nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
İnsanları Hakk'a dâvet eden, onlara doğru yolu gösterip, hakîkî saâdete kavuşturan ve kendilerine “Silsilei Aliyye denilen büyük âlim ve velîlerin otuz üçüncüsüdür
Aslen Şırnak ’ın Derşev köyünden, Derşevi aşiretinin Şibli ailesindendir Adı Kasım Şöhreti ElHadi ve Şeyh Kasımi ElToğar ’dır Doğum Tarihi bilinmemektedir
Şeyh Kasım ’ın yaşadığı dönemde Derşev aşireti, Botan ’a bağlıydı Botan ise 1880 ler de Osman İmparatorluğuna yan bir eyalet olup merkezi Cizre ’ydi ve Botan, meşhur ailelerinden Bedirhanilerin yönetimindeydi
Botan eyaleti ’nin merkez Cizre ’den sonra ikinci yönetimsel mesken merkezi ise Derşevi (bugünkü ALKAMER köyü) idi Derşevi, hem merkez köyün adı ayrıca de köy ve mezralarda yaşamış top yekûn aşiretin adıydı (bu aşiret halen mıntıkanın ve Anadolu ’nın farklı alanlara yönlendirilmiş yerlerine belirlenmiş topluluk bir aşirettir)
Şeyh Kasım ’ın babası ve dedeleri yörenin meşhur ailelerinden “Bedirhanilerin devlete ait ilim görevlileridir
bununla birlikte Kasım, daha küçükken ilim tahsili için tedrisata gönderilir ve uğurlanışında annesi kendilerime; “Oğlum sakın ağaların ve beylerin yemeğini yeme, parasını alma Çünkü çoğunun mülkünde haram vardır, ben seni, elimden geldiğince kimseye muhtaç bırakmadan okutacağım der ve uğurlar
Gerçekte de bu uğurda evinde fakat son zamanlarda elinde kalan çanak çömlek cinsinden ne varsa onları da satıp oğluna harcamıştır ve işte böyle artan bir çocukta sahiden olması gereken bir zat olur
Derşevi aşireti, eyalet idaresi muhtelif sektörlerinde Mir Bedir han Paşa ’ya yardımcıydılar Bu sebeple, 1848 ’de imparatorluk tarafından Bedirhaniler ve ona takviye olan aşiretler hakkında çıkarılan sürgün fermanı, Derşevi aşiretinin Şibli ailesinide kapsamış ve beraber sürgüne gönderilmişlerdir
Ailesinin sürgüne gönderildiği bu yıllarda Şeyh Kasım az önce oldukça gençtir ve medrese tahsilini yerine getirmek üzere Muş ’a gitmiştir ilk olarak ilmini Muş ’un köylerinden birinde bitirip icazetini Nakşî meşayihinden Şeyh Salihi Sıbki ’nin amcası Molla Resuli Sıbki ’den alır Ve bununla birlikte Şeyh Salihi Sıbki ’nin yanında tarikata girer ve müridi olup amel etmeye başlar
Tahsil bitiminden daha sonra köyü olan Derşev ’e gelirken, bütün akraba ve ailesinin, Bedirhan Beylerin sürgünüyle beraber sürgün edildiğini öğrenen Şeyh Kasım, tahsil dolayısıyla, uzun süre farklı kaldığı sürgüne dışarı giden aile efradıyla karşılaşmak ve helâlaşmak için ailenin sevk istikametini peşine düşüp takip ederek yola koyulur Zamanın yol ve vasıta imkânsızlığı ile kervanla at üstünde konaklaya konaklaya Diyarbakır ’ın Çınar kazasına emrindeki Aktepe köyüne varır Burada köyde ikamet eden Nakşibendî Tarikatının Halidi kolunun rükünlerinden Şeyh Hasani Nurani ’nin misafiri olur ve buradan Diyarbakır ’a gitgide artarak akrabalarını bulur, onlarla helalleşip vedalaştıktan daha sonra her yerde Aktepe köyüne gider
Aktepe köyünde bulunan ve bununla birlikte şeyhinin halifesi olan Şeyh Hasani Nurânî Hazretlerinin yanında birkaç gün misafir kalır
