iltasyazilim
FD Üye
Kasım Hanlığı
Kazan Hanlığı'nın kurucusu Uluğ Muhammed Han'ın oğlu Kasım tarafından 1445 yılında kurularak 1681'e kadar sürmüş olan Kasım Hanlığı, doğu Avrupa'daki Türk devletleri ile Slavlar arasındaki mücadelenin öbür ve girift bir safhasını teşkil eder Uluğ Muhammed Han 1445 tarihli son Rus seferinde Vladimir'e dek ilerlemiş ve 7 Haziran günü yapılan Suzdal meydan muharebesinde büyük bir galibiyet kazanarak Moskova çarı Vasiliy'i esir almıştı Vasiliy, ileri sürülen tüm barışma şartlarını kabul edince özgür bırakılmıştır Sulh şartlarına göre, harp tazminatından başka, Moskova, Altın Ordu'ya aleyhinde olan mükellefiyetlerini hemen Kazan'a karşı ifâ edecekti Sulh şartlarının yerine getirilmesini denetlemek üzere gerek Moskova'da ve lüzum Rus vilâyet merkezlerinde çoğu Kazanlı memur yerleştirilmiştir Bu anlaşmanın diğer bir önemli maddesi de, Moskova'nın nüfuzu altında bulunan Oka nehri üstünde kurulan Kasım şehri merkez elde etmek ve civarındaki bölgeyi içine edinmek üzere Kasım Hanlığının kurulması olmuştur Bu hanlığın kurulması ile Uluğ Muhammed, kendi oğlu Kasım idaresinde Moskova Knezliğinin iç durumunu kontrol altında bulundurmak ve gerektiğinde hemencecik müdahale etmek imkânına sahip oluyordu Buradaki askerî kuvvetlerin masrafı birçok Rus şehirlerinin gelirlerinden karşılanacak, Moskova hazinesinden de her sene para ödenecekti
Sulh şartlarını fakat daha sonra öğrenen Rus halkı aralarında hoşnutsuzluk baş göstermiş, şehirlerde camilerin yaptırılması da ahaliyi tahrik etmiştir Kazan devleti ile yapılan anlaşmadan 34 ay sonradan Vasiliy tahtından indirilerek gözlerine aks çekilmiştir Bunun üzerine, Moskova'daki mevcut durumu muhafaza etmekle görevli Kasım Han, 1447'de Vasiliy'i tekrar Moskova tahtına geçirmiş, 1449, 1450 ve 1452'lerde Vasiliy'nin rakibi Şemaka'ya aleyhinde seferler düzen etmiştir
Kazan Hanı Uluğ Muhammed'in ölümünden sonra yerine büyük oğlu Mahmûd (14451462), daha sonra Mahmûd'un oğlu Halil (14621467), sonradan Halil'in kardeşi İbrahim (14671479) geçmiştir Bu sırada Kazan'da bir sülâle ihtilâfı baş göstermiş ve İbrahim'e karşı, Uluğ Muhammed'in ikinci oğlu Kasım Hanı, Kasım'ın namzetliği ileri sürülmüştür Kazan'ın iç işlerine karışma imkânı vereceğinden, Moskova da bu hadise ile yakından ilgilenmiştir Rus asistan kuvvetleri göre da desteklenen Kasım, İbrahim'e karşı harekete geçmişse de, galibiyet kazanamayarak geri tepmek zorunda kalmıştır
Kasım Hanlığı'nın kuruluşundaki gayeyi ters bir yöne çeviren Kasım'ın bu hareketi durumu kökünden değiştirmiştir Böylece Kasım Hanlığı, Kazan Devleti'nin mühim bir vazifesini gören ileri karakolu olmaktan çıkarak, Moskova'nın, Kazan Hanlığı'nın iç işlerine karışmasını sağlayacak siyasî bir âleti haline gelmeye başlamıştır Kasım Hanları'nın Moskova'da itibarları daha da artmış, bununla birlikte vergilerini de almakta devam etmişlerdir Moskova Devleti, Kasım Hanlığı'nın askerî bilgilerinden faydalandığı gibi, İslâm devletlerine karşı onları siyasî bir perde olarak da kullanmaya çalışmıştır
Ruslar 14681486 yılları arasında Altın Ordu üstüne açtıkları seferde, Kasım Hanı olan Dalyan Han da onların safında yer aldı Dalyan Han 1486'da ölünce, Kırım Hanı Gazi Giray'ın oğlu Nurdevlet, Kasım Hanı oldu Bu Nedenle Kasım Hanlığı bir zaman Kırım Hanlığı'na bağlandı Fakad Nurdevlet de Rus nüfuzuna girmekten kurtulamadı Onun ölümünden sonradan yerine geçen oğlu Satılgan, fiilen Ruslara satılmıştı (1491)Kasım Hanlığı 1552'den itibaren ayrıntılarıyla Rus nüfuzuna girmişti lakin şeklen 1861'de kadar devam etti Son hanlar vaktinde Kasım hanları, Moskova göre devir edilen Rus valiler göre yoklama edilmiştir