Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Kasİde-İ NakŞİ

Kasİde-İ NakŞİ

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
KASİDEİ NAKŞİ

1) — Nakşı taifesi, haddinden fazla meşgul bir taifedir Zira bu daire dünya içinde başları pergel gibi iş üstündedir (Daima hizmet üzerine eğilmektedir)

2) — Hepsi tek bir dairenin merkezi etrafında toplanmışlardır Yine topyekün bir pergelin deveranından kaderin tasarruflarından haberdardır*lar

3) — Onlar, (kalpler üzerinde) nakış yapanlardır Fakat her nakşa bağlı değildirler Çok ma´rifetli oldukları için her lahza başka bir nakış ele alırlar

4) — Her an Bukalemunvari başka bir renktedirler Sık sık manevi hal ve makamları değişir Yalnız garip olanı şudur ki, her iki cihanın ren*ginden nefret ederler (Çalışmaları, ne dünyayı amaçlıyor Ne de ahireti, sadece Rızai ilahîyi kazanmak gayesiyledir)

5) — Her ne kadar zahirde avam ve düşman gibidirlerse, bâtında ve manâda havas ve dostturlar

6) — Aslında Nil nehrinin suyu gibidirler Kıptî´nin ağzında ise, kana dö*nerler Çan gibi hafiftirler Hz İsa´nın merkebi (merkep karakterli kim*seler) üzerinde ise yüktürler, ağırdırlar

7) — Her ne kadar cilalanmış ayna gibidirlerse de fakat Habeşliler kötü insanlar için pastırlar Gerçi İbrahim Halil´in bahçesidirler Fakat odun gibi kimseleri de ateşvarî yakarlar

8) — Entariyi giyerken ehli beytin gidiş ve tarzlarını hatırlatırlar Riya*kârlar gibi mavi hırka giymezler

9) — Bu zeki insanların prensipleri, kendilerini gizleyip belli etmemekdir Onlar settar setr edici olan Allah´ın sıfatlan ile muttasıftırlar

10) — Bu mevhum çokluğu koyu vahdette gizlemek istedikleri içindir ki, Allah´dan mağfiret taleb etmektedirler

11) — Varlıkların çokluğu onlara bir te´sir yapamaz vahdetten saptır*maz Çünkü onlar, kendilerini bu varlıkların menşeine Allah´a bağla*mışlardır Rabtetmişlerdir

12) — Soluklara değer verip boş yere harcamamak, bu şahlar gibilerin huyudur Kendi nefeslerinin bekçiliğini yapmalarına rağmen iyi padişah*lardırlar

13) — Sustukları vakit, misk göbeği gibidirler Her tarafa güzel kokular yayarlar Konuştukları zaman da yüz eczacının canını beslerler

14) — Suskundurlar, fakat konuşunca papağan kuşu gibi hep tatlı ha*reketli ve tatlı sözlü olurlar

15) — Yıldızlar gibi hepsinin halveti, topluluktadır Topluluk içinde iken Hak´la beraberdirler Vehakeza her meclisin mumu ve her pazarın her hareketin süsüdürler

16) — Seyahatları vatan dahilindedir Tıpkı hâle içinde oturmakta olan ay gibi Bedenen durmakta olmalarına rağmen, yürekleri i´tibarı ile sa´y ve harekettedirler

17) — Bu hızlı yürüyenlerin durumu, baş döndürücü bir hızla hareket etmeşine rağmen yerinde sabit sandığın dağların yerin durumuna benzer Demek yürekleri dönük kimseler bu zatları da kendileri gibi dönük sanırlar

18) — Ehlüllâh, aşk kâbesine doğru yol alan bir kafiledir O kafileye kumandanlık edenler de bu kahraman nakşîlerdir

19) — Nakşiler dünya ma´temhânesinde konakladıkları halde dokuz mavi perdeden dokuz kat gökten daha yüksek çadırlar kuranlardır

20) — Her birisi cihan alanında birer emniyet şeddi te´minatıdır Bir dağ kadar büyük bir tenkide bile, bir saman çöpü kadar değer vermezler

21) — Onlar safvet ve iyilik denizinde dosdoğru yüzen balıklardır Nehir kenarında eğri büğrü yürüyen yengeçler gibi değildirler

22) — Bu zatlar, aşka susamış kimselerin dudağında cana can katan aşk şarabıdırlar Vesveseli insanların elinde ise, avuçta sıkılan altınlardır

23) — Tertemiz gözlere sahiptirler Hatta, saf ve temiz gözlerin nurlarıdırlar Dindarların önderi, dinin de tacıdırlar

24) — Bu dünyada Çenabı Hakkın mahbublarıdırlar Fakat Mansuru Hallaç gibi kavgayı da istemezler