Misafirliği müddetince büyük zat ve büyük veli Şeyh Hasani Nurani ’ni ile kesintisiz muhasebe, sohbet ve ilmi görüşmelerde bulunur, kemale erer Bir müddet sonra akrabalarını bakmak için baştan Diyarbekir ’e kazanç ve tekrar dönüşte Şeyh Hasani Nurani ’nin misafiri olur Şeyh efendi bu misafirindeki üstün zeka ve ilmi kabiliyetini hisseder oysa hiç konuşmaz, birkaç gün geçtikten sonra Şeyh Kasım evine gitmek ister fakat, şeyh efendi bir türlü “gidebilirsin diye izin vermez ve onun gitmesine bir türlü müsaade etmez
Bütün bu sıralarda, İstanbul ’dan Diyarbakır ’a, bir konuda Şeyhül İslam ’ın bir fetvası gelir Diyarbakır uleması, bu fetvayı beğenmeyip yanlış olduğuna kanaat eder Ve Şeyhül İslam ’ın çıkardığı bir fetvaya itiraz eden Diyarbakır uleması ile resmi makamı temsil eden zamanın valisi, kadısı, müftüsü arasında bir didişme olur Bunun üzerine incelemesi ve bir çözüme bağlaması için fetvanın bir nüshası zamanda iyi bir âlim olan Şeyh Hasani Nurani ’ye gönderilir; Şeyh Hasani Nurânî fetvayı alıp inceler ve yan (O dönemde hemen şimdi –Molla Kasım diye çağrılan) Şeyh Kasım efendiye verir ve; “Şuna bir bak bakalım Diyarbekir uleması haklı mıdır? diyerek Şeyh Kasım ’ın fikrini alır
Şeyh Kasım efendi iyi bir inceledikten sonradan; “efendim bana kadar, Diyarbekir uleması yanılıyor, fetva doğrudur der Şeyh Hasani Nurânî; “Diyarbekir ’e gidip orada bunu Diyarbakır ulemasıyla çekişme ve münazarayı kabul ile isbat edebilirmisin? diye sorar, Şeyh Kasım cevaben “Şeyh izin verirse kanaât ve fikrimi serd etmeye hazırım der ve Diyarbakır a gider Şehre gelince Diyarbakır da halen ibadete açık olan Fatih Paşa Camii ’ne (Kurşunlu Cami) gider ve orda yerleşerek ilim heyetini camide kabul eder Ulema oraya gelir, tartışma başlar, Şeyh Kasım efendi fetva ’nın içten olduğunu delilleri ile bir hoş izah edip ulemanın takdirlerini kazanır, orada kendilerine Vali tarafından kalması ve Reisul Ulema makamı ile tedrisat yapması istenilmesine rağmen kabul etmeyip memleketine gitmek istediğini belirtip yeniden geri döner Çaktırmadan Vali kadar Şeyh Hasani Nurânî ’ye bu zatın burada kalması için gerekenin yapılması konusunda haber gönderilir
Şeyh Kasım Aktepe ’ye kazanç ve birkaç gün daha kalır lakin bir türlü Şeyh efendi den “evine gidebilirsin diye bir izin çıkmayınca, dayanamaz münasip bir dille akrabalarının ekseriyetinin sürgün edilmesi hadisesine binaen memleketine geri dönmesinin bir gereksinim ve zaruret olduğunu bildirip müsade ister Fakat Şeyh Hasan kalması için ısrar ederek gitmesine izin vermezŞeyh efendi de orada kalmasını ve talebe yetiştirip buralara faydalı olmasını ister,
Böyle bir zatın ısrarı karşı Şeyh Kasım gitmek için diretmenin dürüst olmayacağını düşünerek gitmekten vazgeçer Memleketi olan ve asırlardan beri sülalece oturmuş olduğu Derşevi ’de mevcut emlak ve servetinden feragat ederek uzun ısrarlardan daha sonra gidip evini getirerek Altoğar (Altunakar) köyüne yerleşir
Önceleri; Şeyh Salihi Subki ’nin yanında amel ederken, üstadının vefatından sonra, yine onun halifesi olan ve bununla beraber Aktepe köyünde mukim, ünlü Nakşibendi şeyhi; Şeyh Hasani Nurânî ’nin yanına amel etmeye başlar ve amel bitiminde de halifelik alır *
