de olsa bütün canavarlar gece karanlık çöktüğünde saklandıkları yerlerden çıkarlar ya da en azından çocuk aklımızla öyle olduğuna inanırdık. Bu korku sadece küçüklükte kalsa iyi: karanlık, büyüyüp birer yetişkin olduğumuzda bile; nedenini bir türlü anlayamadığımız bir şekilde içimize kurt düşürmeye devam eder.

Peki neden? Her korkunun olduğu gibi, karanlık korkusunun da psikolojide bir açıklaması var. Dünyaca ünlü metal grubu Iron Maiden'ın “Bazen odanın köşesine bakmaya bile korkarsın. Hissedersin bir şeylerin sürekli seni izlediğini, “ diyerek üzerine efsane şarkı Fear of the Dark’ı yazdığı karanlık korkusuna gelin bir de birlikte bakalım.

Ölümün renginden zarafetin rengine bir yolculuk


7ee8ea80f5d35f0aa3edaaeb95434d409f721f8a.jpeg

Baştan sona simsiyah giyinmiş bir insan gördüğünüzde onun bir cenazeye mi, bir iş toplantısına mı, bir moda şovuna mı yoksa sadece bir yürüyüşe mi gittiğini anlamakta biraz zorlanabilirsiniz. Sonuçta bu etkinliklerin hepsinde de tamamen siyah giyinilebilir.

Pantone Renk Enstitüsü’nün renk uzmanı ve yönetici direktörü Leatrice Eiseman’a göre şu son 50-100 yıl içerisinde siyah renk çok büyük bir değişime uğradı. “Günümüzde siyahın; cenazelerin, kederin ve ağlayan dulların ötesinde, renge bir çeşit ‘güç hissi’ veren bir ağırlığı var, “ diyen Eiseman’a göre siyah, yas ve ölümle ilişkilendirilen bir renk olmaktan çıkıp asalet ve sofistike denildiğinde akla ilk gelen renge evrildi. Artık insanlar olduklarından ince gözükmek, özgüven hissiyatı yaymak ve pahalı kıyafetlerin sembolü olarak siyah giymeyi tercih ediyor.

Ancak siyah rengin kasvet ve bilinmeyenle olan ilişkisi, bir cadının kıyafetleri veya Azrail’in pelerini gibi şeytani tasvirler formunda bazı kültürlerde hala devam ediyor. Aslında bu ve benzeri kurgusal betimlemeler de karanlık korkusu evriminin bir parçası.

Karanlık korkusu aslında atalarımızın bizlere bir mirası

716d15f0adcd8ad0aad001abbbfc0fa18ae2beb4.jpeg

Diyelim ki evinizde yalnızsınız ve güzelce aydınlatılmış salonunuzda koltuğunuza kurulmuş bir film izliyorsunuz. Dışarıda esen rüzgarın hareketlendirdiği kuru ağaç dalları camınıza sürtüyor. Klasik bir Sonbahar akşamı; ortada güvenliğinizi sorgulatacak hiçbir durum yok, değil mi?

Ta ki birden ışıklar gidip, sizi karanlıkta bir başınıza bırakana kadar. Böyle bir durumda çoğu insanın içini anında nedensiz bir korku kaplama başlar.

Toronto Ryerson Üniversitesi psikoloji profesörü ve The Anti-Anxiety Workbook kitabının yazarı Martin Antony, “Korku, acı hissi gibidir. Sadece bizi olası bir tehlikeye karşı korumak için vardır, “ diyor ve ekliyor: “ İşte o ‘korku’ bizi tehlikelere karşı tetikte tutuyor. “

e854e108aa7ca8b7d95ca96740e707c56ca5367e.jpeg

Elektriğin, hatta ateşin olmadığı; deyim yerindeyse ‘karanlıkta kalan’ ve hakkında sınırlı bilgiye sahip olduğumuz tarih öncesi dönemlerde hava karardığında insanların yırtıcılar tarafından saldırıya uğrama olasılığı çok daha yüksekti. Durmadan gelişen teknolojinin yardımıyla zamanla insanlık besin zincirinin en tepesine yerleşti ve yok olan bu yırtıcıların açtığı boşluğu doldurmak adına kurgusal canavarlar yaratmaya başladık. İyi korku filmlerinin direkt olarak canavarı göstermemesinin nedeni de işte budur: hayalgücümüz zaten olabilecek en korkunç canavarı bizler için yaratır. Yani, aslında o korkunç görünen canavardan değil de "bilinmeyen"den korkarız.