SeyidBurhan'ın hırıstiyanlığı kabul ederek Vasiliy adını aldıktan daha sonra da Kasım Hanlığı tahtında bırakılmış olması, bu hanlığın artık Moskova'nın dış siyaseti için önemini kaybettiğini göstermektedir Diğer cihetten müslüman ahalinin zor kullanarak hıristiyanlaştırılarak Ruslaştırılması siyasetine de hız verilmiş, lakin Fin kavimlerine dilekçe edilen bu siyaset, müslümanlar arasında başarı kazanamamıştır Bu yolda gayret gösteren Ryazan Başpiskoposu Mihayil, faaliyetini müslüman ırk arasında da genişletmek isteyince ahali ayaklanma etmiş ve 1656'da piskopos öldürülmüştür SeyidBurhan'ın ölümünden sonradan Arslan Han'ın zevcesi Fatıma SultanBike tahta geçmiştir (16791681) Önemli bir maksatla kurulmuşken sonraları Türk ülkeleri aleyhine kullanılmış olan Kasım Hanlığı, 1681'de Fatıma SultanBike'nin ölümü ile sona ermiştir
Kasım Hanlığı'nın sınırları üstüne açık veri mevcut değildir Birincil zamanlarda oldukça geniş sahayı kaplamakla beraber, Moskova'nın kontlolü altına girerek idarî taksimata yan olduktan sonradan, bunun Kasım, Yılatom, Şatsk ve Temnik kazalarını içine aldığı görülmektedir Türkçede HanKirman, Kirman, Kirmen, Kermen adları ile de anılan Kasım şehri, Oka nehrinin sol yüksek sahili yamacında, Oka'ya dökülen iki ufak ırmağın aralarında kurulmuştur Kasım Han kadar yaptırılan taş cami yıkılarak 1768'de onun yerine 2 katlı diğer bir cami yapılmıştır Eski minaresi ise ayakta kalmıştır Meşhur seyyah Pallas, 1768'de ziyaretinde eski sarayın harabelerini görmüştür Pallas (1768) ve VelyaminovZernov'un (1863) eserlerinde, bugün de mevcut olan eski binalardan büyük Hanlar türbesi ile Avgan türbesi üstüne data verilmiştir 1909'da 17075 olan nüfusun 2000'i müslüman idi Kasım ve civarında konuşulan dil, Türkçenin kuzeybatı grubuna dahil olup, bir takım fonetik özellikler dışarıya, Kazan şivesine fazla yakındır *
Kazan Hanlığı'nın kurucusu Uluğ Muhammed Han'ın oğlu Kasım tarafından 1445 yılında kurularak 1681'e kadar sürmüş olan Kasım Hanlığı, doğu Avrupa'daki Türk devletleri ile Slavlar arasındaki mücadelenin öbür ve girift bir safhasını teşkil eder Uluğ Muhammed Han 1445 tarihli son Rus seferinde Vladimir'e dek ilerlemiş ve 7 Haziran günü yapılan Suzdal meydan muharebesinde büyük bir galibiyet kazanarak Moskova çarı Vasiliy'i esir almıştı Vasiliy, ileri sürülen tüm barışma şartlarını kabul edince özgür bırakılmıştır Sulh şartlarına göre, harp tazminatından başka, Moskova, Altın Ordu'ya aleyhinde olan mükellefiyetlerini hemen Kazan'a karşı ifâ edecekti Sulh şartlarının yerine getirilmesini denetlemek üzere gerek Moskova'da ve lüzum Rus vilâyet merkezlerinde çoğu Kazanlı memur yerleştirilmiştir Bu anlaşmanın diğer bir önemli maddesi de, Moskova'nın nüfuzu altında bulunan Oka nehri üstünde kurulan Kasım şehri merkez elde etmek ve civarındaki bölgeyi içine edinmek üzere Kasım Hanlığının kurulması olmuştur Bu hanlığın kurulması ile Uluğ Muhammed, kendi oğlu Kasım idaresinde Moskova Knezliğinin iç durumunu kontrol altında bulundurmak ve gerektiğinde hemencecik müdahale etmek imkânına sahip oluyordu Buradaki askerî kuvvetlerin masrafı birçok Rus şehirlerinin gelirlerinden karşılanacak, Moskova hazinesinden de her sene para ödenecekti
Sulh şartlarını fakat daha sonra öğrenen Rus halkı aralarında hoşnutsuzluk baş göstermiş, şehirlerde camilerin yaptırılması da ahaliyi tahrik etmiştir Kazan devleti ile yapılan anlaşmadan 34 ay sonradan Vasiliy tahtından indirilerek gözlerine aks çekilmiştir Bunun üzerine, Moskova'daki mevcut durumu muhafaza etmekle görevli Kasım Han, 1447'de Vasiliy'i tekrar Moskova tahtına geçirmiş, 1449, 1450 ve 1452'lerde Vasiliy'nin rakibi Şemaka'ya aleyhinde seferler düzen etmiştir