Aslen Şırnak ’ın Derşev köyünden, Derşevi aşiretinin Şibli ailesindendir Adı Kasım Şöhreti ElHadi ve Şeyh Kasımi ElToğar ’dır Doğum Tarihi bilinmemektedir
Şeyh Kasım ’ın yaşadığı dönemde Derşev aşireti, Botan ’a bağlıydı Botan ise 1880 ler de Osman İmparatorluğuna yan bir eyalet olup merkezi Cizre ’ydi ve Botan, meşhur ailelerinden Bedirhanilerin yönetimindeydi
Botan eyaleti ’nin merkez Cizre ’den sonra ikinci yönetimsel mesken merkezi ise Derşevi (bugünkü ALKAMER köyü) idi Derşevi, hem merkez köyün adı ayrıca de köy ve mezralarda yaşamış top yekûn aşiretin adıydı (bu aşiret halen mıntıkanın ve Anadolu ’nın farklı alanlara yönlendirilmiş yerlerine belirlenmiş topluluk bir aşirettir)
Şeyh Kasım ’ın babası ve dedeleri yörenin meşhur ailelerinden “Bedirhanilerin devlete ait ilim görevlileridir
bununla birlikte Kasım, daha küçükken ilim tahsili için tedrisata gönderilir ve uğurlanışında annesi kendilerime; “Oğlum sakın ağaların ve beylerin yemeğini yeme, parasını alma Çünkü çoğunun mülkünde haram vardır, ben seni, elimden geldiğince kimseye muhtaç bırakmadan okutacağım der ve uğurlar
Gerçekte de bu uğurda evinde fakat son zamanlarda elinde kalan çanak çömlek cinsinden ne varsa onları da satıp oğluna harcamıştır ve işte böyle artan bir çocukta sahiden olması gereken bir zat olur
Derşevi aşireti, eyalet idaresi muhtelif sektörlerinde Mir Bedir han Paşa ’ya yardımcıydılar Bu sebeple, 1848 ’de imparatorluk tarafından Bedirhaniler ve ona takviye olan aşiretler hakkında çıkarılan sürgün fermanı, Derşevi aşiretinin Şibli ailesinide kapsamış ve beraber sürgüne gönderilmişlerdir
Ailesinin sürgüne gönderildiği bu yıllarda Şeyh Kasım az önce oldukça gençtir ve medrese tahsilini yerine getirmek üzere Muş ’a gitmiştir ilk olarak ilmini Muş ’un köylerinden birinde bitirip icazetini Nakşî meşayihinden Şeyh Salihi Sıbki ’nin amcası Molla Resuli Sıbki ’den alır Ve bununla birlikte Şeyh Salihi Sıbki ’nin yanında tarikata girer ve müridi olup amel etmeye başlar
Tahsil bitiminden daha sonra köyü olan Derşev ’e gelirken, bütün akraba ve ailesinin, Bedirhan Beylerin sürgünüyle beraber sürgün edildiğini öğrenen Şeyh Kasım, tahsil dolayısıyla, uzun süre farklı kaldığı sürgüne dışarı giden aile efradıyla karşılaşmak ve helâlaşmak için ailenin sevk istikametini peşine düşüp takip ederek yola koyulur Zamanın yol ve vasıta imkânsızlığı ile kervanla at üstünde konaklaya konaklaya Diyarbakır ’ın Çınar kazasına emrindeki Aktepe köyüne varır Burada köyde ikamet eden Nakşibendî Tarikatının Halidi kolunun rükünlerinden Şeyh Hasani Nurani ’nin misafiri olur ve buradan Diyarbakır ’a gitgide artarak akrabalarını bulur, onlarla helalleşip vedalaştıktan daha sonra her yerde Aktepe köyüne gider
Aktepe köyünde bulunan ve bununla birlikte şeyhinin halifesi olan Şeyh Hasani Nurânî Hazretlerinin yanında birkaç gün misafir kalır