61e87e0664c355240fb73a6721ddd45eb55fc748.jpeg

Ancak bu uzun evrilme sürecinde kendimizi koruyup kollama ihtiyacımız, yani ‘karanlık korkusu’ öylesine derine işledi ki günümüze kadar bizimle kaldı. Bu konu üzerine Antony, “Kendimizi tehlikelerden korumak için görsel sistemimize güveniriz. Karanlıkta bu görsel duyumuz etkisizleşir ve etrafımızda ne ya da kim olduğunu belirleyemez hale geliriz,“ diyor ve “Karanlıktan korkmak, hazırlanmış bir korku.“ diye de sözlerine ekliyor.

Eiseman’da insanların siyah rengi, bazı şekilleri ve potansiyel tehditleri görünmez kılması sebebiyle içgüdüsel bir şekilde “bilinmeyen”le başdaştırdığı fikrine katılarak siyahı “Gecenin ve karanlığın rengi. Her şeyi örten renk. “ olarak tanımlıyor.

Eiseman’nın sözleriyle, “Renkleri doğada nasıl gördüğümüzün insanın psikolojisi üzerindeki etkisi çok önemli. Ayrıca hepimiz biliyoruz ki siyah gecenin rengidir ve karanlığın örtüsü altında yapılabilecek her türlü kötücül eylemi gizleyebilecek renktir.“, ve bu anlayış biz henüz daha küçük bir çocukken içimize işlemeye başlar. Günümüzde teknoloji sağ olsun, ışığı açıp günün en karanlık saatinde bile ara vermeden eğlenceye devam edebiliyoruz; ancak bazılarımız bu korkuyu asla yenemiyor.

Peki ya bu korku günlük aktivitelerimizi etkilemeye başlarsa?

65058dfa81d139d0f6c4156318a5c90fb2448ad0.jpeg

Antony, korkunun doğal ve gerekli durumlarda hayat kurtarıcı bir tepki olduğunun; ancak aşırıya kaçtığı durumlarda endişe teşkil edebileceğinin de altını çiziyor. Sonuçta her şeyin fazlası zarar, öyle değil mi?

Şehrin pek de tekin olmadığını bildiğimiz bölgelerinde gece tek başımıza olduğumuzda hissettiğimiz korkunun doğal olduğunu belirten Anthoy’e göre, aynı hisse gece kendi odamızda yalnızken kapılmamız pek de normal değil.

Karanlığa karşı duyulan aşırı korku hissi, karanlık bir yerde saldırıya uğramak gibi olumsuz bir tecrübeden tutun da korku filmi izlemek kadar basit bir şey gibi birçok farklı sebepten kaynaklanabilir.

cfe82c602377b922273c747e805dec2df0714a2a.jpeg

Bu korku zamanla kendiliğinden geçmediği taktirde ilişkilerimizi, işimizi ve normalde kolayca yapabildiğimiz şeyleri kötü bir şekilde etkileyebilecek olan niktofobi olarak bilinen fobiye evrilebilir. Antony’e göre eğer kişi geceleri evini terk edemeyecek noktaya gelmişse bu artık sıradan bir korku değil, bir fobidir.

Böyle durumlarda kişi gece lambaları veya kapısını içeriye ışık girecek kadar aralık bırakmak gibi görüşümüzü kısmen aydınlatan, ‘güvenlik sinyali’ olarak adlandırılan yardımlara başvurabilir. Hafif bir ışık ya da bir arkadaşın varlığı, kendimizi daha güvende hissetmemizi ve gerçekliğe tutunmamızı sağlar.

Antony’nin söylediklerine göre; korku duyulan duruma kademeli olarak maruz kalmak gibi tedaviler de mevcut. Bu tedavilerde profesyoneller hastalarından korktukları durumları sıralayıp numalaralandırmalarını ve daha sonra da artık korku hissetmedikleri ana kadar kendilerini bu durumlara maruz bırakmalarını istiyorlar. Bu durumu Antony “Mesela, eğer bir hasta şu an sadece gece lambasının varlığıyla uyuyabiliyorsa, ışığı daha kısık ya da isteğe göre ayarlanabilir yeni bir gece lambası almalarını isteyebiliriz,“ diyerek açıklıyor.