Kazan Hanı Uluğ Muhammed'in ölümünden sonra yerine büyük oğlu Mahmûd (14451462), daha sonra Mahmûd'un oğlu Halil (14621467), sonradan Halil'in kardeşi İbrahim (14671479) geçmiştir Bu sırada Kazan'da bir sülâle ihtilâfı baş göstermiş ve İbrahim'e karşı, Uluğ Muhammed'in ikinci oğlu Kasım Hanı, Kasım'ın namzetliği ileri sürülmüştür Kazan'ın iç işlerine karışma imkânı vereceğinden, Moskova da bu hadise ile yakından ilgilenmiştir Rus asistan kuvvetleri göre da desteklenen Kasım, İbrahim'e karşı harekete geçmişse de, galibiyet kazanamayarak geri tepmek zorunda kalmıştır
Kasım Hanlığı'nın kuruluşundaki gayeyi ters bir yöne çeviren Kasım'ın bu hareketi durumu kökünden değiştirmiştir Böylece Kasım Hanlığı, Kazan Devleti'nin mühim bir vazifesini gören ileri karakolu olmaktan çıkarak, Moskova'nın, Kazan Hanlığı'nın iç işlerine karışmasını sağlayacak siyasî bir âleti haline gelmeye başlamıştır Kasım Hanları'nın Moskova'da itibarları daha da artmış, bununla birlikte vergilerini de almakta devam etmişlerdir Moskova Devleti, Kasım Hanlığı'nın askerî bilgilerinden faydalandığı gibi, İslâm devletlerine karşı onları siyasî bir perde olarak da kullanmaya çalışmıştır
Ruslar 14681486 yılları arasında Altın Ordu üstüne açtıkları seferde, Kasım Hanı olan Dalyan Han da onların safında yer aldı Dalyan Han 1486'da ölünce, Kırım Hanı Gazi Giray'ın oğlu Nurdevlet, Kasım Hanı oldu Bu Nedenle Kasım Hanlığı bir zaman Kırım Hanlığı'na bağlandı Fakad Nurdevlet de Rus nüfuzuna girmekten kurtulamadı Onun ölümünden sonradan yerine geçen oğlu Satılgan, fiilen Ruslara satılmıştı (1491)Kasım Hanlığı 1552'den itibaren ayrıntılarıyla Rus nüfuzuna girmişti lakin şeklen 1861'de kadar devam etti Son hanlar vaktinde Kasım hanları, Moskova göre devir edilen Rus valiler göre yoklama edilmiştir SeyidBurhan'ın hırıstiyanlığı kabul ederek Vasiliy adını aldıktan daha sonra da Kasım Hanlığı tahtında bırakılmış olması, bu hanlığın artık Moskova'nın dış siyaseti için önemini kaybettiğini göstermektedir Diğer cihetten müslüman ahalinin zor kullanarak hıristiyanlaştırılarak Ruslaştırılması siyasetine de hız verilmiş, lakin Fin kavimlerine dilekçe edilen bu siyaset, müslümanlar arasında başarı kazanamamıştır Bu yolda gayret gösteren Ryazan Başpiskoposu Mihayil, faaliyetini müslüman ırk arasında da genişletmek isteyince ahali ayaklanma etmiş ve 1656'da piskopos öldürülmüştür SeyidBurhan'ın ölümünden sonradan Arslan Han'ın zevcesi Fatıma SultanBike tahta geçmiştir (16791681) Önemli bir maksatla kurulmuşken sonraları Türk ülkeleri aleyhine kullanılmış olan Kasım Hanlığı, 1681'de Fatıma SultanBike'nin ölümü ile sona ermiştir
Kasım Hanlığı'nın sınırları üstüne açık veri mevcut değildir Birincil zamanlarda oldukça geniş sahayı kaplamakla beraber, Moskova'nın kontlolü altına girerek idarî taksimata yan olduktan sonradan, bunun Kasım, Yılatom, Şatsk ve Temnik kazalarını içine aldığı görülmektedir Türkçede HanKirman, Kirman, Kirmen, Kermen adları ile de anılan Kasım şehri, Oka nehrinin sol yüksek sahili yamacında, Oka'ya dökülen iki ufak ırmağın aralarında kurulmuştur Kasım Han kadar yaptırılan taş cami yıkılarak 1768'de onun yerine 2 katlı diğer bir cami yapılmıştır Eski minaresi ise ayakta kalmıştır Meşhur seyyah Pallas, 1768'de ziyaretinde eski sarayın harabelerini görmüştür Pallas (1768) ve VelyaminovZernov'un (1863) eserlerinde, bugün de mevcut olan eski binalardan büyük Hanlar türbesi ile Avgan türbesi üstüne data verilmiştir 1909'da 17075 olan nüfusun 2000'i müslüman idi Kasım ve civarında konuşulan dil, Türkçenin kuzeybatı grubuna dahil olup, bir takım fonetik özellikler dışarıya, Kazan şivesine fazla yakındır *