25) — Ma´rifet hurması onlara vücut ağacından yetişir Ey rabbim, bu taife ne kadar şanslı bir taifedir

26 27) — Mevlana Çelâleddini Rumi´nin baha biçilmez gazellerinden her bilginin hayranlık duyduğu yedi tane beyti, bu kasideye dere ediyorum Zira o yüce insanların medhinde söylenen bu sözler, Ülker kümesi kadar şereflidir

28) — Kulağını sedef gibi aç ve tertemiz bulunan yüreğinde bu gazele yer ver Çünkü yetkililer bu gazeli, bir inci dizisinden farksız görmektedirler

29) — Düşün! bu dünyada iki, üç tane yankesici (kalpleri çalanlar) vaı ki ma´rifetleri ile ay´ın külahını başından alırlar (Çok çetin işler başarırlar)

30) — Zahirde sarhoş, gerçekte kalpleri uyanık iki, üç tane kurnazdırlar ki, feleği dahi bir kavga ile döndürürler

31) — Maddî cesettedirler, fakat maddeye düşmandırlar Dünyada ya*şadıkları halde, her iki cihanla da alâkaları yoktur

32) — Canların da talip olduğu o perdeli sevgilinin aşıkıdırlar Onun gü*zel gözleri gibi, mest ve gaddardırlar

33) — işret meclisinin reisidirler fakat sen baş vermedikçe onlar sana sır vermezler Şarap sunanlardır Yalnız üzüm sıkmazlar

34) — (Madde o kadar onlara musahhar ve muti´dir ki) avuçlarına top*rak alsalar, sarı altına döner Geceleyin arpa da ekseler, gündüzün buğ*day biçecekler

35) — Yiğitlik gösterip onların sohbetleri sayesinde insan ol Zira ger*çek insan bunlardır Geriye kalanlar ise, insanları yiyenlerdir

36) — Ey Safi! (Müellifti lakabıdır) Sen insanlığı onlardan öğren Zira onlar basiret sa*hiplerinin göz bebeğidirler

37) — Eğer şu göz bebeğinin nuru kimdir diye sorsan; elcevap: Arifle*rin himmet bekledikleri zattır

38) — Ülkelerin ma´nevî önderi ve dünyanın şahı efendimiz Ubeydüllahı Ahrar´dır ki, onun umumî lütfünden her canlı faydalanmaktadır

39) — O, tevhîd âleminde öylesine bir güneştir ki, bütün kâinat zerreleri onun penceresinden nur almaktadır

40) — O, hür insanlar topluluğunun efendisidir Dünya hükümdarları, onun kapısında kul ve hizmetçidirler

41) — Ey dinin hamisi! Sen arzu ve istekler hususunda öyle bir kıblesin ki halk, gayrı ihtiyarî olarak her taraftan ona yönelmektedir

42) — Köle olsun, hür olsun bu yoldakilerin tümü, senin vefalı kullarındır

43) — Başlarını senin emirlerinin ipinden çıkaran cahiller, ahmaklık merasında bulunan yularsız merkeplerdir

44) — (Seni dinlemeyen cahiller) kimi zaman dalalet sahrasının dibine düşmüşlerdir Kimi zaman da, talihsizlik çölünde şaşırıp kalmışlardır

45) — Senin ihsanından mahrum yaşayan bayağı kimseler, deniz kıyı*sında ciğeri susamış «balıkçıl» (Arapçada adı «malikül hazinidir Cahiz´in anlattığına göre, bu kuş devamlı olarak sulara, nehirlere ve kaynaklara yakın yerlere konar Suların kuruduğunu görünce son derece kederlenir, üzülür Bazen de azalmasın diye, su içmez olur Tabii ki bu süre uzayınca beyinsiz kuşta susuzluktan ölür) kuşu´na benzerler

46) — Baygınların sana devamlı bir incizabı vardır Senin oltanın çengel iğnesine takılmış bulunan aşklar, balık gibi ızdırap çekmektedirler

4748) — Ben senin denizinin balığıyım Aynı zamanda senin medhü senalarınla doluyum Tıpkı ağzına kadar değerli incilerle dolu bulunan sedefler gibi

49) — Senin denizinde boğulan kimsenin şeref ve i´tibarı, artmaktadır Sahilde kalanlar ise inci kabuğunun kırıntıları gibi değersizdirler

50) — Bu ferah denizinde «safi», ebediyen gark olsun Umarım onu, hiç bir vakit bu denizden çıkarmazlar
 
858,467Konular
981,169Mesajlar
29,537Kullanıcılar
emirbregaSon üye
Üst Alt