Siyah renk kimileri için öz güvenin sembolü de olabilir

dca1941129b1f8ad67d298244247e09e53112d6d.jpeg

Ancak, tıpkı bir paranın iki farklı yüzü olduğu gibi, siyah rengin de iki farklı yüzü var.

Siyah renk çoğu insanda endişe ve korku hissi uyandırıp geceleri uykusuz bırakırken, bazılarının da normalden daha öz güvenli ve sağlam hissetmesine neden olur- özellikle de söz konusu modaysa.

Eiseman, “Bence pek çok insan siyahı belirli bir ölçüde güvenlik duygusu veren, kendilerini sarıp sarmalayıp bir nevi gölgelerde kaybolabilecekleri bir renk olarak görüyor.“ diyor ve “Bir bakıma, siyah renkle bütünleşmiş bir kararsızlık var. Karanlıkta pusuya yatmış olandan korkmak ya da onun bir olmak tamamen kişinin elinde.“ diye de ekliyor.

82edc2701d26d5f05ee83db094d997ccb1d1f3ea.jpeg

Ayrıca şöyle bir düşününce, güçlü kurgusal karakterlerin çoğu genelde siyah ya da en azında koyu tonlarda kıyafetlerle tasvir edilir. Bu gerçekte de böyledir: Çok güçlü iş insanlarını şöyle bir gözünüzün önüne getirin. Çoğunlukla hepsini koyu renk takım elbiselerle görmeye alışık değil miyiz? Bu durumda, karanlık tarafı kabullenip onunla bir olmak bu korkuyu yenmemizde bize yardımcı olabilir dememiz pek de yanlış olmaz diye düşünüyoruz.

Karanlık korkusunun ardındaki psikolojiyi incelediğimiz yazımız bu şekildeydi. Aranızda aynı fobiden muzdarip okuyucularımız varsa unutmayın ki karanlık korkusu, kendileri korumak adına sürekli tetikte olan atalarımızın bizlere bıraktığı küçük bir hediyeden ibaret. Ondan korkmak yerine onu kabullenmeye çalışmak bu fobiye sahip herkes için daha sağlıklı olacaktır. Tabii ufak bir gece lambasının da yardımıyla.


 

Similar threads

Öncelikle sorunuzu açıklığa kavuşturmamız gerekiyor İnsanların genel olarak karanlıktan niçin korktuklarını merak ediyorsak, bunu geleceği bilme güdümüzle açıklamamız gerekiyor Doğal hayat içerisinde soyunu devam ettirmeye ve sağlıklı nesiller yetiştirmeye uğraş veren bir canlı türü olarak...
Cevaplar
0
Görüntüleme
114
Karanlık korkusu, gerçekte korkulu olmayan bir nesneden ya da durumdan korku duymak ve bundan kaçınmak olarak tanımlanır. Çocukluk dönemi korkuları doğru olarak yönetildiğinde zamanla ortadan kalkar. Çocuklara bu dönemde yanlış uygulamalarla yaklaşmak korkunun devamına sebep olur. Çocuğun...
Cevaplar
0
Görüntüleme
398
Korku, kişileri tehlikeli bir durum anında uyaran ve korunmalarını sağlayan bir duygudur. Korku sayesinde bireyler önlem almaları gerektiğini fark ederler. Yaşamı tehdit eden durumlarda bir alarm sistemi gibi çalışan korku duygusu kişinin güvenliğini sağlaması için yardımcı olur. Tıpkı mutluluk...
Cevaplar
0
Görüntüleme
113
Korku, gerçek anlamda bir tehlike durumunun veya tehlike ihtimalinin kişide yaratmış olduğu endişe duygusudur. Bu durum çocukluk çağında daha çok meydana gelmektedir. Çocukluk çağı korkuları çok çeşitli olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu korkular çocuğun yaşına göre farklılık gösterir. Çocuklarda...
Cevaplar
0
Görüntüleme
56
Korku bebeklik döneminden Hatta bazı araştırmalara göre anne karnı sürecinden yaşlılık dönemine kadar süren insan yaşamında herkesin deneyimlediği doğal bir duygudur. Ayrıca oldukça etkili ilkel bir duygudur. Korkunun biyolojik ve psikolojik açıdan farklı iki boyutu vardır. Bu duygu hem...
Cevaplar
0
Görüntüleme
55
858,509Konular
982,869Mesajlar
30,651Kullanıcılar
darklawyer07Son üye
Üst Alt