iltasyazilim
FD Üye
Katılım kavramı, siyasal, sosyal, idareli ve örgütlenme gibi çok sayıda öğeyi içeriyor Sözlük anlamı olarak katılım, “Bir kararın hazırlanması, olgunlaştırılması, alınması, uygulanması ve son olarak denetlenmesi aşamalarından birine, birkaçına veya bütününe, o karardan aracısız olarak veya dolambaçlı olarak etkilenecek birey veya kurumların, güçleri oranında katılması, katkıda bulunması anlamına gelmektedir
Bireylerin ve bütün toplumun söz konusu kararlar karşısındaki durum, tutum ve davranışlarını belirleyen bir süreci içeren katılım, kolay bir meraktan yoğun bir eyleme değin uzanan geniş bir tavır ve etkinlik alanını kapsamaktadır
Katılım Koşulları Nelerdir?
Katılımın ilk ve belki de en kayda değer koşulunun, karar verme sürecine halkın etkin biçimde katılmasının “güvence altına alınması olduğu söylenebilir Bu güvence nasıl sağlanacaktır? Halk yönetimince alınan kararların en ilk önce siyasal nitelikte olduğu görülmektedir Dolayısıyla bir toplumda genelde yönetime katılım, halkın karar verme sürecine katılmasını teminat altına bölge bir siyasal dizgeyi zorunlu kılmaktadır
Böyle bir dizgenin kabul etmesi gereken birincil şey, halkın kararlara katılmasının bireyler için keza adalet ayrıca de mesuliyet olduğudur Katılım hakkı, bireylerin ve toplumun, alınacak kararlara değişik düzeylerde katılabilmeleridir öte yandan, mesela çevre gibi konularda kararlara katılım toplumsal bir sorumluluktur Bu yargı ve sorumluluğun yerine gelmesinin ön koşulunun, duyarlık ve eğitim olduğu söylenebilir Oysa katılım hakkının reel anlamda sağlanabilmesi, bununla birlikte bilgilendirilme ile paraleldir Mesela, havaya karışan kansorejen maddeler gibi çoğu çevre zararı, zararı yaratanlar göre bilinse de zarardan etkilenenlerce fark edilmeyebilir Bu nesil bilgilerin verilmemesi halinde ilgili kurumlar yeterli ve gerekli önlemleri almayı geciktirebilir veya kamuoyu gürültüsüz kalabilir Duyarlılık, eğitim ve bilgilendirme gibi koşulların yerine gelmesi, karar mekanizmalarında kişi ve toplumun etkinliğini artıracaktır
Gönüllü Kuruluşların Rolü
Halkın kesin durumlar aleyhinde ses tümdengelim; müşterek noktalar etrafında toplanarak, bir arada etkinlikte bulunma; topluma yardımsever şeyler yapabilme; karar mercilerini etkileyebilme hakkı, temel bir haktır Bu adalet en sistematik şekilde gönüllü kuruluşlar aracılığıyla yerine getirilebilir Zira katılımın bir anlamı bireylerin bir projenin tasarım ve tatbik sürecinde yer alması ise bir anlamı da gönüllü kuruluşların hakkaniyet, insan hakları ve demokrasi çabalarına yardım vermektir Bu bağlamda katılımın gerçekleşmesi, ayrıca bireylerin ayrı ayrı çabalarıyla, ayrıca de bazı kuruluşlar aracılığıyla olabilmektedir O halde gönüllü kuruluşlar bağlamında katılım, “İnsanların kendi ihtiyaç ve düşüncelerine kadar, kararlarda inisiyatif gösterdikleri, bu yolla kurum ve kuruluşları denetleyip yönlendirebildikleri, kendi yaratıcı eylemleriyle evrimlenen aktif bir işlemtir Bu işlem insanların başkaları tarafından planlanmış, uygulamaya konulmuş ve denetlenmekte olan etkinliklere katılmaları biçimindeki pasifdingin katılımdan farklıdır Dolayısıyla katılım, insanların kendilerini belirtilen bir toplumsal hareket içinde tanımlamaları, günümüz söyleminde genel olarak sivil toplum olarak adlandırılan bir bütüne dahil olmaları ve bu bütüne temelde aktifetkili biçimde sahip çıkmaları anlamını açıklama etmektedir
Kaynakça:
Firuz Demir YaşamışYeni Türkiye Dergisi
Engin UralÇevre üstüne
Ruşen Keleşİnsan Çevre toplum
Roger SchauferÇevre Üstüne
Ömer Demir ve Mustafa AcarSosyal Bilimler Sözlüğü
Münci KapaniPolitika Bilimine Giriş
Bireylerin ve bütün toplumun söz konusu kararlar karşısındaki durum, tutum ve davranışlarını belirleyen bir süreci içeren katılım, kolay bir meraktan yoğun bir eyleme değin uzanan geniş bir tavır ve etkinlik alanını kapsamaktadır
Katılım Koşulları Nelerdir?