Misafirliği müddetince büyük zat ve büyük veli Şeyh Hasani Nurani ’ni ile kesintisiz muhasebe, sohbet ve ilmi görüşmelerde bulunur, kemale erer Bir müddet sonra akrabalarını bakmak için baştan Diyarbekir ’e kazanç ve tekrar dönüşte Şeyh Hasani Nurani ’nin misafiri olur Şeyh efendi bu misafirindeki üstün zeka ve ilmi kabiliyetini hisseder oysa hiç konuşmaz, birkaç gün geçtikten sonra Şeyh Kasım evine gitmek ister fakat, şeyh efendi bir türlü “gidebilirsin diye izin vermez ve onun gitmesine bir türlü müsaade etmez
Bütün bu sıralarda, İstanbul ’dan Diyarbakır ’a, bir konuda Şeyhül İslam ’ın bir fetvası gelir Diyarbakır uleması, bu fetvayı beğenmeyip yanlış olduğuna kanaat eder Ve Şeyhül İslam ’ın çıkardığı bir fetvaya itiraz eden Diyarbakır uleması ile resmi makamı temsil eden zamanın valisi, kadısı, müftüsü arasında bir didişme olur Bunun üzerine incelemesi ve bir çözüme bağlaması için fetvanın bir nüshası zamanda iyi bir âlim olan Şeyh Hasani Nurani ’ye gönderilir; Şeyh Hasani Nurânî fetvayı alıp inceler ve yan (O dönemde hemen şimdi –Molla Kasım diye çağrılan) Şeyh Kasım efendiye verir ve; “Şuna bir bak bakalım Diyarbekir uleması haklı mıdır? diyerek Şeyh Kasım ’ın fikrini alır
Şeyh Kasım efendi iyi bir inceledikten sonradan; “efendim bana kadar, Diyarbekir uleması yanılıyor, fetva doğrudur der Şeyh Hasani Nurânî; “Diyarbekir ’e gidip orada bunu Diyarbakır ulemasıyla çekişme ve münazarayı kabul ile isbat edebilirmisin? diye sorar, Şeyh Kasım cevaben “Şeyh izin verirse kanaât ve fikrimi serd etmeye hazırım der ve Diyarbakır a gider Şehre gelince Diyarbakır da halen ibadete açık olan Fatih Paşa Camii ’ne (Kurşunlu Cami) gider ve orda yerleşerek ilim heyetini camide kabul eder Ulema oraya gelir, tartışma başlar, Şeyh Kasım efendi fetva ’nın içten olduğunu delilleri ile bir hoş izah edip ulemanın takdirlerini kazanır, orada kendilerine Vali tarafından kalması ve Reisul Ulema makamı ile tedrisat yapması istenilmesine rağmen kabul etmeyip memleketine gitmek istediğini belirtip yeniden geri döner Çaktırmadan Vali kadar Şeyh Hasani Nurânî ’ye bu zatın burada kalması için gerekenin yapılması konusunda haber gönderilir
Şeyh Kasım Aktepe ’ye kazanç ve birkaç gün daha kalır lakin bir türlü Şeyh efendi den “evine gidebilirsin diye bir izin çıkmayınca, dayanamaz münasip bir dille akrabalarının ekseriyetinin sürgün edilmesi hadisesine binaen memleketine geri dönmesinin bir gereksinim ve zaruret olduğunu bildirip müsade ister Fakat Şeyh Hasan kalması için ısrar ederek gitmesine izin vermezŞeyh efendi de orada kalmasını ve talebe yetiştirip buralara faydalı olmasını ister,
Böyle bir zatın ısrarı karşı Şeyh Kasım gitmek için diretmenin dürüst olmayacağını düşünerek gitmekten vazgeçer Memleketi olan ve asırlardan beri sülalece oturmuş olduğu Derşevi ’de mevcut emlak ve servetinden feragat ederek uzun ısrarlardan daha sonra gidip evini getirerek Altoğar (Altunakar) köyüne yerleşir
Önceleri; Şeyh Salihi Subki ’nin yanında amel ederken, üstadının vefatından sonra, yine onun halifesi olan ve bununla beraber Aktepe köyünde mukim, ünlü Nakşibendi şeyhi; Şeyh Hasani Nurânî ’nin yanına amel etmeye başlar ve amel bitiminde de halifelik alır *