Katılımın ilk ve belki de en kayda değer koşulunun, karar verme sürecine halkın etkin biçimde katılmasının “güvence altına alınması olduğu söylenebilir Bu güvence nasıl sağlanacaktır? Halk yönetimince alınan kararların en ilk önce siyasal nitelikte olduğu görülmektedir Dolayısıyla bir toplumda genelde yönetime katılım, halkın karar verme sürecine katılmasını teminat altına bölge bir siyasal dizgeyi zorunlu kılmaktadır
Böyle bir dizgenin kabul etmesi gereken birincil şey, halkın kararlara katılmasının bireyler için keza adalet ayrıca de mesuliyet olduğudur Katılım hakkı, bireylerin ve toplumun, alınacak kararlara değişik düzeylerde katılabilmeleridir öte yandan, mesela çevre gibi konularda kararlara katılım toplumsal bir sorumluluktur Bu yargı ve sorumluluğun yerine gelmesinin ön koşulunun, duyarlık ve eğitim olduğu söylenebilir Oysa katılım hakkının reel anlamda sağlanabilmesi, bununla birlikte bilgilendirilme ile paraleldir Mesela, havaya karışan kansorejen maddeler gibi çoğu çevre zararı, zararı yaratanlar göre bilinse de zarardan etkilenenlerce fark edilmeyebilir Bu nesil bilgilerin verilmemesi halinde ilgili kurumlar yeterli ve gerekli önlemleri almayı geciktirebilir veya kamuoyu gürültüsüz kalabilir Duyarlılık, eğitim ve bilgilendirme gibi koşulların yerine gelmesi, karar mekanizmalarında kişi ve toplumun etkinliğini artıracaktır
Gönüllü Kuruluşların Rolü
Halkın kesin durumlar aleyhinde ses tümdengelim; müşterek noktalar etrafında toplanarak, bir arada etkinlikte bulunma; topluma yardımsever şeyler yapabilme; karar mercilerini etkileyebilme hakkı, temel bir haktır Bu adalet en sistematik şekilde gönüllü kuruluşlar aracılığıyla yerine getirilebilir Zira katılımın bir anlamı bireylerin bir projenin tasarım ve tatbik sürecinde yer alması ise bir anlamı da gönüllü kuruluşların hakkaniyet, insan hakları ve demokrasi çabalarına yardım vermektir Bu bağlamda katılımın gerçekleşmesi, ayrıca bireylerin ayrı ayrı çabalarıyla, ayrıca de bazı kuruluşlar aracılığıyla olabilmektedir O halde gönüllü kuruluşlar bağlamında katılım, “İnsanların kendi ihtiyaç ve düşüncelerine kadar, kararlarda inisiyatif gösterdikleri, bu yolla kurum ve kuruluşları denetleyip yönlendirebildikleri, kendi yaratıcı eylemleriyle evrimlenen aktif bir işlemtir Bu işlem insanların başkaları tarafından planlanmış, uygulamaya konulmuş ve denetlenmekte olan etkinliklere katılmaları biçimindeki pasifdingin katılımdan farklıdır Dolayısıyla katılım, insanların kendilerini belirtilen bir toplumsal hareket içinde tanımlamaları, günümüz söyleminde genel olarak sivil toplum olarak adlandırılan bir bütüne dahil olmaları ve bu bütüne temelde aktifetkili biçimde sahip çıkmaları anlamını açıklama etmektedir
Kaynakça:
Firuz Demir YaşamışYeni Türkiye Dergisi
Engin UralÇevre üstüne
Ruşen Keleşİnsan Çevre toplum
Roger SchauferÇevre Üstüne
Ömer Demir ve Mustafa AcarSosyal Bilimler Sözlüğü
Münci KapaniPolitika Bilimine Giriş